Bölüm 539: Pürüzsüz Takım Çalışması

Büyücü İttifakının 500'den fazla oyuncusu yoğun ormanlık alana ilerliyordu. Grup kalabalık görünüyordu.

Savaşçılar grubun dış tarafında dururken oldukça gergin ve endişeli görünüyorlardı. Dışarıdan gören birisi Güneş ve Dünyanın Kralının bu oyuncular üzerinde nasıl bir baskı oluşturduğunu anlayabilirdi.

Tang Yao, Xie Yao, Güneşli Güney ve diğerleri bu gruba 300 metre kadar yaklaşmıştı. Gür ağaçlar güzel bir koruma sağlıyordu. Nie Yan ise farklı bir açıdan yaklaşıyordu.

Çok sayıda Savaşçı çalılıkların arasına girmişti. Kısa boylu bir Savaşçı aniden adımlarını duraksattı.

"Yakınlarda bir Hırsız var!" adımlarını duraksatan Savaşçı bağırdı.

Bu kelimeler ağzından çıktığı anda gökyüzünü aydınlatan çok sayıda ışık küresi havaya uçtu.

Şövalyeler İlahi Gözleri aktif ederek etraftaki ağaçları taramaya başladılar. Ormanlık alan gayet sakin görünüyordu, hiçbir hareketlilik gözlemlenemiyordu.

"Lanet olsun, İki Tüp! Ne Hırsızı be? Bizi korkudan öldürtecek misin?"

İki Tüp isimli Savaşçı utanç içerisinde kafasını kaşıdı. Şu anda oldukça gergindi. Etraftan bir rüzgar hışırtısı sesi gelse bile yakınlarda bir Hırsız olduğunu düşünüyordu.

"Hah... Resmen bir avuç korkağa dönüştük. Bu Niuren Birliği Hırsızları gerçekten de işlerini biliyor. Bu kadar kalabalık olmamıza rağmen beş oyuncumuzu öldürdüler ve kendileri bir çizik bile almadan kaçtılar. Onların yetenekli olduğunu kabul etmekten başka çaremiz yok." dedi bir başka Savaşçı. Bu gerçeği kimse reddedemezdi.

Yaklaşık 50 metre uzaklıktaki bir ağacın tepesinde Nie Yan an itibariyle olayları gözlemliyordu.

Şu anda izlemekte olduğu grup Büyücü İttifakının uzman oyuncularından oluşuyordu. Bazıları tanıdık yüzlerdi, önceki savaşlarda karşılaştığı düşmanlardı, diğerlerini ise ilk defa görüyordu. Yine de, en azından karşısında durup savaşabilecek kadar yetenekli oyuncular gibi görünüyorlardı.

Nie Yan düşman grubunun kendisine doğru geldiğini görünce büyü sözlerini söylemeye başladı. Aniden devasa bir Altın Ejderha oyuncuların önünde belirdi. Metal bir kule gibi üç metrelik uzunluğu ile beliren Küçük Altın kuyruğunun bir hareketiyle etraftaki ağaçları devirdi.

"Lanet olsun, bu Nirvana Alevi'nin Küçük Altın'ı!"

Büyücü İttifakı oyuncuları paniğe kapıldı.

"Savaşçılar, hızlıca öne gelin!"

"Büyücüler, dikkatli olun. Nirvana Alevinin tuzağına düşmeyin!"

Bu esnada Küçük Altın gürültülü bir kükreme ile Ejderha Nefesini kullandı ve Büyücü İttifakının oyuncularına saldırdı. Kavurucu alevler bu oyuncuları anında kömüre çevirdi. Kısa süre sonra, gökten devasa bir meteor düştü. Etrafa yayılan alevler bütün atmosferi etkisi altına aldı.

Büyücü İttifakından 10 kişi daha öldü.

Bu Büyücü İttifakı oyuncuları oldukça yetenekliydi. Meteoru gördüklerinde çoğu bu saldırıdan kaçınabilmişti. Sadece yavaş olanlar Küçük Altın'ın saldırısına yenik düşmüştü.

bu esnada 10 Savaşçı Küçük Altının etrafını sarıp onu öldürme niyetindeydi.

"İyileştirmeye devam edin!"

"Rahipler, acele edin!"

"Lanet hayvan, bu Altın Ejderhalar neden bu kadar güçlü ki?"

"Hala Nirvana Alevinin nerede olduğunu bilmiyoruz! Herkes dikkatli olsun!"

Küçük Altını çembere aldığını sanan Savaşçıların üzerine Küçük Altın bir kükreme yaptı.

Patlayıcı Tepki!

Patlayıcı Tepki!

Patlayıcı Tepki iki defa üst üste tetiklendiğinde, Savaşçıların kafasının üzerinden hasar değerleri fışkırmaya başlamıştı. Beş Savaşçı anında ölmüşken diğerleri ise can değerleri çok az kalmış şekilde uzaklaşmaya başladılar. Rahipler aceleyle iyileştirme büyülerini kullanmaya başladı.

Hayatta kalan Savaşçılar birbirlerine baktı, gözlerinde korku ifadesi vardı. Küçük Altın'ın saldırıları çok korkutucuydu. Bu basıl bir evcil hayvandı böyle? Resmen aşırı güçlü bir kıyım makinesi gibi işliyordu.

Birkaç oyuncu kendi evcil hayvanını çağırdı. Çok sayıda yüksek can değerine sahip evcil hayvan Küçük Altın'a doğru atıldı, fakat ellerine geçen tek şey yaptıkları saldırının Küçük Altın'ı hiç etkilemediğini öğrenmek oldu. Ejderha Nefesinin ardından Yırtmaç saldırısı takip etti ve düşmanın Büyük Ayı'sı parçalara ayrıldı.

Büyücü İttifakı oyuncuları Küçük Altınla uğraşırken, atmosferde aniden bir büyü enerjisi dalgalandı. Havada kızıl renkli bulutlar çarpışmaya başladı.

"Alan etkili büyüyü yapan kim?"

"Orada, Niuren Birliğinden birisi. Çabuk durdurun onu!"

Uzaklardaki ağaçların arkasında, Tang Yao, Güneşli Güney ve birkaç diğer kişi daha saklanıyordu. Tam da fark edildikleri anda büyü sözlerini tamamlamışlardı. Gökyüzünden aniden bir buz yığını inmeye başladı. Yaklaşmakta olan düşman grubunun hareket hızı felaket derecesinde düştü, sanki ağır çekimde hareket ediyorlarmış gibiydi. Bir adım atmaları bile uzun sürüyordu.

Kısa süre sonra, Tang Yao'nun Cehennem Ateşi saldırısı da gökyüzünden inmeye başladı. 30 metrelik çapa sahip alan anında bir alev denizine dönüşmüştü. Büyücü İttifakı oyuncuları birbiri ardına ışık huzmelerine dönüşerek can veriyordu. Gri Kurttan gelen üç kapüşonlu oyuncu birbirlerine baktı. Üçü de aynı anda Tang Yao'nun olduğu bölgeye harekete geçerek onu durdurmak için hamle yaptılar. Bir Savaşçı, bir Büyücü ve bir Gölge Rahibi, aslında oldukça uygun bir gruptu.

Nie Yan Güneş ve Dünyanın Kralına bir mesaj yolladı.「Hadi şu Gri Kurttan gelen oyuncuları beraber öldürelim!」 Bu oyuncuları savaş alanından çıkarttıktan sonrası çok kolay olacaktı!

Hepsi de gizlilik moduna geçti ve Gri Kurt oyuncularına doğru ilerlemeye başladılar.

Bu üç üst derece Hırsız ilk defa işbirliği içerisinde savaşacaktı.

「Ben önderlik edeceğim!」 Nie Yan bir meteor parçası gibi hızlanarak Gölge Rahibine doğru harekete geçti. Bu esnada orada bulunan bir Rahip Aydınlatma kullanarak Nie Yan'ın siluetinin bir parçasını açığa çıkardı.

"Şurada bir Hırsız var!" Gölge Rahibi arkadaşlarını uyardı. Bu esnada asasını kaldırarak kendisi de Aydınlatma kullandı. Bir ışık küresi havalandı ve yeri aydınlatmaya başladı, bu esnada ortaya çıkan siluet inanılmaz bir hızla ilerliyordu.

"Çok hızlı!"

Gri Kurt oyuncularının kalbi titremeye başladı. Bu oyunda bu hıza ulaşabilecek tek oyuncu vardı, Nirvana Alevi!

"Dikkat edin! Onunla ben başa çıkarım!" Savaşçı bağırarak konuştu. Taarruz kullanarak Nie Yan'a doğru atıldı ve Epik Vuruş ile saldırdı.

Aniden, Nie Yan’ın silueti birkaç kopyaya ayrılarak Savaşçıyı pas geçti. Bu İllüzyon Adımları tekniğiydi!

Savaşçının kılıcı hedefine ulaşmıştı fakat bu hedef aslında Nie Yan'ın kopyalarından bir tanesiydi sadece. Bu bir illüzyondu!

Bu esnada Savaşçı kafasının arkasında keskin bir acı hissetti. Bu çok kötü! Henüz tepki bile veremeden sersemlemişti. Nie Yan'ın İllüzyon Adımlarını aktif edip Savaşçının saldırısından kurtulduğu esnada Güneş bu oyuncunun arkasından yaklaşarak Boğucu Vuruşla saldırmıştı.

"Nirvana Alevi yalnız değil!" Diğer iki Gri Kurt oyuncusunun gözleri fal taşı gibi açıldı. Silah arkadaşlarının sersemlediğini gören ikili, arkadaşlarını kurtarmak için hareketlendi.

Gölge Rahibi Nie Yan'ın kendisine yaklaştığını görünce tiz bir çığlık attı. Korku Uluması! Aynı esnada asasını kaldırarak Nie Yan'ı iki lanetle hedef aldı.

Nie Yan aceleyle Zihin Bağışıklığını aktif etti ve iki lanet ve Korku Ulumasının etkisini sıfıra indirdi. Bu esnada yakındaki bir Esrarlı Büyücünün Alev Depremi saldırısına maruz kalmıştı ve can değerinin üçte biri gitmişti. Bu büyüklükte can kaybetmiş olan sıradan bir Hırsız çoktan ölü olurdu.

Nihai Gözdağı!

Gölge Rahibi tam da İticiyi aktif edecekti ki üzerine bir korku çöktü. Aynı esnada arkasında keskin ve parlak bir hançer belirdi. Kafasının arkasına saplanan bu hançerin etkisiyle asası havada kalmıştı. Dünyanın Kralı tarafından tuzağa düşürülmüştü.

İki silah arkadaşının da sersemlediğini gören Esrarlı Büyücü kaçmaya yeltendi. Fakat arkasını dönmeye çalıştığında vücudunun donduğunu fark etti. Bu, Dünyanın Kralının Kilit becerisiydi!

Elindeki Belirsiz Işınlanma Parşömenini parçalamaya fırsatı bile kalmadan Nie Yan bir anda önünde belirdi ve Öteleme Vuruşu ile hayatına son verdi.

Üç gri Kurt oyuncusu da yere serilmişti.

Pürüzsüz Takım Çalışması!

Nie Yan, Dünyanın Kralı ve Güneş bir arada olduğunda Gri Kurdun uzmanları henüz misilleme bile yapamadan yok olmuştu!

Sadece birkaç saniye içerisinde, Gri Kurt oyuncuları aynı anda ölmüştü. Yakınlardaki Büyücü İttifakı oyuncuları şok içerisindeydi. Hepsi de Gri Kurdun ne kadar güçlü bir varlık olduğunun farkındaydı. Fakat, neden bu Hırsızlarla karşılaştıklarında böyle kolayca ölmüşlerdi ki?

Her şeyin çok hızlı gerçekleşmiş olmasından dolayı zaten neler yaşandığını görememişlerdi. Neler olduğunu anlayabildikleri anda zaten yerde üç ceset yatıyordu.

"Güzel takım oyunu yaptık!" Nie Yan Güneş ve Dünyanın Kralına bakarak konuştu. Bu savaş, ilk defa diğerleri ile senkron şekilde hareket ettiği savaştı.

"Büyük Abi, güzel iş çıkardın!"

Dünyanın Kralı da bu esnada kafasıyla onayladı, yüzünde kayıtsız bir ifade vardı. Fakat içten içe kendisi de duygusallaşmıştı. Silah arkadaşlarıyla savaş alanlarındaki çatışma günlerini anımsamıştı. Bu tarz bir uyumlu takım çalışması kendisine oldukça tanıdık geliyordu.

Yerdeki ganimeti topladıktan sonra üçlü tekrar gizlilik moduna geçiş yaptı.

Nie Yan, Güneş ve Dünyanın Kralı Gri Kurdun uzmanlarıyla ilgilenirken, Kan İfritlerinden altı Hırsız da Tang Yao, Xie Yao ve diğerlerinin tuzağına düşmüştü. Düşman ise Niuren Birliği tarafına hiç kayıp verdirtememişti. Kan İfritlerinden bir kişi öldüğünde, diğerleri hemen kaçmaya başlamıştı. Fakat, yine de Tang Yao ve diğerlerini yeterli düzeyde oyalayarak alan etkili büyü kullanmalarını engellemişlerdi.

Büyücü İttifakının savaş formasyonu şu anda tanınmaz haldeydi, tam bir kaos ortamına dönüşmüştü.

Gruptaki 500 oyuncudan 200'ü ölmüştü. Kalan 300 oyuncu ise farklı yönlere dağılmıştı. Bazıları tekrar toplanarak Tang Yao ve yanındakilere saldırı yapma çabasına girişmişti. Fakat anında büyü yağmuru tarafından hedef alınmışlar ve geride cesetlerini bırakmışlardı.

Nie Yan, Güneş ve Dünyanın Kralı kaçanları kovalamaya başlamıştı, düşmanlarını teker teker avlıyorlardı. Küçük Altın ise karşısına çıkan her şeyi silip süpürüyordu.

"Patron, hem doğudan hem de batıdan düşman birliklerinin buraya geldiğini saptadık! Gelenler Gri Kurt ve Kan İfritleri oyuncuları!"

"Hadi, geri çekiliyoruz!" dedi Nie Yan. Hepsi de Belirsiz Işınlanma Parşömeni kullanarak uzaklara ışınlandılar.

Kurdukları bu tuzak başarılı sayılırdı. Ana karargahlarına dönüp dinlendikten sonra Büyücü İttifakı oyuncularıyla yine kedinin fareyle oynadığı gibi oynayabilirlerdi. Düşman birlikleriyle gereğinden fazla oyalanmanın lüzumu yoktu. Eğer fazla oyalanırlarsa durum tersine dönebilir ve kendileri dezavantajlı durumda kalabilirlerdi.