Bölüm 458: Kumarbaz

avatar
2801 53

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 458: Kumarbaz


Uçan binek hayvanların çıkışı her yeri sallayan bir haberdi. Olayın arkasındaki isim olan Nie Yan'ın ismi de doğal olarak konuşulanlar arasındaydı. Şöhreti artık Zümrüt İmparatorluğunun sınırlarını da aşmıştı, aynı şekilde Niuren Birliğinin şöhreti de giderek artıyordu.

 

Nie Yan bu hamlesi gerçekten de bütün oyuncuları sarsmıştı. Uçan binek hayvanlar sistemine gelince, oyunun resmi sitesi zaten bu konu için farklı bir sekme oluşturmuştu fakat kilitli tutuyordu, oyuncular bu sekmenin açılmasını merakla bekliyorlardı. Kimse bu sekmenin böyle bir olay ışığında açılacağını tahmin edememişti.

 

...

 

Atlas İmparatorluğu, Kızıl Kale, tehditkâr siyah mızraklarla kaplı 20 metrelik duvarlarla çevrili bir kale.

 

Bu kalenin orta yerinde, Melek Müfrezesinin karargahı duruyordu.

 

Melek Müfrezesi şu anda 3 şehir ve 51 kaleyi kontrolü altında tutuyordu. Melek Müfrezesi Atlas İmparatorluğundaki en güçlü yapılanmaydı.

 

Birliğin en kaliteli oyuncuları acil bir toplantı gereğince burada toplanmışlardı. Toplantı odası fısıltılar ve mırıldanmalarla doluydu.

 

En önde oturan kişi, şık bir beyaz cübbe giyinmiş olan Yükselen Melekti. Kalenin içinde olduğundan dolayı savaş kıyafetlerini giymemişti, bunun yerine daha rahat kıyafetler tercih etmişti. Toplantı odasına göz gezdirdikten sonra sordu, "Taş Yarıcı ve Reaper hala gelmedi mi?"

 

"Onlar Zuppe, Patterson ve Akarkum ile beraber zindan temizliğine gittiler patron."

 

Yükselen Melek başını salladı. Odaya baktığında 100 civarı oyuncunun toplantıya katıldığını gördü.

 

"Tamam, sanırım burada yeterince insan var. Toplantıya başlayalım. Hepinizin bildiği üzere, bugünün başlarında uçan binek sistemi açıklandı. Gelecekte göklerde ne olacağı kesin değil, fakat hava savaşlarının önemli bir rol oynayacağından eminiz. Her uçan binek oldukça güçlü bir stratejik silah sayılmalı. Bu binekler olağanüstü bir hıza sahip, büyük mesafeleri kısa zamanda gidebilirler. Çok sayıda uçan bineğe sahip olmak, bir kaleye habersiz şekilde ve bir anda saldırabilmek anlamına geliyor. Eminim Nirvana Alevinin uçan bineklere erişen ilk kişi olduğunu biliyorsunuzdur. Daha fazla geri düşemeyiz. Bugünden itibaren herkesin uçan bineklerle alakalı ne kadar görev varsa bulmalarını ve yapmalarını istiyorum. Her taşın altına bakın!" Diye açıkladı Yükselen Melek. Her ne kadar uçan binekler yakın zamanda yaygın hale gelmeyecek olsa da Melek Müfrezesi hazırlıklarına olabildiğince erken başlama niyetindeydi. Nirvana Alevinin uçan bineklere erişen ilk oyuncu olması Melek Müfrezesi için büyük bir tehdit oluşturuyordu.

 

Yükselen Melek'in emirleri anında emir komuta zincirinden geçmiş ve birlikteki herkese duyurulmuştu. Melek Müfrezesinin yönetim katmanı oldukça etkili çalışıyordu, her grubun başında bir yönetici kişi bulunurken, bu yöneticileri de kontrol eden kıdemli oyuncular vardı.

 

"Büyücü İttifakı ve İlahi Muhafızları Niuren Birliğine karşı daha agresif olmaları adına uyarın." Yükselen Melek ince yapılı bir Şamana çevirdi bakışlarını. "Günahkar Melek ne alemde?"

 

"Günahkar Melek şu anda birkaç farklı birlikle savaş halinde, bu yüzden gelişimleri şimdilik duraksamış durumda. Fakat ilginç bir şey var. Yakın zamanda çok yüksek oranda altın elde ettiler ve bu durum düşmanlarına korku veriyor," diye cevapladı Şaman.

 

"Büyük oranda altın mı?" Yükselen Melek kaşlarını çattı. Nie Yan'ın yakın zamanda Yeraltından gelen ekipmanları müzayedede satışa sunduğunu hatırladı. Niuren Birliğinin Günahkar Melekle bir bağlantısı mı vardı? "Bu meselenin derinliğini araştır!"

 

"Anlaşıldı!"

 

"Kızgın ve Ahlaksız'dan haber var mı?" Yükselen Melek  Kızgın ve Ahlaksız'ın aslında Nirvana Alevi için eşdeğer bir rakip olmadığını biliyordu fakat en azından Nirvana Alevi'nin sahip olduğu gücü ölçebilmek adına iyi bir hamleydi bu. Melek Müfrezesinin Nirvana Alevi hakkında sahip olduğu bilgi çok azdı. Bu ikiliyi rakibin gücünü ölçmesi için göndermeden evvel hazırlıklarını yapmışlardı.

 

"Nirvana Alevi bir görev yapmakla meşgul. Fakat herkesin uçan binekler hakkında konuşmaya başlamasıyla gönderdiğimiz ikilinin Nirvana Alevine meydan okuması olayı neredeyse unutuldu.”

 

"Beklemeye devam etsinler. Niuren Birliğinin oyuncuları yakında kendilerini gösterirler," dedi Yükselen Melek. Niuren Birliğinin böylesine düşmancıl bir hareketi görmezden geleceğine inanmak istemiyordu.

 

Yükselen Melek aklındakileri söyleyip Melek Müfrezesi üyelerinin ne yapması gerektiğini de açıkladıktan sonra toplantıyı sona erdirdi. Kendisi de uçan binek arayışına girmişti. Nirvana Alevinden geride kalmayı hazmedemiyordu!

 

...

 

Büyücü İttifakı, İlahi Muhafızlar ve birkaç büyük birlik daha hazırlıklarını yapıyordu. Her oyuncu uçan binek arayışına girmişti. Yakın gelecekte kaç tane uçan bineğin ortaya çıkacağını kim bilebilirdi ki?

 

Nie Yan büyük bir tarihi değişikliği tetiklemişti. Bu esnada Nie Yan Kara Kanat ejderhayı yumurtasından nasıl çıkartacağını düşünüyordu. İşte o zaman gerçekten de bir uçan bineğe sahip olacaktı.

 

Kırık Mızrak'a veda ettikten sonra, Nie Yan ve üç kölesi Kalor'a doğru yola çıktı.

 

Nie Yan artık görev gibi meseleler için dışarı çıktığında bu kölelerin geride kalan işleri yapmasını isteyecekti.

 

Kalor'da ise bu esnada Kızgın ve Ahlaksız hala meydan okumalarını kabul edip birkaç hamle sonra yere serilen oyuncularla uğraşıyorlardı. Nie Yan hala ortaya çıkmamış olmasına rağmen kimse onu suçlamıyordu. Görev yapmakla meşgul olduğunu biliyorlardı.

 

"Görünüşe göre unutulduk. Niuren Birliğinden kimsenin geleceği yok gibi." Ahlaksız acı şekilde gülerek konuştu.

 

Bir başka mücadeleyi daha yenmiş olan Kızgın ise derin bir nefes verdi. Kendisi gibi bir savaş delisi için bile bu kadarı artık fazla olmaya başlamıştı.

 

"Boş ver o lanet Nirvana Alevini! Ne korkak bir şerefsizmiş baksana! Neden hala gelmedi? Yemin ederim ki..." Kızgın bir anda küfürler savurmaya başladı.

 

Her türlü kışkırtma çabasına girerek bir an önce Nie Yan'ın buraya gelmesini sağlamaya çalışıyorlardı. Fakat Niuren Birliği hala harekete geçmemişti.

 

Arenanın etrafı sürekli kalabalıktı. Kalabalığı oluşturan kişiler Niuren Birliğinin oyuncularının yakında buraya gelip bu ikiliye bir ders vereceğini düşünüyordu. Elbette böyle bir savaşı kimse kaçırmak istemiyordu.

 

Kızgın ortamdaki fısıltılardan ve mırıldanmalardan artık bıkmış görünüyordu. Aniden, kalabalıktan birkaç tezahürat sesi yükseldi.

 

"Niuren Birliği geldi!"

 

"İşte İzmarit! Duyduğuma göre Cripps Kalesi kuşatması savaşında düşman hatlarına tek başına dalarak iki tane Yüce Büyücüyü de dahil olmak üzere 30 tane düşmanı öldürmüş!"

 

"Kılıç Parıltısı da geldi, Niuren Birliğinin en tank yapılı oyuncusu! Duyduğuma göre onun savunma gücü 1,800'ün üzerindeymiş!"

 

Kalabalığın görüşüne giren sekiz oyuncu bir anda neşe kaynağı olmuştu.

 

İzmarit, Kılıç Parıltısı, Düşkün Çocuk, Doğal İfrit, Boyalı Tülbent, Genç Yedi, Monokrom ve Kenarsız isimli oyuncular görüş alanına girmişti... Elbette bu grup Niuren Birliğinin elit oyuncularının tamamı değildi. Güneş, Tek Vuruş Yemini ve diğer kaliteli oyuncular hala görev yapmakla meşguldü.

 

Sekiz kişilik grup derme çatma arenanın önüne dikildi.

 

"Bahsi biraz artırmaya ne dersiniz, 200 altın biraz düşük kalmış öyle değil mi? Vaktimizi sizin gibi elemanlara harcayacaksak bir karşılığı olmalı," İzmarit alaycı bir ses tonuyla konuştu.

 

"Sonunda gelebildiniz. Beklemekten yorulduk biz de! Elbette bahsi artırabiliriz, neden olmasın? Ne kadar bahis oynamak istersiniz?" Kızgın karşısındaki elemanın İzmarit olduğunu anlamıştı, onu tanıyordu, bundan dolayı yine aynı şekilde agresif bir tavırla cevap vermişti. Geniş kılıcını kaldırarak omzunun üzerine koydu.

 

Melek Müfrezesi ile Niuren Birliğinin yakın zamandaki çarpışmaları gereğince elit oyuncular birbirlerini tanıyordu.

 

Niuren Birliği ve Melek Müfrezesinin üst düzey oyuncuları sonunda karşılaşmışlardı. Bu, ilerideki birçok karşılaşmanın sadece ilkiydi.

 

"Önce ben çıkacağım," dedi İzmarit. Daha fazla oyalanmadan arenaya çıktı.

 

Kalabalık heyecanlı şekilde tezahürata devam etti.

 

"İlk çıkacak olan kişinin İzmarit olacağını düşünmemiştim!"

 

"Evet, ben de düşünmemiştim. Oldukça heyecanlı bir mücadele olacak!"

 

Niuren Birliğinin birkaç ünlü oyuncusu vardı. Elbette Nie Yan bu oyuncular arasında en ünlü olandı, sonrasında ise İzmarit, Kılıç Parıltısı ve Güneş geliyordu. Geri kalanlar bu kadar ünlü değildi fakat yine de kaliteleri tartışılmazdı.

 

"Kim kazanırsa karşıdan bir parça ekipman alır," dedi İzmarit. Kızgın ve Ahlaksız'ın ekipmanlarının oldukça kaliteli olduğunu görebiliyordu. Melek Müfrezesi savaşlara çok nadir katılan bir birlikti. Cripps Kalesi kuşatmasında bile çok az sayıda kayıp vermişlerdi. Bu durum Niuren Birliği için tam tersti, her üye kanının son damlasına kadar savaşmıştı. Ekipmanlarının kalitesi doğal olarak Melek Müfrezesinin oyuncularının ekipmanlarıyla kıyaslanamazdı.

 

Örnek olarak, İzmarit yakın zamanda Cripps Kalesi savaşına katılmış ve orada Kana Susamış Çılgın Kılıç'a bir parça ekipman kaybetmişti. Fakat İzmarit ve diğerleri şu anda avantajlı sayılırdı. Yakın zamanda çok sayıda savaşa girip çıkmışlar ve defalarca ölümün kıyısından dönmüşlerdi. Mesele PvP olduğunda, Melek Müfrezesindeki oyunculardan daha tecrübeli durumdaydılar.

 

Kalabalık İzmarit'in ortaya koyduğu bahsi duyunca şaşkınlıkla çalkalandı. Uzman bir oyuncunun ekipmanının her bir parçası kan, ter ve gözyaşı ile doluydu. Pazar yerinde satışı olmayan bu ekipman parçalarını elde etmek bir hayli zordu. Ekipmanın bir parçasını bile kaybetmek oyuncunun gücünü büyük oranda sarsabilirdi.

 

Kızgın'ın kalbi titredi. İzmarit tam bir kumar bağımlısı gibiydi, ölümün eşiğinde olmaktan hoşlanıyor gibiydi. Öte yandan, Kızgın ise üstün ekipmanlarını kullanarak rakiplerini ezmekten büyük zevk alan birisiydi. Bu tarz bir bahis her daim rahatlıkla kabul edebileceği bir şey değildi.

 

Fakat Kızgın şu anda bu bahsi reddederse zayıf bir karakter olarak görülecekti.

 

"Pekâlâ, tamamdır. Bahis olarak ekipmanlarımızı ortaya koyalım, senin dediğin olsun," diye cevapladı Kızgın. Arenanın ortasına yürüyerek bakışlarını İzmarit'e kilitledi.

 

Ahlaksız ise arenanın dışında duran Kılıç Parıltısı ve diğerlerine bakıyordu. İzmarit'in koyduğu bu riskli bahis diğerlerini hiç etkilememiş gibi görünüyordu. Üstelik İzmarit'i durdurmak için hiçbir hamle de yapmamışlardı. Ahlaksız'ın kalbinde endişe tohumları yeşerdi. Aniden Niuren Birliğinin Muzaffer Dönüş ve Kana Susamış Kılıçları nasıl silip süpürdüğünü anlayabilmişti. Elbette Niuren Birliğinin oyuncuları ekipman kalitesi açısından kendilerinden daha iyi değildi, fakat onlar zafer uğruna kendilerini riske atabilen kişilerdi.

 

İzmarit gibi uzman oyuncular üzerine gelen güçlü fırtınadan kaçmak yerine ona karşı koyuyorlardı.

 

İzmarit ve Kızgın'ın savaş başlamak üzereydi.

 

"Kılıç Parıltısı, patron ne zaman gelecek?" Diye sordu Düşkün Çocuk.

 

"Çoktan yola çıkmış bile. Yakında burada olur," diye cevapladı Kılıç Parıltısı. Nie Yan buraya geldiğinde ortam çok daha büyük bir heyecana yuva olacaktı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44259 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr