Bölüm 476: Çalıkuşunun Şarkısı

avatar
2722 51

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 476: Çalıkuşunun Şarkısı


Nie Yan pelerini aldı. Kuzgun siyahı renginde olan bu pelerinin üzerinde altın renkli bir Çalıkuşu işlemesi vardı. Bu cübbe Nie Yan'ı bir manto edasıyla tamamen kaplayabilir tarzdaydı.

 

Nie Yan'ın gözleri parladı. Bu Çalıkuşu sembolü oldukça nadirdi, kökeni Karanlık Çağ'a kadar dayanıyordu. Uzun ve zengin bir tarihe sahipti, Sekiz Hırsız'ın, yani Çalıkuşlarının sembolüydü. Bu oluşumun amacı ejderhalar tarafından esir alınmış insanları kurtarmaktı, yüzlerce asil ejderha öldürmüşlerdi. Çalıkuşları son görevlerinde ise Ejderha Arşidükü Kotni'yi öldürmeye gitmişlerdi fakat bu göre onların canına mâl olmuştu. Bu olay onların ölmeden önceki son eserleri olmuştu.

 

Çalıkuşları aslında çirkin yaratıklardı, insanlar tarafından göz zevkini bozan hayvanlar olarak anılıyordu. Ömürleri boyunca sadece tek bir şarkı söylüyorlardı. Yuvalarından çıktıkları andan itibaren bütün yaşamları bir böğürtlen ağacı aramakla geçiyordu. Aradıkları ağacı bulduktan sonra ise en uzun ve keskin olan dikene konarak kanamadan ölene kadar şarkı söylerlerdi. Gerçekten de hüzünlü bir olaydı. Güzel melodili bir şarkı, gökte kızıl bulutların manzarasıyla birleşiyordu! Kan kaybı ve yorgunluğun etkisiyle, bu kuşlar canlarını veriyordu.

 

Trajik yaşamları yine trajik bir ölümle son buluyordu.

 

Sekiz Hırsız da bu yüzden kendilerine sembol olarak Çalıkuşlarını seçmişlerdi, hayatlarını hiçe sayarak sonsuz bir efsane haline geliyorlardı. Başarıları birçok insanın zihninde kalıcı şekilde yer edinmişti.

 

"Efsanelere göre çalıkuşları hayatları boyunca tek bir şarkı söyler.

Bu şarkı dünya üzerindeki her sesten daha güzledir.

Yuvalarından ayrıldıkları andan itibaren tek hedefleri bir böğürtlen ağacı bulmaktır.

Ağacı bulduktan sonra ise en uzun ve en sivri olan dikene konarlar.

Bu ıssız dal üzerinde, kalpleri durana kadar öterler.

Ölümleri yaklaştığında ise acı hissetmezler.

Melodileri serçeleri ve bülbülleri bile kıskandırır.

Bu melodi en güzel şarkıları bile kıskandırır, solgun hayatın son zamanlarının şarkısıdır.

Fakat dünya bu şarkıyı sessizce dinledi. Tanrı bile yukarıdan gülümseyerek izledi.

Çünkü en güzel şeyler, en acı olaylardan doğarlar."

-(Çalıkuşu)

 

 

 

Sekiz Hırsız birçok insanın çilesini ve ıstırabını üstlenmişti. Ölümlerinden sonra, çalıkuşu sembolü başka kimse tarafından kullanılmamıştı. Hikayeleri nesilden nesile aktarılmıştı. Gezici ozanlar bu olayın şarkılarını söylüyorlardı.

 

Gölge Yaya Pelerinini keşfettiniz. Hüzünlü bir şekilde tozu çırptın. Ölüler huzur içinde yatsın. Acı dolu hatıralar zamanın boşluğunda kaybolsun. Geceden sonra şafağı bekleyelim. Kahramanların ayak izlerini takip et, çalıkuşunun özgürce ötmesine izin ver...

 

Nie Yan bu bildirimin arkasında başka anlamlar olduğunu hissetti. Fakat şu anda herhangi bir görevi tetiklememişti, dolayısıyla şu anda yapabileceği bir şey yoktu. Nie Yan pelerinin özelliklerini inceledi.

 

Gölge Yaya Pelerini (Bronz): Özel Eşya

Açıklama: Işık tarafından bugüne getirilen, Karanlık Çağın bir kalıntısı.

Özellikler: Giyen kişinin bütün bilgilerini saklar. Eşya sahibi bir başkasına saldırırken ismini saklayabilir.

Karanlık Dansçı: Gizlenme +%300, Kullanıcıyı incelemeye karşı bağışık hale getirir, ama hala tespit edilebilirler. Beceri, kullanan kişiye hasar gelirse veya düşmanla temasa geçerse bozulur. Süre: 10 dakika Bekleme Süresi: 3 saat

 

 

Gölge Yaya Pelerini direkt olarak statülere etki etmiyordu, fakat özellikleri oldukça iyiydi. Örneğin, ismini ve bilgilerini gizli tutabilmek, incelemeden kaçınabiliyor olmak gibi özellikler gereksiz ve beklenmedik belalardan uzak kalmak anlamına geliyordu. Karanlık Dansçı becerisi görev yaparken ve keşfe çıkmışken oldukça yararlı olabilirdi.

 

Nie Yan Gölge Yaya Pelerinini kuşandı. Deri zırhıyla uyum sağlayabiliyordu ve tıpkı bir manto gibi vücudunu sarıyordu, aynı zamanda hareketini de engellemiyordu.

 

Bu eşya muhtemelen Nie Yan'ın ileride bir göreve giderken kullanacağı bir eşya olacaktı. Gölge Yaya Pelerinini kendisini takip eden kişilerden kurtulmak için kullanabilirdi.

 

Nie Yan salonu incelemeye başladı, heykellerin arkasına bakarak tetiklenme mekanizmasını araştırıyordu. Bir Şeytan Yaratık heykelinin arkasına baktı ve dikkatlice inceledi. Altı dakika sonra, saklı bir girintiye sahip gizli bir bölge buldu. Meraklı şekilde elini uzatıp gizli bölgeye dokunduğunda, bütün salon tekrar sallanmaya başladı.

 

Heykel canlanıyordu!

 

Bu bölge tamamen gizlenmişti ve burayı bilmeyen birinin görmesi neredeyse imkansızdı. Eğer birisi kazara mekanizmayı tetiklememiş olsa, Nie Yan'ın bu heykellerin aslında canlı yaratıklar olduğunu anlaması imkansızdı.

 

Nie Yan aceleyle Şeytan Demircilere emir verdi ve Şeytan Yaratığa saldırttı. Küçük Altın da bu esnada uzaktan saldırıya geçmişti. Birkaç dakika sonra, Şeytan Yaratık yere serilerek bir mücevher düşürdü.

 

Nie Yan heykelleri teker teker uyandırarak öldürmeye başladı.

 

Zaman akıp gitti. Aradan yaklaşık iki saat geçtiğinde, neredeyse bütün heykeller temizlenmişti. Salon ıssızlaşmıştı. Zeminde belirli bir düzen içerisinde çizgiler oluşmuştu, devasa bir geometrik tasarıma benziyordu. Görünüşe göre bu tasarım bir tür büyü formasyonuydu.

 

Nie Yan tasarımı incelerken aynı zamanda heykelleri de indirmeye devam ediyordu. Fakat, büyü formasyonları hakkındaki bilgisi sınırlıydı. Bu formasyonun ne amaçla kullanıldığını bilmiyordu. Formasyonun bir fotoğrafını çekerek Guo Huai ile iletişime geçti.

 

Bu büyü formasyonunun ne amaçla kullanıldığını bulmama yardım et.

 

Pekâlâ, öğrenince sana döneceğim,diye cevapladı Guo Huai. Guo Huai fotoğrafı aldıktan sonra derhal birliğin Efsuncularıyla iletişime geçti. Nie Yan şu anda bir görevin ortasındaydı. Bu formasyonun anlamını çözmek ona büyük oranda yardım sağlayabilirdi.

 

Guo Huai'nin emirlerini alan Efsuncular aceleyle incelemeye başladılar. Oldukça karmaşık formüller olduğunu fark ettiler, bu formasyonun çözülmesi için en az 20 Gelişmiş Efsuncu lazımdı.

 

Nie Yan böyle bir büyü formasyonunu nereden bulmuştu ki?

 

Formüller tam bir baş ağrısıydı. Fakat, mademki emirler yukarıdan gelmişti, Efsuncular oyalanmaya cesaret edemiyorlardı, aceleyle işe koyulmuşlardı.

 

Nie Yan ise bu esnada heykelleri birer birer uyandırarak öldürmeye devam ediyordu. Birkaç dakika sonra, bütün salon heykellerden temizlenmişti, biri hariç, Maden Kölesi Igrin. Nie Yan buna serbest şekilde yaklaşmaya cesaret edemiyordu.

 

Eğer Maden Kölesi Igrin uyanırsa, Nie Yan'ın işi bitmiş demekti. Nie Yan bu aşamada kesinlikle Maden Kölesi Igrin'le savaşabilecek durumda değildi.

 

Aradan yaklaşık 20 dakika geçtikten sonra Guo Huai'den haber geldi.

 

Nasıl gidiyor? Çözebildiler mi?diye sordu Nie Yan. Oldukça şaşkındı. Bu sadece sıradan bir büyü formasyonu değil mi? Neden bu kadar uzun sürdü ki? Nie Yan bunları düşünüyordu fakat kendisi büyü formasyonları konusunda uzman değildi. Önceki hayatında bile, bu formasyonla çok nadir karşılaşmıştı. En iyi ihtimalle sadece birkaç basit formasyonu hatırlayabilirdi. Anılarından hatırladığı kadarıyla, eşyayı efsunlamak için nereye götürürse götürsün, Efsuncunun tek yapması gereken üzerine basit bir tasarım çizmekti, hepsi buydu. Fakat görünüşe göre bu büyü formasyonu Nie Yan'ın düşündüğünden çok daha karmaşık bir şeydi.

 

Efsuncular dedi ki, 'Yıldız bölgesinin başlangıç noktasından başla ve sınır noktasına doğru, yıldız ateşi yönünde doğrusal şekilde ilerle. Sonrasında ay bölgesinden başlayarak yarım daire çiz...'Guo Huai Efsunculardan aldığı bilgileri harfi harfine Nie Yan'a aktardı.

 

Efsuncular başka bir şey dedi mi?Nie Yan şüpheli şekilde sordu.

 

Evet, bunun bir mühür formasyonu olduğunu söylediler. Eğer verilen direktifleri takip edersen bu mührü kaldırabilirmişsin.

 

Nie Yan bir süre düşündü. Bu mührü kaldırmayı denemekte bir zarar olmadığını fark etti.

 

"Yıldız bölgesinin başlangıcından yıldız ateşi yönünde doğrusal şekilde ilerle..." Nie Yan kendisine verilen direktifler doğrultusunda ilerlemeye başladı, yürüdüğü noktalarda kül grisi renginde izler oluşmaya başlamıştı.

 

Bu çizgi tam bir tasarım oluşturana kadar büyümeye devam etti. Tuhaf bir görünümü vardı. Bir sonraki anda, çizgiler parlak bir ışıkla parıldamaya başladı, bütün salonu ışıkla doldurmuştu.

 

Büyü formasyonunun orta kısmından ağır ve kalın bir kitap yukarı doğru yükselmeye başladı. Yanında ise geniş ağızlı, neredeyse bir el büyüklüğünde bir altın anahtar vardı. Oldukça narin bir yapısı olan anahtarın üzeri çeşitli rünlerle kaplıydı.

 

Anahtarı gören Nie Yan anında Altın Şehir'in hazinesini düşündü!

 

Şüphesiz, bu anahtar hazinenin anahtarı olmalıydı!

 

Nie Yan iki eşyayı almak için yaklaşmaya başladı. Eşyalara ulaştığında ise parıldamaları kesildi ve düştüler.

 

Nie Yan anında elini uzatarak yere düşmeden yakaladı eşyaları. Öncelikle anahtarı inceledi.

 

Hazine Anahtarı: Özel Eşya

 

Bir bildirim çıkmıştı. Nie Yan bildirime baktı.

 

Görev İlerlemesi: Bu anahtarı Igrin'in Hazinesini açmak ve Abak'ın Harap Pelerini'ni bulmak için kullan.

 

Nie Yan daha evvelden Abak'ın Mühür Eldivenlerini ve Abak'ın Kanlı Hançerini bulmuştu. Harap Pelerin üçüncü parçaydı. Hazine tam olarak Maden Kölesi Igrin'in arkasında yer alıyordu. Elindeki anahtarla hazinenin kilidini açabilirdi!

 

Kitaba gelince, kül rengindeydi. Kapağında ise bir çalıkuşunun işlemesi vardı. Kitabın başlığı Kadim Ortak Dilde yazılmıştı, "Çalıkuşunun Şarkısı."

 

Kadim bir kitap keşfettin. Hasarlı ve yıpranmış bir kitap. İlk sayfayı açtığında şunu okuyorsun: "En güzel şeyler en acı dolu olayların sonucunda oluşur." Sekiz Hırsızın hikayesini gördün, derin bir nefes verip kitabı kapatıyorsun.

Bu kitap sana Sekiz Hırsızın hikayesini anlattı.

 

Bu kitap muhtemelen bir görev eşyasıydı. Nie Yan kitabın içinde ipuçlarını aramalıydı. Fakat şu anda vakti yoktu. Kitabı çantasına koydu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44289 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr