Bölüm 563: Beceri Ustalığı

Nie Yan doğru adaya varmıştı.

Sesin geldiği tarafa yönelip Venita'ya doğru ilerledi.

Bir süre yürüdükten sonra adanın doğu kıyısına vardı. Kumsalda tek başına oturmuş denizi izleyen biri duruyordu. Görünürde sıradan bir insan kızından farkı yoktu. Ucu denize değen beyaz renkli yazlık elbisesi rüzgarda dalgalanıyordu.

Resmi sitede Venita hakkında olağanüstü bir güzelliğe sahip olduğu yazılıydı. 1.000 yıldan uzun yaşadığı halde yüzünde en ufak kırışıklık görünmüyordu. İnsan ve ejderha formları arasında serbestçe geçiş yapabiliyordu.

Ejderhalar gizemli canlılardı. Bugün bile varlıklarını sürdürenler olsa da, hüküm sürdükleri zamanlar geride kalmıştı. Artık ya avlanıyorlar, ya da birinin evcili olarak yaşayabiliyorlardı. Tabii Venita diğerlerinden farklıydı. On Kutsal Şövalye olan ilişkisinden ötürü Zümrüt İmparatorluğu ordusu onu rahatsız etmiyordu.

Nie Yan On Kutsal Şövalye Nişanını takıp Venita'ya yaklaştı.

"Merhaba, Leydi Venita."

Venita Nie Yan'a döndü.

Onun yüzünü gördüğünde Nie Yan'ın nefesi kesildi. Karşısında Yunan mitolojilerinden fırlamış bir tanrıça vardı adeta.

On Kutsal Şövalye Nişanını gördüğünde Venita'nın içi titredi.

"Nirvana Alevi Bey, o nişanı nasıl bulduğunuzu sorabilir miyim?"

Nie Yan nişanı nasıl elde ettiğini anlattı. Kavana'nın ruhunu nasıl serbest bıraktığını, Brewin tarafından nasıl kovalandığını ve diğer her şeyi açıkladı.

Brewin'den kaçışını anlatırken Venita'nın şaşkınlığı gözünden kaçmamıştı.

"Kavana Bey iyi bir insandı. Uzun zaman önce insan imparatorluğundan Jebiah ile anlaşmıştım. İnsanlar bana saldırmadıkça ben de onlara saldırmayacaktım. Aksi halde şu ana kadar o kalleş Brewin tarafından öldürülmüş olurdum!" Venita'nın nefreti gün yüzüne çıkmıştı.

"Leydi Venita, diğer sekiz Şövalyenin yerlerini biliyor musunuz?" diye sordu Nie Yan. Görevde istenen buydu. Diğer Şövalyelerin yerlerini öğrenmeli, ardından gidip onları da kurtarmalıydı.

"Biliyorum." Venita  Nie Yan'ı süzüyordu. "Sana onların nerede tutulduklarını söyleyebilirim. Ancak başlarına cehennem tazısı Cerberus muhafız olarak dikildi. Onları kurtarabilecek kadar güçlü değilsin."

"Merak etmeyin Leydi Venita. Elimden geleni yapıp güçlenecek ve bir gün ruhlarını o çekilmez işkenceden kurtaracağım!" Nie Yan kararlılığını gösterdi. Dışa yansıtmasa da, söylediği şeyler yüzünden kendisinden utanıyordu. Ancak görevin başarıya ulaşabilmesi adına elinden geleni yapmalıydı.

Venita Nie Yan'a baktı. Nie Yan bakışlarını kaçırmadı. Safir gibi parlayan gözlerinde kötülük yoktu.

"Genç adam, kararlılığını takdir ediyorum. Şana birkaç hediye vereceğim. Umarım yolcuğunda sana yardımları dokunur." Venita'nın gözleri kör edici bir ışık yaydı. Işık, Nie Yan'ın ruhunu mıknatıs gibi çekiyordu.

Nie Yan bir şey tarafından çağrıldığı hissine kapıldı. Uykusu gelmiş, göz kapakları kapanmaya başlamıştı. Ne kadar uğraşsa da bu duruma engel olamıyordu.

Bir zihin büyüsünün etkisindeydi!

Nie Yan sınavın, görevin bir parçası olduğunu anlamıştı. Başta tereddüt etti. Niuren Birliği Büyücü İttifakı ile savaş halindeydi. Bu özel sınava katılması sorun olur muydu? Meseleyi dikkatle düşündü. Loncada perde arkasında çalışan, bedeninden ziyade ruhuyla orada bulunan bir liderdi. Komuta görevini zaten arkadaşları arasında paylaştırmıştı. Yani kendisi orada olmasa bile loncada işler aksamayacaktı. Venita'nın görevini reddederse bir daha bu şansı elde edemeyebilirdi. On Kutsal Şövalye görevi, zorluk derecesi yüksek bir görevdi. Niuren Birliği oyuncularının ortalama seviyesi yüze ulaştığında herkesi toplayıp Cerberusu öldürebilir ve diğer sekiz Şövalyeyi kurtarabilirdi. İşte o zaman Karsi'yi hizmetkarı olarak alma şansı doğacaktı. Loncanın geleceğini etkileyebilecek önemdeki bu göre, şu anki savaştan çok daha önemliydi.

Ne de olsa Karsi bir efsanevi Büyücüydü!

Nie Yan kararını vermiş halde onay butonuna bastı.

Uyuşukluk vücudunu tamamen ele geçirdi ve uykuya daldı.

Bilincini yeniden kazandığında kaç zamandır uyuduğunu kestirememişti. Serin bir rüzgar yüzüne vuruyordu. Gözlerini açınca gri renkli gökyüzüyle karşılaştı. Bir çayırın üzerinde uzanıyordu. Gür çayırlar dizine kadar uzuyorlardı.

Ayağa kalkıp haritayı açtı. Bölgenin ismi biraz tuhaftı.

"50 kat beceri ustalığı!" Nie Yan bağırarak şaşkınlığını dışa vurdu. Beceri ustalığını artırmak, oyuncuların en nefret ettiği işlerdendi. Hain Bıçak gibi sıradan beceriler için bir ay boyunca aralıksız uğraşmak beceriyi Seviye 7'ye getirebilecekken, Seviye 10 için beş ay daha uğraşmak gerekirdi. Seviye 5'e ulaşan beceriler oldukça güçlenirlerdi. Seviye 8'e kadar geliştirilen beceriler, sıradan beceriler olsalar dahi inanılmaz bir güç kazanırlar, kullanıcıların işlerini epey kolaylaştırırlardı. Seviye 10'a kadar geliştirilen bir beceri ise rakipsiz olurdu. Ancak burası sınır değildi. Seviye 16 sınırdı. Durmadan geliştirildiğinde bir becerinin buraya ulaşması en az iki yıl sürerdi.

Çoğu oyuncu beceri seviyelerini yükseltmeye aylarını harcamazdı. Zira beceri ustalığı, savaş sırasında da kazanılabilirdi. Dolayısıyla oyuncuların beceri seviyeleri şimdilik düşüktü. Seviye 5 beceriye sahip bir kişi bile bulunamazdı.

Eğer Nie Yan birkaç becerisini Seviye 5 veya üzerine taşıyabilirse, gücüne güç katmış olacaktı.

Çıkış yaptığında haritanın kaybolacak olması biraz moralini bozmuştu. Niuren Birliği şu anda Büyücü İttifakıyla savaşıyordu. Beceri ustalığını yükseltmeye harcayacak fazla zamanı yoktu. Hemen dış iletişim hattını kullanarak Guo Huai'ye durumunu açıkladı.

「Sorun değil. Sen beceri ustalığını yükseltmeye bak. Ben düzenli olarak savaşın durumunu sana rapor olarak gönderirim. Kılıç Parıltısı, İzmarit ve diğerleri olduğu sürece sorun çıkmayacaktır. Ağıt Şövalyesi de komuta işinde oldukça başarılı.」 Yüz binlerce kişinin katılımıyla savaş devasa boyutlara ulaşmış olsa da, Nie Yan'ın üzerine fazla yük düşmüyordu. Asıl önemli olan ordunun nasıl yönetildiği ve Zırhlı Buz Mancınıklarından nasıl yararlanıldığı idi.

「Bir sorun çıkarsa benimle iletişime geçin.」 Güvenilir adamları orduyu yönetirken içi rahattı.

Zaman kısıtlıydı. Nie Yan sadece birkaç becerisinin seviyesini yükseltmeye karar verdi. 50 kat fazla ustalık kazanacaktı. Bu fırsatın boşa gitmesine izin veremezdi. Onlarca becerinin sıralandığı beceri penceresini açtı.

"Hmm... Acaba hangisini seçmeliyim? Sanırım Yüce Hırsız becerilerinden başlamak daha iyi olacak." Nie Yan henüz Ters Hain Bıçak, Hayalet Suikastı, Karşıt, Titrek Vuruş ve Sırt Kıran gibi Özgürlük Becerilerini tam olarak kavrayabilmiş değildi. Sıradan Hırsızlar için beş Özgürlük Becerisi bile fazlaydı.

Nie Yan ilk olarak Ters Hain Bıçak ile Hayalet Suikastını öğrenmişti. O yüzden onların tamamlanma oranları %70'in altına düşmüyordu. Sonradan edindiği diğer üç becerisinde ile tamamlanma oranları %50 civarlarındaydı.

O becerilerde ustalaşabilir ve seviyelerini yükseltebilirse, kendisiyle eşit seviyedeki Elitleri tek başına avlayabilecekti. Hatta bazı Lordları bile avlayabilirdi!

Güçlü becerilerin Hırsızlar için önemini ondan daha iyi kimse bilemezdi.

Nie Yan geliştireceği becerilerini uygun bir boşluğa sıraladı. Ardından ilerledi. Çayırlara baktığında çok sayıda insansı figür gördü. Bunlar kül rengi zırhlar kuşanmış savaşçılardı. Miğferlerindeki kırmızı kumaşlar rüzgarda dalgalanıyordu. Savaşçıların boyları Nie Yan'dan uzundu. Kaslı kollarında büyük baltalar taşıyorlardı.

Nie Yan bir tanesine yaklaşıp Üstün Seziyi etkinleştirdi.

Keyfi kaçmıştı. Barbar Savaşçılar Lord veya Elit değillerdi. Sadece sıradan yaratıklardı. Öyleyse canları neden bu kadar yüksekti?

Seviye 100 yaratıklar için bile böyle bir can çubuğu çok fazlaydı!

Nie Yan bir tanesinin arkasına geçti. Arada üç metre kalmışken yay gibi gerilip ileri atıldı.

Barbar Savaşçının omurgasını hedef almıştı. Boğuk bir çarpışma sesi sonrası yaratığın hareketleri duraksadı. Başının üzerinden fırlayan hasar değeri 1.200 sayısını gösteriyordu.

Savunmaya bak!

Nie Yan bildirimlerine baktı.

Sırt Kıranın ustalığı azımsanmayacak kadar yükselmişti. İnanılmaz! Böyle bir ilerleme normalde birkaç saat alırdı.

Barbar Savaşçı sakatlanmıştı. Nie Yan oyalanmadan Titrek Vuruş ile devam etti.

Yaratık arkasını dönüş baltasını Nie Yan'a savurdu. Nie Yan birkaç adım geri çekilip saldırıyı atlattı. Barbar Savaşçının saldırı hızının düşük olduğunu fark ettiğinde heyecanlandı. Beceri ustalığını yükseltmek için bundan daha iyi bir düşman bulunamazdı. Barbar Savaşçılar sanki özel olarak bu iş için tasarlanmışlardı! Hızları düşük olduğundan Nie Yan üzerine gelen saldırıları zorlanmadan atlatıyordu. Bütün becerilerini kullansa bile canı yüksek olan yaratık ölmeyecekti. Yani her beceriyi gönlünce kullanabilirdi!

Sırt Kıran ve Titrek Vuruşun bekleme sürelerinin beşte biri dolmuştu. Özgürlük Becerilerinin bekleme süreleri nispeten uzundu. Her biri birkaç dakika kadar bekleme süresine sahipti. Ancak şu anda bu süre kısalmışa benziyordu.

Acaba haritanın bekleme sürelerini kısaltma gibi bir özelliği de mi vardı? Nie Yan bu keşifle iyice keyiflenmişti. Beceri seviyesini yükseltmek için daha iyi bir yer olamazdı!