Bölüm 516: Diriliş Parşömeni

avatar
2704 46

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 516: Diriliş Parşömeni



 

Nie Yan internetten şeytani yaratıklar hakkında birkaç bilgi edindikten sonra yakınlardaki haritaların yapısını incelemeye başladı. Araştırma yaptıkça sandıklar, yaratıklar ve daha fazlası hakkındaki anıları kademeli olarak zihninde canlanıyordu.

 

Hilton Kalesinin yakınlarında Xie Yao ve kendisi için uygun çok sayıda seviye kasma bölgesi vardı. Nie Yan haritalardan hangisine gideceğine karar verdikten sonra Yıldızlı Gece İksir Dükkanına gitti ve 100 adet Gelişmiş Ateş Direnci İksiri ve 10 Orta görünmezlik İksiri aldı. Orta Görünmezlik İksirleri oldukça yaygındı, sadece 5 altın değerindeydi. Öte yandan, Gelişmiş Ateş Direnci İksirinin üretim fiyatı ise 10 altındı. Bunu üzerine işçilik maliyeti de eklenince bir iksiri üretmek 60 altın tutuyordu. Fakat Gelişmiş Ateş İksirleri piyasada 300 altının üzerinde alıcı buluyordu. Bu, %400 kazanç demekti! Sıradan oyuncular böylesine kıymetli iksirleri kullanamıyordu, sadece özel durumlar için saklıyorlardı, özellikle de zindan temizliği gibi durumlarda.

 

Satılan her Gelişmiş Ateş Direnci İksiri için Yıldızlı Gece İksir Dükkanı 240 altın kâr ediyordu. Bu resmen bir para basma makinesi gibiydi!

 

Oyunun bu aşamasında Gelişmiş Simyacılar nadirdi, Gelişmiş Ateş Direnci İksirleri de bundan dolayı nadir rastlanan eşyalardı ve bu yüzden bu eşyaya olan talep sürekli artıyordu. Bu durum ise Gelişmiş Ateş Direnci İksirinin fiyatının sürekli yüksekte kalmasını sağlıyordu. Sıradan oyuncular böylesine kıymetli bir iksiri kullanmadan evvel iki defa düşünüyordu. Sonuçta, 300 altın harcanarak düzgün bir Altın Kademe ekipman parçası alınabilirdi. Fakat, iksirler ise tek kullanımlıktı.

 

Önceki zaman diliminde, Nie Yan böylesine pahalı iksirleri kullanamıyordu. Eline bir tane bu iksirden geçince zevkten dört köşe oluyordu. Fakat bu hayatta ise yüz tane bu iksirden kullansa bile içi rahattı.

 

Şu anda mali durumu bu tarz harcamalar için endişelenmesini gerektirmiyordu. Sadece büyük meblağlar ilgisini çekiyordu.

 

Gelişmiş Ateş Direnci İksirleri iki dakika boyunca 50 Ateş Direnci sağlıyordu, bekleme süresi ise 10 dakikaydı.

 

Nie Yan bunların yanı sıra Fırın Ateşi Kalbini da aldı.

 

 

 

Fırın Ateşi Kalbi (Özel Eşya)

Özellikler: Ateş Direnci +50, Ateş Büyüsü Kuvvetlendirme +%20

Fırın Ateşi: Kullanıcıya Fırın Ateşi'nin gücünü sağlar, bütün ateş hasarlarına karşı 30 saniye boyunca dokunulmazlık verir. Kullanıcı lav içerisinde hayatta kalabilir. Bekleme Süresi: 20 dakika

 

Fırın Ateşi Kalbi ve Gelişmiş Ateş Direnci İksiri toplamda 100 Ateş Direnci sağlıyordu. Bunun üzerine bir de temel olarak sağlanan ve her oyuncuda bulunan 20-30 Ateş Direnci de eklenince, sıradan yaratıklardan hasar almak mümkün değildi. Bu da yeterli olmazsa Fırın Ateşi'ni aktif ederek ateş hasarına tamamen bağışık hale gelinebilirdi.

 

Nie Yan ayrıca kendisi için birkaç Ateş Direnci olan Hırsız ekipmanı da aldı, bu şekilde Ateş Direncini 70-80 daha artırmıştı.

 

Yaklaşık 20 dakika sonra Xie Yao Hilton Kalesine ulaştı. İkili Nie Yan'ın villasının dış tarafında buluştu.

 

Xie Yao'nun üzerinde mavi renkli bir cübbe vardı ve ince yapısını ortaya çıkarıyordu. Cübbesi mavi bir ışık yayıyordu ve mavi kurdelesi de güzelliğini tamamlayıcı bir nitelik kazandırmıştı. Oldukça güzel ve sevgi dolu görünüyordu. Yaklaşık bir metre uzunluğundaki asası Büyülü Sekoya ağacından yapılmıştı. Asanın ucunda ise büyü enerjisi yayan bir büyü kristali vardı.

 

Xie Yao'nun etrafını sarmış olan bu mavi ışıklar onun daha kutsal ve saf bir görünüme sahip olmasını sağlıyordu.

 

"Cübbe, asa ve kurdele, hepsi de Azize Kristina Setinin birer parçası. Ne düşünüyorsun, nasıl görünüyor?" dedi Xie Yao gülümseyerek. Kendi etrafında dönerek üstündekileri Nie Yan'a gösterdi.

 

Nie Yan Xie Yao'nun gülümsemesiyle büyülenmiş gibi oldu. Aklındaki tüm endişeler bir anda kaybolmuştu.

 

"Harika görünüyorsun.” Nie Yan başıyla onayladı. Bu inkar edilemezdi. Xie Yao gibi doğal güzelliğe sahip birisi ne giyse yakışırdı zaten. Etraftaki oyuncuların ilgisini de üzerine çekmişti. Ağızlarını açıp bakmadan duramıyorlardı. Xie Yao'nun yanında duran Nie Yan'ı gördüklerinde ise kıskanmadan duramıyorlardı.

 

İkili sohbet halindeyken sokaklarda ilerliyordu, bu esnada sanki zaman donmuş gibiydi. Herkes işini gücünü bırakıp Xie Yao'ya bakıyordu.

 

"Kim o?”

 

"Yao Yao, Nirvana Alevinin kız arkadaşı."

 

"O halde siyah pelerin içindeki kişi Nirvana Alevi olmalı!"

 

"Evet, muhtemelen…”

 

Sokaklardaki oyuncular sessizce birbirleriyle fısıldaşıyordu. Sonsuzlukla yaşanan olaylardan sonra Xie Yao bir anda ilgi odağı olmuştu. Sonrasında ise Nirvana Alevinin kız arkadaşı olduğu ortaya çıkmış ve insanlar olayların arkasındaki anlamı çözmüştü. Kız arkadaşı bile güçlüydü!

 

“Nie Yan, ne yapacağız?”

 

"Şeytani yaratık avına gideceğiz."

 

"Sadece ikimiz mi? Daha fazla oyuncuya ihtiyacımız yok mu?” Xie Yao şaşkın şekilde sordu. Aldığı duyumlara göre en zayıf şeytani yaratıklar bile Seviye 70-80 Elitler ve Lordlardı. Bunlarla uğraşmak oldukça zordu.

 

” Sorun değil, güven bana, " diye kıkırdadı Nie Yan. Sadece iki oyuncunun şeytani yaratık avlaması seviye atlama hızının da yüksek olacağı anlamına geliyordu. Eğer bir keşif ekibi ile yola çıkarlarsa kazanacakları tecrübe puanlarını bölüşmeleri gerekecekti.

 

"Nereye gidiyoruz?"

 

"Alev Mağarası," diye yanıtladı Nie Yan. Alev Mağarası, Seviye 80 Elitlerin ve Lordların olduğu bir bölgeydi.

 

Xie Yao Nie Yan'ın muhtemelen ilginç bir seviye atlama yönteminin olduğunu tahmin edebiliyordu. Ona karşı olan güveni sonsuzdu. Nie Yan'ın sözlerinden sonra endişelenmeyi bırakmıştı. Her şeyi onun kontrolüne bırakmayı sorun etmiyordu. Zaten görünüşe göre Nie Yan'ın aklında çoktan bir plan oluşmuştu bile.

 

"Bunları al, ileride ihtiyacın olacak." dedi Nie Yan. Fırın Ateşi Kalbini ve 100 adet Gelişmiş Ateş Direnci İksirini Xie Yao'ya uzattı.

 

"Hmm." Xie Yao ticaret penceresine gelen teklifi kabul etti.

 

İkili Hilton Kalesinden çıktı ve Alev Mağarasının yolunu tuttu.

 

...

 

Hilton Kalesinde, bir evin içi, Çılgın büyü, İlahi Alev ve diğer 15 kişi toplanmıştı. Buradaki herkes Büyücü İttifakı ve İlahi Muhafızların üst kademesinden insanlardı.

 

"Niuren Birliği kuvvetlerinin Seviye 90 Lordlarla savaştığını duyduk. Bizim altı adet Seviye 80 Lord öldürürken elde ettiğimiz katkı puanı onların sadece bir adet Seviye 90 Lord öldürdüklerinde elde ettiği puandan daha az. Bu şekilde devam ederse, Hilton Kalesinin mülkleri onların eline geçecek," dedi İlahi Alev. Hilton Kalesinde yöneticiden mülk satın almak için liyakat puanı gerekliydi. Kimin katkısı daha fazla olursa o mülkleri ilk satın alabilecek kişi oluyordu. Gelecekte, Hilton Kalesi İyi ve Kötü taraf arasındaki savaşın yapıldığı yer olacaktı, oyuncuların altın ve şöhret kazanması için ana bölge haline gelecekti. Zümrüt İmparatorluğunda dövüş sanatları konusunda ilerlemek isteyen her uzman oyuncu buraya gelecekti. Hilton Kalesinin ileride çok kârlı bir yer olacağı garantiydi. Üstelik buraya gelen oyuncuların harcadığı sarf malzemelerinin diğer şehirlere göre fazla olduğunu söylemeye gerek bile yoktu. Diğerleri kesinlikle Niuren Birliğinin bu bölgeyi tekeline almasını istemiyordu.

 

"Durum bu şekilde devam ederse bir çaresine bakmak zorunda kalacağız," dedi Çılgın Büyü, sesinde ürpertici bir ton vardı. Niuren Birliği Hilton Kalesindeki mülkleri teker teker alırken kendisi öylece oturup izleyemezdi. Köşeye sıkıştırıldığında, bir kedi bile bir aslana dönüşürdü.

 

"O halde bu meseleyi sana bırakıyoruz. Eğer bir şeye ihtiyacın olursa haber et, elimizden geleni yaparız." İlahi Alev tembel şekilde esneyerek konuştu. Bu tarz işlerle uğraşmayı pek sevmiyordu. Çılgın Büyünün aklındaki plan her neyse, kendisi de ona uyardı.

 

Büyücü İttifakı ve İlahi Muhafızlar arasındaki ilişki karmaşıktı. İkisinin de patronu aynıydı, Yüzyıl Mali Grubundan ödenek alıyorlardı. Bundan dolayı işbirliği yapmak zorundaydılar. Aynı zamanda birbirleriyle rekabet halindeydiler. İkisi de Seviye 7 birlikti ve birer şehre hükmediyorlardı, ikisi de Yüzyıl Mali Grubunun önemli işbirlikçileriydi. Fakat iki taraf da diğerinin kendisinden iyi olmasını istemiyordu. İkisi de diğerini bastırmak ve üste çıkmak istiyordu, bu şekilde Yüzyıl Mali Grubundan daha fazla ödenek alabilirlerdi. Bundan dolayı aslında birbirlerine rakip birlikler olarak da nitelendirilebilirlerdi. Büyücü İttifakı ile Niuren Birliği arasında şu anda aktif bir savaş olduğundan dolayı Yüzyıl Mali Grubundan daha fazla yardım alıyorlardı. Bu esnada İlahi Muhafızlar ise iyileşme sürecindeydi, eski güçlerini geri kazanma çabasındalardı. Yüzyıl Mali Grubuyla Niuren Birliği arasındaki sürtüşmeye pek önem göstermiyorlardı. Çoğu zaman ortaya koydukları çaba minimum seviyede oluyordu.

 

İlahi Alevin sözlerini duyan Çılgın Büyü homurdandı. İlahi Alevin bu tavırlarından hoşnut değildi. Fakat bir şey söylemedi. Sonuçta bu iki birlik müttefikti. Yüzyıl Mali Grubu herhangi bir iç çatışmaya göz yummuyordu. Bu tarz bir mesele yüzünden aralarını bozmanın anlamı yoktu.

 

Çılgın büyü birkaç Hırsızı yanına çağırdı. Hırsızlara Niuren Birliği kuvvetlerini takip etme görevi vermişti.

 

"Nirvana Alevinin Hilton Kalesine geldiğini duydum. Görünüşe göre burada kendisine bir villa edinmiş," dedi İlahi Alev. Nirvana Alevi hakkında gelen her haber şaşırtıcı oluyordu. Bu mesele çoktan forumlarda yerini tutmuştu.

 

"Biliyorum. Onunla daha evvel karşılaştım," dedi Çılgın Büyü.

 

"İkiniz karşılaştınız mı? Nerede?" İlahi Alev şaşırmıştı. Bu ikilinin hangi koşullar altında bir araya gelmiş olabileceğini merak ediyordu.

 

"Yönetici binasında. Bir görevi bitirmiştim, o esnada Ignatus'un onu içeri aldığını gördüm. Hangi görevi aldığını bilmiyorum ama sıradan bir şey olmadığı kesin. Ignatus Hilton Kalesindeki en nüfuzlu kişilerden birisi. Fakat Nirvana Alevinin karşısında saygıdan neredeyse iki büklüm duruyordu. Bu tek bir anlama geliyor olabilir. Nirvana Alevinin statüsü Ignatus'tan daha yüksek. Kim bilir nasıl bir unvan elde etti. Üstelik bu olaydan kısa süre sonra yeni bir villa edindiğine dair haberler de yayıldı. Bu villa muhtemelen bir görev ödülüydü. Onunla Hilton Kalesinin içerisinde sürtüşme yaşamasak iyi ederiz. Statüsü bizimkinden üstün. Eğer bir anlaşmazlık çıkarsa zararlı çıkan taraf biz oluruz." dedi Çılgın Büyü. Muzaffer Dönüşün lideri Gök Kıran'ın, nasıl Nirvana Alevinin oyununa geldiğini hatırlıyordu, Gök Kıran birkaç gün boyunca zindana kapatılmıştı. Büyücü İttifakı ve İlahi Muhafızlar Nie Yan'a zarar vermek istiyorlarsa bunu Hilton Kalesinin dışında yapmak zorundaydılar. Dahası, Nie Yan'a verdikleri zararın ters tepip kendilerine vurmasını da engellemeliydiler.

 

İlahi Alev derin düşüncelere daldı. Nirvana Alevi gerçekten de basit birisi değildi. Niuren Birliği her ne kadar Seviye 5 bir birlik olsa da yine de Büyücü İttifakı ve İlahi Muhafızlardan zayıf değildi. Üstelik Niuren Birliğinin üstün olduğu konular da vardı, mesela uzman oyuncu sayısı. Nirvana Alevinin Kalor ve Hilton Kalesindeki saygın statüsü sayesinde yenilgi alması çok zordu. En azından bu yenilgiyi Büyücü İttifakı veya İlahi Muhafızlar tattıramazdı. Şimdilik geri durmak Yüzyıl Mali Grubunun koz kartını oynamasını beklemek en mantıklısıydı. Belki de Melek Müfrezesi ileri çıkarak zafer elde edebilirdi.

 

Bu esnada Çılgın Büyü, daha evvel görevlendirdiği Hırsızlardan Nie Yan ve Xie Yao'nun izini kaybettirdiği haberini aldı.

 

Çılgın Büyünün yüz ifadesi karanlıklaştı. Görünüşe göre Nie Yan'ı takip etmek kolay bir iş değildi.

 

"Nirvana Alevinin etrafını sarıp onu neredeyse öldürecek olan beşlinin ismini biliyor musunuz?" diye sordu İlahi Alev. İlahi Alevin istihbarat ağı biraz daha zayıftı. Fakat Büyücü İttifakının istihbarat ağı ise daha geniş ve kullanışlıydı.

 

"Kan İfritlerinden olduklarını öğrendik. Çoktan soruşturmaya başladık. O beş Hırsız Yüzyıl Mali Grubu tarafından kiralanmamış. Görünüşe göre Nirvana Alevinin bizden farklı düşmanları da var. Üstelik basit düşmanlar da değil." dedi Çılgın Büyü. Daha evvel Nie Yan'a suikast düzenlemesi için Gölge Katilini kiralamışlardı fakat bu iş başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Bir ya da iki oyuncu bu iş için yeterli değildi. Madem ki beceri ve yetenekte onu geçemiyorlardı, o halde sayı üstünlüğü kuracaklardı.

 

"Bir başka büyük güç daha mı Niuren Birliğini hedef alıyor? Bu harika bir haber! Onlarla iletişime geçtiniz mi?" İlahi Alev gülümseyerek sordu. Olaylar ne kadar kaosa sürüklenirse kendileri için ok adar avantajlı olurdu.

 

"Hayır, henüz onlara ulaşamadık, Kan İfritleri bizimle iletişime geçmemekte ısrardı." dedi Çılgın Büyü. "Neyse ki, benim gönderdiğim gözcüler Niuren Birliğinin kuvvetlerinin nerede olduğunu bulmuş. Ne dersiniz, onların başına biraz bela olalım mı?"

 

"Sana bağlı. Planını anlat bakalım," dedi İlahi Alev. Her şeyi dikkatlice düşünmesi gerekiyordu.

 

...

 

Hilton Kalesinin dışında, Nie Yan ve Xie Yao hedeflerine ilerlemeye devam ediyordu. Sahip oldukları hız, oyundaki çoğu oyuncudan daha yüksekti. Daha evvel çok sayıda oyuncu kendilerini takip etme çabasına girişmişti fakat hep başarısız olmuşlardı. Onların hızı elbette Nie Yan ve Xie Yao'nun hızıyla kıyaslanamazdı. Yapabildikleri tek şey takip ettikleri figürlerin kendilerinden yavaşça uzaklaşmasını izlemekti.

 

Yaklaşık on dakika sonra, Nie Yan ve Xie Yao mağaranın girişine ulaşmıştı.

 

Bu mağara bir uçurumun altındaydı. Giriş kısmından kavurucu lavların ve alevlerin sıcak havası vuruyordu. İç tarafta solgun bir yeşil renkli parıltı görülüyordu.

 

Nie Yan Alt Efsanevi Kademe ekipmanlarını ateş direnci sağlayan ekipmanlarla değiştirdi. Bu ekipmanlara aynı zamanda Ateş Direnci Mücevherleri yuvalanmıştı. Her şeyi üst üste ekleyince toplamda 130 Ateş Direnci oluyordu. Xie Yao'ya dönerek konuştu, "Sana verdiğim Fırın Ateşi Kalbini kuşan."

 

"Kuşandım bile," Fırın Ateşi Kalbini, aksesuar slotuna kuşanmıştı.

 

"Şu anda Ateş Direncin kaç?"

 

"Ateş Direnci İksiri olmadan, 70'in üzerinde." Oyunun bu aşamasında bu kadar fazla Ateş Direncine sahip olmak oldukça etkileyiciydi.

 

"Pekâlâ, neredeyse hazır sayılırız. Yaratıklarla savaşmaya başladığımızda benim talimatlarımı iyi dinle. Ateş Direnci İksirlerini içmeyi ihmal etme." Xie Yao asıl hasar vuracak olan taraftı. Eğer Ateş Direnci ekipmanlarını kuşanırsa vereceği hasar çok düşecekti. Zaten 70 Ateş Direncine sahip bir Büyücü oldukça iyiydi.

 

"Nie Yan, burada bir şey var. Kullanışlı olur mu bilmiyorum ama..." Xie Yao çantasından iki tane parşömen çıkardı.

 

Parşömenler altın kaplıydı. Solgun bir altın renge sahipti ve oldukça süslü ve zarif bir görünümü vardı. Parşömenler Nie Yan'ın ilgisini anında çekmişti. Bunların kesinlikle yüksek kalitede eşyalar olduğuna emindi.

 

"Bu parşömenler ne için?" diye sordu Nie Yan.

 

"Bunlar Diriliş Parşömenleri, bir takım arkadaşını bir kez diriltmek için kullanılıyor. Bunları bir görev ödülü olarak elde ettim." Parşömenleri Nie Yan'a verdi.

 

"Evet, bunlar kesinlikle Diriliş Parşömeni..." Nie Yan önceki hayatında bu parşömenler hakkında birkaç şey duymuştu. Ne işe yaradıklarını biliyordu fakat daha evvel hiç canlı olarak görmemişti. Bunlar binlerce altın değerindeydi, en pahalı sarf malzemeleri arasındaydı. Fakat, hiçbir zaman satılık olarak bulunamıyordu. Genellikle üst düzey takımların en kaliteli oyuncuları bu parşömenlerden elde edebiliyordu. Bu oyuncular ise bu parşömenleri satmıyor ve acil durumlarda kullanabilmek için kendilerine saklıyorlardı. Bundan dolayı Diriliş Parşömenlerini müzayede evlerinden satın alabilmek imkansızdı.

 

Nie Yan Diriliş Parşömenlerinin açıklamasını okudu. Ölen bir takım arkadaşını sadece %20'lik tecrübe puanı kaybıyla tekrar diriltebiliyordu. İsimleri kırmızı olan oyuncular 10 dakika boyunca statüleri %90 azaltılmış şekilde kalıyorlardı. En önemlisi ise bu parşömenler savaş esnasında kullanılabiliyordu!

 

Etrafta ölen kişiye yardım edebilecek bir Rahip yoksa, bu parşömenler çok kullanışlı olurdu. Xie Yao ve Nie Yan gibi yüksek seviyeli oyuncular için tecrübe puanı çok kıymetliydi, parşömen sayesinde bunun da korunması sağlanıyordu.

 

"İkimiz de birer parşömen alalım. Bu şekilde birisi ölürse diğeri onu kaldırır." dedi Nie Yan. Bu parşömenler bu ikiliye bir sigorta olacaktı. İkisi de aynı anda ölmediği sürece her şey yolunda olacaktı. Tecrübe puanının %20'sini kaybetmek göze alınabilirdi.

 

Nie Yan'ın barındırdığı sayısız kaçış becerisi vardı, normal şartlarda kolay kolay ölmezdi. Fakat Xie Yao farklıydı. Buradaki çoğu yaratık onu tek hamlede öldürebilirdi.

 

İkili parşömenleri çantalarına attı. Hazırlıklarını tamamladıktan sonra Nie Yan mağaraya girerek öncülük etmeye başladı.

 

Nie Yan'dan içerinin güvenli olduğuna dair işareti alan Xie Yao da içeri girdi.

 

Nie Yan buraya gelirken internetten bulduğu ve önceki hayatından hatırladığı bilgilere dayanarak gelmişti. Yaratıkların yoğun olduğu bölgelerden uzakta durarak mağaranın derinliklerine doğru ilerledi. İkisinin de Gece Görüş statüleri oldukça yüksekti. Karanlıkta yollarını rahatlıkla bulabiliyorlardı.

 

Nie Yan önce, Xie Yao arkada ilerliyorlardı. Arlarında 10 metre kadar bir mesafe vardı. Bu mesafe güvenliydi. Eğer bir yaratıkla karşılaşırlarsa Xie Yao saklanabilirdi.

 

İkili mağaranın derinliklerine ilerlediğinde Nie Yan ileride alevli yaratıklar gördü. İri yapılı vücutları iki metre uzunluğuna kadar ulaşıyordu. Üzerlerinde tek parça bir kıyafet vardı ve bu durum vücut hatlarının iyice belli olmasına sebep oluyordu.

 

Yaratıklar ne tarafa ilerlerse, arkalarında alevden oluşan bir iz bırakıyorlardı.

 

Bunlar Seviye 80 Lordlardı, Alev Devleriydi!

 

Yeraltında, Alev Devleri oyuncuların kışkırtmaya cesaret edemediği yaratıklardı. Genellikle lavla dolu bölgelerde rastlanıyordu bu yaratıklara. Oldukça yüksek bir saldırı gücüne sahiplerdi. Yakın dövüşte verdikleri yüksek hasarın yanı sıra, ateş hasarları da çok yüksekti.

 

"Sonunda geldik," diye mırıldandı Nie Yan. Alev Devlerinden yaklaşık 30 metre uzaklıktaydı. Önceki hayatından ve internetten edindiği bilgilere göre böcek tipi yaratıkların bulunduğu bölgeye giden bir tünel vardı. 200 metre uzunluğundaki bu tünele iki oyuncu yan yana sığabiliyordu. Bu tünelde Alev Devlerini öldürmek için uygun bir nokta mevcuttu.

 

Nie Yan ve Xie Yao ikilisinin öncelikle Alev Devlerini geçmesi gerekiyordu.

 

Alev Devlerinin uzakta hareket ettiğini gören Xie Yao adımlarını duraksattı ve bir köşeye geçti.

 

“Nie Yan, ne yapacağız?”

 

"Bir Görünmezlik İksiri iç ve beni takip et." Nie Yan gizlilik moduna girdi ve ilerlemeye başladı.

 

Xie Yao da Görünmezlik İksirini içti ve vücudu bulanıklaşarak görüşten kayboldu.

 

"Koordinatların ne?" diye sordu Nie Yan. Xie Yao'nun tam pozisyonunu bilmeliydi, buna göre hazırlık yapacaktı.

 

Xie Yao koordinatlarını Nie Yan'la paylaştı.

 

"Ben gidip Alev Devlerini uzaklaştıracağım." dedi Nie Yan. Dullahan Arbaletini çıkardı ve beş ok fırlattı.

 

Beş ok havada süzülerek zemine çarptı ve mağaranın içinde yankılı bir ses oluşturdu.

 

Bu sesi duyan Alev Devleri adımlarının yönünü değiştirerek sesin kaynağını araştırmak için hareketlendiler.

 

"Hadi, şimdi!" Nie Yan konuşurken sesi endişeli çıkıyordu. İkili bir anda ileri atıldı.

 

Bu yöntem Alev Devlerini sadece birkaç saniyeliğine oyalıyordu. Yine de bu süre Nie Yan ve Xie Yao'nun geçişi için yeterliydi.

 

Nie Yan bu bölgeden geçerken bakışları bir köşeye takıldı. Bu bölgede çok sayıda Alev Taşı yatağı vardı. Alev Taşları sık rastlanan bir madendi. Pazarlarda 1 altın karşılığında alıcı buluyordu. Bu taşlar Nie Yan'ın bir nebze bile umurunda değildi. Asıl dikkatini çeken şey Alev Taşlarının arasında duran sandıktı.

 

Bu sandığın üretildiği malzemeyi bilmiyordu. Ortamdaki alevlerin etkisiyle kızıl bir renk almıştı ve oldukça sıcaktı.

 

Nie Yan bu sandığa bir bakışla bunun Kara Altın Kademe bir sandık olduğunu anlamıştı! Bu kadar çok sayıda sandık açtıktan sonra artık hazine avcılığı konusundaki sezgileri çok gelişmişti.

 

Nie Yan önceki zaman diliminde buradan geçtiğinde bu sandığın burada olduğunu fark etmemişti. Muhtemelen o zamanlar Nie Yan'dan önce birileri gelip bu sandığı açmıştı.

 

Kısa süre sonra Alev Devlerinin yaklaşan adım sesleri duyulmaya başladı. Nie Yan'ın rengi attı. Hızlıca uzaklaşmalıydılar! Eğer yaratıklar tarafından fark edilirlerse büyük bir tehlikenin içine düşeceklerdi!

 

Nie Yan ve Xie Yao aceleyle ilerideki tünele yöneldi. Öncelikleri güvenli alana ulaşmaktı. Sandığı açma meselesine gelince, bu işi daha sonra da halledebilirlerdi.

 

İkili karanlık bir köşeye ilerleyerek gözden kayboldu.

 

İki Alev Devi de başlangıçta durdukları yere geri döndüler. Etraflarına bakıp bir şey bulamayınca, amaçsız şekilde ortalıkta dolaşmaya devam ettiler.

 

Nie Yan bu Alev Devlerinin sandığın yakınında dolaştığını fark etti. Bu yaratıkları öldürmediği sürece sandığı açamazdı.


ÇN: Değerli okuyanlar, bayram dolayısıyla bölüm yüklemekte problem yaşandı, bundan sonra düzenli şekilde devam edilecek.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44223 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr