Nie Yan uçuş noktasının dışında durdu. Burası her ne kadar uçuş noktası ismine sahip olsa da, tek işlevi devasa yarasalara ev sahipliği yapmasıydı. Yaratıklar oldukça sağlıklı iyi beslenmişti. Giriş kısmını sayısız Araknit koruyordu. Zayıf bir yapıları ve çirkin bir görünümleri vardı.

Bu esnada bir sistem bildirimi çıktı.

Nie Yan Araknitlere doğru yürüdü.

Bir Araknit onu karşıladı, "Efendim, size bugün nasıl yardımcı olabilirim?"

Nie Yan bir düzine kadar uçuş rotasını inceledikten sonra cevapladı, "Lütfen beni Brendor Adasına götürün."

"Size hizmet etmek mutluluk." Yaşlı Araknit ahır kısmından dev bir yarasa getirdi ve yolculuk için hazırladı.

"Hazır efendim. Ücret 50 gümüş."

Nie Yan ücreti ödedi.

Dev yarasa Nie Yan'a yaklaştı. Yaratık oldukça uysal bir görünüme sahipti.

Bu, Nie Yan'ın ilk uçan bir yaratık sürüşü değildi. Önceki hayatında bunu defalarca yapmıştı. Fakat o zamanlar sürdüğü binek hayvan Zümrüt İmparatorluğundaki en yaygın hayvandı, bir Grifondu!

Nie Yan dev yarasanın üzerine çıktı, yarasa dev kanatlarını çırpmaya başladı ve kalkışa geçti. Aşağıdaki beyaz çadırlar birer nokta şeklinde görülmeye başlayana kadar yarasa yükselmeye devam etti ve sonrasında Brendor Adasına doğru yola koyuldu.

Dev yarasa, şiddetli şekilde titreyen ve kavurucu bir atmosfere sahip olan Lav Denizinin üzerinden uçuyordu.

Nie Yan dizginlere sıkıca tutunmuştu. Bir süre sonra yarasa Lav Denizinden yaklaşık 300 metre kadar yükseldiğinde irtifasını sabitlemişti.

Nie Yan şu anda çok yüksekte olduğundan, yarasanın geçtiği bir kraterin üzerinden çıkan siyah dumanları görebiliyordu.

İleri doğru baktığında Lav Denizinin üzerinde birçok sayıda küçük noktalar şeklinde görülen ve garip bir düzene sahip olan adacıkları gördü.

Nie Yan bu Alev Takımadasının arkasında kesinlikle gizli birkaç bilgi olduğunu düşünüyordu. Oyunun resmi internet sitesinde kısa bir araştırma sonucunda ise bunun Kirkby İmparatorluğunun bir kalıntısı olduğunu gördü, zamanında güçlü bir Araknit İmparatorluğu ile Hortlak İmparatorluğu arasındaki savaşın sonucuydu bunlar. Fakat Lav Denizinin dibine batmıştı. Bu 13 ada hala bu imparatorluğun kalıntılarını barındırıyordu, fakat çoğu lav yaratıkları ve ateş ruhları ile kaplıydı.

Lav yaratıkları ve ateş ruhları genellikle mücevher ve buna benzer eşyalar düşürüyordu, bundan dolayı oyuncuların favori hedefleri arasındaydı.

On dakika daha uçtuktan sonra, dev yarasa aşağıdaki bir adaya konmak için alçalmaya başladı. Her tarafta lavdan oluşan kayalıklar vardı. Üzerlerinde küçüklü büyüklü çok sayıda çatlaklar vardı, Nie Yan bu çatlakların arasından lav aktığını görebiliyordu.

Brendor Adasının merkezinde ise lav ve siyah duman püskürten bir volkan vardı.

Bennet'in Ruhu direkt olarak bu volkana yöneldi.

Nie Yan acele ile takibe başladı. Bu bölgeye internetten baktığında Seviye 80 bir harita olduğunu gördü. Aniden dikkatini topladı, Küçük Altın'ı burada ortaya çıkarmanın riskli olduğunu düşündü. Eğer bir Seviye 80 Elitle karşılaşırsa, Küçük Altın bir hiç uğruna ölmüş olacaktı.

Gizlilik moduna geçerek uzaklardaki bir ormana bakışlarını kilitledi.

Ormanda ilerlerken doğal olarak birkaç tane ateş ruhuna denk geldi. Bu yaratıklar insan formundaydı ve yaklaşık üç metre uzunluğundaydı.

Alev Elementalleri ateş ruhunun üst sınıf yaratıklarıydı. Can değerleri fazla değildi ama sahip oldukları Ateş Büyüsü gücü oldukça fazlaydı.

Nie Yan bile bu yaratıklardan aynı anda sadece bir tanesiyle uğraşabilirdi.

Alev Elementalleri ağaçların arasında yürüyordu. Parlak vücutlarından çıkan ışık 30 metre mesafedeki her şeyi gün gibi aydınlatıyordu.

Nie Yan Bennet'in Ruhunu takip ederken Alev Elementallerini gizlice geçmeye başladı kademeli şekilde ormanın derinliklerine doğru ilerliyordu, bu esnada göklere uzanan geniş bir ağaç çaptı gözüne. Ağacın boyu yaklaşık altı metreydi ve dalları sayesinde bir tür şemsiyeye benziyordu. Gövdesinin kalınlığı altı kişinin ellerini birleştirerek sarabileceği bir kalınlıktaydı. Yoğun haldeki kökleri bazı noktalarda zeminden dışarı çıkıyordu.

Bennet'in Ruhu ağaca doğru ilerleyerek orada durdu. Nie Yan ağacı gözlemlediğinde etrafta çok sayıda yaratık kemiği ve buna benzer kalıntılar olduğunu gördü. Ayrıca ağacın gövdesine yaslanmış şekilde duran bir hazine sandığı da vardı. Etrafı kalın bir yaprak ve toprak tabakasıyla kaplı bu sandığın fark edilmesi biraz zordu.

Nie Yan etrafta nasıl tehlikeler olduğunu bilmiyordu. Etrafına bakındı fakat bir şey keşfedemedi. Ağaca yürüdü ve eğilerek yerdeki eşyaları toplamaya başladı. Bu eşyaların yumruk büyüklüğünde metal parçaları olduğunu fark etti.

Topaklanmış şekilde yerde duran bu metal parçalarını inceledi.

Nie Yan Kabusyum maddesinin kuşatma için kullanılan arbaletlerin yaylarının yapımında kullanıldığını hatırladı. Bu malzemenin nadir ve esnek oluşu onu ünlü yapıyordu. Genellikle, volkanların oluşturduğu kalıntılarda bulunabiliyordu, volkanın kraterine ne kadar yakınsa kalitesi de o kadar fazla oluyordu. Fakat elbette doğal olarak tehlike oranı da artıyordu.

Nie Yan araştırırken toplamda 30 adet Kabusyum Cevheri buldu. Daha sonrasında ise sandığa yöneldi. Bu sandık nasıl olduysa sanki köklerle bağlantılı gibiydi ve oldukça kadim bir görüntüsü vardı.

Nie Yan sandığın üzerindeki yaprakları ve toprağı temizledi, sonrasında yüzeye kazınmış olan garip görünümlü rünleri fark etti. Sandığın üzerindeki kilit beyaz renkli bir kafatası şeklinde tasarlanmıştı ve bakan kişide garip bir his oluşturuyordu.

Nie Yan Hortlak İmparatorluğunun tarihi hakkında pek fazla bilgiye sahip değildi, bundan dolayı bu sandığın hangi döneme ait olduğuna dair hiçbir fikri yoktu. Fakat görünüşünden yola çıkılırsa kesinlikle birkaç yüz yıl evvele ait olduğu belli oluyordu.

Bu sandığın aslında Kara Altın Kademe olduğunu fark ettiğinde şaşırdı.

Nie Yan eğildi ve sandığı açmaya başladı. Bu kilidin açılması nispeten daha zordu.

Bu sandığı açmak uzun zaman alacaktı. İlerleme çubuğu yarıya kadar ilerlemişken ağacın kökleri sessizce hareketlenip Nie Yan'ın ayaklarını sardı.

Nie Yan'ın gözleri alarma geçmiş şekilde açıldı. Ağacın dalları da etrafını sarmaya başlamıştı, Nie Yan böyle bir şey yaşanacağını tahmin bile edememişti.

Az evvel cansız gibi duran ağaç şimdi hareketlenmişti ve artık ağaç şeytanı kimliğini açık etmişti.

Beceri çubuğuna baktı. Rüzgar Adımı ve Gölge Valsi becerilerinin ikisi de gri renkli görülüyordu, şu anda kullanılamıyor olmalarının sebebi bu becerilerin sadece oyuncu tuzağa düşürülmemiş iken kullanılabiliyor olmasıydı. Nie Yan'ın sağ ayağı ağacın dalları tarafından yere sabitlenmişti.

Dallar artık Nie Yan'ın bütün vücudunu sarmak üzere hareketlenmişlerdi. Eğer buna izin verirse artık hareket etmesi için hiçbir şansı kalmayacaktı. Canının yavaşça düştüğünü hissedebiliyordu.

Nie Yan aniden az evvel gördüğü kemik parçalarının neden orada olduğunu anladı.

Nie Yan'ın elinde bu tarz bir sabitlemeden kaçacak bir beceri yoktu!

Bekle! Nie Yan'ın aklına bir fikir gelmişti. Elbette elimde bir beceri var!

Nie Yan Pigme Dönüşüm Yüzüğünü aktif etti. Sıkışmış olan ayağı da dahil olmak üzere bütün vücudu aniden küçüldü ve ayağının etrafını saran dallar artık gevşemişti.

Hızlıca ayağını çekerek uzaklaştı, ağacın diğer dallarından da kaçınarak ilerledi.

Ağaç şeytanı Nie Yan'ın böyle bir hamle yapmasını beklemiyordu. Elindeki av kaçınca, dallar tekrar hareketlenerek Nie Yan'ı yakalamaya çalıştı.

「Bum! Bum! Bum!」İblis ağacın dalları birer ok edasıyla toprağa saplanıyordu.

Nie Yan kaçarken zikzak çiziyordu. Kaçarken bir dalın kendisine vurmak üzere olduğunu fark edince Rüzgar Adımını aktifleştirdi. Pigme Dönüşümü sırasında hızının düşmesi kötü olmuştu.

Bunun sebebi bacaklarının kısa olmasıydı!

Ağacın dalları öyle yoğundu ki Nie Yan'ın üzerine geldiklerinde gölge bir alan oluşturuyorlardı. Dallar tam da Nie Yan'ı delikli İsviçre peynirine çevirecekken Nie Yan aniden Animorfu aktifleştirerek bir vaşağa dönüştü. Hızı anında artmıştı ve kaşla göz arasında altı metre kadar ileri sıçradı, dalların arasındaki boşluklardan hızlıca geçiyordu.

Ağaç şeytanının elinde hala kullanmadığı şeyler vardı. Toprağa darbe üzerine darbe indirirken dallarını esnetmeye başladı. Şu anda 20 metreden daha uzun hale gelmişlerdi ve hala da uzamaya devam ediyorlardı.

Nie Yan yakınlardaki bir başka ağaca zıpladı. Keskin pençeleri ağacın kabuğuna saplandı ve hızlıca zirveye doğru tırmanmaya başladı, bundan sonra ise ağaçtan ağaca zıplayarak ilerledi ve ortamdan uzaklaştı. Ağaç şeytanı bundan sonra takibi bırakmıştı.

Ağaç şeytanından 60 metre kadar uzaklaştıktan sonra Nie Yan kendine sakin bir köşe bularak saklandı. Animorf ve Pigme Dönüşümünü kapattı ve rahat bir nefes aldı. Çok yakındı! Eğer Pigme Dönüşümünü zamanında aktif etmesem şimdi ölüydüm!

Bu iblis ağaç oldukça sinsiydi, normal bir ağa gibi görünüyor ve yem olarak da Kara Altın Kademe bir hazine sandığı kullanıyordu. Bir oyuncu sandığı açmaya çalıştığında ise ölümcül darbelerle saldırıyordu. Nie Yan az evvel neredeyse ölecekti. Neyse ki, tepkisini zamanında vermişti.

İblis ağaç avını kaçırdıktan sonra tekrar eski haline dönmüş, normal bir ağaç görünümü almıştı. Ağacın kılık değiştirme yeteneği öyle iyiydi ki Nie Yan'ı bile kandırmıştı!

Nie Yan gizlilik moduna geçerek ağaca yaklaştı ve Üstün Sezi ile inceledi.

Bu şerefsizin ne kadar da çok canı varmış!

Dahası, Leshen isimli bu varlık büyü dokunulmazlığına sahipti ve fiziksel savunması da çok yüksekti, bu şekilde uzaktan yapılacak saldırılara karşı resmen bağışıklığı vardı!

Fakat elinde avantaj barındırdığı gibi dezavantajları da vardı, yerine sabit olması ve saldırı menzilinin sadece 30 metre olması bu ağacın dezavantajlarıydı!