Uzun ince bir tünelden geçtikten sonra 60 metre yüksekliğinde bir tavanı olan, geniş bir lav birikintisi barındıran bir bölgeye gelmişti. İlerideki bölgeyi iki adet dev lav yaratığı koruyordu. Bir damla şeklindeki bu yaratıklar altı metre uzunluğundaydı ve bütün vücutları lavdan yapılmıştı, ara sıra küçük lav damlaları yere düşüyordu.

Bu yaratıklar Kiln Ateş Ormanındaki Lav Devlerine benziyordu. Bu yaratıklar ateş saldırılarına karşı bağışıklığa sahipti ve fiziksel savunmaları da oldukça yüksekti. Bu yaratıklara etkili bir hasar vermenin tek yolu buz büyüsü kullanmaktı. Yaratıkların saldırıları da oldukça belalıydı, ne fiziksel ne de büyü hasarı buruyorlardı, vurdukları hasar lav hasarıydı ve vurduktan sonra ise yanma etkisi bırakarak hasarın devam etmesini sağlıyorlardı.

Seviye 80 Elite yaratıklar, canları da çok fazla... Nie Yan'ın bu iki yaratığı öldürmesi imkansızdı. Deneyebileceği tek şey onların arkasından gizlice dolaşmaktı.

Nie Yan etrafını kontrol etti. Zeminde, çoğu yerde köpüklenmiş şekilde lavlar vardı. İki Lav Devi Nie Yan'ın yolunu tamamıyla kapatmıştı. Devler gittikleri her yerde lavdan oluşan bir iz bırakıyordu.

Tavan ise zeminden gelen sıcaklığın etkisiyle kızıl bir renge bürünmüştü. Neyse ki, sarı renkli Sülfür Kristalleri bu sıcaklıktan etkilenmiyordu. Muhtemelen duvarlara tırmanıp tutunarak Lav Devlerini geçebilirdi.

Nie Yan gizlilik moduna geçerek ilerlemeye başladı. Zemindeki lavların üzerinden atlayarak duvara yapıştı ve Palet Yüzüğünü kullanmaya başladı.

Lav Devleri Nie Yan'ın Gizlenme'sinin yüksek olmasından dolayı onun varlığından bile haberdar değildi.

Aniden, Nie Yan'a yakın lan Lav Devi duraksadı ve onun olduğu tarafa doğru çevirdi bakışlarını.

Nie Yan olduğu yerde durdu. Gizlenme'sini artıran birkaç beceriyi aktif etti.

Lav Devi uzun bir süre boyunca Nie Yan'ın olduğu noktaya baktıktan sonra sağ elini savurarak bir lav küresi fırlattı.

Nie Yan'ın kalbi sıkıştı. Beni fark etti mi?

Fakat Nie Yan bu lav küresinin aslında direkt kendisine değil de, bulunduğu bölgeye rastgele atıldığını fark etti.「Bum!」Nie Yan'ın birkaç metre uzağına çarpan lav küresi duvarda sayısız çatlak oluşturdu. Sarsıntılar o kadar şiddetliydi ki Nie Yan neredeyse kayıp düşecekti.

Nie Yan soğuk terler boşalttı. Lav Devi'nin saldırısı gerçekten de korkutucuydu!

Saldırdığı bölgede bir şey keşfedememiş olan Lav Devi ise tekrar eski yönüne dönerek pasif duruma geçti.

Nie Yan ilerlemeye devam etti. Duvardaki oluşan çatlaklar Nie Yan'ın önceye göre daha zor tırmanmasına sebep olmuştu. Elini tam da bir Sülfür Kristali'nin üzerine attığında kristalin yüzeyinde bir çatlak oluştu ve parçalanarak gürültülü şekilde yere dağıldı.

Kahretsin! İşim bitti! Nie Yan iki Lav Devi'nin kendisine doğru harekete geçtiğini görünce endişelendi.

Şu anda elinde seçenek kalmamıştı, çaresizdi. Duvardan zıplayarak en yakın çıkışa doğru koştu.

Lav Devleri ise Nie Yan'ın arkasından lav küresi savurdu. Havada süzülerek Nie Yan'a yakın yerlere düşen lav küreleri her tarafa alev saçtı.

Sıçrayan alevler kendisine çarpmadan önce Nie Yan Rüzgar Adımını aktif ederek hasardan kaçınmaya çalıştı.

Lav Devleri hızlı şekilde aradaki mesafeyi kapatıyordu. İki farklı yönden lav yumruklarını savurarak Nie Yan'ı sıkıştırdılar.

Nie Yan tam da ezilmiş pir et parçasına dönüşecekken sol elinden bir ağ göndererek kendini karşısındaki duvara çekti ve güvenli bir bölgeye geçti. Palet Yüzüğünün hala aktif olması sayesinde duvara tırmanarak tekrar zıpladı.

İki Lav Devi Nie Yan'ın aradan çıkmasıyla birbirlerine vurmuştu ve ikisi de yere sersemlemişti.

Nie Yan bunu bir fırsat olarak kullandı ve daha da uzağa doğru atıldı.

Bu harita daha evvel keşfedilememişti, dolayısıyla hala etrafta dolaşan çok sayıda Elit olabilirdi. Nie Yan mağaranın derinliklerine doğru ilerlemeye devam etti, pürdikkat ilerliyordu, üzerine dikkat çekmek istemiyordu.

Bir saat kadar yolculuk ettikten sonra çok sayıda Lav Deviyle karşılaştı, derin bir nefes aldı. Bu mağara ne kadar derin böyle?

Vakti kontrol ettiğinde Cirit ile olan buluşmasına sadece beş saat kaldığını gördü. Görünüşe göre buluşmaya geç kalacaktı. Bu kadar zaman uğraşmasına rağmen hala hedefini bulamamıştı. Bennet'in Ruhunun kendisini nereye yönlendirdiğini hala anlayamamıştı.

Başka bir engebeli tünelden daha geçtikten sonra, ileride bir çıkış gördü. Bu çıkış, kendisini 20 metre yüksekliğinde bir tavanı olan, genişliği ise 1,000x1,000 metre olan, oda gibi bir yere getirdi. Zeminde yine lav akıyordu ve içeride yaklaşık 30 adet Lav Devi dolaşıyordu.

Odanın orta yerinde yaklaşık 14 metre uzunluğunda bir sütun vardı. Sütunun üzerinde ise bir şey var gibi görünüyordu.

Bu sütunun tepesine ulaşabilmek oldukça zorlayıcı olacaktı. Lav Devleri bölgede sürekli devriye geziyor ve gördükleri her yabancıyı ezmek için tetikte bekliyorlardı. Nie Yan normalde bu yaratıkları Palet Yüzüğünü kullanarak geçerdi. Fakat tavandan bile lav akıyordu, duvara tırmanmayı ve duvarda ilerlemeyi imkansız kılıyordu bu lavlar.

Nie Yan tam da ne yapacağını düşünürken Guo Huai'den 50,000'in üzerinde Kana Susamış Kılıçlar üyesinin Karataş Kalesine ilerlediği haberini aldı. Niuren Birliğinin bir adet Orta Kalesi ve üç tane de Temel Kalesi vardı. Bunların arasında en zayıf savunmaya sahip olan Karataş Kalesiydi. Bu kale her ne kadar gelişim göstermiş olsa da, çok fazla NPC okçusu yoktu ve kuşatma arbaleti sayısı ise sıfırdı. Bu kalenin duvar savunması diğer kalelere oranla çok daha zayıftı. Kalenin içindeki gerçek dünya iş sektörü de henüz çok gelişememişti.

Bu kalenin elden çıkması her ne kadar Niuren Birliğine çok ağır bir darbe vurmayacak olsa da sonuçta yine de bu bir kaleydi! Üstelik, Kana Susamış Kılıçların bu kaleyi aldıktan sonra yerlerinde sabit duracağının ne garantisi vardı? Bir santimetre ilerledikten sonra bir metre ilerlemek isteyeceklerdi!

「Kana Susamış Kılıçlar oraya nasıl geldi ki?」diye sordu Nie Yan.

「Beş saat önce yaklaşık 50,000 atla yola çıktılar. Birkaç bin tanesi de Kalor'a ışınlandı. Safir Tapınak ve Kutsal İmparatorluğa, buraya ışınlananların icabına bakmasını söyledim. Şehirden dışarı çıkamayacaklar,」diye cevapladı Guo Huai. Guo Huai meseleye düzgün şekilde yaklaşmıştı.

At üstünde seyahat etmek oldukça büyük bir zaman alıyordu fakat mali açıdan en uygun olan hamle buydu. Üstelik Kana Susamış Kılıçların 50,000 oyuncusu direkt olarak Kalor'a ışınlansaydı Niuren birliği onları içeride kilitli tutabilirdi.

Kana Susamış Kılıçlar Karataş Kalesine saldırdığına göre mutlaka akıllarında başka bir plan daha vardı.

「Büyücü İttifakı ve İlahi Muhafızlar bir hamlede bulundu mu?」diye sordu Nie Yan. Nie Yan'ın en çok endişelendiği konu bu iki birliğin de savaşa katılmasıydı. Bu birlikler kendi bölgeleri içerisinde yüksek hızda gelişmişti, bundan dolayı aradaki sürtüşmeye katılırlarsa problem daha da büyüyecekti.

「İkisin de merkezlerinden biner adet elit oyuncu çıkış yaptı. Ayrıca Melek Müfrezesi de 500 oyuncu gönderdi,」Guo Huai endişeli şekilde cevapladı.

Nie Yan kaşlarını çattı. Savaşlar sadece sayı üstünlüğü ile kazanılmıyordu. 20 kişilik elit bir grup 1,000 adet sıradan oyuncuyu çok rahat şekilde silip süpürebilirdi. Melek Müfrezesi, İlahi Muhafızlar ve Büyücü İttifakı elitlerini göndermişti. Mesele çok daha sıkıntılı bir hal almıştı.

「Bilmem gereken başka bir şey var mı?」Nie Yan sorduktan sonra derin derin düşünmeye başladı. Görünüşe göre savaş kaçınılmazdı. Eğer Niuren Birliği yenilirse, düşman gaza gelerek üst üste saldırılar peşinde koşacaktı. Ama eğer ki Kana Susamış Kılıçlar yenilirse, muhtemelen onların son hamlesi bu olacaktı. Duruma hangi taraftan bakılırsa bakılsın, tarafların ikisi de kaybetmeyi göze alamazdı. Bu savaş kader belirleyici bir niteliğe sahipti.

「Bu video bizim keşifçilerimiz tarafından kaydedildi. Bir bakıver.」Guo Huai Nie Yan'a bir video gönderdi.

Nie Yan saklanmak için güvenli bir yer bularak videoyu açtı.

Bu video muhtemelen bir Hırsız tarafından kaydedilmişti. Videoda görülen şey Kana Susamış Kılıçların kuvvetlerinin harekete geçme aşamasıydı. Bir süre sonra ise devasa bir kuşatma makinesi videonun görüşüne girdi. Ahşaptan imal edilmişti ve etrafı metal plakalarla kaplıydı. Makinenin merkez kısmında uzun bir ahşap parça daha vardı, bu parçanın en gerisinde ise bir kocaya benzer tasarıma sahip, içine küçük kayalar sığabilecek büyüklükte bir yapı vardı. Karmaşık bir tasarıma benziyordu.

Nie Yan'ın yüzü bu kuşatma makinesini görünce soldu. Önceki hayatında her ne kadar kuşatma saldırılarına katılmamış olsa da yine de savaş alanlarından geçerken bu tasarıma benzer makineler görmüştü. Bu makinenin ismi Zırhlı Mancınıktı!

Menzilli saldırı yapabilen makinelerin farklı tipleri vardı, bunlara örnek olarak Zırhlı Mancınıklar ve Kuşatma Mancınığı verilebilirdi. Kuşatma Mancınıklarının menzili daha fazlayken, Zırhlı Mancınıklar ise yüksek hasar veren makinelerdi. Zırhlı Mancınıklar tek seferde altı adet patlayıcı demir top fırlatabiliyordu, düşman hattında ve duvarlarda yüksek hasar bırakıyordu. Zırhlı Mancınıklar gerçekten de birer ölüm makinesiydi, üstelik sadece kuşatmada değil, açık alan savaşlarında da yüksek etkiye sahip silahlardı. Bir defa ateşlenmesi ile yüksek sayıda oyuncuyu katledebilirdi.

Nie Yan önceki hayatında izlediği videolarda birkaç yüz tane Zırhlı Mancınığın, Kademe 6 Muhkem Sur yapılarını parçaladığını görmüştü.

「Bu şey de ne böyle?」diye sordu Guo Huai. Guo Huai'nin oyunla ilgili bilgisi kısıtlıydı. Fakat makinenin görünüşünden anlayabiliyordu ki bu bir kuşatma silahıydı. Bilmediği şey ise bu makinenin ne kadar güçlü olduğuydu.

「Bu bir Zırhlı Mancınık. Bu makineden kaç tane olduğunu biliyor musun?」diye sordu Nie Yan.

「Henüz bilmiyoruz, fakat muhtemelen çok fazla değil.」

「Yüz Hırsızı harekete geçir, kaç tane Zırhlı Mancınık olduğunu öğrensinler.」Nie Yan emirlerini ciddi bir tonla verdi. Bu bilgi hayati önem arz ediyordu.