Bölüm 463: Küçük Altın Kutup Devi’ne Karşı

avatar
2635 55

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 463: Küçük Altın Kutup Devi’ne Karşı


Nie Yan arenaya zıpladı. Ahlaksız Kutup Devinin Küçük Altın üzerinde baskı uygulayabileceğini mi sanıyordu? İşte bu tam bir şakaydı! Nie Yan bu elemana ne kadar büyük bir yanılgı içerisinde olduğunu gösterecekti!

 

Nie Yan büyü sözlerini söylemeye başladı. Bir ışık huzmesinin parlaması ile beraber Küçük Altın arenada belirdi.

 

Küçük Altın 4 metreye yakın uzunluğa sahipti, Kutup Devinden bir kafa boyu daha büyüktü. Vücudunu kaplayan yoğun altın renkli pullar kan kızılı rengi ile parıldıyordu.

 

Altın Ejderha ve Kutup Devi gibi yüksek kademe hayvanlar nadir görüldüğünden dolayı oyuncuların bu hayvanlar hakkında pek bilgisi yoktu. Bilgileri sadece bu hayvanların sahip olduğu gücü tarif eden efsaneleri dinlemekten ileri geliyordu. Ne kadar güce sahip oldukları meselesi ile hala muallaktaydı. Küçük Altının gücü hakkında sahip olunan tek bilgi Cripps Kalesi kuşatması esnasında ortaya çıkışıyla sınırlıydı. Bu olayın videolarına internette sıkça rastlanabiliyordu.

 

Küçük Altının gücü inanılmazdı. Fakat düşünülürse, Kutup Devinin gücünün de altta kalır yanı olmamalıydı. Fakat kimin daha güçlü olduğu konusunda kesinlik yoktu.

 

Nie Yan bu kademedeki yaratıklara aşinaydı. Sonuçta bu yaratıklar önceki hayatında oldukça öncelikli yaratıklardı, birçok üst düzey oyuncu bu yaratıklara sahipti.

 

Nie Yan Dev sınıfı yaratıkların direkt karşılaşmalarda avantajlı olduğunu biliyordu. Fakat yine de Ejderha sınıfının sahip olduğu hünerler küçümsenemezdi, direkt fiziksel karşılaşmalarda Dev sınıfı yaratıkların sadece birazcık altında kalıyorlardı. Gelişme hızı oranlarının arasındaki fark sonucu ise Kutup Devi kesinlikle Küçük Altından daha aşağıdaydı.

 

"Hadi başlayalım," Nie Yan sakin bir tonda konuşuyordu. Nie Yan sadece statüler bile düşünüldüğünde Ahlaksız gibi oyunculardan çok daha üstündü.

 

Ahlaksız'ın can değeri 3,000 civarındayken Nie Yan'ın can değeri ise 7,000'e yakındı. Nie Yan Seviye 72'ydi. Ahlaksız ise Seviye 61'di. Nie Yan'ın saldırı, savunma, gizlenme, sezgi gibi statüleri Ahlaksız'dan %30 daha fazlaydı! Geçmişte sarf ettiği bunca çaba artık meyvesini verecekti!

 

Nie Yan'la rekabet edebilecek bir başka Hırsız yoktu!

 

Nie Yan statülerini hep gizli tutmuştu. Asla bu bilgileri halka açık etmiyordu. Fakat can değeri diğer oyuncular tarafından görülebilirdi. Can değeri oldukça göz kamaştırıcıydı. Nie Yan'ı gören herhangi bir Hırsız kesinlikle kendisine olan güvenini kaybederdi. Bu, ekipmanlarının ve Tümen Komutanı olmasının verdiği etkiydi. Ahlaksız ve onun seviyesindeki diğer oyuncular Nie Yan'a meydan okumak için delirmiş olmalıydılar.

 

Kutup Devi kükredi ve Küçük Altın'ın üzerine atıldı.

 

Maç başlamıştı!

 

Ahlaksız gizlilik moduna girerek arkadan dolaşmaya başladı.

 

Hakikat Gözü!

 

Nie Yan'ın gözleri kırmızı bir ışık yaymaya başladı. Arenanın etrafını taramaya başladı ve yaklaşık 30 metre ileride bir siluet fark etti. Derhal Küçük Altın'a emir verdi ve o bölgeye Ejderha Nefesi ile saldırdı.

 

Ahlaksız'ın zihni titredi. Nie Yan'ın bir görüş becerisine sahip olduğunu biliyordu fakat bunu birebir şekilde yaşamak yine de onu şaşırtmıştı. Kendini tamamen açıkta hissediyordu. Üzerine gelen bakışın yoğunluğu, açık şekilde görülür olduğunu belli ediyordu. Öfkeli alevlerin üzerine geldiğini görünce anında Rüzgar Adımı ile güvenli bölgeye kaçtı.

 

Ejderha Nefesi arenanın merkezine çarptı, bölgeyi karartmıştı. Arenadan gökyüzüne doğru közler yükselerek havada kayboldu.

 

Sayısız Büyücünün koruyucu büyüsü altında olan toprak ise zarar görmemişti. Fakat arenaya yakın olan oyuncular bu alevin ne kadar güçlü bir etkiye sahip olduğunu hissedebiliyorlardı. Hiçbir Hırsız bu saldırının üzerine doğrudan isabet ettiği durumdan canlı çıkamazdı.

 

Küçük Altın ve Kutup Devi çarpıştı. Büyük vücutları ve ağırlıkları sayesinde bütün arena sarsılmıştı. Birbirlerine vurdukları darbelerin çıkardığı ses meydanda yankılanıyordu. Kalabalığın suratı kül rengine dönmüştü, istemsizce arenadan uzaklaşmaya başlamışlardı.

 

Arenadan 30 metre kadar uzaklaştıktan sonra ancak kendilerini güvende hissedebilmişlerdi.

 

"Lanet olsun! Bu nasıl bir güç böyle? Çok korkutucu!"

 

Kutup Devi pençesini Küçük Altın'ın göğsüne doğru savurdu.

 

−1,271

 

Küçük Altın sadece ufacık bir sarsılma geçirmişti. Can değerinin 27,000'in üzerinde olması bu darbeden neredeyse hiç etkilenmemesini sağlamıştı.

 

Patlayıcı Tepki!

 

Küçük Altın şiddetli bir şekilde Kutup Devinin omzuna saldırarak misilleme yaptı.「Bum!」 birkaç metre gerileyen Kutup Devi sendeleyerek yere çakıldı.

 

−3,437

 

Sadece 16,000 can değeri olan Kutup Devi bu hasar karşısında sarsılmıştı.

 

Ortamdaki herkes şaşkındı, özellikle de Ahlaksız'ın yüzünde şok ifadesi vardı. Kutup Devi'nin bu kadar büyük bir baskı altında kalacağını tahmin edememişti. Kutup Devi'nin bir ejderhayla direkt fiziksel karşılaşmada daha güçlü olması gerekmez miydi?

 

Kadim zamanlardan bu yana göklerin hakimi Ejderhalarken yeryüzünün hakimi ise Devlerdi. Genellikle, uçma yeteneği zayıf olan Ejderhalar en düşük kademeli olanlardı. Küçük Altın gibi bir Altın Ejderha nasıl olur da bu kadar güçlü olabilirdi?

 

Melek Müfrezesinin Kızıl Kaledeki karargahında, Yükselen Ejder mücadeleyi canlı şekilde izlerken bir anda oturduğu yerden kalktı.

 

"Neden böyle oluyor?" Yükselen Ejder mırıldandı. Küçük Altın'ın sahip olduğu güç onu şoka uğratmıştı. Kutup Devinin sınırlı bir alan içerisinde savaşırken çok daha avantajlı olacağını düşünmüştü. Şu anda gerçekten de Nie Yan'a Küçük Altın'ı neyle beslediğini sormak istiyordu. İlk başta Nie Yan'ın blöf yaptığını düşünmüştü. Şimdi ise hatasını fark etmişti!

 

Bu esnada, arenadaki savaş tüm vahşetiyle devam ediyordu.

 

Nie Yan hala ilk başta durduğu yerde duruyordu, herhangi bir hareketlenme isteği göstermiyordu.

 

Ahlaksız gizli şekilde Nie Yan'a yaklaşmaya başlamıştı, arkasından dolaşarak ona saldırma niyetindeydi fakat karşılaştığı tek şey kavurucu alevlerin üzerine gelişi oldu. Geri çekilmekten başka çaresi yoktu.

 

Küçük Altın Kutup Deviyle savaşırken bile Ahlaksız'la uğraşacak enerjiye sahip olabiliyordu!

 

Kutup Devi şu anda acınası bir durumdaydı. Ne zaman ayağa kalkmak için hamle yapsa yine Küçük Altın tarafından yere seriliyordu. Ayağa kalk. Tekrar yere düş. Bu döngü birkaç defa yaşanmıştı. Vücudu pençe izleriyle kaplanmıştı, derin yaralarından kan fışkırıyordu. Kutup Devi acı içerisindeydi, Küçük Altın'ın gücü karşısında çaresiz kalmıştı.

 

Mücadele çok dengesizdi, güç dengesi tamamen Küçük Altın'dan yanaydı. Mücadelenin sonucu tereddütsüz şekilde tahmin edilebilirdi.

 

Ahlaksız mücadelenin aleyhine doğru döndüğünü görünce endişelendi ve bir büyü sözü söylemeye başladı. Kutup Devinin kasları ve vücudu gelişmeye ev büyümeye başlamıştı. Saf beyaz kürkü artık kızıl bir ışık yaymaya başlamıştı, gözleri ise kan kırmızısı olmuştu. Hayvan vahşi dönüşümüne giriyordu!

 

Kutup Devi vahşi şekilde tekrar Küçük Altın'a doğru atıldı. Bu esnada gökten kavurucu bir meteor düştü. Meteor Düşüşü kulak çınlatan bir gürültüyle, arenanın her tarafını alevler sardı. Kutup Devi alev topları arasında yine yere düşmüştü. Ne kadar çabalasa da tekrar ayağa kalkamıyordu.

 

Kutup Devi direkt bir fiziksel karşılaşmada bile Küçük Altın'a karşı güçsüz kalıyordu, eğer geniş alanda ve büyü kullanılan bir savaş olsaydı Kutup Devinin durumu çok daha vahim olurdu. Kutup Devi ne yapsa fayda etmezdi. Vahşi dönüşümü yaptıktan sonra bile yere çakılmıştı, kafasını kaldıracak halde bile değildi.

 

Kutup Devinin kürkü yanık izleriyle kaplıydı. Kutup Devi ayakları üzerinde durabilmek için harekete geçtiğinde Küçük Altın bir ağız dolusu kavurucu alev daha savurdu. Güçlü Ejderha Nefesi Kutup Devine isabet etti. Kutup Devi acı bir çığlık eşliğinde geriye savruldu ve sert şekilde yere çarptı. Artık can değeri sıfıra inmişti, bir ışık huzmesi şeklinde cesedi kayboldu.

 

Meydana bir anda sessizlik hakim olmuştu. Kimse bu sonucu beklemiyordu. Kutup Devinin yenilmesi aslında beklenen bir şeydi fakat bu kadar ezilmiş şekilde, böylesine çaresiz şekilde yenileceğini kimse tahmin edememişti, en azından Küçük Altın'ın birkaç saldırısı karşısında sarsılmadan durabileceği düşünülmüştü. Fakat Kutup Devi tam bir kum torbası görevi görmüştü, üzerine gelen hiçbir saldırıya karşı koyamamıştı. Vahşi dönüşümü geçirdikten sonra bile hiçbir şey değişmemişti. Bunların hepsi elbette ezici bir mağlubiyet yaşamasına sebep olmuştu.

 

"Patronun Altın Ejderhası oldukça vahşi."

 

Eğer hayvanlar için de bir güç sıralaması olsaydı, Küçük Altın kesinlikle birinci sıraya otururdu!

 

Kutup Devi öldükten sonra Ahlaksız savaşma arzusunu yitirmişti. Zaten savaşın başından beri Ejderha Nefesi saldırısından dolayı Nie Yan'a yaklaşamamıştı bile. Gizlilik modundan çıkarak tekrar görünür oldu. Savaşın başından beri aynı noktada bulunan, hiç kıpırdamamış olan Nie Yan'a baktı.

 

Nie Yan bu kayıtsız duruşuyla tıpkı bir tanrının yarattığı dünyaya bakışını andırıyordu. Komutası altında Küçük Altın olduğu müddetçe resmen yenilmezdi.

 

"Yenildiğimi kabul ediyorum," Ahlaksız hevessiz bir tonda konuştu. Nie Yan'a bakarak sordu, "Seninle gerçek bir maç yapabilir miyiz? Bu sefer hayvanlar olmadan. Bunu benim bir ricam olarak düşün. Önceki seferki gibi bir meydan okuma söz konusu değil."

 

"Sen bunun için yeterli değilsin," Nie Yan acı gerçeği belirtirken kayıtsız bir ifadeyle konuştu.

 

Kimse Nie Yan'ın sözlerini sorgulayamazdı.

 

Ahlaksız'ın gözleri hayal kırıklığı ile doldu. "O halde ne zaman yeterli olacağım?"

 

"Gölge Dansçısı olduğun zaman," dedi Nie Yan. Sadece Gölge Dansçısı olabilen Hırsızlar Nie Yan'la savaşmaya layıktı. Elbette Nie Yan şüphesiz şekilde herkesten önce Gölge Dansçısı olacaktı. Gölge Dansçısının teknikleri konusunda zaten ustalaşmıştı. Şu anda elindeki tek eksik yeterli seviyede olmamasıydı! Seviyesi yeterli olduktan sonra çok kolay şekilde Gölge Dansçısı görevlerini halledebilirdi.

 

"Gölge Dansçısı..." Ahlaksız mırıldandı. Gözleri tekrar hevesli şekilde parlamaya başladı, yumruklarını sıktı. Bir Gölge Dansçısı olacak ve sonrasında geri gelip Nie Yan'a meydan okuyacaktı!

 

'Gölge Dansçısı' terimi henüz birçok oyuncu için yabancıydı. Yüce Hırsızdan sonraki kademeydi, zirvede olmak anlamına geliyordu. Oyuncular sadece Seviye 100 olduktan sonra gelişme görevlerine başlayabiliyorlardı.

 

Nie Yan bunları söyledikten sonra Gölge Dansçısı terimi bir anda oyuncular arasında en çok konuşulan şey haline geldi. Herkes hararetli şekilde bunu tartışıyordu.

 

Gölge Dansçısı olduktan sonra Nirvana Alevine meydan okunabiliyordu! Bütün Hırsız sınıfı oyuncuların en büyük hedefi bir anda Gölge Dansçısı olmak olmuştu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44315 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr