Bölüm 427: Araknit Lordunun Ortaya Çıkışı

avatar
2871 66

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 427: Araknit Lordunun Ortaya Çıkışı


 

Nie Yan Çılgın Kılıçtan düşenleri toplayıp Rüzgar Adımıyla Kana Susamış Kılıçlar oyuncularının arasında gözden kayboldu.

 

Güneş ise doğrudan Belirsiz Işınlanma Parşömeni kullanmıştı.

 

Çılgın Kılıcın ani ölümü Kana Susamış Kılıçları şoka uğratmıştı. Nie Yan ve Güneşin birlikte çalışıp onu öldürmeleri kimsenin beklemediği bir şeydi.

 

Çılgın Kılıç yüksek savunmaya ve 4.200'den fazla cana sahip bir Yüce Savaşçıydı. Üstelik on kadar Rahip sürekli olarak onu iyileştiriyordu. Bu şartlar altında ölmesi hayret vericiydi.

 

Normalde onun kadar güçlü bir Savaşçı, yarım dakika boyunca karşılık vermeden bir Hırsızın saldırısına uğrasa yine ölmezdi.

 

Çılgın Kılıç ölünce Kana Susamış Kılıçlar başsız tavuğa dönmüşlerdi. Yükselen Melek emirleri veren kişi olsa da bunu Çılgın Kılıç aracılığıyla yapıyordu. Oyuncular şu anda lidersizlerdi.

 

Komuta zinciri çökmüştü.

 

Çılgın Kılıç suikastının başarısı Niuren Birliğinde sevinçle karşılandı.

 

"İşte bu! Patron İzmaritin intikamını aldı!"

 

"Güneşi unutma! O da harikaydı!"

 

...

 

Niuren Birliği güçleri düşmanın sayısından ötürü geri çekilmek zorunda kaldıkları halde, suikastın başarıya ulaşmayı onlara dayanacak azim ve savaş ruhu kazandırmıştı.

 

Nie Yan'ın getirdiği 1.000 kişilik elit ordusu ağır kayıplar vermiş, yine de düşman tarafından tam 800 elit öldürmüştü.

 

Cripps Kalesinin önündeki savaşta savunma hattını sağlamlaştıran Kana Susamış Kılıçlar, iki Zırhlı Mancınık sayesinde Niuren Birliği tarafını perişan etmişti.

 

Meydan muharebesinde mancınıkların gücü açığa çıkmış, fırlattıkları gülleler Niuren Birliği oyuncularını toplu olarak katletmeye başlamıştı.

 

6.000'den fazla oyuncusunu kaybeden Niuren Birliği tarafı için vaziyet iyi görünmüyordu. Buna rağmen cesaretlerini kaybetmeden düşmana hücum ederek Kana Susamış Kılıçlara ağır kayıplar verdiriyorlardı.

 

Niuren Birliği oyuncularının dalga dalga ileri atılması, Kana Susamış Kılıçları korkutuyordu.

 

"Lanet olsun! Kafayı yemiş bunlar!"

 

Amansız saldırılar Kana Susamış Kılıçları geri çekilmeye zorluyordu. Lakin Zırhlı Mancınıkların olağanüstü başarısı Niuren Birliğini zora sokuyordu.

 

Savaş bütün şiddetiyle devam ederken yeri göğü inleten bir ses duyuldu ve etraftaki tepelerde Safir Tapınak ile Kutsal İmparatorluk ordusu belirdi.

 

Nie Yan sesli çağrı isteği aldı. Cevap verdiğinde Miskin Tilkinin kahkahasıyla karşılaştı.Gecikme için üzgünüm. Ama güzel bir giriş yaptık değil mi? Fa Lan da geldi!

 

Safir Tapınak ile Kutsal İmparatorluk güçleri tepelerden inerek Kana Susamış Kılıçlar ordusunun içine daldı. Her yerde savaşan insanlar varken meydan iyice karışmıştı. Kimin kim olduğunu ayırt etmek bile güçtü.

 

Niuren Birliği, Safir Tapınak, Kutsal İmparatorluk ve beş yan lonca, düşman tarafının üç katı kadar kalabalık olduğundan durumu kısa sürede tersine çevirmişlerdi. Denge Niuren Birliği lehine değişmişti.

 

Takviye kuvvetlerle birlikte herkes daha bir canlı savaşır olmuştu.

 

"Millet, Safir Tapınak ile Kutsal İmparatorluktan kardeşlerimiz geldiler. Hep birlikte Kana Susamış Kılıçları katledeceğiz!"

 

"Tek bir tanesi bile sağ kalmayacak!"

 

Kana Susamış Kılıçlar bozguna uğrayacak gibiydi.

 

Fa Lan araya girdi.Hemen sevinmeyin. Büyücü İttifakı ve İlahi Muhafızlar da geliyor.

 

Nie Yan güldü.Ne kadar çok, o kadar iyi. Öldürecek adam kalmayacak diye endişe ediyordum! Zamana baktığında Araknit Lordunu çağırma ritüelinin sona ermek üzere olduğunu gördü.

 

Fa Lan Nie Yan'ın bu tavrına şaşırmıştı. Düşman tarafı tedirgin edici sayıda elit oyuncu toplamıştı. Üstüne üstlük 160.000 kişilik bir orduya ve iki Zırhlı Mancınığa sahiplerdi. Yani düşman tarafı çok daha güçlüydü.

 

Şaka yapacak halde olduğuna göre rahatlayabilirim. Elinde gizli bir kozun var değil mi?

 

Miskin Tilki Nie Yan'ın başarısız olacağı bir işe girmeyeceğini biliyordu.

 

Onun sözlerini duyunca Fa Lan da konuyu kapattı.

 

Üçü muhabbet ederlerken uzaklarda göz alabildiğince uzanan dev bir ordu belirdi.

 

İlahi Muhafızlar ve Büyücü İttifakı gelmişti. Çoğunluğu yüksek seviyeli 70.000 adam getirmişlerdi. Dahası, ordunun ekipman kalitesi meydanda bulunan diğer loncalardan daha yüksekti.

 

Onca oyuncu hengameye katılınca savaş daha da büyüdü.

 

Asıl savaş hala Cripps Kalesi önünde Niuren Birliği ve Kana Susamış Kılıçların mücadelesiydi. Bu sırada Safir Tapınak, Kutsal İmparatorluk ve beş yan lonca İlahi Muhafızlar ve Büyücü İttifakı ordusuna yönelmişti.

 

Muzaffer Dönüş de uzun süreli üyelerinden oluşan 70.000 kişilik ordusunu getirmişti.

 

Parlak Kutsal Alev henüz hareket etmemişti. Savaş meydanının dışında bekliyorlardı. Bütün bunlar Nie Yan'ın planıydı.

 

Düzlükte, tepelerde, kısacası gözün görebildiği her yerde savaş vardı.

 

Tam o anda, Cripps Kalesinin arkasındaki ormanda, Araknit Lordunu çağırma ritüeli son ve en önemli aşamaya girmişti. 20 Yüce Büyücü Tang Yao'nun etrafında çember oluşturmuştu. En geniş mana kapasitesi 6.000 mana puanıyla Tang Yao'da olduğundan, Esrar Perisinin yardımıyla Araknit Lordunun ana mana kaynağı olma görevi ona düşmüştü.

 

Yao Yao, Düşkün Çocuk ve Güneşli Güney üçgen biçiminde dizilmiş ve avuçlarını gökyüzüne doğrultmuşlardı. Avuçlarından çıkan manayla oluşan girdabın gözünde İmparatoriçe Finas'ın Dişi, Gözü ve Zehir Kesesi yer alıyordu!

 

Kalan 16 Yüce Büyücü 1 metre aralıklarla çember olmuşlardı. Asaları havada uzun süredir büyülü sözler okuyorlardı.

 

Yerde ise devasa altıgen çizimi duruyordu. Dizinin üzerinde akıl almaz miktarda büyü enerjisi toplanıyordu. Altıgen dizi ansızın ışık saçmaya ve geçmişin kurban ayinlerini anımsatmaya başladı. Uzay bükülüyordu.

 

Başka bir dünyada uykuda olan varlık, uzun uykusundan uyanıyordu.

 

Bu kadim varlık eşsiz bir kudrete sahipti.

 

Altıgen dizide biriken enerji boşluğa akarak o varlığı bu dünyaya çekiyordu.

 

Yirmi Yüce Büyücünün bir saatte uzun süredir okuduğu sözlerin son kelimesini Tang Yao söyledi.

 

Şehirlerinde rakipleri olmayan İlahi Muhafızlar ve Büyücü İttifakının gücünden ötürü Safir Tapınak ile Kutsal İmparatorluk dağılma belirtileri göstermişti.

 

Daha fazla dayanamayacağız! Fa Lan'ın telaşının aksine Nie Yan sükunetini koruyordu. Safir Tapınak ile Kutsal İmparatorluk bozguna uğramak üzereydi.

 

Düştükleri durumdan kurtulmaları zordu.

 

Az daha dayanın.

 

Nie Yan saati kontrol etti. Araknit Lordunun ortaya çıkma zamanının geldiğini görünce yüzünde bir gülümseme belirdi.

 

Şiddetli bir sarsıntı savaş meydanını titretti. Havada duyulan ölüm kokusunu hissetmeyen yoktu.

 

Başka bir boyuta ait olan koku, zihinlerde ölümü canlandırmıştı. Meydandakilerin renkleri soldu.

 

Oyuncular korkuyorlardı. Ormanın içinde yerin parçalandığını gördüler. Oradan yayılan gaz herkesi huzursuz ediyordu. Savaş meydanındaki bütün oyuncuların statülerinde ciddi bir düşüş yaşandı.

 

"Neler oluyor?"

 

"Bilmiyorum!"

 

Gökyüzünden inen siyah renkli ışık sütunu ormanın içinde devasa bir çukur oluşturdu. 10 metre boyundaki koca böcek çukurdan sürünerek çıktığında vücudu görünür hale geldi. Metalik bir parıltıya sahip kara altın kabuk, sivri dikenlerle kaplı vücut ve sekiz bacak... Kafasından çıkan tek boynuz tıpkı kadim zamanlardaki canavarlarda olanlar gibiydi.

 

Sonunda gelmişti! Nie Yan sırıtıyordu. Düşman ordusunun Seviye 100 Lord ile nasıl savaşacağını görmek için sabırsızlanıyordu!

 

Araknit Lordu, 2 milyon canı olan Seviye 100 bir Lorddu!

 

Onu gören herkesin içi titredi.

 

Fa Lan şaşkınlık ve korku dolu gözlerle Nie Yan'a bakıyordu. "Gizli kozun bu muydu?" Nie Yan'ın böyle güçlü bir silahı olacağını tahmin etmemişti. Savaşın başından beri kitle imha görevi Zırhlı Mancınıklarındı. Niuren Birliğine gerçekten çok ağır kayıplar verdirmişlerdi. Fakat bu yeni silahın önünde oyuncaktan farkları yoktu.

 

Araknit Lordu savaşın seyrini değiştirebilecek bir varlıktı!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44333 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr