Bölüm 442: Tam Güven

avatar
2951 61

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 442: Tam Güven


Dünyanın Kralı Nie Yan'a karşı büyük saygı duyuyordu. Sadece birkaç ay evvel Niuren Birliği küçücük bir engelden başka bir şey değildi. Fakat şimdi Muzaffer Dönüş'ü hallettikten sonra Kalor'un tek hakimi haline gelmişlerdi.

 

İnanç'ı oynamaya başladığı ilk sıralarda Nie Yan'ın videolarını izleyerek büyük gelişimler yaşamıştı. O zamandan beri Nie Yan'ı ustası olarak görüyordu. Zaten Kana Susanış Kılıçlar'ın ödül koyduğu esnada Niuren Birliğine karşı hamle yapmamasının sebebi de buydu. Kibarlığa asla düşmanlıkla cevap vermezdi.

 

Fakat şu anda koşullar daha farklıydı. Nie Yan'a meydan okumak istiyordu. Bu yaparken içinde barındırdığı duygu intikam ya da nefret değildi, sadece değerli bir rakiple kozlarını paylaşabilmek istiyordu. Bu iki duygu arasında büyük fark vardı.

 

Nie Yan Kalor içerisinde efsanevi bir karakterdi.

 

Dünyanın Kralının gözleri heyecanla parlıyordu. Sürekli olarak ölümle yaşam arasında kalan bir paralı asker olarak karşısına, kendisine layık bir rakip gelmesi onun için bir zevkti.

 

Şan Şehrine gidip Kana Susamış Kılıçların oyuncularını avladıktan sonra becerileri farklı bir boyuta ulaşmıştı. Hırsız sınıfının farklı noktalarını öğrenmiş ve hayal dahi edilemeyecek şekillerde hamle yapabileceğini fark etmişti.

 

Hayatı boyunca savaş alanlarında dolaşmış birisi olarak yakın zamana kadar bir bilgisayar oyununa dokunmamış olması, İnanç'ı onun için ok farklı bir tecrübe haline getirmişti. Bilgisayar oyunlarına çok alışık olmamasına rağmen, zaman geçtikçe aslında bu işe ne kadar yatık olduğunu fark edebilmişti.

 

Şan Şehrindeki avlanma esnasında 2,872 adet Kana Susamış Kılıçlar üyesi öldürmüştü, bunun sonucunda ise Suikastçılar Birliğinin görev sayfasında en üstte yer almıştı. Onun puanına en yakın olan, yani ikinci sıradaki kişi ise 1,000 öldürmeyi zar zor geçebilmişti. Bu başarılarının sayesinde Kont rütbesini almıştı, Marki rütbesine ulaşmaya da yakındı.

 

Dünyanın Kralının şöhreti de buna bağlı olarak ilerlemişti. Çoğu oyuncu onun ismini biliyordu.

 

Niuren Birliği zamanında Dünyanın Kralını kendi tarafına katmak istemişti fakat Dünyanın Kralı bu teklifi reddetmişti. Sebebi ise yakın arkadaşlarını da beraberinde getirmek istemesiydi. Fakat arkadaşlarının seviyeleri ve ekipman kaliteleri düşüktü. Guo Huai elbette bunun adaletsiz olacağını düşünerek kabul etmemişti. Kimseye torpil sağlanamazdı, bu adil olmazdı. Her birlik üyesi detaylı bir taramadan geçmek zorundaydı.

 

Niuren Birliğinin kendine ait kuralları olduğu gibi Dünyanın Kralının da kendine ait prensipleri vardı. Bu şekilde onun birliğe katılması muhabbeti son bulmuştu.

 

Dünyanın Kralı arazileri hızlıca geçerek Nie Yan'ın bulunduğu bölgeye doğru ilerlemeye başladı. Bu karşılaşma iki Hırsız'ın hangisinin daha üstün olduğunu belirleyecekti. Önündeki bu savaşa dair beslediği umut yüksekti. Daha evvel Nie Yan'la dövüşmemişti. Fakat Çılgın Hırsız'la kozlarını paylaşma fırsatını çoğu kimse yakalayamazdı.

 

...

 

Nie Yan Dünyanın Kralı hakkında diğer kişilerden daha çok bilgiye sahipti. Daha önce yaşananlarda Dünyanın Kralı ile Gök Kıran arasında neler geçtiğini merak ediyordu.

 

Nie Yan Şahinci Atından indi. Bu arazi Seviye 70 Minotorlarla doluydu. Üç metre boyunda, vücutlarının her tarafı kasla kaplıydı ve taşıdıkları silah ise dev boyutlarda, geniş baltalardı.

 

Hmm... Dünyanın Kralı yakında buraya gelecek olmalı. Öncelikle biraz tecrübe kasalım... Nie Yan gizlice Minotorların birinin arkasından dolaştı ve Boğucu Vuruşla kafasının arkasına saldırdı. Devamında Hain Bıçak ve Yırtıcı ile saldırısına devam etti, Minotor yere serilene kadar saldırısına devam etti. Bu yaratıklar Kan Gölgesi Savaşçılarına göre çantada keklikti.

 

Nie Yan Minotor'dan düşen üç parça gümüşü almak için eğildiğinde ensesinin arkasında soğuk bir şey hissetti. Bu his düşük güçte olsa da dikkatinden kaçmamıştı. Görünüşe göre Dünyanın Kralı gelmişti.

 

Nie Yan üç gümüşü çantasına atarken rakibin nerede olduğunu kestirmeye çalışıyordu. Aniden nerede olduklarını sezebildi ve ilerideki bir çalılığa bakışlarını kilitledi.

 

Hakikat Gözü!

 

Nie Yan'ın gözleri parlak bir ışık yaymaya başlamıştı. Dikkatli şekilde ortamı taramaya başladı. Fakat şaşırtıcı bir şekilde bir şey fark edememişti. Sahip olduğu Hakikat Gözü becerisi aslında yüksek kademeli bir beceriydi. Oyunun bu aşamasındaki herhangi bir Hırsız sınıfı oyuncuyu anında fark edebilmeliydi. Öyleyse, neden başarısız olmuştu?

 

Dünyanın Kralı ensesinden soğuk terin aktığını hissetti. Aralarındaki mesafe 13 metrenin üzerinde olmasına rağmen Nie Yan'ın kendisinin varlığını fark edebilmiş olmasına şaşırmıştı. **Ne kadar da yüksek bir Sezi!

 

Bir görüş becerisi! Dünyanın Kralı Nie Yan'ın göz bebeklerinden çıkan kırmızı ışık huzmesini görünce titremişti. Aniden Saklanma’yı aktif edip ve üç saniye boyunca dokunulmazlık kazanmıştı.

 

Dünyanın Kralı, Nie Yan'ın bakışlarının kendisini aradığını görebiliyordu. Saklanma’nın etkisi bittiğinde Hakikat Gözü sayesinde vücudu açıkça belli olacaktı.

 

Ya hamle yapacaktı ya da ölecekti! Dünyanın Kralı bir anda harekete geçti ve Nie Yan'ın etrafından yarım ay çizecek şekilde dolaştı.

 

Nie Yan keskin bir hançerin kafasının arkasına yaklaştığını hissettiğinde bir anda kenara kaydı ve Boğucu Vuruş'tan kaçındı. Bileğinin bir hareketiyle Ters Hain Bıçak kullanarak misilleme yaptı.

 

Dünyanın Kralının saldırısı boşa çıktığı gibi vücudu da artık görünür olmuştu. Nie Yan'ın bu kadar hızlı şekilde tepki verebilmiş olmasına çok şaşırmıştı.

 

Dünyanın Kralı rakibinin misilleme hamlesinden kaçınırken silueti bulanıklaştı. Bu, Yüce Hırsız olmanın verdiği bir Özgürlük Becerisi olan, Hayalet Adımı’ydı! Kendisi de Delme kullanarak Nie Yan'ın saldırısına misilleme yaptı.

 

Kozların ilk paylaşımı sonrasında Dünyanın Kralının düşünce yapısındaki bütün kibir kaybolmuştu. Nie Yan'ın yakın dövüş tarzı oldukça zorlayıcıydı. Çaresizlikten başka bir şey hissedemiyordu.

 

Çılgın Hırsız gerçekten de şöhretine yakışır birisiydi.

 

Nie Yan'ın kendine olan güveni tamdı, nasıl bir tehlikenin içinde olursa olsun panik yaşamıyor gibiydi. Bu şekilde, gücünü tam potansiyelinde kullanabiliyordu.

 

Nie Yan Rüzgar Adımı ile bu saldırıdan kaçındı ve 15 metre ileride tekrar ortaya çıktı. Arkasını dönerek Dünyanın Kralına bir bakış attı. Az evvelki Hayalet Adımı ve Delme Nie Yan'ın bir deja vu yaşamasına sebep olmuştu.

 

Saldırmak yerine geri çekilip pasif kalmayı seçmesinin sebebi bu deja vu hissiydi.

 

Nie Yan bakışlarını Dünyanın Kralının gözlerine diktiğinde zihninde bir şey parladı. Süngü?

 

Süngü ve Dünyanın Kralının dövüş tarzları arasındaki benzerlik Nie Yan'ın içinde bir şüphe uyandırmıştı. Üstelik hem Dünyanın Kralının hem de Süngü'nün yakın arkadaşlarına verdiği yüksek değeri de hatırladı. Söylentilere göre önceki zaman diliminde Dünyanın Kralının bir anda ortadan kaybolmasının sebebi, yakın arkadaşlarının Gök Kıran tarafından katledilmesiydi, yine aradan biraz zaman geçtikten sonra ise Gök Kıran da kimliği belirsiz birisi tarafından suikasta uğramıştı. Son olarak, Xie Yao'nun villasının önünde Süngü ile Deste'nin arasında geçen sohbetten Nie Yan'ın duyduğu kadarıyla Süngü ile Dünyanın Kralı çok benzer hikayelere sahipti.

 

Nie Yan şu anda Süngü ile Dünyanın Kralının aynı kişi olup olmadığı konusunda düşünüyordu.

 

"Küçük bir bahis oynamaya ne dersin?" Nie Yan kararını vermişti. Dünyanın Kralı ile Süngü aynı kişi olsun ya da olmasın, Dünyanın Kralını kendi tarafına çekmeye kararlıydı!

 

"Ne tür bir bahis?" Diye sordu Dünyanın Kralı. Dünyanın Kralının şaşırdığı şey ise önceki gün karşılaştığı Nie Yan isimli kişinin Nirvana Alevi olmasıydı. Dünyanın Kralı bu konuda kesindi. Gerçek hayattaki yaptıkları karşılaşmadan sonra Nie Yan'ın hamleleri ve saldırı alışkanlıkları hala zihnindeydi. Bu saldırı alışkanlıkları Dünyanın Kralının uzun yıllar boyunca savaş alanlarında bulunarak elde edebildiği alışkanlıklara benziyordu.

 

Nirvana Alevi'nin gerçek hayattaki kimliği oyuncular tarafından bilinmiyordu. Bilgilerini insan içinde hiçbir zaman paylaşmıyordu, bundan dolayı çok az insan onu gerçek hayatta tanıyordu.

 

Kısa süreli bir karşılaşmadan sonra Dünyanın Kralı, Nirvana Alevi'nin aslında Nie Yan olduğunu anlamıştı!

 

"Burada PvP yapacağız. 100 metre çapındaki her yer arenamız olacak." Süngü bir paralı askerdi ve her paralı askerin bir fiyatı vardı. Nie Yan şu anda Nie Ailesi Mali Grubunun bu fiyatı karşılayabileceğinden emindi.

 

"Kazanırsam ve kaybedersem ne olacak?" diye sordu Dünyanın Kralı. Nie Yan'ın nasıl bir oyun peşinde olduğunu anlamaya çalışıyordu.

 

"Eğer ben kazanırsam, bana sadakatinin üzerine söz vereceksin. Dahası, Niuren Birliğinin kapısı sana açık olacak, ayrıca elimde barındırdığım dört bölümü de sana vereceğim. Yakın arkadaşların olan kardeşlerine gelince, onların ilk olarak birliğin şubelerine katılmalarına izin verebilirim. Seviyeleri ve ekipmanları yeterli seviyeye ulaştığında onlar da Niuren Birliğine katılabilirler. Eğer ben kaybedersem, elimdeki dört bölümü sana vermek bir yana, Kötücül Mücevheri de sana vereceğim, bu şekilde bir Berrak Dansçı olabilirsin," Nie Yan gülümseyerek açıklamasını yaptı. Nie Yan'ın yüzündeki ifadeye bakılırsa, bir şeyler planladığı belli oluyordu.

 

Dünyanın Kralı bu bahsi kabul ettiğinde kazansa da kaybetse de Düzen Kitabının dört bölümünü elde edebilecekti. Böyle bir teklifi kim reddedebilirdi ki?

 

"Bu bahiste senin çıkarın ne ki?" diye sordu Dünyanın Kralı. Sonuçta savaşı kimin kazandığı fark etmeksizin Nie Yan dört bölümü de vermeyi kabul etmişti.

 

"Benim çıkarım mı? Senin sadakatin! Ben kazanırsam sen Niuren Birliğinin bir parçası olacaksın. Ne olmuş yani dört bölümü sana hediye etmişsem? Eşyalar sadece birer objeden başka bir şey değil!" Nie Yan dürüst bir tavırla konuştu. Nie Yan istediği zaman harika eşyalar elde edebiliyordu. Neden dört adet bölümü umursayacaktı? Üstelik bunun yanında, tuzağını da başarılı şekilde kurabilmişti. Dünyanın Kralı Nie Yan'ın sözlerindeki tuzağı fark etmemişti.

 

Dünyanın Kralının önceki zaman diliminde Gök Kıran'ı öldürmeye ne kadar büyük bir kararlılıkla uğraştığını bilen Nie Yan, bu elemanın verdiği sözden dönmeyen birisi olduğunu anlayabiliyordu.

 

"Güzel. Bahsi kabul ediyorum. Verdiğin sözü unutma. Ben pasif kalmayı seven birisi değilim. Umarım Kötücül Mücevheri ve dört adet bölümü elinden aldığımda pişman olmazsın. Elbette, eğer kaybedersem, ben de sana verdiğim sözü tutacağım," diye cevapladı Dünyanın Kralı. Nie Yan kendisini ikna etmişti. Ayrıca Dünyanın Kralı oyuncuların Nie Yan'a neden bu kadar hayranlık duyduğunu anlayabiliyordu. Bugün Nie Yan'ı yense bile, yine de Niuren Birliğine katılmayı kafasına koymuştu.

 

Dünyanın Kralının asıl merak ettiği şey ise Nie Yan'ın kendisine neden bu kadar güvendiğiydi. Eğer sözünden cayıp elindeki dört bölümle beraber buradan kaçarsa da şansına küsecekti.

 

Yine de, Dünyanın Kralı bu iyi niyetli konuşma karşısında etkilenmişti. Doğal olarak böyle bir şey yaşanırsa bir daha Nie Yan'ın yüzüne bakmazdı.

 

"Hamlemi yapıyorum!" Dünyanın Kralı konuşmasını bitirince hançerini kaldırarak Nie Yan'a doğru atıldı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44235 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr