Bölüm 419: Katliam!

avatar
2997 64

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 419: Katliam!


 

Tepeden inen Nie Yan, Kana Susamış Kılıçlar ordusuna yaklaşıyordu. Göz alabildiğinde karşı dağlara kadar uzanan arazinin her yerine oyuncular yayılmıştı. Nie Yan yavaşça içlerine sokuluyordu.

 

Savaş naralarından ön taraftaki çarpışmanın şiddetini anlayabiliyordu. Önde tarafın aksine arka taraftakiler gruplar halinde çimlere oturmuş, pikniğe gelmiş gibi rahatlıyorlardı. Bunların elit oyuncularla alakası yoktu. En iyimser yaklaşımla orta-üst seviyede oyunculardı. Oturdukları yerden savaşla ilgili muhabbet ediyorlar, olası bir pusuyu akıllarına dahi getirmiyorlardı. Kana Susamış Kılıçların istihbarat ağı sayesinde düşmandan iz görüldüğü anda uyarılacaklardı.

 

Nie Yan araziyi inceleyip oyuncu yoğunluğunun en fazla olduğu yeri seçti.

 

20 oyuncu çimlere yayılmış, rahatça muhabbet ediyordu.

 

"Sizce kim kazanacak? Biz mi, Niuren Birliği mi?" Soruyu soran Kutsal Büyücü belli ki kendi loncasına inanmıyordu.

 

"Bilemiyorum. Sayımız daha az ve saldıran taraftayız. Ama Zırhlı Mancınıklar olduğu sürece kazanma şansımız yüksek. Niuren Birliği kalenin dışına adım atmaya korkuyor. Yakında savunma hatları çökecek. Onları bu hale getirecek kadar çok gülleyi nereden bulduğumuzu bilmiyorum. Ancak savaşa altı gün boyunca hazırlandığımız düşünülünce birkaç gün daha yetecek kadar cephanemiz olsa gerek." Altın kademe set kuşanmış Vahşi grubun lideri olduğundan söyleyecek sözü çoktu.

 

Savaşın sonucu konusunda daha iyimserdi.

 

Onun açıklamasını duyan adamlarının umutları yeşermişti.

 

Kana Susamış Kılıçlar mı kazanacak? Rüyanızda görürsünüz! Nie Yan sırıttı. Düşman oyuncular onun burada olduğundan habersiz, neşeyle muhabbet ediyorlardı. Sezgileri Nie Yan'ı tespit etmeye yetmiyordu.

 

Nie Yan Rahiplerin fazlaca olduğu bir yere gitti. Geniş çaplı muharebelerde Rahiplerin önemi yadsınamazdı. Genelde kalabalık gruplar olarak toplanıp şifa takımları kurarlardı.

 

Nie Yan etrafta en az 500 Rahip saydı. Farklı bölgelerde benzer sayıda Rahip takımları olması muhtemeldi.

 

Diğerleri gibi Rahipler de kuşatmayı konuşuyorlardı. Savaştan önce şayet Niuren Birliğine kaybederlerse loncanın zorunlu olarak dağıtılacağını ve Büyücü İttifakı ile İlahi Muhafızlara alınacaklarını öğrenmişlerdi. Böylesi bir sonuç işlerine gelmeyeceğinden bütün güçleriyle savaşmaya hazırlardı.

 

Nie Yan oyunculara iki metreden fazla yaklaşmadan içlerine kadar girdi. Her birinin yüzünü rahatlıkla görebiliyordu. Böyle kalabalık bir bölgede bulunması işten bile değildi. O yüzden Kayboluşu etkinleştirip kamuflajını güçlendirdi.

 

Üzerine yürüyen üç Rahibi gördüğünde yerinde kaldı. Rahipler gitgide yaklaşıyorlardı. 5 metre... 4 metre... 3 metre... Kaçınılmaz sonu gördüğünde adamlarına mesaj attı. Şimdi! Koordinatlarıma ışınlanın!

 

...

 

Kılıç Parıltısı tepeden savaşı izliyordu. Aşağıdaki oyuncular karınca gibi görünüyorlardı.

 

"Nirvana Alevi ne yapıyor acaba? Şimdiye varmış olmalı." Arkasındaki 29 kişiye baktı. Yerdeki ışınlanma çemberinin üzerinde toplanmışlardı. Gözleri ışık saçıyordu. Savaşmaya can atıyorlardı.

 

Uzun zamandır biriktirdiklerini yakında düşman oyuncular üzerine kusacaklardı.

 

İzmarit Kılıç Parıltısının yanına geldi. "Nirvana Alevinden haber yok mu?"

 

Kılıç Parıltısı tam cevap verecekken Nie Yan'ın mesajı geldi. "Hazırlanın! Işınlanmayı başlatıyorum!"

 

Heyecanları yüzlerinden belliydi. Kılıç Parıltısı çantasından Grup Işınlanma Parşömenini çıkarıp etkinleştirdi. 30 oyuncu yoğun bir ışıkla birlikte ortadan kayboldu.

 

...

 

Üç Rahip Nie Yan'a yaklaşıyordu. Aralarında 1 metre kaldığında ters giden bir şey olduğunu anladılar. "Hırsız!"

 

Tam o anda Nie Yan harekete geçip bağıran Rahibin boğazını Zenard'ın Kılıcıyla kesti.

 

Gırtlak Kesiği!

 

−1637!

 

Rahibin cansız bedeni yere yığıldı.

 

Düşman pususu Rahipleri telaşa sürüklemişti.

 

"Hırsız var!"

 

"Yakalayın!"

 

Nie Yan hızla kamuflaja girip uzaklaştı. Kaos ve karmaşa içinde birkaç Rahip havaya ışık topları fırlattı.

 

Aydınlık!

 

Yoğun ışık zemini aydınlattığında aralarında gezen silueti fark ettiler.

 

Savunması düşük Rahipler arasındaki Nie Yan kümese girmiş tilki gibiydi. Etrafı çekici avlarla doluydu!

 

Yakınındaki bir Rahip kaçarken sırtına inen kılıçla can verdi. Kumaş zırhı Zenard'ın Kılıcına karşı koyamamıştı. Tek hamle ölmesi için yetmişti!

 

Nie Yan'ın üzerine büyüler yağıyordu.

 

Rüzgar Adımı!

 

Rüzgar Adımının ilk saniyelerindeki dokunulmazlık sayesinde büyü saldırısını atlattı. Ardından başka bir Rahibe gidip kılıcını savurdu.

 

Rahip korku dolu bir ifadeyle yere yığıldı. O da tek hamlede ölmüştü!

 

Nie Yan'ın saldırıları kararlı ve güçlüydü!

 

"Çılgın Hırsız bu!" Rahipler saldırganı net bir şekilde görmüşlerdi.

 

"Niuren Birliği lonca lideri Nirvana Alevi burada!"

 

Nie Yan'ın buraya geleceği kırk yıl düşünseler akıllarına gelmezdi. Ordu içinde en güvenli yerlerden birinde bulunuyorlardı. Onca oyuncuyu atlatıp buraya kadar nasıl gelmişti?

 

Çılgın Hırsız için imkansız yoktu!

 

Nie Yan'ın korkunç saldırıları onları dehşete düşürmüştü.

 

Bazıları paniğe kapılıp kaçmaya başlamışlardı. Kalanlar ise büyülerini hazırlıyorlardı.

 

Nie Yan rakipsiz hızı sayesinde aralarında dolaşarak Rahipleri birer birer indiriyordu.

 

"Kaçmayın! Hep birlikte onu öldürebiliriz!"

 

50 kadar Rahip gözlerine Nie Yan'ı kestirmişti. Birkaç Aydınlık dışında geri kalanlar saldırı büyüleri hazırlıyordu. Nie Yan ne kadar inanılmaz biri olsa da yoğun büyü saldırılarına dayanamazdı.

 

Rahipler büyülerini hazırlarken bir anda 30 oyuncu ortaya çıktı. Kılıç Parıltısı ve diğerleri gelmişlerdi.

 

Karşılarındaki tabloya kısa sürede ayak uydurdular. İlk önce Savaşçılar ilerledi.

 

Taarruz!

 

Taarruz!

 

Dört bir yandaki düşmanlarının üzerine kalın zırhları, kılıç ve kalkanlarıyla koştular.

 

Rahipler hazırlıksız yakalanmışlardı. Daha ne olduğunu anlamadan Savaşçılarla yüz yüze gelmişlerdi. Nie Yan'ın ilk saldırısından sonra tam kendilerine gelecekken daha büyük bir saldırıyla karşılaşmışlardı.

 

İzmarit kanat çırpan ejderha gibi havaya sıçrayıp altı metre yükseldikten sonra Mikas Fırtına Kılıcını kaçan Rahip grubunun üzerine indirdi. İçerisinde şimşekler çakan bir hortum peyda olup beş metre yarıçapındaki alanda bulunan onlarca düşmanı imha etti.

 

"Vay canına! O beceri neydi? Harikaymış!" Kenarsız fal taşı gibi açılmış gözlerle karşısındaki manzarayı izliyordu. Gördükleri ister istemez onu meraklandırmıştı.

 

"Fırtına Ejderhasının İnişi. Beğendin mi?" İzmarit tatminkar ifadesiyle güldü. Gözlerini sıradaki hedeflerine dikip Taarruz ile altı Rahibi daha alt etti.

 

Kara Cennet, Genç Yedi, Aykız ve Boyalı Tülbent takım arkadaşlarına statülerini ciddi oranlarda artıran kutsamalar destek oluyorlar,

 

Güneş, Tek Vuruş Yemini ve diğer Hırsızlar düşmanların arasında rüzgar gibi esiyorlardı.

 

Rahiplerin yarısından fazlası kısacık sürede yok edilmişti. Her şey bir anda gerçekleşmişti. Takım ışınlandığından bu yana daha 30 saniye bile geçmemişti. Etraftaki Kana Susamış Kılıçlar oyuncularının tepki verecek zamanları olmamıştı. Gerçi böyle güçlü oyuncuların bir anda ortalarında belirmesini kimse beklemiyordu.

 

Niuren Birliği oyuncuları dört grup haline dört ana yöne ilerliyordu.

 

Önlenmesi mümkün olmayan bir tempoyla düşmanın kalbine hançer gibi saplanmışlardı.

 

Bulundukları tepe üzerinde Çılgın Kılıç Nie Yan'ın baskınını haber almıştı. Rahiplerin bulunduğu tarafa baktığında ortalarında büyük bir boşluk oluştuğunu gördü. 1 dakikadan kısa sürede 400 Rahip ölmüştü.

 

"Neler oluyor?" Yükselen Melek  olayın farkına varmıştı.

 

"Niuren Birliği baskın yaptı. Nirvana Alevi adamlarımızın ortasına 30 oyuncu ışınladı!" Çılgın Kılıç Niuren Birliğinin bir şey yapmamasını zaten garip buluyordu. Nie Yan ve diğerlerinin ortaya çıkışı Niuren Birliğinin karşı saldırısının başlangıcını işaret ediyordu!

 

Yükselen Melek önündeki araziye baktı. Kana Susamış Kılıçlar çok sayıda Rahip kaybetmişti. Derin düşüncelere daldı. Çılgın Hırsızı yalnızca hakkında okuduğu raporlar kadar tanıyordu. Tek bildiği Zümrüt İmparatorluğunda olağanüstü biri olduğuydu.    

 

Ancak o bunu umursamıyordu.

 

"Gidelim. Çılgın Hırsız namını hak ediyor mu bizzat görmek istiyorum."

 

Yükselen Melek Nie Yan'ın bulunduğu yere doğru koşuyordu. Hızından ötürü karakteri bulanık görünüyordu. Şeytan Avcısı hızıyla ön plana çıkan bir sınıftı. Çılgın Kılıç ve diğerleri de peşinden geliyordu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44224 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr