Bölüm 522: Rüzgar Engereği!
Kırık Kemik Kılıç sersemledikten sonra Tek Vuruş Yemini birbiri ardına saldırılara başladı. Uyguladığı hasar sayesinde rakibini indirmesi iki vuruştan fazlasına ihtiyaç duymamıştı.
Kırık Kemik Kılıç yere serildi. Yakındaki bütün Büyücüler büyülerini Tek Vuruş Yeminine yağdırdı.
Tek Vuruş Yemini Rüzgar Adımını kullanarak üzerine gelen büyülerden sıyrıldı.
"Kaçmasına izin vermeyin! Öldürün şunu!" Çılgın Büyü Kırık Kemik Kılıç'ın yere serildiğini görünce kükrer gibi bağırdı.
Işık küreleri aralıksız şekilde parlıyor ve zemini sarsıyordu, Tek Vuruş Yemininin silueti neredeyse ışık hızında uzaklaşıyordu. Üzerine gelen saldırıların hepsinden kaçamamıştı, can değeri yarının altına düşmüştü. Ölmek üzere olduğunu anladığında eline aldığı Belirsiz Işınlanma Parşömenini parçaladı.
"Lanet olsun!" Çılgın Büyü küfürler savurdu. Tek Vuruş Yemini kaçmıştı. Çılgın Büyü artık eskisi gibi rahat olamayacaktı.
Eğer tuzak kuran kişi Nirvana Alevi olsaydı, kendisi çoktan bir cesede dönüşmüş olurdu.
"Tüm Büyücüler, sol tarafa, saldırın!" Çılgın Büyünün bakışları çok sayıda Niuren Birliği oyuncusunu izliyordu, bu oyuncular etraflarını saran çemberden çıkmaya uğraşıyorlardı. Bir sonraki saniyede birkaç düzine büyü oyuncuların üzerine yağdı ve onları paramparça etti.
Niuren Birliğinin kuvvetleri büyük bir belaya batmıştı. Verdikleri kayıp sayısı sürekli artıyordu.
Tang Yao durumun gittikçe kötüleştiğini gördü. Bu şekilde devam ederse tamamen silineceklerdi.
"Kılıç Parıltısı, beni koru. Cehennem Yıldırımı Kartalını çağıracağım!" Diye bağırdı Tang Yao.
Kılıç Parıltısı, İzmarit ve diğerleri aceleyle Tang Yao'nun etrafında formasyon aldı. Yaklaşmaya çalışan herkes anında ölecekti.
Tang Yao birkaç büyü yaptı ve yakınındaki üç oyuncuyu anında öldürdü. Sonrasında ise hayvanını çağırmak için büyü sözlerini söylemeye başladı.
Kılıç Parıltısı, İzmarit ve diğerleri ise hala Tang Yao'yu koruyordu, ondan çok uzaklaşmak istemiyorlardı. Ona kimsenin yaklaşmasına izin veremezlerdi. Eğer Tang Yao'yu hedef alan bir büyü görürlerse ellerinden geleni yaparak bu büyünün ona isabet etmesini engelleyeceklerdi.
Tang Yao'nun Cehennem Yıldırımı Kartalını çağırmaya başladığını gören Çılgın Büyü sırıttı. İşte asıl beklediği an buydu. Güvendiği bir astıyla iletişime geçti. 「Genç Atmacanın uçan hayvanı için hazırlanın!」
「Anlaşıldı!」
Tang Yao'nun ağzından son büyü sözü de çıktığında parlak ışıklar eşliğinde Cehennem Yıldırımı Kartalının vücudu belirdi. 10 metrelik kanat açıklığına sahip olan bu hayvan çoğu oyuncunun gölge altında kalmasına sebep olmuştu.
Büyücü İttifakı ve İlahi Muhafızların oyuncuları bu esnada korku ile geri çekilmişlerdi.
"Bu hayvan Genç Atmacanın uçan hayvanı!"
"Devasa bir şey!"
Tang Yao Cehennem Yıldırımı Kartalının üzerine atladı. Hayvan kanatlarını çırparak yükselmeye başladı ve yakınındaki düşmanları rüzgar etkisiyle savurdu. Etraftaki Büyücüler bu rüzgarın etkisiyle yapmakta oldukları büyüleri yarıda kesmek zorunda kalmıştı.
Kartalın çıkardığı keskin çığlık sesi gökleri kaplıyordu.
Tang Yao kartalın üzerindeyken tıpkı bir mitralyöz gibi hedefindeki her şeyi süpürüyordu.
Cehennem Yıldırımı Kartalı havada bir tur attıktan sonra hızla aşağı inmeye başladı, keskin pençeleriyle anında 6 düşmanı öldürdü.
Büyücü İttifakı ve İlahi Muhafızlar oyuncuları panik içindeydi.
Niuren Birliğinin oyuncuları ise Cehennem Yıldırımı Kartalını gördüklerinde heyecanla tezahürata başladılar.
"Genç Atmaca uçan hayvanını çağırdı!"
"Arkadaşlar, hala kazanma şansımız var! Hadi şu hergeleleri öldürelim!"
Niuren Birliğinin kuvvetleri anında ileri atıldı. Büyücü İttifakı ve İlahi Muhafızlar oyuncuları korku içinde gerilemeye başlamışlardı. Fakat, bu oyuncular uzman kişilerdi. Bu tarz bir olay karşısında soğukkanlılıklarını yitiremezlerdi. Eğer arkalarını dönüp kaçmaya çalışsalar karışılacakları tek şeyin ağır kayıplar olduğunun farkındalardı, bunun yerine oldukları yerde durup savaşa devam etmek en iyi seçenekti. Düşman birlikleriyle çarpışmaya devam ettiler. Niuren Birliğinden öldürdükleri her bir oyuncu için kendileri beş oyuncu kaybediyordu.
Cehennem Yıldırımı Kartalı oyunda resmen yenilmez bir varlık gibiydi. Hayvanın üzerine büyü yağmuru yağmasına rağmen can değerinin sadece küçücük bir kısmını yitirmişti. Kartala saldırmak isteyenlerin şevki kırılmıştı.
Çok sayıda Büyücü İttifakı oyuncusunu öldürdükten sonra, Tang Yao'nun bakışları Çılgın Büyünün üzerine kilitlendi. Bu hedefini tutturabilirse yılanın başını ezmiş olacaktı. Eğer düşmanın liderini öldürürse, geriye kalanlar ne yapacağını şaşırır ve savaşma isteklerini yitirirlerdi.
Tang Yao kartalını Çılgın Büyüye doğru yöneltti.
Gökte süzülmekte olan kartal gittikçe zemine doğru yaklaşıyordu. Çılgın Büyü artık Tang Yao'nun yüz hatlarını rahat şekilde seçebiliyordu. Yüzünde sinsi bir sırıtma daha belirdi. "Uzun zamandır beklediğim şey."
İkilinin bakışları buluştuğunda aralarında kıvılcımlar saçılıyor gibiydi.
Cehennem Yıldırımı Kartalı Çılgın Büyüyü parçalamak üzereydi, bu esnada Çılgın Büyü gözlerini kırptı.
Patlama sesine benzer bir sesle Cehennem Yıldırımı Kartalının pençeleri toprağa saplandı ve görünürdeki çok sayıda oyuncuyu canından etti.
Çılgın Büyünün saldırıdan kaçındığını gören Tang Yao tekrar saldırmak için yükselmeye başladı. Etrafı taradığında Çılgın Büyünün siluetinin uzaklaştığını fark etti.
Tang Yao elbette Çılgın Büyünün buradan canlı çıkmasına izin vermeyecekti. Hayvanına emir vererek düşmanı takibe devam etti.
Sadece birkaç saniye içerisinde, ikili 100 metre gibi bir mesafe almıştı. Çılgın Büyü Rüzgar İvmelenmesi’ni aktif ederek büyük oranda hızlandı.
「Hazırlıklar tamam mı?」 Çılgın Büyü endişeli bir ses tonuyla sordu. Daha ne kadar dayanabileceğini bilmiyordu. Eğer hazırlıklar yakın zamanda tamamlanmazsa canından olacaktı.
「Patron, hazırız biz!」
"Geber!" Tang Yao'nun gözlerinde parıldama vardı. Cehennem Yıldırımı Kartalı hızlı bir dalış başlattı ve Çılgın Büyünün üzerine atıldı.
Hayvanın pençeleri Çılgın Büyüye her an daha da yaklaşıyordu. Bu kritik anda, Tang Yao bir anda ıslık sesine benzer sesler duydu. Kalbi titredi. Kafasını seslerin geldiği yöne çevirdiğinde çalıların arasına saklanmış çok sayıda siluet gördü. Tamamen hedefine öldürmeye odaklanmıştı. Bunun bir tuzak olacağını düşünmemişti bile!
Çalılıklarda saklanan oyuncuların hepsi Hırsız sınıfıydı. Tang Yao menzile girene kadar beklemiş ve sonrasında harekete geçmişlerdi.
Menzilli saldırı yapıyorlardı. Tang Yao üzerine fırlatılan şeylerin ne olduğunu anlamak için dikkatli baktığında kalbi yerinden çıkacak gibi oldu. Hırsızların fırlattığı şey birer Fırlatma Baltasıydı! Yaklaşık olarak bir insan kolu uzunluğundaydı, baş kısımları keskin metalden üretilmişti. Daha korkutucu olan şey ise metal kısımların yeşil renkli bir zehirle kaplı olmasıydı.
Fırlatma baltaları yüksek hasara sahip nadir rastlanan silahlardı. Fırlatılan silahların hepsi de uçan hayvanların baş düşmanı olarak nitelendirilirdi. Normalde 30 metrenin daha uzağında uçan hayvanlara bu silahların isabet etmesi zordu. Fakat Tang Yao Çılgın Büyüyü öldürebilme uğuruna irtifasını çok alçaltmıştı. Şu anda tamamen savunmasız bir durumdaydı.
Cehennem Yıldırımı Kartalına bu baltalar isabet ederse kesinlikle çok ağır yaralar alacaktı.
Uçan hayvanlarda yaralanma dereceleri hafif, orta ve ağır olarak sınıflandırılıyordu. Hafif yaralanma sonucu iyileşmeleri sadece birkaç saat alıyordu. Fakat ağır yaralanmalar özel bir tip ilaç gerektiriyordu ve iyileşme süreci bir haftaya kadar uzayabiliyordu. Oyuncuların aksine, uçan hayvanların sağlık iksiri kullanma şansı da yoktu. Eğer uzun süre boyunca tedaviye başlanmazsa uçan hayvan canından bile olabilirdi. Uçan hayvanları diriltmek genellikle imkansızdı.
Tang Yao aceleyle yana doğru yuvarlanması için hayvana emir verdi. Bu manevra yüksek zorlukta olan bir kaçınma manevrasıydı.
Birkaç düzine fırlatma baltası Tang Yao'nun yanından vınlama sesleriyle geçti. İki balta Cehennem Yıldırımı Kartalına isabet etmişti. Hayvan acı bir çığlık atarak kan tükürdü. Bir başka balta ise boynunun çok yakınından geçerek Tang Yao'nun soğuk terlemesine sebep oldu.
"Lanet olsun, çok yakındı!"
Cehennem Yıldırımı Kartalına sadece iki balta isabet etmişti. Şu anda hafif yaralı konumundaydı, şimdilik acil bir tehlike içerisinde olduğu söylenemezdi.
Büyücü İttifakı ve İlahi Muhafızlar oyuncuları uzun süredir burada tuzak için pusmuştu. Tang Yao aptal değildi. Bunun bir tuzak olduğunu oyuncuları gördüğü ilk anda anlamıştı. Çılgın Büyüyü takip etmeyi bırakarak anında kaçmaya başladı. Fakat baltaların metal kısımlarının üzerindeki yeşil renkli zehirler hızla yayılıyordu ve Cehennem Yıldırımı Kartalının hızını kötü yönde etkiliyordu. Neyse ki, çok büyük bir etki yaratmamıştı, Tang Yao hala kaçabilirdi.
Çılgın Büyü yaklaşık 10 adet baltanın daha isabet etmesi durumunda yeterli olacağını düşünüyordu. Bu şekilde Cehennem Yıldırımı Kartalı orta derece yaralanabilir ve büyük bir etki yaratılabilirdi. Bu şekilde hayvanı öldürebilmek için harika bir fırsat yakalanabilirdi. Fakat, beklemediği şey ise Tang Yao'nun böylesine kaliteli bir kaçış manevrası yapabilmesiydi.
"Hırsızlar, baltalarınızı hazırlayın tekrar! Kaçmasına izin vermeyin. Ne pahasına olursa olsun o Cehennem Yıldırımı Kartalını öldürmeliyiz!" Çılgın Büyü endişeli şekilde emirler veriyordu. Ayaklarına gelen bu fırsatı tepemezlerdi. Hedefine bu kadar yaklaşmışken vaz geçemezdi!
Büyücü İttifakı ve İlahi Muhafızlardan 26 Hırsız Cehennem Yıldırımı Kartalını takibe başladı. Baltaları fırlatmak için bekleme sürelerinin bitmesini beklemeliydiler. Dahası, her birinin taşıyabildiği fırlatma baltası sayısı da sınırlıydı.
Yeterli zaman yoktu. Cehennem Yıldırımı Kartalı kaçmak üzereydi!
Tang Yao tam da kaçacakken, havada farklı bir tehlike sezdi. Çalılıklarda farklı bir hışırtı ve bunun üzerine de ilginç bir çığlık duydu.
"Ne oluyor?" Diye sordu Çılgın Büyü.
Niuren Birliği destek kuvvet mi getirdi yoksa?
"Bilmiyorum!"
Bu esnada ağaçların arasından dev bir yaratık belirdi. Yılan gibi kıvrımlı bir vücudu ve arkasında ise şeffaf kanatları vardı. Kanatlarını durmaksızın çırparken havada uçabiliyordu.
"Bu bir Rüzgar Engereği!" Büyücü İttifakı oyuncuları bağırdı.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..