Nie Yan toplamda 16 adet balyozlu dev saydı. Bu yaratıkların sınıfı Demirci'ydi, oldukça ünlü bir yaratık türüydü. Bir zamanlar Altın Şehir'in alt katmanı olan Yeraltı Madenlerinde patron statüsündeydi bu yaratıklar. Fiziksel saldırıları oldukça güçlüydü, savunmaları ve alev dirençleri yüksekti, üstelik bunun yanında ek olarak karanlık hasar da vuruyorlardı. Bu yaratıklarla uğraşmanın çok zor olduğu bilinen bir şeydi. Yeraltı Madenlerindeki yaratıklar Seviye 60 Lord iken bunlar ise Seviye 90 sıradan yaratıklardı.

Nie Yan aralarından bir tanesine gizlice yaklaşarak Üstün Sezi ile inceledi.

Bu Demirci Muhafızlarla savaşmak demek ölüm fermanı imzalatmak demekti. Nie Yan'ın buraya geliş amacı Despot Abak Setinin bir parçasını elde etmekti.

Salonun ilerideki uç tarafında küçük bir kapı vardı. Bu kapının aralığından sadece iki kişi sığabilirdi. Böylesine küçük bir girişi olan yer bile 16 adet Demirci Muhafızı ile korunuyordu, geniş vücutları kapının görünüşünü kısıtlıyordu. Kapıya ulaşmanın tek yolu bu Demirci Muhafızları öldürmekti.

Savunma güçleri çok fazlaydı. Nie Yan'ın verebileceği hasar kısıtlıydı. Neyse ki, bu yaratıklar sıradandı, Elit değillerdi. Aksi takdirde sağlıkları 10,000'in çok daha üzerinde olurdu.

Nie Yan bunların hepsini tek başına öldüremezdi. Dışarıdan yardım almak zorundaydı. Demirci Muhafızlarla başa çıkmasına yarayacak bir şeyler aramak için çantasına göz attı: Kan Gölgesi Karargahından elde ettiği üç adet Kan Gölgesi Totemi, Mor Duman tarafından üretilmiş olan Orta Büyü Bombaları ve Yeraltından aldığı Ölüm Dalgası Parşömenini gördü. Ayrıca ek olarak yardımda bulunabilecek Gelişmiş Sarmaşık Dal Parşömeni ve alan etkili büyü parşömenlerini de gördü.

Bu eşyalarla beraber, Nie Yan Demirci Muhafızlarını kolayca aradan çıkartabilirdi.

Mesafeyi hesapladıktan sonra, Nie Yan Kan Gölgesi Totemini Demirci Muhafızlardan 60 metre kadar uzağa yerleştirdi. Yukarı baktığında ise tavanın yaklaşık 35 metre üstte olduğunu gördü. Hafif bir gülümseme yaptı. Her şey hazırdı.

Nie Yan yavaşça bir köşeye doğru çekildi, Demirci Muhafızlara 50 metre kadar yaklaşmıştı. Dulahan Arbaletini çıkartıp nişan aldı.「Vın! Vın! Vın!」 Beş adet ok bir anda fırlayarak bir Demirci Muhafızının göğsüne saplandı.

Saldırıya uğrayan Demirci Muhafızı acı içinde kükredi. Salonu taradıktan sonra bakışlarını Nie Yan'a kilitledi. Daha sonra bakışlarını diğer Demirci Muhafızlarına çevirerek yabancı bir dilde bir şeyler söyledi ve bir anda bütün Demirci Muhafızları Nie Yan'ın üzerine doğru ilerlemeye başladılar.

Kısa sürede 16 Demirci Muhafızının hepsi de Nie Yan'ı hedef belirlemişti.

"Hadi be, hepsinin bir anda hareketleneceğini tahmin etmemiştim. Ama iyi oldu, benim işime yarayabilir!" Nie Yan üzerine doğru gelen Demirci Muhafızlarına bir Orta Büyü Bombası fırlattı.

「Bum!」 salonun ortasında patlayan bomba büyük bir gürültü yaydı ve Demirci Muhafızlarının alevlerle kaplanmasına sebep oldu.

−500

−500

−500

…

Birbirleri ardına hasar değerleri fırlıyordu.

Sadece 500... Orta Büyü Bombalarının verdiği hasar Nie Yan'ı hayal kırıklığına uğratmıştı. Normal şartlarda Orta Büyü Bombaları 1,000 hasar vururdu. Görünüşe göre bu Demirci Muhafızlar oldukça yüksek alev direncine sahipti.

Bu patlama Demirci Muhafızları sadece bir anlığına durdurmuştu. Sonrasında ise tekrar Nie Yan'a doğru ilerlemeye devam ettiler.

Nie Yan Ölüm Dalgası Parşömenini aktif etti, sonrasında arkasını dönerek uzaklaştı ve ölüm enerjisinin Demirci Muhafızlarına hücum etmesini izledi.

−1,000, −1,000, −1,000...

Ölüm Dalgası Parşömeninin etkisi daha büyüktü. Avantajsız yanı ise iki saniyelik aktifleştirme süresiydi, anında fırlatılabilen Büyü Bombalarının aksine bir durumdu bu.

Nie Yan'ın aklına aniden bir fikir geldi. Neden Ölüm Dalgası Parşömenlerini Büyü Bombaları ile eş zamanlı şekilde kullanmıyordu ki?

Büyü Bombalarının infilak etmesi Demirci Muhafızlarını bir anlığına duraksatıyordu. Bu açıklığı Ölüm Dalgası Parşömenlerinin aktifleştirme süresi için kullanabilirdi.

Nie Yan hızlıca Kan Gölgesi Totemine ilerledi, arkasında ise Demirci Muhafızlar hala takipteydi. Eşyaların bekleme süresinin sona erdiğini gördüğünde ise bir Küçük Büyü Bombasını omzunun üzerinden düşmanlarına fırlattı. Orta Büyü Bombaları ile aynı sersemletme etkisine sahip olan bu bombalar da aynı süre boyunca düşmanı sabitleyecekti. Doğal olarak Orta seviye kullanmayarak Küçük seviye kullanıyor ve tasarruf etmek istiyordu. Sonuçta, Orta Büyü Bombaları oldukça pahalı eşyalardı. Mor Duman şimdiye kadar sadece 20 adet Orta Büyü Bombası üretebilmişti. Elindekileri kullanırsa yenilerini beklemesi gerecekti.

「Bum!」 Salonda yine gürültülü bir patlama oluştu.

−200

−200

−200

...

Küçük Büyü Bombasının sersemletme etkisi bittiği anda ise ölüm enerjisi Demirci Muhafızların üzerine hücum etti.

−1,000, −1,000, −1,000...

Bu iki saldırıdan sonra Demirci Muhafızlar artık aralarındaki mesafeyi kapatmış ve Nie Yan'ın etrafını sarmaya başlamışlardı.

Nie Yan yukarıda duran Kan Gölgesi Totemine baktı. Demirci Muhafızlardan bir tanesi menzile girmişti bile! Totem titreşmeye başlamıştı.

Nie Yan da bu esnada Kan Gölgesi Toteminin menzili içerisindeydi. 16 kişilik Demirci Muhafızı grubu Nie Yan'ın etrafını sarmaya ve onu çembere almaya başlamıştı. Aralarından bir tanesini elindeki çekici kaldırarak savurdu.

"Eğlenceli zaman geçirdik dostlar, ama benim artık gitmem lazım!" Nie Yan sırıttı. Aniden 20 metrelik bir mesafeyi Sıçrama Yüzüğü ile kat etti ve İpek Eğirici Yüzüğünü kullanarak uzaklaşmaya devam etti. İpek Eğirici Yüzüğü kullanarak kendini tavana çekti.

Aşağı baktığında Demirci Muhafızların avuçlarında siyah renkli ve küre şeklinde bir ışık oluştuğunu fark etti. Nie Yan'a Karanlık Oklarla saldırmaya hazırlanıyorlardı.

Bu esnada güçlü bir titreşim ortamı sarstı. Kan Gölgesi Totemi aktifleşmişti!

「Bum!」 Kızıl renkli ışınlar her tarafa yayıldı ve Demirci Muhafızları temizledi.

−5,000, −5,000, −5,000...

Kan Gölgesi Toteminin verdiği hasar Ölüm Dalgası Parşömeni ve Büyü Bombalarının hasarından çok daha fazlaydı.

Karanlık Ok saldırılarının yarıda kesilmesiyle, Demirci Muhafızlar sinirli şekilde kükredi. Saldırılarına devam etmeye çalışırlarken Nie Yan bir Buz Yağmuru Parşömenini aktif etti. Seti tamamlayacak şekilde büyü sözlerini söyledi. Sıcaklık bir anda düşmeye başladı ve salonu beyaz bir sis kapladı. Çok geçmeden, buz sarkıtları bir sağanak gibi yağmaya başlamıştı, acımasız şekilde Demirci Muhafızlarına isabet ediyorlardı.

−500

−500

−500

…

Birbirleri ardına hasar değerleri fırlıyordu.

Beş saniye geçtikten sonra Demirci Muhafızları acı dolu çığlıklar eşliğinde yere serildi.

Buz Yağmuru toplamda sekiz saniye boyunca devam etmişti. Beyaz sis yavaşça dağılmaya başlamıştı.

Nie Yan hafifçe gülümsedi. Tavandan kendini salarak yavaşça zemine kondu

Tecrübe çubuğunu kontrol etti. Bu Demirci Muhafızlar yüksek oranda tecrübe puanı vermiş olsa da tecrübe çubuğunda sadece %3'lük bir ilerleme görünüyordu. Yüksek seviyeli bir oyuncunun seviye atlaması için gerekli olan tecrübe puanı da yüksek oluyordu. Artık seviye atlama meselesi oldukça zor bir hal almıştı.

Nie Yan yere düşen ganimetleri toplamaya başladı. Beş parça ekipman toplamıştı, bir tanesi Altın Kademe bir ekipmandı. Bu eşyalar aslında kendisinin ilgisini çekmiyordu. Ekipman parçalarını birliğin hazinesine götürmeye karar vermişti. Fakat, eşyalar arasında ilgisini çeken bir şeye rastladı, gümüş bir çekiç. Görünüşe göre bu eşya Demirciler için bir özel eşyaydı.

"İşte bu!" Nie Yan heyecandan sesli şekilde bağırdı. Bu çekiç Demirci sınıfı oyuncular için oldukça elverişli olabilirdi, normalde yapacakları işin yarı oranında çaba sarf ederek yapabilirlerdi.

Niuren Birliğinin şu anda zaten Demirci konusunda eksiği vardı. Guo Huai şu anda taraflarına Demirci katma çabasındaydı. Bu çekiç sayesinde, sarf edecekleri çaba azalacaktı. Nie Yan çekici Guo Huai'ye vermeyi planladı, çekici hangi Demirciye vereceğine Guo Huai karar verecekti.

Bu olay bir haritayı keşfeden ilk kişi olmanın verdiği bir avantajdı. İyi bir eşyanın düşmesi garantiydi.

Demirci Muhafızların icabına baktıktan sonra, Nie Yan salonun sonunda duran küçük kapıya yöneldi.

Aradan birkaç dakika geçtikten sonra salona altı adet Hırsız giriş yaptı. Grubun lideri 30'lu yaşlarında olan, gri bir deri zırh kuşanmış biriydi. Yerdeki cesetleri görünce gözleri şaşkınlık içerisinde açıldı.

"Gökten Düşen, ben 16 adet Demirci Muhafız saydım," 26 yaşındaki bir Hırsız kendine inanamaz bir şekilde konuştu. Kalbindeki şaşkınlık duygusunu kontrol etmekte zorlanıyordu.

"Aman tanrım, Nirvana Alevi bunların hepsini tek başına mı öldürdü?" bir başka Hırsız da şaşkın şekilde sordu.

Bu Hırsızların üç tanesi takım oluşturup bu Demirci Muhafızlarla savaşsa bile zafer garanti değildi. Seviye 90 yaratıklar çok güçlüydü. Dahası, aralarındaki 30 seviyelik fark demek, saldırılarının etkisiz kalması anlamına geliyordu. Fakat Nie Yan nasıl olduysa bu yaratıklardan 16 tanesini sadece kendisi halletmişti! Ne çılgın bir eleman!

Gökten Düşen kaşlarını çattı. Nie Yan'ın bu Demirci Muhafızları tek başına yenmiş olmasına bir türlü inanamıyordu. Bakışlarını cesetlere kilitledi. Kıyafetleri yanık izleriyle doluydu. Yakından baktığında ise aynı zamanda buz hasarının da olduğunu gördü. Derin bir düşünceye daldı. Her ne kadar bu Demirci Muhafızların tam olarak nasıl öldüğünü anlayamamış olsa da emin olduğu bir şey vardı, Nie Yan bu yaratıklarla direkt bir karşılaşma yapmamıştı.

Fakat nasıl bir strateji izlediği ise muammaydı.

Gökten Düşen diğer beş Hırsız'a döndü. "Acele edelim. Geride kalmamamız lazım. Yaratıkların aggro'sunu çekmemeye çalışın."

Gökten Düşen salonun sonundaki kapıya yöneldi. Hırsız grubu ileride Nie Yan'la karşılaşma ihtimallerinin olduğunu biliyordu, bu yüzden kalplerindeki panik hissini bastırmakta zorlanıyorlardı. Ama liderlerinin ilerlediğini görünce onu takip etmekten başka çareleri kalmamıştı.