Dışarıdaki sekiz güvenlik görevlisinden üç tanesi keskin nişancının görüş alanından çıkabilmeyi başarmıştı. Güvenlik görevlilerinin çatıştığı düşman yetenekliydi. Kaşla göz arasında üç adet güvenlik görevlisini yere sermişti bile. Açıkta kalan iki güvenlik görevlisi ise villanın içine kaçmaya çalışıyordu fakat keskin nişancı onların hareket etmesine izin vermiyordu. Güvenlik görevlilerinin hamle yapması oldukça zordu. Hepsi de askerlik görevlerindeyken gazilik unvanı almış kişilerdi. Güçleri ve savaşa olan farkındalıkları kesinlikle küçümsenemezdi, fakat karşılarında bir keskin nişancı olması onları çok zor bir duruma sürüklemişti.

Kaçmayı başarmış olan üç güvenlik görevlisi sonunda keskin nişancının nerede saklandığını bulabilmişti fakat oraya ulaştıklarında nişancının çoktan mekanı terk ettiğini fark ettiler.

Deste'nin ölümünden sonra Süngü camdan atlayarak dışarı çıkmıştı. Çok geçmeden silueti karanlığın içinde silindi ve iz bırakmadan kayboldu.

Süngü'nün uzaklaşmasını izleyen Nie Yan sessizliğe büründü. Süngü'nün kendisine gelip gelmeyeceği konusunda emin değildi.

"Nie Yan, neden böylesine tehlikeli bir adamı yanına almak istedin?" Xie Yao olayları kavrayamamıştı. Deste'nin cesedinin etrafından dikkatlice dolaşarak sormuştu sorusunu.

"Bilmem. O elemanı güvenilir buldum," Nie Yan nasıl bir cevap vermesi gerektiğini bilmiyordu.

Xie Yao'nun gözleri bir parça şüphe ile parıldadı. Her ne kadar neler döndüğünü tam olarak anlayamamış olsa da yine de soru sormamayı tercih etti.

Bir süre sonra uydu sistemlerinin görüntüsü normale dönmüştü. Bulutlu Su bölgesi geniş bir güvenlik görevlisi grubunu Xie Yao'nun villasına yönlendirmişti.

Nie Yan Xie Yao'ya ebeveynlerini aramasını ve şu anda güvende olduğunu belirtmesini söyledi. Ardından sessizce arabasını çağırarak gecenin karanlığında kayboldu.

Keskin nişancı hala dışarıda serbestçe dolaşıyordu. Bu eleman oldukça tehlikeliydi.

Nie Yan tetikçilerin nasıl iş yaptığını iyi biliyordu. Hedeflerini öldürmekten kolay kolay vaz geçmezlerdi. Bulutlu Su bölgesinin güvenlik görevlileri sayısı ortama daha kalabalık şekilde geldikçe Xie Yao'nun hayatı da gittikçe daha büyük bir tehlikeye batıyordu.

Thrawn marka arabasında caddeler arasında hızlanarak ilerledi, sonunda kendi ailesinin villasına gelmişti.

Xie Yao'yu hedef alan kişiler muhtemelen Xie Yao'nun hala Bulutlu Su bölgesinde olduğunu tahmin edemezdi. Bazen en tehlikeli yerler en güvenli yerler olabiliyordu.

Nie Yan ve Xie Yao beraber Nie Yan'ın villasına gelince Xie Yao ebeveynlerini tekrar aradı ve her şeyin yolunda olduğunu söyleyip neler olduğunu anlattı. Xie Yao'nun hayatının tehlikede olması durumu elbette hem Yükselen Ejder Mali Grubunu hem de Şan Mali Grubunu karmaşaya sürüklemişti. Derhal meselenin arkasını araştırmaya başlamışlardı. Değerli prenseslerine kimin el uzattığını öğrendikleri an itibariyle birleştirdikleri güçlerini suçlu kişinin üzerine salacaklardı.

"Babam seninle konuşmak istiyor."

"Tabii." Nie Yan telefonu Xie Yao'dan aldı. Xie Jun'un muhtemelen kendisinden bir şey yapmasını isteyeceğini düşünmüştü.「Amca, ne yapmamı istersin?」

「Xie Yao sana emanet. Onu güvende tut lütfen. Onun şu anda halka açık yerlere çıkması güvenli değil. Onun senin evinde kalması muhtemelen en güvenli seçenek olacaktır. Bu meseleyi hallettikten sonra gelip onu alacağız. Bu esnada sana zahmet vermiş olacağız.」Xie Jun ciddi bir ifadeyle konuşuyordu. Nie Yan Xie Jun'un ses tonundan meselenin aslında görünenden daha ciddi olabileceğini anladı, aksi takdirde zaten Xie Yao'nun Nie Yan'ın evinde kalmasını istemezlerdi.

「Endişelenme amca. Kızınızı kesinlikle güvende tutacağım,」dedi Nie Yan.

Nie Yan ve Xie Jun bir süre daha sohbet ettiler. Konuşmaları esnasında Nie Yan Yüzyıl Mali Grubu ile bir anlaşmazlığa düştüklerini anladı. Dahası, bu tartışma Liu Rui'nin babasından dolayı çıkmıştı.

Nie Yan buna benzer bir olayın önceki hayatında da yaşandığını hatırladı. O zamanlar Xie Yao'nun arkasındaki güçten haberdar değildi fakat bu yine de ilgi çekici bir haberdi. Hissedarlar toplantısı sırasında Xie Yao'nun büyükbabası ve Liu Rui'nin babası arasında büyük bir tartışma çıkmıştı. Bu sorun birkaç yol boyunca çözülememişti.

Nie Yan bu olaydan bir süre sonra Xie Yao ile Liu Rui'nin nişanlandığı haberini almıştı. O zamanlar aldığı bu haber sonucunda umutsuzluğa ve karamsarlığa kapılmıştı. O zamanlar aynı zamanda hayatının en çirkin dönemleriydi.

Acaba Xie Yao ile Liu Rui'nin nişanlanması bu mesele ile ilgili miydi?

「Amca, eğer benden başka bir isteğiniz varsa söylemeniz yeterli. Emin olun elimden gelenin en iyisini yapacağım.」Nie Yan önceki hayatında yaşananların tekrarlanmasına izin vermeyecekti.

Xie Jun güldü.「Bu sözler senden mi geliyor yoksa Nie Ailenden mi?」

「Benim sözlerim ailemin sözleridir!」diye cevapladı Nie Yan. Xie Jun'un kendisine tek başına yapabileceği pek bir şeyin olmadığını söylemeye çalıştığını anlamıştı.

Xie Jun şaşırdı. Nie Yan sadece 18 yaşındaydı. Baba Nie gerçekten de ailenin işleri konusunda oğluna bu kadar güveniyor muydu?

Xie Jun Nie Yan'ın sözlerini pek ciddiye almadı. Yine de, Nie Yan'ın bu ciddi tavrı iyi bir etki yaratmıştı. Kızını bu çocuğa emanet etmekte rahat hissediyordu.「Şölende sana söylediklerimi hatırlıyor musun? İkiniz de artık yetişkin insanlarsınız. İkinizi yalnız bırakırken için rahat. Sorumlu davranman yeterli.」

Nie Yan ve Xie Yao, Xie Jun'un neyi ima ettiğini anladıklarında utandılar. Özellikle de Xie Yao daha çok utanmıştı, yanakları kızarmıştı.

「Anladım amca!」Nie Yan gülerek cevapladı.

Xie Yao telefonu Nie Yan'dan alıp bir süre daha sohbet ettikten sonra kapattı.

Xie Yao önündeki birkaç gün boyunca Nie Yan'ın evinde yaşayacağını anladığında paniklemişti. Nie Yan'a bakarken yanakları kızarıyordu. "Nie Yan, ebeveynlerin hala eve gelmedi mi?"

"Hayır. Ne zaman geleceklerini bilmiyorum. Bazen şirkette birkaç kaldıkları oluyor," diye cevapladı Nie Yan. Kendi ev hayatı da Xie Yao'nun ev hayatından pek farklı değildi. İkisinin de ebeveynleri oldukça meşgul kişilerdi.

Xie Yao kafasını salladı. Kendisi buradayken Nie Yan'ın ebeveynlerinin gelmemesi aslında daha iyiydi, aksi takdirde durum Xie Yao için oldukça utanç verici olabilirdi.

Nie Yan Xie Yao'ya evi gezdirip gösterdikten sonra kendi odasının yanında bir oda ayarladı. "Benim yedek bir oyun kapsülüm yok. Burada olduğun sürece kullanabileceğin bir oyun başlığı getirtirim. Güvenliğin için, sanırım sonraki birkaç gün boyunca evden çıkmasan iyi olur. Eğer bir şeye ihtiyacın olursa istemekten çekinme."

"Tabii." Xie Yao kafasını salladı. Kendisine yabancı olan bu yeni ortamda kısıtlanmış hissediyordu.

Nie Yan Xie Yao'nun bu yanını ilk defa görüyordu. Bu durum Nie Yan'ın Xie Yao'yu koruma isteğinin artmasına sebep olmuştu.

"Senin kıyafet meseleni de çözmemiz lazım. Beden ölçülerini söyle. Teyzeme söyleyeyim de birkaç kıyafet getirsin." Nie Yan konuşurken Xie Yao'nun vücuduna baktı. İnce yapılı ve yaklaşık 167 cm boyundaydı. Bir kıza göre aslında uzundu.

Xie Yao kıyafet ölçülerini Nie Yan'a söylemeye başladı. Söz sutyen boyutuna geldiğinde ise tereddüt etti. Bunu söylemek utanç vericiydi.

Nie Yan Xie Yao'nun göğüslerine baktı, önceki sefer yatakta yaşanan olayı hatırladı. "Muhtemelen ölçülerin 36D, değil mi?" Nie Yan konuşurken arsız bir ifadeyle güldü. Xie Yao'nun vücudu oldukça iyi gelişmişti.

Xie Yao ne diyeceğini bilemez haldeydi. Nie Yan'ın tahmini neredeyse tam olarak doğruydu. Yine utanmış ve kızarmaya başlamıştı.

Xie Yao'nun kızaran yanaklarını gören Nie Yan güldü. Ona daha fazla takılmadı, bunun yerine Ah Chen'in eşini arayarak birkaç kıyafet getirmesini söyledi.

Nie Yan her şeyi ayarlamayı bitirdiğinde neredeyse şafak sökmüştü. Guo Huai'yi aradı.「Birlik ne durumda?」

「Sonunda aradın!」Guo Huai rahatlamış şekilde nefes aldı.

Nie Yan'ın aniden çıkması Niuren Birliğini zor durumda bırakmıştı. Guo Huai'nin Nie Yan'a danışmadan alamayacağı kararlar vardı. Nie Yan'la bir önceki telefon konuşmalarında Nie Yan'ın söylemlerinden zaten durumun acil olduğunu anlamıştı. Bundan dolayı onu tekrar arayarak rahatsız etme cesaretini gösterememişti.

Nie Yan Guo Huai'nin nasıl hissettiğini anlayabiliyordu. Mesele bir anda ortaya çıkmıştı, bu yüzden acilen ayrılmak zorunda kalmıştı. Neyse ki, Xie Yao'ya bir şey olmamıştı, aksi takdirde hayatı boyunca kendini affedemezdi!

「Birlikteki meseleler sakinleşti. Fakat senin ilgilenmen gereken birkaç konu var hala. Bunun yanında, seninle Savaş Tanrısı Kabilesi hakkında da konuşmam lazım. Tuoba Ailesinin altındaki beş birlik hamle yapma hazırlığında. Tuoba Ailesinin Nisode'daki gücü hala çok. Savaş Tanrısı Kabilesinin yenilgiye uğrayacağından korkuyorum. Fakat bizler başka bir savaşa daha girmeyi göze alamayız. Son savaşımızda çok büyük kayıplar yaşadık. Oyuncularımızın eski seviyelerine dönmeleri haftalar sürecektir, hatta bütün grubun eski haline dönmesini beklemek belki de aylar sürebilir. Bir başka büyük savaştan daha sağ çıkabileceğimize emin değilim,」Guo Huai durumu özetledi. Niuren Birliği daha fazla kayıp veremezdi.

Nie Yan bir süre düşündü.「Parlak Kutsal Alev, Safir Tapınak ve Kutsal İmparatorluk da ağır kayıplar verdi. Savaş Delisi İttifakını boş versek nasıl olur?」

「Mümkün değil. Savaş Delisi İttifakı şu anda birçok rakip birlikle çatışmada. Hala Hilderlocke'ı birleştiremediler. Daha fazla kayıp vermezler.」Guo Huai başını iki yana sallayarak konuştu. Bu meseleyi uzun zamandır düşünüyordu. Hilderlocke'nın durumu karmaşıktı!

「Savaş Tanrısı Kabilesi kolay kolay düşmez. Bakalım olaylar nasıl gelişecek,」dedi Nie Yan. Şu anda yapabilecekleri tek şey buydu. Niuren Birliğini Savaş Tanrısı Kabilesi için tehlikeye atamazdı.

「Tuoba Ailesi bunu belli ki önceden planlamış. Zaten belli ki bu yüzden bizim Büyücü İttifakı, Kana Susamış Kılıçlar ve İlahi Muhafızlarla savaşmamızı beklemişler. Savaş Tanrısı Kabilesine rahat şekilde destek sağlayamayacağız,」Guo Huai endişeli bir ses tonuyla konuştu.

Nie Yan önceki hayatında yaşananları hatırladı. Önceki hayatında Savaş Tanrısı Kabilesi bu kadar hızlı bir gelişim göstermemişti. Önceki hayatında şu anki zamana tekabül eden vakitte Tuoba Ailesi ile yarışacak güçte değillerdi. Tuoba Ailesi Nisode'u birleştirmek için güç toplamaya başladığında asıl olaylar da başlamıştı.

Fakat şimdiki hayatta Savaş Tanrısı Kabilesi Tuoba Ailesinin dikkatini daha erken çekmişti. Güçsüz bir deve yine de sağlam bir attan daha büyüktü. Eğer Savaş Tanrısı Kabilesi ile savaşa girerlerse, hangi tarafın kazanacağını kestirmek çok zordu.

Savaş Tanrısı Kabilesi muhtemelen ellerindeki kaleleri vermezdi. Şu anki tek seçenekleri durumu gözlemlemekti.

Nie Yan Guo Huai'ye bir liste verdi, listede Niuren Birliğinin son savaşında seviye düşmemiş olan 2,000 adet elit oyuncusu vardı, bu kişilere ellerinden geldiğince Savaş Tanrısı Kabilesine yardım etmelerini emretti. Kendisine gelince, kendisi kesinlikle Nisode'a gidemezdi. Kendisinin işi zaten başından aşkındı.