Bölüm 491: Zirveye Ulaşmak

avatar
2904 53

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 491: Zirveye Ulaşmak



 

Salona girip oturacakları yeri arayan öğrenciler tıpkı bir fare sürüsü gibi telaşlı ve hızlı hareket ediyordu.

 

Zhai Hao şimdilik ön tarafa yakın oturuyordu. Giriş kısına bakıp Nie Yan ve Xie Yao'nun geldiğini görünce aceleyle ayağa kalktı.

 

Nie Yan ve Xie Yao arkadaşlarını görünce onlara doğru yöneldiler.

 

"Li Rui, Nie Yan geldi!" Dedi Zhai Hao. Mo kardeşler olayından sonra, Zhai Hao ve Li Rui ikilisi Nie Yan'a kendi öz kardeşleri gibi davranıyordu. Eğer birinin Nie Yan hakkında kötü konuştuğunu duyarlarsa anında karşı çıkarlardı.

 

"Nie Yan, Sınıf 3 olanlar buraya oturuyor. Hepimiz için güzel yerler seçtim." dedi Zhai Hao.

 

"Teşekkürler, Xie Yao ve ben buraya oturacağız." dedi Nie Yan. Salonda çok sayıda insan vardı. Bir şeylerin ters gideceğinden şüpheleniyordu. Bundan dolayı Xie Yao ve kendisi için uzak bir köşe seçti.

 

"Sorun değil! Biz kardeşiz. Doğal olarak istediğin yere oturabilirsin!" Zhai Hao gülerek konuşuyordu.

 

Nie Yan ve Zhai Hao ikilisi birbirine gülümsedi.

 

"Bugün mezuniyet töreni yapılacak. Herkes burada. Birçok insan seninle tanışmak istiyor. Resmen okulumuzun ünlü kişisi sen oldun. Derslere hiç gelmeyen öğrenciler bile bugün burada!" Dedi Zhai Hao.

 

"Mezuniyet töreni bitene kadar bekleyelim." dedi Nie Yan.

 

Herkes oturdu. Xie Yao ve Xia Ling yan yana oturmuştu, aralarında kıkırdıyor ve fısıldaşıyorlardı. Ara sıra Xia Ling Nie Yan'ın olduğu tarafa bakıyordu.

 

"Henüz o işi yapmadınız değil mi?" diye sordu Xia Ling.

 

"Ne... Ne!? Elbette yapmadık!" Xie Yao telaşlı şekilde reddetti.

 

"Hehe. Ben Nie Yan'ın buna cesaret edemeyeceğini anlamıştım zaten. Eğer sana dokunmak isterse baban onun bacaklarını kırar." dedi Xia Ling gülerek.

 

Xie Yao biraz rahatlamış şekilde nefes aldı. Sonrasında ise kendisi Xia Ling'le dalga geçmeye başladı.

 

Salona göz gezdirdikten sonra Xie Yao'nun gülerek sohbet ettiğini gören Nie Yan'ın kalbinde sıcak bir duygu oluştu. Sanki bir rüyada gibiydi. Önceki zaman diliminde Xie Yao'ya belli etmeden onu nasıl izlemeye çalıştığını hatırladı. O zamanlar, Xie Yao'nun bir bakışıyla karşılaşmak bile kalbinin titremesine sebep oluyordu. Bu hayatta Xie Yao'yla beraber olabileceğini tahin bile edemezdi. Göklerin kanunu çok farklı bir şekilde çalışıyordu.

 

Önceki zaman diliminde, birkaç saatlik törenin ardından herkes dağılmıştı. Nie Yan uzaklara son bir bakış daha atmıştı ve Xie Yao'nun arkadaşlarıyla oturduğunu görmüştü. O günlerde bu ikili tamamen farklı dünyalarda yaşıyordu. Bu farkındalığı yaşadığı gün kalbinde büyük bir boşluk oluşmuş gibi hissetmişti. Törenin sonunda ayrıldıklarında Zhai Hao, Li Rui ve Liu Xuchen ile beraber bir karaoke mekanına gitmişler ve kendilerini gün doğana kadar alkole teslim etmişlerdi.

 

Hayatının en kötü anlarında bu kardeşleri hep yanında olmuştu. En kötü günlerinde bile, çevresindeki herkes onunla ilgilenmeyi kestiğinde bile Tang Yao, Zhai Hao, Li Rui ve Liu Xuchen onun yanında olmuştu. Önceki hayatında bilmediği şey ise Xie Yao'nun kendisine karşı boş olmadığıydı. Xie Yao sadece farklı bir yöntem izliyordu, kimliğini oyun içerisinde gizleyerek Yao Yao kimliği ile hareket ediyordu. Nie Yan'ın o zamanlar bunu fark edememiş olması yazıktı.

 

Nie Yan önceki hayatını düşündüğünde o acı dolu hatıraların artık etkisini yitirdiğini fark etti.

 

"Xia Ling'le aranız nasıl?" Nie Yan Zhai Hao'ya sordu. Bu ikili için umutluydu. Bu ikilinin ileride de aralarındaki ilişkinin böyle mutlu devam etmesini istiyordu.

 

Xia Ling'den bahsedildiğini duyan Zhai Hao anında öksürdü. "Imm... aynı işte, aynı şekilde devam ediyor. Geçenlerde onun telefon numarasını istedim, bu şekilde mezuniyetten sonra da iletişimde kalabiliriz."

 

Nie Yan hafifçe gülümsedi. Önceki hayatında da olay bu şekilde gelişmişti. Bu ikili birkaç yıl boyunca çıkmış ve sonrasında birlikte sonsuz mutluluğa adım atmışlardı. Zhai Hao, konu romantik konular olduğunda bir kaya gibi sert oluyordu. Ancak ikili üniversiteden mezun olduktan sonra Xia Ling Zhai Hao'nun içindeki iyi insanı görebilmişti.

 

Etkinlik salonuna hala insanlar akın ediyordu, atmosferde büyük bir gürültü vardı. Herkes oturacağı yeri seçmişti. Çok geçmeden, müdür içeri girdi ve sahneye yürüyerek yılın akademik başarı ödüllerini dağıtmaya başladı. Nie Yan'ın ismi geldiğinde özellikle övgüleri artırmıştı.

 

Salondaki herkes dikkatini Nie Yan'a yoğunlaştırmıştı. Üzerine gelen bakışlar hem kıskançlık hem de hayranlık içeriyordu fakat Nie Yan sakin kalmayı başarabildi. İki hayat yaşamış olmanın verdiği tecrübeyle, bu tarz bir onur yaşamak aslında kendisi için pek bir şey ifade etmiyordu.

 

Müdür konuşmasını bitirdikten sonra öğrenciler gösteri yapmaya başlamışlardı. Huahai Lisesinin birçok sanat öğrencisinin olması nedeniyle her gösteri ayrı bir güzelliğe ve kaliteye sahipti.

 

"Bir sonraki gösteri Jiang Yingyu'nun, Tavus Kuşu Dansı yapacak." Zhai Hao sinsi bir gülümseme ile konuştu.

 

"Oh? Senin peşinde olduğun kişi Xia Ling değil miydi?" diye sordu Nie Yan.

 

"Ben... Ben sadece sanata değer veriyorum! İkisi farklı şeyler!" Zhai Hao gülerek konuştu.

 

Nie Yan Zhai Hao'yu iyi tanıyordu. Bu eleman duygularını yaşamakta kendini özgür hissediyordu. Kendini Xia Ling'e adamıştı. Jiang Yingyu kendisine çıkma teklif etse bile bunu kabul etmezdi. Bu muhabbet sadece iki erkek arasındaki geyik muhabbetiydi, kimin daha güzel vücuda sahip olduğu konuşuluyordu sadece...

 

Nie Yan Jiang Yingyu'ya karşı herhangi bir duygu beslemiyordu. Zengin bir iş adamıyla evlenmesi durumuna gelecek olunursa, bu tamamen kişinin kendi fikriydi, Nie Yan bu konuda yorum yapmayı bile istemezdi. Herkes hayatına dair alacağı kararları kendisi verebilmeliydi. Bazen insanların elinde seçenek kalmıyor olabilirdi. Önceki hayatında da, şimdiki hayatta da bu kızın elindeki seçeneklerin ne olduğunu bilmiyordu. Durum ne olursa olsun, bir kişiyi anlamadan yargılamak yanlış olurdu.

 

Gösteriler devam ederken salonun ışıkları sönmüştü. Bu esnada Jiang Yingyu sahneye çıktı. Üzerine gelen spot ışığının altında, solgun sarı renkli bir balerin elbisesi vardı. İzleyicilerin hepsi de sessizleşmiş ve dikkatini sahneye vermişti.

 

Nie Yan etraftaki kişilerden birkaç fısıltı duydu.

 

"Vay be, Jiang Yingyu'nun vücudu ne kadar güzelmiş."

 

"Ne kadar da çekici hatları varmış!"

 

Jiang Yingyu narin dansına başlamıştı. Ay ışığı altında hareket eden bir kuğu hareketler yapıyordu ve sahneyi izleyen herkesin kalbini fethetmişti. Narin ve esnek vücudu tam da dans etmek için uygun bir vücuttu. Zaten Zirve Askeri Akademisinin sanat bölümüne kabul edilmesinin sebebi de buydu.

 

Pürüzsüz teni ve çekici bacakları ortamdakilerin nefesini kesti.

 

Nie Yan etraftan birkaç sohbeti duyuyordu. Gençler kendi aralarında hayatlarından 10 yıl feda edip Jiang Yingyu ile beraber olabileceklerini söylüyordu. Ortamdaki erkekler ağızları açık şekilde izliyordu dans gösterisini.

 

Nie Yan güldü. Önceki hayatında, Jiang Yingyu hakkında benzer düşüncelere sahip olmuştu. Fakat, o düşünceler sadece anlık ve geçiciydi. Olgunlaştıktan sonra fark etmişti ki bu tarz bir kızla kesinlikle birlikte olamazdı. Bir zamanlar onu çekici bulmuş olabilirdi, fakat artık bu duygulardan eser yoktu. Fakat Xie Yao'ya karşı duyduğu hisler bir ömür boyu zihninde ve kalbinde olacaktı.

 

Nie Yan önceki hayatının hatıralarında kendini kaybetti. Xie Yao'ya baktığında sahnedeki performansın etkisinde kaldığını görebiliyordu. Hafiften kıskanç hissettiği belli oluyordu.

 

"Sevdin mi gösteriyi?" Xie Yao fısıldayarak Nie Yan'a sordu.

 

"Fena değil." diye cevapladı Nie Yan. Xie Yao'nun somurttuğunu görünce açıklama gereksinimi duydu, "Ben sadece gösteriden bahsediyorum. Bir tavus kuşunun cazibesini iyi yansıttığını söylüyorum sadece."

 

Xie Yao Jiang Yingyu'nun vücudunun güzel olduğu kadar aynı zamanda dans yeteneğinin de üstün olduğunu itiraf etmeliydi. Bu su götürmez bir gerçekti.

 

"Hmm... Biliyorsun, ben de Tavus Kuşu Dansı yapabilirim! Sadece uzun zamandır pratik yapmıyorum, o kadar..." Dedi Xie Yao.

 

"Oh, öyle mi? Neden daha sonra benim için dans etmiyorsun?" diyerek güldü Nie Yan. Loş ışığın altında, Xie Yao oldukça cazibeli görünüyordu. Nie Yan konuştuktan sonra Xie Yao'nun elini tutarak hafifçe sıktı. Xie Yao'nun cildi yumuşacıktı, Nie Yan'ın kalbi sıkıştı.

 

"Pekâlâ, eve gittiğimizde sana göstereceğim!" Xie Yao'nun içindeki kıskançlık Jiang Yingyu'ya karşı kaybetmesine izin vermiyordu.

 

"Umarım dansını o dantelli geceliğinle yaparsın." Nie Yan Xie Yao'nun kulağına fısıldayarak konuşuyordu. Nie Yan manzarayı aklında hayal edebiliyordu. Xie Yao'nun vücut hatları Jiang Yingyu'dan çok da farklı değildi. Sadece Jiang Yingyu'nun vücudu biraz daha esnekti. Xie Yao'nun vücudu da oldukça sağlıklı ve ince yapılıydı. Vücudu iyi gelişmişti, özellikle de göğüsleri. Artık Nie Yan'ın ellerini Xie Yao'nun göğsünde birleştiremeyeceği kadar gelişmişti. Dahası, tekvando konusunda çalışmaları da devam ettiğinden dolayı bacakları da gelişmişti. Birkaç yıl içerisinde iyice olgunlaşarak dünya çapında bir güzelliğe ulaşacaktı. Önceki hayatında aradan uzun yıllar geçtikten sonra tekrar buluştukları zamanı hatırladı. Xie Yao o vakit olağanüstü güzellikteydi, olgun güzelliği büyük bir cazibe katmıştı kendisine.

 

Xie Yao ya da Jiang Yingyu söz konusu olduğunda ikisi de erkeklerin gözünde birer tanrıçaydı. Eğer insanlar sadece arzuları doğrultusunda hareket ediyor olsaydı, hayvanlardan farksız olurlardı. Hayatta en önemli şey aşktı. Eğer Xie Yao'nun yaşı bu kadar küçük olmasa Nie Yan çoktan hamlesini yapmış olurdu.

 

Xie Yao'nun suratı anında kıpkırmızı olmuştu. Etrafına bakıp Nie Yan'ın sözlerini kimsenin duymadığından emin olduktan sonra rahat bir nefes aldı. Fakat nabzı hala çok atıyordu. Xie Yao yan gözle Nie Yan'a baktı. Nie Yan oldukça çapkındı! Fakat zaten ne görülecekse görmüştü zamanında. Madem öyleydi, Xie Yao Nie Yan için dans edebilirdi. Bundan korkmuyordu!

 

Xie Yao Nie Yan'ı kendisine bağlamayı istiyordu, başka kadınlara, özellikle de Jiang Yingyu'ya bakmasını istemiyordu. Diğer kadınlara düşmancıl bir gözle bakıyordu.

 

Nie Yan ve Xie Yao bir süre daha sohbete devam etti. Aradan yaklaşık 10 dakika geçince dans gösterisi bitmişti.

 

Jiang Yingyu tıpkı dans eden bir peri gibiydi. Sergilediği performans güzellik abidesiydi. Sahnede tıpkı bir yıldız gibiydi. Bu gösteriyi tek başına yapmıştı. Bir klik sesiyle beraber ışıklar söndü, spot ışığı son kez üzerine geldiğinde dansını bitirmişti. İzleyiciler iç çekti, gösterinin bitmesinden dolayı hayal kırıklığına uğramış gibiydiler.

 

Fakat, kısa süre sonra moralleri yerine geldi ve sonraki performansları izlemeye başladılar.

 

Sahneye henüz çok sayıda dansçı çıkacaktı, hepsi de yetenekli sanatçılardı. Fakat elbette hiçbiri Jiang Yingyu kadar çekici olmuyordu. Dansçı kızlardan birisi sergilediği performansın bir parçası olarak Nie Yan'a çiçek verdi. Fakat Nie Yan bu kızın kim olduğunu veya daha evvel tanışmış olup olmadıklarını bile hatırlayamadı, gülerek çiçeği kabul etti.

 

"Bu kadar ünlü oldun demek ha?" Zhai Hao gülerek Nie Yan'ın omzunu sıvazladı.

 

Nie Yan güldü. Tıpkı filmlerde olan bir sahne gibiydi.

 

"Zirve Askeri Akademisine girdiğinde, bizleri unutmayacaksın değil mi?"

 

"Siz Niuren Birliğine girdiniz mi?" diye sordu Nie Yan. Önceki hayatında Zhai Hao, Li Rui ve Liu Xuchen oldukça yetenekli oyunculardı.

 

"Evet." Zhai Hao başıyla onayladı.

 

"Zhai Hao... Benimle zirveye çıkmak ister misin?" Nie Yan gülümsedi.

 

"Gerçekten mi?" Zhai Hao ciddi bir ifadeyle sordu. Kalbi yerinden fırlayacak gibiydi. Hangi erkek en iyi olup zirveye tırmanmak istemezdi ki? İçindeki tutku alevlenmişti.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43847 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr