Bölüm 569: Vücut Testi

avatar
1920 63

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 569: Vücut Testi



Bölüm 569: Vücut Testi

 

Nie Yan öncelikle formunu test edecek makinelerle başladı. Bunlar squat, tekme gücü, yumruk gücü gibi değerler ölçüyorlardı.

 

Tekme makinesine yaklaşıp derin bir nefes aldı. Ardından bağırarak kum torbasına tekme attı. Kum torbası üzerine uygulanan kuvvetten dolayı havaya uçtu. Sarkaç gibi bir uçtan bir uca sallanan torbanın zinciri az daha kopacaktı.

 

Ekranda gösterilen son değer 721,35 kg idi.

 

Nie Yan şoka uğradı. Zirve Askeri Akademisi giriş sınavında tekme gücü 563,23 kg ölçülmüştü. Kısa zaman diliminde 150 kilodan fazla artış yaşanmıştı! BU gerçekten inanılmazdı.

 

Yoksa ölçüm hatalı mıydı? Bu ihtimal Nie Yan'da ağır basmadı. Zirve Askeri Akademisi nasıl bir yerdi? Burası iyinin de iyisi tesislere ev sahipliği yapıyordu. Virgülüne kadar doğru ölçüm yapılmış olmalıydı. Hata ihtimali neredeyse sıfırdı.

 

Nie Yan bacağını salladı. Tekme gücünün artması sevindiriciydi. Sonraki sınava kadar sonuçları daha da iyileşecekti.

 

Diğer aletlerle devam etti.

 

Squat: 915,28 kg

 

Dikey Ağırlık Çekme: 622,81 kg

 

 

Bütün alanlarda gelişme söz konusuydu. Vücudu adeta güçle dolup taşıyordu.

 

Son test yumruk gücüydü.

 

Nie Yan makinenin önüne geçti. Vücudunu ısıtıp ayağını yere sabitledi. Derinden bir iniltiyle yumruğunu attığında kum torbası şiddetle sallandı.

 

Ekranda okunan değer 569.12 kg idi. Önceki testteki 511 kg değerinden çok daha yüksek bir sonuç elde etmişti.

 

Her insanın vücudunun sınırları vardı. O sınıra yaklaştıkça ilerleme kaydetmek zorlaşırdı. Normal şartlar altında bir dövüşçünün yumruk gücünün bir ay içinde 10 kg artması etkileyici bir sonuç olurdu. Nie Yan'ınki ise 50 kg artmıştı! Başkaları bunu öğrenirse ucube muamelesi görebilirdi.

 

Sonuçları hayranlık vericiydi. Bu vücutla dövüş teknikleri çalışmak çok daha kolay olacaktı.

 

Form değerleri muhtemelen profesyonel dövüşçülerle boy ölçüşebilirdi.

 

Üç saat kadar egzersiz yaptıktan sonra Xie Yao'yu aradı. 15 dakika sonra çıkacaktı. Tam eşyalarını toplayıp çıkışa yönelmişken durup yumruk makinesine baktı.

 

Garip bir şey düşünmüştü. Ve biraz duraksadıktan sonra kum torbasının önüne geçti.

 

Test etmesi elzem olan bir şey vardı!

 

İleri doğru koşup belinden güç aldıktan sonra gücünü sağ yumruğunda topladı. Hareketlerini büyük bir özenle yapıyor, beğenmediği kısımları düzeltip tekrar deniyordu.

 

Yumruğunu ileri savurdu. Bütün gücünün sağ kolunda toplandığı gibi tuhaf bir hisse kapılmıştı.

 

Ama bu yeterli değildi. Hareketleri hala kusurluydu!

 

Nie Yan sertçe kum torbasına vurdu. Daha sonuç çıkmadan biliyordu ki, bu yumruk iki hayatının toplamında attığı en güçlü yumruktu.

 

Ekrandaki değer bir süre dalgalandıktan sonra 821,28 kg olarak sabitlendi.

 

Nie Yan'ın nutku tutuldu. Böyle bir sonuç elde etmeyi ummuyordu. İstediği gibi hareket edebilseydi uluslararası arenada yarışabilirdi.

 

O teknik de mi gerçek hayattan alınmış?

 

Aklı sorularla doluydu. Yakın zamanda da sorularına cevap alamayacaktı. VR kasklarının ve oyun kapsüllerinin kasları uyararak vücut gelişimine katkı sağladığını duymuştu. İşin içine girdiğinde ise olayın yalnızca bununla kısıtlı kalmadığını görüyordu. Devletin oyun kapsüllerini çağın buluşu olarak nitelemesinin sebebi bu olmalıydı.

 

Her halükarda gücü artmıştı. Önemli olan buydu!

 

İstediği şekilde hareket edemediği halde 821,28 kg yumruk gücüne ulaşmıştı. Hareketlerindeki pürüzleri giderdiği vakit kim bilir nasıl bir sonuç elde edecekti?

 

Birkaç yumruk daha attıktan sonra daha doğal hareket eder haldeydi. Duruşunu ayarladığı anda vücudundaki her hücreden sağ koluna güç pompalanıyordu. Sert bir çarpma sonucu attığı yumruğun ekrandaki değerini 1021,35 kg olarak gördü.

 

Zihinsel olarak kendini hazırladığı halde heyecanını bastıramıyordu. Dünya çapındaki boksörler bile ancak bu kadar güçlülerdi. Tabii dünya şampiyonu başka meseleydi.

 

Nie Yan bir şekilde heyecanını bastırdı.

 

...

 

Okulun girişinde Xie Yao onu bekliyordu. 15 dakika daha gecikeceğini mesajla bildirmişti.

 

Xie Yao çiçek bahçesinin yanındaydı. Mekanın güzelliğine güzellik katıyordu. Kapıdan geçenler ister istemez dönüp ona bakıyorlardı. Bazı meraklı kişiler ise yanına gelip neden orada beklediğini soruyorlardı.

 

Birkaç cesur erkek ona yaklaşmayı denemişti. Ancak Xie Yao mesafeyi korumuştu. Geride ise kalbi kırık erkekler kalmıştı.

 

O sırada Qin Ha Xie Yao'ya yaklaşıyordu. Bu tesadüf müydü yoksa bilerek yapılan bir şey miydi, kimse bilmiyordu.

 

"Merhaba," dedi gülümseyerek. Tam bir beyefendiydi.

 

Xie Yao da aynı şekilde karşılık verdi. "Merhaba." Ardından okulu izlemeye devam etti. Nie Yan neden bu kadar gecikmişti?

 

"Ne hoş bir karşılaşma. Eski sınıf arkadaşımı gördüğüme memnun oldum. Birlikte bir kahve içelim mi?" Qin Han kibarlığından ödün vermiyordu.

 

"Üzgünüm, işim var." Xie Yao nazikçe teklifi geri çevirdi. Qin Han'a ilgi duymuyordu. Onun gibi beyefendilerle çok karşılaşmıştı. Fakat sonradan hepsinin ikiyüzlü kişiliği ortaya çıkmıştı.

 

"Birini mi bekliyorsun?" Xie Yao okulu izlemeyi sürdürürken Qin Han bir şeyden şüphelenmişti.

 

"Evet." Xie Yao kısa cevaplarla muhabbeti bitirmeye çalışıyordu. Bu kişiyle hiçbir şekilde, yerde ve zamanda iletişim kurmak istemiyordu. Onun İnanç'a girip Nie Yan'ın başına pek çok sorun çıkardığını biliyordu. Haliyle araya mesafe koymak en iyi tercihti.

 

"O halde ben seni yalnız bırakayım." Qin Han güldü. Burada daha fazla durduğunda Xie Yao'yu rahatsız edeceğini biliyordu. Arkasını döndüğünde gözlerinde soğuk bir parıltı belirdi.

 

Ardından kalabalığın arasında kayboldu.

 

Beş dakika sonra koşa koşa gelen Nie Yan, nefes nefese kalmış halde Xie Yao'nun önünde durdu.

 

"Beklettiğim için özür dilerim."

 

Onu kan ter içinde gören Xie Yao gülümsedi. "Sorun yok. Hadi gidelim."

 

Gülümsemesi görenleri beyninden vurulmuşa çeviriyordu. Geçmişte pek gülümsemezdi, ama güldüğünde herkesi kendine hayran bırakırdı. Bütün erkekler Nie Yan'a kıskanarak bakıyorlardı.

 

"Bu ne biçim iş? O çocuk aşırı yakışıklı değil. Nasıl oluyor da öyle güzel biriyle çıkıyor?"

 

"O kız yönetim fakültesinden. Adı Xie Yao. Yanındaki kimdi?"

 

"Komuta fakültesinden biri. Adı da Nie Yan. Xie Yao ile lise arkadaşı. Zirve Askeri Akademisine birlikte girdiler. Duyduğuma göre genel sıralamanın birincisiymiş."

 

Komuta fakültesi ve genel sıralama birincisi kelimeleri duyulduğunda çoğu kişi susmuştu. Okulun en iyi bölümü komuta bölümüydü. Oradan mezun olup orduya girenler en azından tabur komutanı olurlardı. Üstelik çok hızlı rütbe atlayabiliyorlardı. Buna rağmen genel sıralamada birinci olması pek dikkat çekmemişti. Nie Yan çoktan diğer öğrencilerin kapsama alanından çıkmıştı.

 

Uzak bir köşede bir çift göz ikilinin gidişini izliyordu. Bu kişi az önce ayrılan Qin Han'dı.

 

Aile, otorite, zenginlik... Qin Han her konuda Nie Yan'dan üstündü. Xie Yao'ya ilk yaklaşan oydu, ama Nie Yan Xie Yao'yu ondan çalmıştı. Bu mesele onun keyfini kaçırmıştı.

 

"Bütün gün bekledim. Neden Göksel Krallardan biri benimle iletişim kurmadı?" Qin Han yüzünü ekşitti.

 

Tam o anda telefonuna bilinmeyen bir numaradan mesaj geldi. Oyalanmadan mesajı açtı.

 

Sen ve komuta bölümünden Nie Yan arasında bir seçim yapacağız. Beceriksiz kişilere ihtiyacımız yok. -Göksel Krallar

 

Qin Han yumruğunu sıkıyordu. Yine o piç!

 

Qin Han uzun süredir Göksel Krallara katılmanın hayalini kuruyordu. Oraya katılıp destek alabilirse, rakiplerini ezip ailesinde güç kazanabilirdi.

 

Göksel Kralların nasıl bir yer olduğunu iyi biliyordu. Toplamda 26 kişinin 6 tanesi federasyon içinde yüksek memurlarken, 5 tanesi Çin hükümetinin yüksek konumlu memurlarıydı. Kalanlar ise güçlü işadamları veya yerel isimlerdi.

 

Zirve Askeri Akademisine girdiği anda Göksel Krallardan biriyle konuşup kulübe katılması konusunda yardım istemişti. Böyle yapınca her iş hallolmuş havasına girmişti. Ancak beklemediği bir engelle karşılaşmıştı.

 

Nie Yan ve Xie Yao evlerine döndüler. Öğle yemeğinden sonra Nie Yan ailesini aradı.

 

Konu okul hayatına ve oradan da Göksel Krallara geldiğinde babası sıkı sıkıya tembihledi. "Eğer Göksel Krallar seni bulup aralarına almak isterlerse hemen kabul et."

 

"Göksel Krallar nasıl bir kulüp?" Nie Yan ister istemez meraklanmıştı. Gün içinde çok defa bu ismi duymuştu. Öncesinde pek önemli görünmeyen isim, babasının ciddi öğütlerinden sonra önem kazanmıştı.

 

"Şimdilik bir şey sormana gerek yok. Ama bil ki Göksel Kralların bütün üyeleri bizim gibiler için ulaşılmaz bir seviyede. Katılabilirsen doğal olarak bilgi edinebilirsin. Lakin tahminlerime göre hala yeterli değilsin. Umalım da talih bizim yanımızda olsun." Baba Nie iç çekti. Oğluna kulübün kökeninden bahsetmişti.

 

Babasının sözleri sonrası Nie Yan da Göksel Krallar hakkında bir şeyler öğrendi. Aslında her prestijli üniversitede benzer kulüpler mevcuttu. Geçen yıllar boyunca okulların en elitleri bir araya gelip bu gibi özel kulüpler kuruyorlardı. Aralarındaki kaynak paylaşımı sonrası güçlüler daha da güçleniyorlardı. Sıradan üniversitelerin kulüpleri okullarının dışında söz sahibi olamazlardı. Lakin Nie Yan'ın okulu Zirve Askeri Akademisi idi! Asırlara uzanan tarihi boyunca pek çok elit yetiştirmişti. Okul bu bakıma koca bir ulusun temsilcisiydi. Ve o okuldaki elitlerin kurduğu kulübün gücünün, herhalde hiç hafife alınmaması gerekirdi.

 








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr