Bölüm 468: Umut Işığı

avatar
2775 55

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 468: Umut Işığı


Tarafların ikisi de vahşice savaşıyordu, her tarafta ölü oyunculara rastlanıyordu. Mezarlık bu alana yakın olduğundan dolayı oyuncular öldükten sonra hemen cesetlerinin olduğu yere gelerek tekrar savaşmaya devam ediyorlardı.

 

Bir süre sonra, 20 adet Safir Tapınak oyuncusu acele ile yaklaşarak Pis Abaza'nın grubuna yardıma geldi. Elbette yenilmek istemeyen Büyücü İttifakı da destek kuvvet çağırmıştı. Savaşın şiddeti her saniye artıyordu, dışarıdan izleyen birinin bu savaşın etkisinde kalmaktan başka çaresi olmazdı.

 

Niuren Birliğinin sayısı rakiplerine göre çok daha azdı, Büyücü İttifakı kesin bir sayı avantajını elinde tutuyordu.

 

Asura savaş alanını izlerken üç arkadaşının iki adet Niuren Birliği Savaşçısı tarafından sıkıştırıldığını gördü. Derhal ileri atılarak Savaşçılara Taarruz kullanarak saldırdı. Sonrasında ise Büyük Doğrama ile tekrar hamle yaptı.

 

"Asura, bu elemanlar delirmiş gibi!" Savaşçılardan biri çığlık atarak konuştu. Üçe karşı iki savaşmalarına rağmen Niuren Birliği oyuncuları bu üç Büyücü İttifakı oyuncusunu baskı altına alabilmişti. Bireysel güç farkı oldukça önemli bir etkendi.

 

Aynı düzeyde Seviye ve ekipmanlara sahip olunduğunda, Büyücü İttifakının oyuncuları elbette Niuren Birliği oyuncularıyla savaşmaya layık değildi. Niuren Birliğinin her oyuncusu savaşta çok defa canını kaybetmişti. Yakın dövüşte diğer herhangi bir birliğin oyuncularından çok daha yüksek tecrübeye sahiplerdi. Bunun yanı sıra, Niuren Birliğinin hiçbir oyuncusu ölümden korkmuyordu! Elbette bun en büyük sebep Niuren Birliğinin büyük servetiydi. Ne kadar büyük bir başarısızlık yaşamış olursa olsunlar, Nie Yan her daim toparlanıp tekrar eski güçlerine kavuşabilmeleri için elinden geleni yapıyordu. Öldürdükleri her düşman için ödül alıyorlardı, bundan dolayı kayıp vermekten korkmalarına gerek kalmıyordu.

 

Büyücü İttifakı ise farklıydı. Onların savaşmaktan sağladığı fayda bu kadar fazla değildi. Niuren Birliği ise oyuncu sayısı az olmasına rağmen gelir düzeyi ise daha yüksekti. Bu esnada, Büyücü İttifakının güvendiği tek nokta Yüzyıl Mali Grubunun verdiği ekonomik destekti. Sahip oldukları gerçek varlıklar sınırlıydı. Birlik liderleri doğal olarak nasıl harcama kısacağını düşünmek zorunda kalıyordu. Her ne kadar Büyücü İttifakının sahip olduğu oyuncu sayısı Niuren Birliğinden beş kat daha fazla olsa da, oyuncu başına düşen gelir düşünüldüğünde Niuren Birliği çok daha büyük bir avantaja sahipti. Büyücü İttifakı ile Niuren Birliğinin aynı konu üzerinde kıyaslamak mümkün olamazdı. Büyücü İttifakının oyuncuları savaş esnasında sadece kendilerini korumayı, ekipmanlarını ve seviyelerini düşürmemeyi düşündükleri halde, Niuren Birliğinin oyuncuları ise birliğin uğuruna canlarını çok rahat verebiliyorlardı.

 

Pis Abaza'nın grubunun sayıca çok avantajsız olmasına rağmen hala kaliteli şekilde savaşa devam etmelerinin sebebi işte buydu.

 

"Abaza, kaç kişi öldürdün?" Diye sordu Mutlu Keşiş.

 

"Altı, sen?" Abaza gururlu şekilde cevapladı.

 

"Hadi ya, ben sana yaklaşamamışım bile," dedi Mutlu Keşiş. Kendisi sadece üç oyuncu öldürmüştü, ikisi ise Rahipti.

 

Farklı sınıf oyuncuların farklı sorumlulukları vardı. Çok fazla düşman öldürmemiş olsa da, Mutlu Keşiş'in savaşa olan katkısının daha az olduğu söylenemezdi. Rakibin Rahiplerini öldürmek diğer sınıf oyuncuları öldürmekten daha avantajlıydı.

 

"Lanet olası Büyücü İttifakının serserileri! Rakibin Hırsızlarından biri bizim Rahiplerden birini öldürdü," dedi Pis Abaza. Neyse ki, en kaliteli Rahipleri olan Oynak Ay Perisi hala hayattaydı. Oynak Ay Perisinin yaptığı iyileştirme hamleleri aynı anda sekiz kişiye kadar etki edebiliyordu.

 

"Ben gidip şu iki Savaşçıyı öldüreceğim!" Dedi Pis Abaza. Sarsılmaz İrade'yi aktif ederek ileri atıldı.

 

Savaşın durumu bir çıkmaza girmişti.

 

Asura savaş alanına bir bakış attı. An itibariyle Pis Abaza üç oyuncuyla başa çıkmaya çalışıyordu. Fakat yine de yüzünde bir nebze bile korku ifadesi görünmüyordu, iki Savaşçı ve bir de Büyücünün saldırılarını korkusuz şekilde göğüslüyordu.

 

İlahi Deprem!

 

Pis Abaza kılıcını yere vurdu, iki Savaşçıyı sersemletmişti. Devamında Kutsal Feda kullanarak saldırdı ve gökten inen iki adet ışık huzmesi ile rakiplerine 1,000'er hasar verdi.

 

"Ne kadar da kibirli bir velet..." Asura cümlesini bitirdiği anda Pis Abaza'nın üzerine atıldı.

 

"Abaza dikkat et!" Mutlu Keşiş uyardı.

 

Fakat biraz geç kalmıştı. Asura anında Abaza'nın önüne gelmişti, Sinir Kesiği ile saldırarak onu hareketsiz hale getirdi.

 

Savaşçılar statü bozulmasından kurtulmuştu. Anında Asura ile birlik olup Pis Abaza'ya saldırıya geçtiler, birbiri üzerine saldırılar yaparak sonunda Pis Abaza'yı geriye fırlattılar.

 

Pis Abaza'nın öldürüldüğünü gören Mutlu Keşiş küfretti. Elindeki hançerlerini Asura'ya doğrulttu, fakat Asura'yla savaşabilecek durumda olmadığının kendisi de farkındaydı. Asura'nın etrafında kendisini koruyan çok sayıda kişi vardı. Mutlu Keşiş'in yapabileceği tek şey gizlilik moduna girerek saldırı için fırsat kollamaktı.

 

Asura Pis Abaza'nın cesedine bir tekme attıktan sonra bir parça ekipman aldı.

 

"Vah vah, bu ekipmanlar çöpten ibaret." Asura işini bitirdikten sonra direkt olarak bir sonraki rakibine yöneldi.

 

Aradan yaklaşık beş dakika geçtikten sonra Pis Abaza cesedinin olduğu yere ulaşmıştı. Tekrar dirildikten sonra yakınlardaki bir ormanlık alanda gizlenerek canını ve manasını tazeledi. Şu anda oldukça kasvetli hissediyordu.

 

Pis Abaza'nın isminin takım penceresinde yandığını gören Mutlu Keşiş güldü. "Adamım, seni uyarmıştım. Ama sen yine de geri çekilmedin."

 

"Uyarmış, ne uyarması be! Sen beni uyarmaya çalıştığında zaten çok geçti. Arkamdan bana saldıran elemanı nasıl savunabilirdim ki? Üstelik tam da o iki Savaşçıyı indirmek üzereydim!" Pis Abaza sinirlenmişti. Sağlığını toparladıktan sonra ayağa kalktı. "Hadi bakalım, o hergeleyi beraber öldürelim!"

 

Mutlu Keşiş kafasını salladı. "Elbette, takım olabiliriz." Uzakta duran Asura'ya bakışlarını kilitledi, gizlilik moduna girerek yaklaşmaya başladı.

 

Mutlu Keşiş bir açıklık oluşturma çabasındaydı.

 

Sarsılmaz İrade!

 

Mutlu Keşiş ivme kazandıktan sonra Asura'ya doğru atıldı.

 

"Sersem! Bir kere ölmek senin için yeterli olmadı anlaşılan ha?" Asura tam da Pis Abaza'yı kafa kafaya karşılamak için hazırlandığında ensesinde soğuk bir şey hissetti.

 

Kahretsin! Asura tepki vermeye çalıştı ama artık çok geçti.

 

Mutlu Keşiş Boğucu Vuruş kullanarak Asura'nın kafasının arkasına bir hamle yaptı.

 

Pis Abaza da bu durumu avantaj olarak kullanarak Asura'nın üzerine atıldı ve hamlesini yaptı.

 

"Görünüşe göre hala ilerleme kaydedememişsin," Mutlu Keşiş gülerek konuştu. Asura'nın bazı zayıflıklarını ve tuhaf yönlerini biliyordu, bunlardan bir tanesi ise çoğu zaman arkasını kontrol etmiyor olmasıydı, düşmanın arkadan saldırısına hep açık kalıyordu.

 

"Etkileyici!" Pis Abaza övgü dolu konuştu. Meşhur Asura'nın Mutlu Keşiş tarafından öldürülebileceğini düşünmemişti.

 

"Dikkatini dağıtma!"

 

Mutlu Keşiş ve Pis Abaza beraber çalışarak Asura'yı saniyeler içinde mezara göndermişti. Yakınlardaki Büyücü İttifakı oyuncularının Asura'yı kurtarma şansı doğmamıştı bile.

 

Sistem üzerinde, Niuren Birliği ve Büyücü İttifakı birbirlerini düşman olarak belirlediğinden dolayı PK durumunda ceza almayacaklardı. Asura sadece bir parça ekipman düşürdü. Vasat özelliklere sahip bir Altın Kademe ekipmandı bu.

 

Bu esnada bir başka 30 kişilik grup yan taraftan saldırıya geçti.

 

"Lanet olsun, bunlar İlahi Muhafızlar oyuncuları!" Mutlu Keşiş yeni gelenleri görünce küfrü bastı.

 

İlahi Muhafızların da savaşa katılmasının ardından Niuren Birliğinin durumu vahim bir hal almıştı.

 

Savaşın boyutu bir anda yüzlerce kişilik bir duruma gelmişti. Her tarafta oyuncular can veriyordu, fakat mezarlık yakın olduğundan dolayı anında tekrar savaşa katılabiliyorlardı. Herkes en azından iki ya da üç defa ölmüştü, üstelik savaş gittikçe büyüyordu.

 

"Abaza, geri çekilelim! Eğer geri çekilmezsek düşman sayısı çok daha fazla olacak," Mutlu Keşiş önerisini yaptı. Karşı tarafın desteğine gelecek olan kişi sayısı hala çoktu. Düşmanın destek kuvveti geldiğinde her şey için çok geç olacaktı.

 

"Pekâlâ, geri çekiliyoruz." Pis Abaza bu öneriyi kabul etti. Şu anda ellerindeki tek seçenek buydu.

 

Nie Yan bu esnada savaş meydanına ulaşmıştı. Ortama hakim olan kargaşayı ve kaosu gördüğünde şaşırmıştı. Burada neler oluyor böyle? Çok geçmeden etraftaki oyuncuların kendi aralarında konuşmalarını duydu.

 

"Görünüşe göre Altın Şehir'e girmek şu anda imkansız."

 

"Neden? Ne oldu ki?"

 

"Duyduğuma göre Niuren Birliği ve Büyücü İttifakının oyuncuları bir savaşa başlamışlar. Üstelik savaşın şiddeti gittikçe artıyormuş."

 

"O halde gidip savaşı izlemeyelim mi? Kim bilir? Belki de şansımız yaver gider ve bir iki parça ekipman yakalayabiliriz."

 

Nie Yan sarsıldı. Derhal Altın Şehir'in girişine doğru yöneldi.

 

Nie Yan meydanı gözlemledi. İleride yüzlerce oyuncu savaş halindeydi. Ortama kaos hakimdi. Niuren Birliğinin oyuncuları sürekli ölüyordu ve pozisyonlarını kaybediyorlardı.

 

Bu esnada, üç adet Niuren Birliği oyuncusu Nie Yan'ın olduğu tarafa doğru kaçıyordu. Büyücü İttifakı oyuncuları tarafından kovalanıyorlardı.

 

"Sizi korkak çöp parçaları! Tek bildiğiniz kaçmak!" kovalayan Savaşçılardan biri bağırdı.

 

Savaşçı tam da ileri atılıp kaçan Hırsızı öldürmek üzereydi ki bu esnada arkasında pelerinli bir figür belirdi. Önce Boğucu Vuruş ve devamında ise Hain Bıçak ve Bağırsak Dökücü ile saldırıya uğrayan Savaşçı yüzünde donmuş bir ifadeyle yere serildi.

 

Yakınlarda duran Büyücü İttifakı oyuncuları şoka uğramıştı.

 

"Ne oluyor? Kimdi o?"

 

"Ölmeye mi geldin hergele?"

 

Oyuncular pelerinli oyuncuya küfürler savururken gözlerine bir anda Zenard'ın Kılıcı çarptı.

 

"Bu... Bu Zenard'ın Kılıcı!" Büyücülerden biri korku dolu bir sesle bağırdı.

 

"Bu Çılgın Hırsız!"

 

Pelerinli figür bir anda çok sayıda Büyücü İttifakı oyuncusu tarafından sarılmıştı. Nie Yan kendini göstermemiş olsa bile elinde tuttuğu siyah alevler saçan Zenard'ın Kılıcı sayesinde burada olduğunu belli etmişti, Çılgın Hırsız Nirvana Alevi buradaydı!

 

"Patron geldi!" Pis Abaza, Mutlu Keşiş ve diğerleri mutlu şekilde bağırmaya başladılar.

 

Alandaki Niuren Birliği oyuncuları heyecan ve mutluluk içindeydi.

 

"Patron neden burada acaba?" Mutlu Keşiş heyecanlı bir ses tonuyla sordu. Tam da düşman tarafından baskı altına alınmışlarken, kim bilebilirdi ki durumun bir anda değişeceğini? Nie Yan'ın gelişi Niuren Birliği oyuncularının kalbinde bir umut yeşermesine sebep olmuştu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44244 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr