Bölüm 451: Hilton Kalesi

avatar
3360 57

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 451: Hilton Kalesi


İzmarit ve Kılıç Parıltısı Zehirli Batağı temizlemeye gitti. Önümüzdeki iki ya da üç saat boyunca gelmeyeceklerini tahmin ediyorum. Melek Müfrezesinden gelen bu ikili oldukça yetenekli görünüyor. İzmarit ve Kılıç Parıltısı'nın onları yeneceğinden kesin emin değilim, Kızgın ve Ahlaksız Atlas İmparatorluğunun zirvesindeki oyunculardı, bundan dolayı İzmarit ve Kılıç Parıltısı'ndan daha aşağıda sayılmazlardı. Savaşın gidişatı her an değişebilirdi.

 

Zehirli Batağı temizlemeye başlamışlar mı? Fena değil,Nie Yan hafiften şaşırmıştı. Zehirli Batak haritası Seviye 60 haritalar arasında en zor olanıydı. Fakat zorluğuna karşılık verdiği ödüller de oldukça iyiydi, özellikle de yüksek zehir etkili ekipman arayan birisi için çok uygundu.Kılıç Parıltısı ve İzmarit müsait olduklarında o ikilinin karşısına çıkmalarını söyle. Kimin yeneceğini ise savaştan sonra görmüş oluruz. Bizimkiler o ikiliden daha zayıf değiller.

 

Nie Yan kendi birliğindeki güçlü oyuncuların Melek Müfrezesinin güçlü oyuncularından daha kötü durumda olduğuna inanmak istemiyordu. Yakın zamanda Niuren Birliğinin üst kalitedeki oyuncuları seviye atlama ve ekipman kalitesini artırma konusunda büyük çaba sarf etmişti. Nie Yan'ın onlara sağladığı Alt Efsanevi ve Efsanevi ekipmanların lokasyon bilgileri oldukça motivasyon artırıcı bir olaydı. Oyuncuların hiçbiri geride kalmak istemiyordu, bundan dolayı oyalanmadan gelişim gösterme çabası içerisindeydiler.

 

Sınıf geliştirme olayından sonra, oyuncular artık iş bitirici şekilde gelişim göstermeye çabalıyorlardı. Seviye ne kadar yüksek olursa, seviye atlamak da o kadar zor oluyordu. Fakat kaliteli ekipmana sahip olmak sarf edilmesi gereken çabayı azaltmıyordu. Niuren Birliği sadece oyuncuların hem seviyesini hem de ekipmanlarını geliştirmesi ile güçlenebilirdi.

 

Fakat elbette İzmarit ve Kılıç Parıltısı'nın şu anda Kızgın ve Ahlaksız'la mücadele etmekten daha önemli işleri vardı. Fakat, mademki düşman gelip kapıyı çalmıştı, Niuren Birliği'nin ismi gereken cevabı vermezse lekelenecekti.

 

Kızgın ve Ahlaksız'a kesinlikle bir cevap vermek ve onları geldikleri yere geri göndermek gerekiyordu.

 

O ikili daha fazla yaygara çıkartamaz.Nie Yan konuşurken bir yandan da atını Hilton Kalesi'ne doğru sürüyordu.

 

...

 

Kalor Merkez Meydanı.

 

Kızgın ve Ahlaksız'ın yaptığı derme çatma arena büyük bir yaygara koparmıştı. Niuren Birliği Kalor'un temsilci birliğiydi, şehrin nüfusunun çoğunluğunun desteğini alıyordu. Atlas İmparatorluğunun oyuncuları buraya savaşmak için geldiklerinde bu kişilere karşı çıkanlar sadece Niuren Birliği oyuncuları değildi.

 

Sadece Niuren Birliği oyuncuları değil, şehrin bütün nüfusu onurunu savunmak için ileri çıkmıştı. Böylesine bir saygısızlık kesinlikle görmezden gelinemezdi.

 

Forumlarda bu duyuru yayınlandıktan sonra oyuncular etrafta daha da kalabalık bir ortam oluşturmuştu. Derme çatma arenanın etrafında kalabalık bir izleyici grubu oluşmuştu.

 

Kendilerine güvenen birkaç yüksek seviyeli oyuncu arenaya gelmişti.

 

"Eğer Çılgın Hırsıza meydan okumak istiyorsanız önce bizimle savaşmak zorundasınız! Bizim birlik liderimiz sizin gibi basit savaşçılarla uğraşacak kadar boş birisi değil!" Niuren Birliğinden bir oyuncu ciddi bir ses tonuyla konuştu.

 

"Doğru! Önce bizimle savaşmalısınız!" diğer oyuncular da destek oldu.

 

Kızgın kalabalığa doğru bir bakış attı ve sonra Ahlaksız'a döndü. "Ne dersin? Bu elemanları öldürerek biraz vakit geçirelim mi?"

 

"Elbette, ayrıca bu elemanları öldürmezsek belki Çılgın Hırsız buraya gelmez." Ahlaksız başını salladı, suratında kayıtsız bir ifade vardı.

 

"İlk sen mi başlamak istersin ben mi başlayayım?" diye sordu Kızgın. Elemanın tavırlarından savaşmak için can attığı belli oluyordu. Zayıfları ezmekten daha çok sevdiği bir şey yoktu. Üstelik hepsi bir anda üstüne gelirse daha iyi hissediyordu.

 

"İlk sen başla." dedi Ahlaksız, bu tarz oyuncularla mücadele etmeye niyeti yoktu. Kaç tanesi karşısına çıkarsa çıksın sonuç değişmeyecekti. Bu oyuncularla PvP oynamak vakit kaybıydı.

 

"Pekâlâ o halde, ben biraz ısınayım!"

 

Kızgın arenaya çıkarak kuralları saymaya başladı. Ölmenin cezası yoktu. Her katılımcı 20 altın giriş ücreti ödemek zorundaydı ve Kızgın'ı yenen her oyuncu 200 altın alacaktı.

 

Giriş ücretinden on kat daha fazla para kazanma şansı olduğunu gören oyuncular elbette denemek istemişti. Yatırılan paranın on katı kazanç olarak gelebilirdi! Ortamdaki kalabalık heyecanlanmıştı.

 

"Bu Kızgın denen eleman Atlas İmparatorluğunda oldukça ünlü birisi. Seviye 55 altında olanların meydan okumayı kabul etmemesini öneririm. Altınlarınıza yazık edersiniz," kalabalıktaki birisi ortamdakileri uyardı.

 

Kalabalığın arasında Seviye 55 üzerinde olan yaklaşık on kişi vardı. Daha fazla uzman oyuncu muhtemelen yakın vakitte buraya gelirdi.

 

Kızgın, kılıcını havaya kaldırdı ve kalabalığa doğru uzatarak sırıttı. "Pekâlâ, hanginiz buraya gelip kıçını tekmelememi istiyor?"

 

Oyuncuların çoğu bu sözlere sinirlenmişti, arenaya çıkarak bu elemanları parçalama arzusuyla dolmuşlardı. Diğerleri ise sakin kalabilmişti.

 

Yalnız Gök Kılıcı isimli bir Yüce Savaşçı arenaya çıktı. Yakın zamanda sınıf geliştirmiş birisi olarak kendine güveni yüksekti.

 

"Kahretsin, ne kadar da yüksek bir güven!"

 

"Patron Gök Kılıcı, öldür onu!"

 

Gök Kılıcı'nın kendine olan güveni etraftan gelen tezahüratları duyunca daha da artmıştı.

 

Ork Savaşçılar da aynı zamanda Ork Yüce Vahşi ve Ork Yüce Dövüşçü sınıflarına gelişebiliyorlardı. Kızgın, Ork Yüce Dövüşçü olmayı seçmişti. Sınıf geliştirme hamlesiyle Gücü artmış ve vücudu fiziksel olarak büyümüştü. Gök Kılıç'tan daha iri yapılıydı.

 

İnsanların Yüce Savaşçıya geçişindeki özellik eklentileri daha çeşitliydi, Denge, Odak ve diğer statülerin yanında bir de becerilerin etkisini artıran Sinir Kesiği Ustalığı da sağlanıyordu. Bir Ork Yüce Vahşi ile neredeyse aynı sayılırdı.

 

Gök Kılıç tam da bir şey söylemek için hazırlanırken Kızgın onun lafını keserek konuştu. "Hadi konuşma aşamasını geçelim, bu şekilde seni hemen öldürüp diğer rakibime geçebilirim."

 

"Sen... Seni gidi...!" Gök Kılıç bir nara atarak Kızgın'ın üzerine atıldı.

 

"Hah!" Kızgın iki büyük kılıcını da kaldırarak saldırıya direkt olarak kafa kafaya karşılık verdi.

 

Etraftaki oyuncular henüz ilk çarpışmada üstünlüğün kimde olduğunu anlayabiliyordu. Kızgın ilk çarpışmada üst üste darbeler indiriyordu, Gök Kılıç'ın dengesini bozup yere düşürmek için uğraşıyordu. Gök Kılıç becerilerini kullanarak sürekli üzerine gelen bu darbelerden kurtulmaya çalıştı fakat her seferinde engelleniyordu. Saniyeler içerisinde, Kızgın rakibini savurmuş ve yere sermişti.

 

Kızgın'ın kurduğu bu üstün baskı etraftakileri şaşırttı. Henüz önemli becerilerini kullanmamıştı, sadece birkaç kılıç darbesi ve tekme saldırı yapmıştı, fakat bu şekilde bile Gök Kılıç'ı yenebilmişti.

 

"Sıradaki!" Kızgın sinsi bir gülümseme ile kalabalığa baktı.

 

Gök Kılıç tekrar ayağa kalktığında suratında karanlık bir ifade vardı.

 

Sınıf geliştirmesini tamamlamış birçok oyuncu daha mücadeleye katıldı. Fakat hepsi de hiçbir başarı elde edemeden aynı aşağılanma ile arenadan aşağı yuvarlanmıştı. Rakiple arlarındaki güç farkı oldukça fazlaydı. Kalor'da sadece birkaç oyuncu Kızgın ile rekabet edebilecek seviyedeydi. Arenaya kaç oyuncu çıktıysa hepsi de Gök Kılıç ile aynı kaderi paylaşmıştı.

 

Birkaç düzine oyuncuyu alt ettikten sonra Kızgın iyice kibirli bir tavır takınmıştı. "Kalor'un oyuncuları gerçekten de bu kadar zayıf mıymış? Hadi ama, aranızda bir tane bile güçlü oyuncu yok mu, bu şekilde benim zamanımı israf etmekten başka bir şey yapmıyorsunuz!"

 

Bu sözler kalabalığın daha da sinirlenmesine yol açmıştı. Forumlardaki yorumlar sel gibi akıyordu.

 

Bu olaylar yaşanırken Kalor'daki her oyuncu Niuren Birliğinin bu durum karşısında ne yapacağını merak ediyordu. Eğer bu meydan okumaya karşılık vermezlerse itibarları yerle bir olacaktı.

 

Oyuncular uzun bir süre boyunca bekledi fakat Niuren Birliğinden hala bir cevap gelmemişti.

 

Niuren Birliği neden hala ortaya çıkmadı?

 

Acaba bu meydan okumayı kabul edebilecek cesaretleri mi yok?

 

Öyle olduğunu sanmıyorum, muhtemelen Nirvana Alevi ve diğer güçlü oyuncular zindanları temizlemekle meşguldür. Onların buraya gelişini beklemek gerek.

 

...

 

Kalor'un her köşesinde dedikodular yayılıyordu. İlk başta Niuren Birliğinin oyuncularının ortaya çıkmaması aslında büyük bir mesele sayılmazdı. Fakat dakikalar ve saatler geçtikten sonra artık onların yokluğu göze batmaya başlamıştı. Sonuçta, Kızgın ve Ahlaksız küçümsenecek elemanlar değildi. Birkaç düzinelik art arda gelen zaferden sonra bu ikili ne kadar yetenekli olduğunu herkese ispatlamıştı.

 

Bunca süredir arenada savaşan kişi Kızgın'dı. Art arda 26 kişiyi yendikten sonra bile Ahlaksız hala mücadele etmemişti. Kimse Ahlaksız'ın ne kadar güçlü olduğunu bilmiyordu, fakat muhtemelen o da arkadaşından daha zayıf değildi. Bu ikili kesinlikle Nirvana Alevi'ne meydan okuyabilecek güçte olduğunu ispatlamıştı!

 

Yenilen oyuncular arasında Kalor merkezli olan oyuncular çoğunluktaydı. Kızgın artık ilgi odağını kendi üzerinde toplamıştı.

 

...

 

Nie Yan Kalor'daki durumu takip ediyordu. İzlediği videolardan Kızgın ve Ahlaksız'ın ne kadar güçlü olduğunu ölçebiliyordu. Sadece ellerinde nasıl koz kartları olduğundan emin değildi. Atlas İmparatorluğundan gelip kendisine meydan okumak istediklerine göre kesinlikle gizledikleri birkaç yetenekleri vardı. Sonuçta, bu ikili Melek Müfrezesini temsil ediyordu. Onların kaybetmesi aynı zamanda birliklerinin de kaybetmesi anlamına gelirdi.

 

Her halükârda, olayın sonucu birkaç saat sonra, yani İzmarit, Kılıç Parıltısı ve diğer güçlü oyuncular geldiğinde belli olacaktı. İşte o zaman bu ikili bu kadar kibirli davranamayacaktı.

 

Nie Yan bu esnada Hilton Kalesinin dış sınırına ulaşmıştı. Yukarı baktığında 20 metre kadar göğe uzanan duvarları gördü. Bu duvarlar sanki dokunulmaz gibi görünüyordu, üzerlerine gelen her türlü saldırıyı rahatlıkla geri püskürtebilir gibilerdi. Duvarların tepesinde devasa boyutlarda büyü topları vardı. Bu toplar Cripps Kalesindeki toplardan çok daha büyüktü. Cripps Kalesindeki toplar Seviye 1'di ve menzilleri 1,000 metreydi, üstelik verdikleri hasar azdı. Fakat buradaki toplar Seviye 16'ydı ve menzillerinin 10,000 metre olmasının yanında verdikleri hasar çok daha büyük bir yıkım gücüne sahipti. Bu iki top tipi arasında katlarca fark vardı.

 

Nie Yan Şahinci Atını gönderdi. Hilton Kalesinin ana girişinden girerek merkeze doğru yöneldi.

 

Hilton Kalesi bir kaleden daha çok bir şehre benziyordu. Dükkanlar ve pazar yerleri her tarafa yayılmıştı, beyaz duvar taşları ile örülmüş dar sokaklar her tarafa dağılıyordu ve her sokak kalabalıktı. Sokaklarda yürüyenler genellikle NPC'lerdi, oyunun bu aşamasında oyuncuların burada pek işi olmazdı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44306 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr