Bölüm 433: Keskin Nişancı!

avatar
3137 63

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 433: Keskin Nişancı!


Savaşla ilgili son meseleleri de hallettikten sonra Nie Yan Cripps Kalesi'ne döndü. Ortam oldukça kalabalıktı. Son dönemdeki altın ve birlik bağışları sayesinde herkes ekipmanlarını tazeliyordu, ya birlik hazinesinden takas yapıyorlar ya da pazardan yenilerini alıyorlardı. Beş seviye düşüş yaşayan oyuncular gruplar oluşturuyor ve farklı seviye kasma bölgelerine yola çıkıyorlardı.

 

"Merhaba Küçük Su. Sulgata Kabristanına beraber gitmeye ne dersin?"

 

"Tamamdır."

 

"Grubumuzda hala bir Rahip eksik. Birlikte bize katılacak birini tanıyor musun?"

 

Bugün doğal olarak normalden fazla sayıda oyuncu zindanlara gitmek için fırsat arıyordu. Çoğu kişi seviye düşüşü yaşamıştı ve kaybettikleri seviyeleri geri kazanmak için can atıyorlardı.

 

"Patron!"

 

"Patron, geri gelmişsin!"

 

 

Nie Yan'ın gelişini gören oyuncular onu karşılamak için hareketlendiler. Hepsinin de yüzü heyecan ve saygı ile doluydu. Bu durum zaferin getirdiği mutluluktu.

 

Nie Yan birliğin karargahına girdi. Niuren Birliğinin bütün elit oyuncuları burada toplanmıştı. Son yaşanan savaşın olayları hakkında heyecanlı şekilde konuşuyorlardı. Nie Yan'ın gelişini gördüklerinde yaptıkları işi bırakarak onu karşılamaya kalktılar.

 

"Patron, gerçekten de kazandık!" Ölümsüz Hergele heyecanlı şekilde konuştu. Bu savaş zor kazanılmış bir savaştı. Birlikteki neredeyse bütün elit oyuncular ölmüştü, Büyücüler ise biraz daha az kayıp vermişti, yaptıkları şey Kripta Lordunu çağırmak olduğu için savaşa fiziki olarak katılmamışlardı.

 

Birlikteki herkes zaferin tadını çıkarmakla meşguldü. Ortam tıpkı fırtınadan sonra çıkan güneşin altında parlayan bir gökkuşağı gibiydi. Yapılan zorlu işler sonunda meyvesini vermişti. Niuren Birliği çok zorlu şartlar altında yol almış ve sağ çıkabilmişti, bütün rakiplerini sildiği gibi bir de üzerine Kalor'u birleştirmişti.

 

Bu, tarif edilemez bir histi.

 

"Evet, kazandık." Nie Yan hafifçe gülümsedi. Birliktekilerin içinde bulunduğu ruh halini anlayabiliyordu. "Herkes şu anda seviyelerini yükseltmekle meşgul olmalı. Bugünden sonra, Kalor bize aittir! Bu bölgedeki tek hükümdar bizleriz. Bütün düşmanlarımız bölgeden sürüldü. Kalan inatçı rakipler ise bizim otoritemizi kabul edene kadar öldürülecek! Otoritemizi kabul edenlere ise adil davranılacak!

 

Kalor'daki tanınan otorite olarak Niuren Birliği, kendi otoritesini tanıtmalı ve kendisine karşı olanları baskılamak zorundaydı.

 

Nie Yan'ın sözlerini duyan herkes tezahürat yapmaya başladı. Uzun süre boyunca uğraş verdikten sonra sonunda Kalor'u ele geçirmişlerdi. Bu durum kesinlikle kutlanmaya değerdi!

 

Bundan sonra çok daha rahat edeceklerdi.

 

Bütün birlik üyeleri kutlama yapıyordu, özellikle de birlik sohbet ekranında. Üyelerin birçoğu kendini zor tutuyordu. Kalor'un birleşmesi ile beraber birlik üyeleri de gelişecekti.

 

Nie Yan içinde bulunduğu durumu bir fırsat olarak kullanarak herkesin bu durumdan faydalanmasını sağlamıştı. Birlik üyelerinin hızlı gelişmesi Kalor'un tek vücut olmasından sonra oldukça hızlanacaktı. Bu şekilde alt kademe oyuncular kendilerine değer verildiğini hissetmişlerdi.

 

Nie Yan daha sonra Kılıç Parıltısını bir ordunun başına görevlendirerek kalan kalelerin de alınmasını emretti, bu şekilde birliğin elde edeceği kâr daha fazla olacaktı. Dahası, hala Savaş Tanrısı Kabilesine daha fazla kale elde etmeleri için yardım etmeliydi, bu şekilde Nie Ailesi Mali Grubu genişlemesine devam edebilecekti.

 

Nie Yan Niuren Birliğinin mühendislerine Alev Püskürten Arbaletin şemasını verdi ve onlara derhal üretime başlamaları için emir verdi. Bu arbaletler kuşatma savunması yaparken şart olacaktı. Bu arbaletleri kurduktan sonra kalelerin savunma güçlerini oldukça artıracaklardı, bu durum da Büyücü İttifakı ve İlahi Muhafızlar gibi tekrar saldırı planı yapan birlikleri durduracaktı.

 

Kısa süreli kutlamalardan sonra birlikteki herkes çalışmasına döndü. Şu an içinde oldukları durumda rahat olmalarının imkansız olduğunun farkındalardı. Büyücü İttifakı ve İlahi Muhafızların tekrar ne zaman saldıracağı konusu bir muammaydı. Hızlı şekilde seviye yükselmeleri lazımdı, aksi takdirde yenilgiye mahkum kalacaklardı.

 

Nie Yan her şeyin yürür vaziyette olduğunu görünce rahatlamış hissetti. Yakın gelecekte Niuren Birliğinin elit oyuncularını beraberinde seviye atlamaya götürebilirdi. Ondan sonra ise belirli aralıklarla Yeraltı Dünyası'na giderek kaynak toplayabilirdi. Bunun yanında, hala Sulgata'nın Gölgesi'nin son parçasını bulmalıydı, bu şekilde Efsanevi ekipmanın ilk parçasını elde edebilirdi.

 

Sulgata'nın Gölge Çizmesi!

 

Bütün parçalar yerine konulduktan sonra Sulgata'nın Gölgesi olağanüstü statülere sahip olacaktı. Ortalamanın üzerinde güce sahip bir Efsanevi ekipman olarak düşünülebilirdi.

 

Bu süreç içerisinde Nie Yan Efsaneci eşya parçalarının yerlerini hatırlamaya çalışmaya büyük bir zaman ayırdı, Alt Efsanevi ve Efsanevi kademe eşyaları düşünerek bir kağıda hatırladıklarını yazdı ve bunu birkaç elit oyuncuya verdi. Eğer bir ya da iki parça bulabilirlerse ekipmanlarının kalitesi oldukça yükselecekti.

 

Ayrıca daha evvel Karanlığın Bakışı'ndan öğrendiği Gölge Dansçısı tekniklerini de birkaç defa kopyalayarak birlikteki güvenilir Hırsızlara dağıttı. Bu oyuncular güçlendikçe ileride onlara Gölge Dansçısı olmaları için bir şans vermeyi umuyordu.

 

Bu meseleleri de hallettikten sonra Nie Yan sonunda iyice rahatlamıştı, fakat bir anda bir şeylerin ters olduğunu hissetti. Uzun süredir Xie Yao'yu görmüyordu. Arkadaşlar listesini kontrol ettiğinde Xie Yao'nun isminin son kullanılanlar kısmından kaybolduğunu fark etti. Hatta uzun süre evvel listeden çıkmıştı.

 

Şu anda saat gece 2 civarıydı. Bu saatte online olmaması ilginçti.

 

Nie Yan sanki kötü bir şeyler olacak gibi bir hisse kapıldı fakat anında kendini silkeleyerek bu histen kurtuldu. Xie Yao'nun muhtemelen bir işi çıkmıştı ve bu yüzden online gözükmüyordu.

 

Nie Yan aslında şu anki mutluluğunu Xie Yao ile paylaşmak istiyordu. Çabaları sonunda meyvesini vermişti, önceki hayatının karanlık anıları yavaşça siliniyordu. Muzaffer Dönüş ve Kana Susamış Kılıçlar artık yavaş yavaş tarihin tozlu sayfalarına gömülüyordu. Aynı zamanda Yüzyıl Mali Grubunun İnanç içerisindeki nüfuzunu da seyreltmişti. Gelecekte neler olacağı her ne kadar hala belirsiz olsa da kendi gerçekliklerine bağlı kaldığı sürece her şeyin yolunda gideceğine dair inancı tamdı.

 

Artık karanlık bulutlar açılmıştı, kendisini bekleyen gelecek parlaktı. Xie Yao ile önündeki hayat mutluluk doluydu!

 

Nie Yan tam da bunları düşünürken Xie Yao'dan bir mesaj aldı. Nie Yan, evimde yabancılar var, nasıl olduğunu anlamadım ama bir şekilde güvenlik sistemini devre dışı bırakmışlar. Korkuyorum.

 

Bu mesaj Xie Yao'nun gerçek hayattaki telefonundan gönderdiği bir mesajdı.

 

Xie Yao'nun ebeveynleri meşguldü, bir süredir evde yoklardı. Xie Yao şu anda evde yalnızdı.

 

Nie Yan'ın kalbi bir anda endişe ile dolup taştı. Acele şekilde Guo Huai ile iletişime geçti.Bir işim çıktı. Oturumu kapatıyorum.

 

Daha yapılması gereken çok iş var. Az evvel aldığım habere göre Savaş Tanrısı Kabi-Guo Huai Nie Yan'ı Tuoba Ailesi'nin bir karşı saldırı planında olduğuna dair bilgilendirmek istemişti.

 

Umrumda değil! Söylediğin her ne ise ben dönene kadar bekleyebilir. Düşmanlar birlik olup Cripps Kalesi'ne saldırsa bile umrumda değil!Nie Yan yüksek sesle konuştu. Guo Huai konuşmasını bitiremeden kapattı.

 

Nie Yan oyun kapsülünden çıktı. Kıyafetlerini giyip eşyalarını aldıktan sonra hızla garaja ilerledi ve arabasına atlayıp son hız Xie Yao'nun evine yola çıktı.

 

Bulutlu Su bölgesi Huahai bölgesindeki en kaliteli güvenlik sistemine sahip olan villa bölgesiydi. Güvenlik sistemleri uydu bağlantılıydı. Yabancı ve tehlikeli kişilerin gelişmiş ve özelleştirilmiş ekipmanlar kullanmayıp uydulara yakalanmadan bu sistemlerden geçmesi imkansızdı.

 

Yabancı kişiler uydular tarafından görünmez olmadığı sürece, yönetim derhal uyarılıyordu ve bunun sonucunda bütün Bulutlu Su bölgesi güvenlik gereği kapatılıyordu. Bu durum güvenlik teknolojisinin en gelişmiş haliydi. Bulutlu Su bölgesini izleyen uydular en gelişmiş uydu sistemleriydi. Yabancı kişilerin bu sisteme yakalanmadan güvenliği geçebilmesi demek en gelişmiş askeri kademe teknolojiye sahip olmaları demekti.

 

Fakat, arkalarında biraz güç olması ile beraber bu askeri kademe teknolojiyi elde etmeleri de çok zor değildi.

 

Eğer Xie Yao'ya bir şey olursa...

 

Nie Yan'ın göğsü sıkıştı. Anında bu düşünceyi aklından çıkardı. Böyle bir şeyin olmasına asla izin vermezdi!

 

Arabası Bulutlu Su bölgesinin sokaklarında son hızda ilerliyordu. Köşeyi döndükten sonra Xie Yao'nun evinin 60 metre uzağına park etti. Daha fazla yaklaşırsa düşmanı uyandırabilirdi.

 

Arabasından çıktıktan sonra eğilerek ve gölgelere saklanarak ilerlemeye başladı. Bu hamlesi uzun zamandır Hırsız sınıfı oyuncu olmasından kaynaklıydı. İçgüdüsel olarak kendini korumaya alarak ilerliyordu.

 

Nie Yan şimdi otoritelerin enden İnanç'ı zararlı gördüğünü anlamıştı. Her oyuncunun dövüş yeteneği bu oyun sayesinde gelişebiliyordu, bu oyun sanki bütün dünya genelinde verilen bir askeri eğitim gibiydi. Oyunu oynamaya başladığından beri, vücudunda her anlamda bir gelişme yaşandığını hissedebiliyordu.

 

Bölgeye kurulu olan güvenlik ekipmanlarına baktı, her sistem normal şekilde çalışıyor gözüküyordu. Fakat sistem muhtemelen heklenmişti. Xie Yao'nun evinin bahçe duvarından atlayarak bahçeye giriş yaptı. Çalıların arasından gizlenerek ilerledi ve eve yaklaştı.

 

Fakat buraya gelirken üzerine koyu renkli kıyafetler giymeyi unutmuştu.

 

Xie Yao'nun evinin dışı karanlık bir dekora sahipti. Evin etrafı ürkütücü bir sessizliğe sahipti.

 

Nie Yan eve yaklaşınca ön kapının dışında iki adet siluetin bir konu hakkında konuştuğunu duydu. Elbette bu duruma şaşırmıştı. Bunlar Xie Yao'nun bahsettiği yabancılar mıydı?

 

Bu ikili Xie Yao'ya zarar vermek için burada olabilirdi. Fakat bu ikili neden kendi aralarında dövüşecekmiş gibi görünüyordu? Acaba ikisi aynı tarafta değiller miydi?

 

Nie Yan gece görüşü gözlüklerini giydi, evinden çıkarken aldığı eşyalardan bir tanesiydi bu. Aslında yanına alırken gözlüklere ihtiyacı olacağını düşünmemişti.

 

Gözlüklerini taktıktan sonra yaklaşık bir kilometre uzaklıktaki bir çatının üzerinde kırmızı bir ışık huzmesini fark etti. Tanrım! Bir keskin nişancı tüfeği! Tüfeği elinde tutan kişi an itibariyle ön kapının dışında birbirleri ile tartışan iki kişiden birine nişan alıyordu.

 

Neler oluyordu böyle? Acaba bu ikiliden biri Xie Yao'ya yardım etmek için mi buradaydı?






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44265 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr