Bölüm 575: Mancınıklar Uçan Bineklere Karşı

Niuren Birliğinin 60.000 oyuncusu Büyücü İttifakını Edgarton Kalesine çekilmeye zorluyordu. Surların içine girdikleri anda yeniden kuşatma mancınıklarına hedef olacaklardı.

Çok geçmeden surlarda gedik açıldı. Niuren Birliği oyuncuları içeri akın ediyorlardı. Sur içinde şiddetli bir savaş patlak vermişti.

Büyücü İttifakı ve İlahi Muhafızlar her cephede savunmadalardı. Ana orduları hızla eriyordu. Niuren Birliğinin amansız saldırılarına karşı koyamıyorlardı.

Çılgın Büyü ve İlahi Alev yanlarına bir grup oyuncu alarak Edgarton Kalesinin merkezine çekilmişlerdi. Niuren Birliğiyle savaşmak, edindikleri en boğucu tecrübelerdendi. Son savunma hatları her an çökebilirdi.

Çılgın Büyü derin bir üzüntüye gark oldu. Sıfırdan yükselttiği loncası yolun sonuna gelmişti. Artık geri dönüş imkansızdı.

Büyücü İttifakı ve İlahi Muhafızlar dertliyken heyecanlı bir ses duyuldu. "Gökyüzüne bakın! Uçan binekler!"

Gökyüzünde 31 binekten oluşan bir filo görünmüştü.

İçlerinde Yıldırım Şahinler, Grifonlar ve Aşil Yusufçukları görünüyordu. Bugüne kadar oluşturulan en büyük hava gücü olduklarına şüphe yoktu. Nie Yan'ın Kara Kanat Ejderhası burada olsa bile etrafı sarılıp öldürülürdü.

"Melek Müfrezesi ve Yüzyıl Mali Grubu! Bizi yalnız bırakmamışlar!" Çılgın Büyü sevinçten ağlıyordu. 31 uçan binek belki de savaşın seyrini değiştirebilirdi!

Boğulmakta olan Çılgın Büyü, tutunacak bir can simidi bulmuştu. Umudu az olsa da vazgeçmek istemiyordu.

Yüzyıl Mali Grubu bütün kaynaklarını seferber edip 31 uçan binek toplamıştı. Bunların 20 tanesi Melek Müfrezesine aitken 11 tanesi başka yerlerden geliyordu.

Kılıç Parıltısı orduyu yönetirken gökyüzündeki uçan binekleri gördü. Oyalanmadan Nie Yan'a mesaj gönderdi. 「Nie Yan, 31 uçan binek Büyücü İttifakına desteğe geldi. Ne yapacağız?」

「Panik yapma. Uçan binekler gökyüzünde güçlüler, ama oyuncuların üzerine daldıklarında kolay hedef haline gelirler. Aslına bakarsan o bineklerin abartılacak bir tarafı yok. Bütün Zırhlı Buz Mancınıklarını toplayın. Binekler dalışa geçtiklerinde ateş edin. Tek bir atış bile uçan binekleri doğduklarına pişman edecektir. Oyuncularımız uçan bineklerini kullanmasın. Gökyüzünde dövüşmeyin. Sadece yere yakın olanlarla ilgilenin.」 Nie Yan Kara Kanat Ejderhasını getirse bile gökyüzünde dövüş mantıksızdı.

 Kılıç Parıltısı Nie Yan'ı makul buldu.

Zırhlı Buz Mancınıklarını bir araya getirmek dışında Niuren Birliği savaşı aynı şekilde yürütecekti.

31 uçan binek havada daire çiziyordu. Gökyüzünü hakimiyetleri altına almış, yerdekileri izliyorlardı. Lakin Niuren Birliği ordusu onları umursamıyor gibiydi. 37 Zırhlı Buz Mancınığı bir araya geldiğinde düşmana iştah açıcı bir hedef sunmuş oldular. Ancak müthiş ateş güçleri uçan bineklerin yaklaşmasını engelliyordu.

Çılgın Büyünün sevinci kısa sürede hayal kırıklığına dönüşmüştü. Uçan binekler beklediğinin aksine Niuren Birliğine saldırmıyordu. Tereddüt ediyorlardı.

"Lanet olsun! Lanet olası korkaklar! Onlar harekete geçene kadar kale düşmüş olur!"

Çılgın Büyü sonunda anlamıştı. Bu oyunda ne patronuna, ne de müttefikine güvenebilirdin.

"Patron, hadi gidelim! Niuren Birliği kaleyi düşürmek üzere!"

"Nereye gideceğiz?! Ben gemimle birlikte batacağım!" Çılgın Büyü öfkelendi.

Son savunma hatları da biraz önce yarılmıştı. Monokrom, Kenarsız ve diğerleri Edgarton Kalesi içinde katliama başlamışlardı. Tang Yao ve Xie Yao gibi Büyücülerin desteğiyle Büyücü İttifakı oyuncuları hızla yok ediliyordu. Gedikten içeri daha fazla Niuren Birliği oyuncusu giriyordu.

Dışarıdaki savaşta da Büyücü İttifakı üyeleri katlediliyorlardı. Elitleri Zırhlı Buz Mancınıklarına kurban gitmişti. Üstelik moralleri de dibe çökmüştü. Niuren Birliği merhamet göstermiyordu. Her tarafta arkadaşlarının cesetleri yatıyordu.

Uçan binek binicileri ile yardım edip etmeme konusunda tereddüt yaşıyorlardı.

Yükselen Melek bir Asil Grifonun üzerindeydi. Cao Xu son anda yardıma gitmesini istemişti.

"Kahretsin! Büyücü İttifakı nasıl bu kadar zayıf olabilir? Bu durumda nasıl yardım edeceğiz?" Taş Yaran da bir Yıldırım Şahini üzerindeydi. Buraya gelirlerken Niuren Birliği ve Büyücü İttifakının eşit güçlere sahip olduklarını, yardım ettikleri takdirde Büyücü İttifakını zafere taşıyacaklarını düşünüyorlardı. Ancak durum öyle değildi. Hatta sandıkları ile alakası bile yoktu. Büyücü İttifakı ezici bir mağlubiyet alıyordu. Üstelik uçan binekler Niuren Birliğini hiç etkilememişti.

Yükselen Melek bir süre düşündü. "Buraya geldikten sonra elimiz boş dönersek bütün oyunun maskarası oluruz. Gidip o mancınıkları yok edelim."

"Anlaşıldı patron! Emirlerini bekliyoruz!" Uçan binek sürücülerinden aksi bir ses yükselmemişti.

Çabucak bir harekat planı yaptılar. 31 uçan binek aynı anda dalışa geçti. Hedefleri 37 Zırhlı Buz Mancınığıydı.

Uçan bineklerin saldırısı İzmariti germişti. "Bütün mancınıklar hazır olsun! Takım 1,2,3 ve 5, emrim olmadan ateş etmeyin! Takım 4 ve 6, beklemede kalın! İşaretimi bekleyin!"

Altın tüylü bir grifon hızla Zırhlı Buz Mancınıklarına yaklaşıyordu.

Binicisi ise Yükselen Melekti. Hızı ve manevra kabiliyetiyle tanınan binek, diğerlerinden çok daha hızlıydı.

"37 numara, ateş!" Asil Grifon bütün mancınıkları ateş etmeye zorluyordu. İzmarit sırıttı. Melek Müfrezesi onları fazla hafife alıyordu!

İzmaritin emriyle birlikte 37 numaralı Zırhlı Buz Mancınığı 5 gülle fırlattı.

Asil Grifon bir fıçı tono ile gülleleri atlattı.

"36, ateş!

"35, ateş!"

Gülleler birbirleri ardına fırlatılıyordu.

Asil Grifon bir anda havada durup dalışa geçti ve ardından hızla geri yükseldi. Gülleler yanından geçip gidiyor, bir tanesi bile isabet etmiyordu. Binicinin de yetenekli olduğu aşikardı.

Niuren Birliğinin güllesi boldu ve yeniden yükleme yapacak zamana sahiplerdi. 25 Zırhlı Buz Mancınığı atışa hazır haldeydi. Hepsi birden aynı anda ateşlenirse büyük bir tehlike oluştururlardı. İzmarit onları özellikle bekletiyordu.

Niuren Birliği yemi yutmayınca Yükselen Melek arkasındaki uçan bineklere bakıp Asil Grifonuyla dalışa geçti. "Saldırın!"

31 uçan bineği tamamı müthiş bir hızla yaklaşıyordu.

Çok sayıda uçan binek üzerlerine gelirken Zırhlı Buz Mancınıkları kullanan oyuncular telaşa kapılıyorlardı. Ateş etmek istiyorlar, ama İzmarit onlara engel oluyordu.

"Ateş etmeyin! Emirlerime kulak verin. Aramızda 20 metre kalana kadar bekleyin!" Mesafe fazla olursa güllelerden kaçınma ihtimalleri yükselirdi. Dolayısıyla kendilerine hakim olup düşmanın yaklaşmasını beklemelilerdi! 20 metre kala bineklerin hızları ve tepki süreleri önemini yitirecekti. Zırhlı Buz Mancınıklarının saldırısını atlatma şansları kalmayacağı gibi, gülleleri daha şiddetli hissedeceklerdi.

30 metre... 25 metre... 20 metre... Uçan bineklerin bekledikleri mesafeye girdiklerinde İzmarit tüm gücüyle bağırdı. "Ateş!"

Gülleler uçan bineklerin üzerlerine uçtular. Arada 20 metre varken binekler saldırıdan kurtulamazlardı. Her yan kana bulandı. Uçan binekler çığlıklar atarak yere çakıldılar. Bazılarının kanatları delinmişti.

Aralarından birkaç tanesi güllelerin üzerine uçup aralarından geçmişler ve Zırhlı Buz Mancınıklarına saldırmışlardı.

Zırhlı Buz Mancınıkları saldırı altındayken Büyücüler uçan binekleri büyüleriyle kovmaya çalışıyorlardı.

Ortalık fena halde karışmıştı. Çoğu kişi dost düşman demeden önüne gelene saldırıyordu. İki taraf da ağır kayıplar veriyordu.

Yükselen Melek hava filosuna bakıp yüzünü buruşturdu. Altı uçan binek ölmüştü. Sağ kalanların çoğu da ağır yaralıydı. Bu kadar hasar almayı beklemiyordu. Zırhlı Buz Mancınıklarının gücünü hafife almıştı. Altı mancınığı yok edip beşini kullanılamaz hale getirmiş olsalar da kendi zararları daha büyüktü.

"Geri çekilin!" Yükselen Melek adamlarına seslendi. Kalan uçan binekler gökyüzüne yükseldiler.

Mancınıklar ve uçan binekler arasındaki ilk çarpışmadan uçan binekler ağır bir yenilgiyle ayrılıyordu.

Nie Yan da böyle olacağını tahmin etmişti.