Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 545: Av



Bölüm 545: Av

 

Esrar Kalkanı!

 

Esrarlı Büyücü aceleyle kendini koruma bariyerine aldı. Bu becerisi şu anda barındırdığı savunma gücü en yüksek beceriydi. Kendisine yüksek oranda hasar koruması sağlıyorken aynı zamanda kitle kontrol etkilerine karşı da bağışıklık veriyordu. Bu becerinin kendisini birkaç saniye boyunca koruyacağına inanıyordu, bu şekilde zaman kazanabilirdi.

 

Fakat gerçeklik yine zalimdi.

 

Zenard'ın Kılıcı savrulduğunda Esrar Kalkanı anında parçalarına ayrıldı ve Esrarlı Büyücünün can değeri de aynı kaderi paylaştı.

 

Tek hamlede işi bitmişti!

 

Ölürken bile Esrarlı Büyücünün yüzünde yaşadıklarına inanmayan bir ifade vardı.

 

İçinde bulunduğu birçok savaşa rağmen ilk defa bir Hırsız, üstelik de Esrar Kalkanı aktifken kendisini öldürebilmişti! Nirvana Alevi resmen insan değildi!

 

Gözlerindeki ışık kademeli olarak söndü. Her ne kadar içinde bulunduğu durumdan memnun olmasa da bunu kabullenmek zorundaydı.

 

Nie Yan Esrarlı Büyücüyü öldürdükten sonra Zenard'ın Kılıcını Yanık Şahinin kafatasına geçirdi.

 

Yanık Şahin acı bir çığlık çıkardı.

 

Yanık Şahinin Hayat Çekirdeğini yedikten sonra, Kara Kanat Ejderhası farklı yönlerden değişmeye başlamıştı. Siyah pulları daha da karardı ve saydamlığı da arttı. Sanki üzerine parlak bir katman işlenmiş gibiydi, zarif bir şekilde parıldıyordu.

 

Kara Kanat Ejderhasının aynı zamanda gücü de artmıştı, özellikle de savunma gücü.

 

Her ne kadar henüz seviye atlamaktan uzak olsa da, gösterdiği gelişim gözle görülür derecedeydi.

 

Nie Yan Kara Kanat Ejderhasının tepesinde aşağıdaki savaşı izlerken kendisini bir tanrı gibi hissetmeye başlamıştı.

 

Bu esnada Doğal İfrit kendi tarafındaki savaşı bitirmişti. Büyük çaba sarf etmiş olan Mavi Kanat Albatrosun üzeri kanla kaplıydı. Bu kanın kendisine mi yoksa Şeytani Kelebeğe mi ait olduğunu kimse anlayamamıştı. Fakat sonuçta savaşın galibi kendisi olmuştu, Şeytani Kelebeğin cesedi yerde yatıyordu.

 

"Patron, bir Hayat Çekirdeği elde ettim!" Doğal İfrit rahatlamış bir nefes aldı. Savaştan kıl payıyla galip ayrılmıştı. Küçücük bir hata ile Mavi Kanat Albatros yerde yatan Şeytani kelebeğin yerinde olabilirdi.

 

Mavi Kanat Albatros pençelerini sıkıyordu, içinde bir Hayat Çekirdeği vardı.

 

Büyücü İttifakının altı adet uçan hayvanından dördü ölmüştü. İnançtaki ilk hava savaşının sonucu bu şekildeydi.

 

Nie Yan'ın Kara Kanat Ejderhası ve Doğal İfritin Mavi Kanat Albatrosu İnanç tarihine bir mihenk taşı daha bırakmıştı. İkiye karşı altı şeklinde yapılan bu savaşta dört düşman hayvanını öldürüp kalan ikisinin de kaçmasını sağlamışlardı. Bu tarz bir başarı kesinlikle etkileyiciydi.

 

Nie Yan Kara Kanat Ejderhasına emir vererek yükselmesini sağladı. Aşağı baktığında, zemindeki savaşın da sona yaklaştığını gördü.

 

Yerdeki savaş nasıl gidiyor?diye sordu Nie Yan. Savaş alanını taradığında, yerde yatan cesetleri görmüştü, çoğunluk Büyücü İttifakına aitti, sadece birkaç ceset Niuren Birliğinindi.

 

Şu ana kadar 2,560 düşman oyuncusunu öldürdük, Çılgın Büyü kalanları savaş alanından uzaklaştırıyor. Bu hergeleler oldukça hızlı kaçıyor. Bizim tarafımızdaki kayıplar ise 370 civarında. Kılıç Parıltısı gülümseyerek konuşuyordu. Bu savaş, bu zamana kadar verdikleri en temiz savaştı, güçlerinin çoğunu kontrollü şekilde kullanmışlardı. Düşman kuvvetleri Büyücü İttifakı, İlahi Muhafızlar, Gri Kurt Kan İfritleri ve diğer geniş çaplı oyun organizasyonlarının birliklerinden oluşuyordu. Mantıklı düşünülecek olursa iki tarafın aslında eşit sayılması gerekirdi. Fakat beklenilenden çok daha üstün bir başarı ile Niuren Birliği galip gelmişti.

 

Neyse ki önceden düşman kuvvetlerinin bir kısmını zaten öldürmüştük. Sonrasında ortaya çıkardığımız Ateş Denizi ve Buz Dikeni Tuzakları sayesinde arka taraftaki düşman hattına da darbe vurabildik ve temellerini sarstık. Özellikle de yaptığımız acımasız takipler sonucunda onları karşı saldırı yapmaktan aciz bıraktık!dedi İzmarit. Savaş sona yaklaşırken manzara artık sadece kaçan düşmanları kovalayıp, yakaladıklarında ise öldürmelerinden ibaretti. Büyücü İttifakının hiçbir oyuncusu yerinde durup savaşabilecek durumda değildi. Direnenlerin hepsi anında öldürülüyordu. Durum bu hale geldiğinde artık Büyücü İttifakı oyuncuları fazladan iki bacakla daha doğmuş olmayı ve bu şekilde daha hızlı kaçabilmeyi ister hale gelmişti.

 

Her ne kadar Çılgın büyü ve diğerleri kaçmış olsa da, kaderleri zaten çoktan belirlenmişti. Beş seviye kaybetmek kaçınılmazdı. Niuren Birliğinin kuvvetleri kaleleri ele geçirip bir saat boyunca elinde tuttuğu sürece Büyücü İttifakı yenilmiş olacaktı. Sonuna kadar saklansalar da bir şey değişmeyecekti.

 

Bir sonraki adım Niuren Birliğinin haritada dolaşarak Büyücü İttifakı kuvvetlerini avlamaya başlaması olacaktı. Nie Yan Kara Kanat Ejderhasını alarak göklerde dolaşmaya başladı. Eğer hayatta kalan bir düşman görürse anında Kara Kanat Ejderhasıyla gökten saldırı yapacaktı. Kılıç Parıltısı, Xie Yao, Tang Yao ve diğerleri 11 takıma ayrılarak her biri bir takıma liderlik etmeye başlamıştı. Büyücü İttifakının geriye kalan oyuncularını bulup öldürmek için bir yarış halindeydiler.

 

Büyücü İttifakı zaten şu anda yenilmiş sayılırdı. Sağ kalan kuvvetleri sağa sola kaçışıp hayatta kalma çabasına girişmişti. Görüşten uzak yerlerde durmaya çalışıyorlardı, tenha köşelerde saklanıyorlardı. Çılgın Büyünün bu oyuncuları tekrar bir araya getirebilmesi imkansızdı. Şu anda kendisi de sahipsiz bir sokak köpeği gibi dolaşıyordu. Birkaç bin metre kaçtıktan sonra bile hala durup dinlenmeye cesaret edemiyordu, arkasında bir avcı ruh gibi kendisini kovalayan Güneş'in olduğunu biliyordu.

 

Çılgın Büyünün yanında takım arkadaşı da yoktu. Ormanda tek başına kalmıştı, rastgele etrafta dolaşıyordu.

 

"Lanet olası Niuren Birliği!" Çılgın Büyü küfürler savurdu. Asasını kaldırarak bir ateş topu savurdu.

 

Uzaktaki bir ağaca çarpan ateş topu bölgedeki bir ağacın devrilmesine sebep oldu.

 

Çılgın Büyü öfkesini bu şekilde atmayı hedeflemişti. Büyücü İttifakının geleceği tehlikede olunca doğal olarak kendi geleceği de tehlikede oluyordu. Bu esnada Niuren Birliğinin mancınıkları yanlarındaki orduyla beraber Ayışığı Şehrine yol alıyordu. Zaten Ölüm Diyarındayken çok ağır kayıplar vermişlerdi. Zaten beş adet kale kaybetmişlerdi, çok kötü durumdaydılar. Bu şekilde Niuren Birliği Ayışığı Şehrine bir karargah daha kurabilir ve istediği yere saldırabilirdi.

 

Anlaşmanın şartları Çılgın Büyünün birilerini öldürme arzusuna sahip olmasına sebep oluyordu. Beş kale kaybetmek ve en az bir ay boyunca onları geri alamamak. Bu süreçte Niuren Birliği bu beş kaleden istediği gibi faydalanabilecekti! Niuren Birliği isterse Büyücü İttifakının ana kalesini bile kuşatabilirdi!

 

Bu esnada ormandaki sessizlik Çılgın Büyünün garip bir hisse kapılmasına sebep olmuştu.

 

Aceleyle kaliteli ekipman setini değiştirerek çöp değerinde eşyalar kuşandı. Bir saniye sonra boğazının tam önünde bir hançer belirdi.

 

Artık sona yaklaşmıştı. Çılgın Büyü gözlerini kapadı.

 

Kumaş yırtılma sesine benzer bir sesle beraber her tarafa kan sıçradı.

 

Çılgın Büyünün yerde yatan cesedini izleyen Güneş yüzünde bir şüphe ile baktı. Çılgın Büyünün kendisiyle ölümüne savaşacağını düşünmüştü. Böylesine basit şekilde pes edeceğini tahmin edememişti.

 

Çılgın Büyü ne kadar çabalarsa çabalasın boş olduğunu fark etmişti. Hızlıca ölmesi ve Ayışığı Şehrine geri dönmesi daha mantıklı olacaktı. Niuren Birliğinin böylesine büyük bir hamle peşinde olmasıyla, eğer kendisi Ayışığı Şehrine bir an evvel dönmezse şehri kaybedeceklerini biliyordu.

 

Çılgın Büyü pes etmişti. Geriye sadece 60 civarı oyuncu kalmıştı, bu oyuncular da Gri Kurt ve Kan İfritlerine aitti. Niuren Birliğinin kuvvetlerini püskürtmek için gerilla taktiği uyguluyorlardı. Her ne kadar yenilginin kaçınılmaz olduğunu anlamış olsalar da yine de acı sonla karşılaşmadan evvel savaşma niyetindeydiler. Ayrıca en azından öldürebildikleri Niuren Birliği oyuncularının ekipmanlarını alıp yaşayacakları zararı hafifletebilirlerdi.

 

Niuren Birliğinin birkaç düzine oyuncusu bu grup tarafından öldürülmüştü. Verilen kayıplar karşılıklıydı.

 

Dünyanın Kralı ormanın içinde gizli şekilde ilerliyordu. Uzaklarda sekiz adet oyuncu tespit etti. Bu grubu Gri Kurttan Karga ve Kuzgun yönlendiriyordu.

 

"Çılgın Büyü pes etti," dedi Kuzgun.

 

"Vay şerefsiz hergele. Bize kazık attı. Bu lanet yerden kaçma şansımız da yok," Karga kendini küfür etmekten alıkoyamadı. Zayıf Çincesine birkaç tane de İngilizce küfür sıkıştırdı.

 

"Durumdan en iyi şekilde kurtulabilmeye çalışalım. Sanırım birkaç tane daha Niuren Birliği oyuncusu... Ha...?" Kuzgun konuşurken gözlerini ilerideki ağaçlara dikti.

 

Ne oldu? Karga, Kuzgunun ifadesini görünce özel sohbetten sordu.

 

Takip ediliyoruz. Bir Hırsız var!dedi Kuzgun. Kendisini takip eden taraf iyi saklanmış olsa da yine de varlığı hissediliyordu.

 

Kuzgunun, geçtiği her yere sensörlü izler bırakma alışkanlığı vardı. Ağaçlara bıraktığı bu sensörler birinin takip edip etmediğini belli ediyordu.

 

Bundan dolayı Dünyanın Kralının pozisyonu ifşa olmuştu. Kuzgun onun nerede olduğunu biliyordu. Fakat onu yakalamak yine de çok zor olacaktı.

 

Kuzgun, Karga ve diğerlerinin yüz ifadeleri hiç değişmedi ve yollarına devam ettiler, gruptaki iki Hırsız sessizce gizlilik moduna girdi.

 

Dünyanın Kralı takip ettiği gruptan iki kişinin gizlilik moduna girdiğini görünce kaşlarını çattı. Garip bir şeyler döndüğünü hissetti, takipten vaz geçip geçmemeyi düşünüyordu.

 

Gri Kurt oyuncuları ilerlerken, Dünyanın Kralı tereddüt etmeye başladı.

 

Nie Yan, şu anda Gri Kurttan birkaç oyuncuyu takip ediyorum.

 

Onları yakından takip et. Birkaç dakika sonra diğerleriyle beraber oraya geleceğiz.dedi Nie Yan. Nie Yan şu anda Kara Kanat Ejderhasıyla Büyücü İttifakı oyuncularını kesmekle meşguldü.

 

Dünyanın Kralı tam da Nie Yan'la konuşurken bir anda etrafındaki tozlu alanda bir hareketlenme olduğunu fark etti. Dünyanın Kralının kalbi titredi. Bu Uyandırıcı Tozdu! Nie Yan bir defasında Dünyanın Kralına bunu göstermişti. Fakat bu eşyayı kullanmak çok pahalıydı. Ne olduğu fark etmezdi, Dünyanın Kralı bu eşyanın etkilerine gayet aşinaydı!

 

Etraftaki toz bir anda Dünyanın Kralının vücuduna yapıştı. Kademeli şekilde vücudu belli olmaya başlamıştı.

 

Dünyanın Kralının vücudu tamamen ortaya çıkmıştı!

 

Dünyanın Kralı tam da kaçma hazırlığına başlamışken az evvel gözden kaybolan iki Hırsız bir anda belirdi ve üzerine atılarak kıskaç saldırısına başladılar.

 

"Bakalım şimdi nereye kaçacaksın!" Gri Kurttan bir oyuncu gülerek konuştu.

 

Bu çok kötü! Dünyanın Kralının kalbi sıkıştı. İki sivri hançer kendisine doğru yaklaşıyordu, ürpertici bir manzara tam karşısında belirmişti.








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43989 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr