Nadago'nun ruhu, aldığı ağır darbe sonucu zayıfladı.

"Sen! Ne yaptın?! Derini yüzüp ruhuna sonsuza dek işkence yapacağım!" Nadago öfkeyle bağırdı. Bin yıllık hapis hayatının ardından prangalarından kurtulup serbest kalmıştı ve arzuladığı özgürlüğe kavuşmak üzereydi. Ancak sefil bir insan her şeyi berbat etmişti! Nie Yan'ın eliyle Kutsal Taşları yok etmek için Lanet Asasına ruhunun büyük kısmını aktarmıştı. Yok oluşu gücünün önemli bir kayba uğraması demekti.

Nie Yan kumarı kazandığı için mutluydu. Bariyere girdiği andan itibaren Lanet Asasında meydana gelen değişimleri görse de tehlikeli bir işe kalkıştığını biliyordu. Nadago en ufak bir dirençte canını alabilirdi. Bu yüzden bir fırsat doğana kadar beklemeliydi. Emirlere uymasaydı canından olurdu.

Amacına ulaşmak isteyenlerin en büyük düşmanı sabırsızlıktı. İşin ucunda özgürlük olunca Nadago gardını indirmiş, Nie Yan'a işleri tersine çevirmesi için fırsat vermişti!

Yine de böyle değerli bir asanın kaybı üzücüydü.

Nie Yan Tanrının Kutsamasını etkinleştirip Nadagoya atıldı ve kılıcını savurdu.

Nadago büyücü olduğundan Tanrının Kutsaması ondan gelen hasarı etkisiz kılacaktı.

Nadago gizemli birtakım sözler okuduktan sonra etrafında biriken karanlık sisle birlikte Nie Yan'a güçlü bir lanet uyguladı.

Fakat Nie Yan'ı saran ince ışık tabakasına temas etmesiyle karanlık sis dağılıverdi.

Nie Yan iyice yaklaştığında Nadagonun göz yuvalarındaki alevler titreşti.

Zenard'ın Kılıcı insafsızca göğsünü çizerken iki kaburgasını ve kalbini açığa çıkardı. Burası onun zayıf noktasıydı! Ölümün gücünü kullanıp hortlağa dönüşseler dahi, Ölüm Büyücüleri özlerinde insanlardı. Lich olmadan ölümlü bedenlerinden tamamen kurtulamazlardı.

Buna rağmen Nadago'nun zayıflığı Nie Yan'ı şaşırtmıştı. Belli ki Lanet Asasının yok oluşu tahmin ettiğinden daha ağır bir hasar bırakmıştı.

Nie Yan hançerini Nadago'nun kalbine sapladı. Kalpten oluk oluk kan akıyordu.

Nadago acıyla inleyerek ölüm enerjisini patlama halinde yaydı ve Nie Yan'ı havaya uçurdu.

Kalan Kutsal Taşlar parlayarak etraftaki ölüm enerjisini temizlediler ve sonunda sınırlarına ulaşarak parçalandılar. Şiddetle sarsılan taş odanın duvarları çatlaklarla dolmuştu.

Havadaki toz ve duman dağılınca gücü tükenen Nadago yere yığıldı.

Nie Yan'ın %20 canı kalmıştı. Tanrının Kutsaması sayesinde ölüm enerjisinden etkilenmemişti. Sadece geriye savrulduktan sonra duvara çarptığı için fiziksel hasar almıştı.

Nie Yan Seviye 63'ten Seviye 66'ya yükselmişti. Tecrübe ödülü son derece cömertti.

Görev penceresini açtı.

Nie Yan Nadago'nu cesedine gidip düşen eşyaları aldı. Saklı Tılsım'ın yanında bir de siyah parşömen duruyordu.

Saklı Tılsım nihayet benim! Nie Yan heyecanına engel olamıyordu.

Nie Yan iki Saklı eşyaya ve Benet'in Ruhuna sahipti. Müttefik loncalardan rica ederse 20 Yüce Büyücüyü de toplayabilirdi. Büyü Dizisini düşünürken elindeki siyah parşömene çizilmiş altıgeni fark etti.

Tecrübeli bir Yüce Büyücüden diziyi kurmasını isteyebilirdi. Ayrıca Saklı Eşyaları tutmaları için mana havuzları geniş olan üç Yüce Büyücü daha gerekecekti. 20 Yüce Büyücü hiçbir şekilde sekteye uğramadan 1 saat boyunca sözleri okuyarak Araknit Lordunu çağırabilirdi.

Ardından manalarını kullanarak Araknit Lordunu bu boyutta tutmaya çalışacaklardı. Manaları bittiğinde yaratık yok olacak ve 60 gün boyunca tekrar çağırılamayacaktı.

Saklı Tılsım bekleme süresinde olmadığından hemen kullanılabilirdi. Geriye son Gizemli Eşya olan İmparatoriçe Finas'ın Zehir Kesesi kalmıştı.

Nie Yan topladıklarını çantasında bir köşeye bıraktı. Bunlar son derece önemli eşyalardı. Araknit Lordu akıllıca kullanılırsa dengeleri bozabilecek bir güçtü. Nie Yan benzer etkili eşyalar olup olmadığını merak ediyordu. İhtimal düşük olsa da yok denemezdi.

Durum penceresindeki adilin yanına cesur da eklenmişti. Efsanevi Ölüm Büyücüsü Nadago'yu öldürmesinin ödülüydü bu. Bu iki niteliğin ne anlama geldiğini hala bilmiyordu. Daha fazla araştırma gerekliydi.

Odayı son bir kez daha kontrol edip bir şey kalmadığından emin oldu. Ardından mağarayı terk etti.

Benet'in Ruhu ortalıkta görünmüyordu. Kutsal Taşların parçalanması muhtemelen onunla alakalıydı. O olmadan İmparatoriçe Finas'ın Zehir Kesesini bulamazdı.

Saate baktığında Cirit ile buluşma zamanının yaklaştığını fark etti.

Dönüş Parşömeni kullanamazdı. O yüzden koşmak zorundaydı. Adadaki uçuş noktasına varması yarım saatini aldı. Ücretini ödedikten sonra karaya uçup Fildişi Köyüne doğru Şahinci Atını dörtnala sürdü.

20 dakika sonra köy görüş alanına girdi. Köyün etrafı mezar taşlarıyla çevrilmişti. Burası devasa bir mezarlıktı. Arada bir leşçi kuşların uçuştuklarını görmek mümkündü.

Nie Yan girişi koruyan iki iskelet muhafızı geçerek köye girdi. Fildişi Köyü pek canlı değildi. Sokaklarda sadece birkaç oyuncu dolaşıyordu.

Nie Yan tezgahını kuracak bir köşe bulduktan sonra eşyalarını yerleştirip Cirit’i beklemeye koyuldu.

Yeraltı Dünyasına geldiğinden beri yüzlerce oyuncu öldürmüş, çantası ağzına kadar onların ekipmanlarıyla dolmuştu. Hazır beklerken onları satarak para kazanabilirdi.

Köyde fazla insan yoktu. Gelenler de yol üzerinde olduğu için uğramışlardı. Ancak hepsi de Seviye 40 üzerindeydi. En önemlisi ise ceplerinde harcayacak paraları olmasıydı. Nie Yan'ın sattıkları ucuz ve kaliteli olduğundan tezgah çabucak boşaldı. Toplamda 3.000 altın kazanmıştı.

Yarım saat içinde her şeyi sattı. O sırada Cirit de köye ulaştı.

Cirit gelir gelmez Nie Yan'ı gördü. Birbirlerine kısa süre baktıktan sonra bir tavernaya girdiler ve uzak bir köşedeki masaya oturdular. "Dikkatli olmalıyız. Yakın zaman önce birkaç loncayla savaşa girdik. Peşime sürekli birilerini takıyorlar. Lonca lideri önemli bir hedef olduğundan bizzat gelemedi."

Nie Yan başıyla onayladı. Açığa çıkmamak en önemli noktaydı.

Derken siyah deri zırh kuşanmış iki Hırsız tavernaya girdi. Cirit'e uzak olmayan bir masa seçip oturdular.

Nie Yan her ikisinin de Yüce Hırsız olduğunu anladı.

Cirit de yeni gelenlere göz attı. "Bu ikisi düşman loncalardan. Özel sohbeti kullanalım. Köyden ayrıldıktan sonra takip edilmediğine emin ol."

Nie Yan güldü. "Endişeye gerek yok. Takip edilmek istemiyorsam kimse beni takip edemez. Onu geçelim de, Lav Denizinde sizin loncadan bir Hırsız gördüm. Sorun olmaz değil mi?" Les'in sırrı sızdırması hiç iyi olmazdı.

"Sorun yok. Takibimiz altında." Böyle önemli bir konuda Günahkar Melek tedbirsiz hareket etmezdi.

"Ekipmanları getirdin mi?"

Cirit 50 istif Ölüm Dalgası Parşömeniyle birlikte bütün ekipmanları teslim etti.

"Getirdiklerim iyi satıldı mı peki?" Nie Yan'ın tahminine göre Günahkar Melek güzel bir kar elde etmiş olmalıydı.

"Her şey satıldı. O para sayesinde krizden kurtulduk."

İki taraf da kar ettiğine göre işbirliği devam edecekti. Günahkar Melek bu ortaklıktan gayet memnun görünüyordu.