"Bugün gerçekten de harika görünüyorsun," Nie Yan Xie Yao'nun gözlerine bakarak iltifat etmişti. Xie Yao'nun bugünkü görünümü şüphesi şekilde ortamdaki çoğu erkeğin kalbini titretmişti.

Nie Yan'ın ateşli bakışlarını hisseden Xie Yao ona geri bakmaya cesaret edemedi. "Öyle mi düşünüyorsun? Ben bu tarz kıyafetler giymeye pek alışık değilim, aslına bakarsan oldukça garip hissediyorum." Xie Yao belli etmese de Nie Yan'ın iltifatlarından mutlu oluyordu. Zaten Nie Yan'ın bugün burada olacağını bilmese Xie Yao böylesine şık ve dekolteli bir elbise giymeyi kabul etmezdi.

Nie Yan önceki hayatındaki sayısız anıyı hatırlamaya başladı, hatıra nehrinde zihni kayboluyor gibiydi.

"Nie Yan, böyle derin derin ne düşünüyorsun?" Xie Yao Nie Yan'ın gözlerinin bir noktaya sabitlenip kaldığını görünce merakla sordu.

"Önemli bir şey değil." Nie Yan konuşurken kafasını iki yana sallayıp kibarca gülümsedi.

İkili bir süre daha sohbet ettikten sonra Xie Yao'nun babası onu yanına çağırdı.

"Gitmeliyim. Şölen bittiğinde beni eve götürebilir misin?" Xie Yao bakışlarını Nie Yan'a dikmişti.

"Tamamdır." Nie Yan kafasını aşağı yukarı sallayarak ve gülümseyerek onayladı. "Birçok erkek böyle bir güzelliğin şoförü olmak için cinayet bile işler."

Nie Yan'ın esprili sözlerini duyan Xie Yao babasının yanına gitmeden evvel şirin şekilde güldü.

Nie Yan oturduğu koltukta geriye yaslandı, meyve suyundan bir yudum daha aldı. Züppe olarak nitelendirilebilecek birçok kadın Nie Yan'a yaklaşmaya çalışmıştı fakat Nie Yan bunlardan hiçbirine yüz vermemişti. Onları geri çevirirken yine kibarca gülümsemeyi ihmal etmiyordu. Kadınlar Nie Yan'ın Xie Yao ile olan yakınlığını gördükten sonra meseleyi araştırmak için bir girişimde bulunmuştu. Fakat elbette Nie Yan bu kadınlara ilgi göstermemişti.

Bir süre sonra, Nie Yan'dan daha yaşlı bir kadın yanına gelerek koltuğa oturdu.

"Senin ismin Nie Yan, öyle değil mi?" diye sordu kadın.

Nie Yan kadına baktı. Kadın kısa bir elbise giyiyordu ve tehlikeli bir dekoltesi vardı. Dış görünüşü fena değildi, erkekler arasında yüzü çirkin ve vücudu güzel olarak tanımlanabilirdi. Xie Yao ile bazı benzerlikler taşıyor olsa da bu kıyaslamayı yapmak tıpkı aynı türden iki çiçeği kıyaslamak gibi olurdu fakat çiçeklerden biri solmak üzereyken diğeri ise henüz yeni açıyordu. Kadın kaybettiği gençliğini saklamak için ağır bir makyaj yapmıştı. Her ne kadar sadece 30'lu yaşlarında olsa da yüzünde çok sayıda kırışıklık vardı ve özellikle de göz kenarları oldukça kırışmıştı.

"Siz kimsiniz?" Nie Yan bu kadınla daha evvel karşılaştığını hatırlamıyordu. Xie Yao'nun annesi olabilecek bir yaştaydı fakat oldukça süslü giyinişi kafa karıştırıcıydı.

"Ben Xie Yao'nun halasıyım, ismim Xie Yi," Xie Yi soruyu cevapladı ve sonrasında kibirli bir ses tonuyla konuşmasına devam etti, "Ben senin kim olduğunu biliyorum. Sen benim yeğenimin sınıf arkadaşlarından birisin, ismin Nie Yan."

Nie Yan karşısındaki kadının ses tonundan pek hoşlanmamıştı. Fakat bu kadın mademki Xie Yao'nun yakın bir akrabasıydı, bu durumda Nie Yan diline hakim olmalıydı.

"Anlıyorum... Sizinle tanışmak bir zevk oldu hala," Nie Yan kibar şekilde konuştu.

"Bana hala demeni söyledim mi ben?" Xie Yi alaycı şekilde konuştu.

Demek kibarlığa karşı zorbalık ha? Nie Yan'ın gözleri kısıldı ve soğuk bir ifadeyle Xie Yi'ye baktı. Eğer bu kadın Xie Yao'nun halası olmasaydı Nie Yan çoktan kadına bir küfür savurmuştu bile.

"Xie Yao Yükselen Ejder Mali Grubunun genç hanımefendisidir. Sen gerçekten de ona yakışabileceğini mi sanıyorsun? Ben senin arkandaki gücü araştırdım. Senin ailenin son zamanlarda zenginlerin arasına katıldığını biliyorum. Siz yeni zenginlerdensiniz. Gerçekten de Xie Yao'nun sana kanacağını ve bu şekilde sosyetenin tepesine çıkabileceğini mi sandın? Haddini aşma! Statünü hatırla. Yükselen Ejder ve Şan Mali Grupları asla küçük tatlı prenseslerinin senin gibi bir köylü ile evlenmesine izin vermez!" Xie Yi soğuk bir ses tonuyla tavrını ortaya koymuştu, üstelik sesinde alaycı bir ton da vardı.

Nie Yan öfke ile yumruklarını sıktı. Normalde kendisine bu lafları eden birisine bu kadar uzun süre tolerans göstermezdi fakat kendine hakim olmak zorundaydı. Birincisi karşısındaki kişi bir kadındı. İkincisi bu kadın Xie Yao'nun halasıydı. Karşılık vermek Xie Yao ile arasının açılmasına sebep olurdu. Xie Yao'ya çok şey borçluydu, hem önceki hem de şimdiki hayatında. Onun iyiliği için, bu aşağılamaya göz yumacaktı.

"Oh, sanırım seni biraz sinirlendirdim ha?" Xie Yi sırıttı. "Yoksa bana vurmak mı istiyorsun? Sırf Zirve Askeri Akademisine girebildin diye kendini bir şey sanma! Sana şunu söyleyeyim. Zirve Askeri Akademisi benim gibilere bir şey ifade edemez, o sadece bir üniversit4eden ibaret. Kendini Xie Yao'nun diğer taliplileri kıyasla. Liu Rui Yükselen Ejder Mali Grubunun en büyük ikinci hissedarının oğlu, Fan Yuan ise Avrupa Serveti Mali Grubunun mirasçılarından birisi. Bir de kendine bak, kuğu avlama niyetinde olan bir kurbağa!"

Nie Yan elbette Xie Yao'nun bu düşüncelere sahip olmadığının farkındaydı. Fakat bunu biliyor olması duyduğu sözlerin acısını hafifletmiyordu.

"Bitti mi?" Nie Yan Xie Yi'ye soğuk bir ifade ile baktı.

Xie Yi Nie Yan'ın gözlerindeki vahşi bakıştan biraz korkmuş gibiydi. Fakat Fan Yuan'ın kendisine verdiği sözü hatırladıktan sonra geri adım atmak istemedi.

"Demek devam etmek istiyorsun ha? Gerçekten de Yükselen Ejder Mali Grubunun alacağı kararlarda seni düşüneceğini mi sanıyorsun? Büyük mali gruplar sadece tek bir şeyi önemser, kâr elde etmek. Eğer Xie Yao Liu Rui ile evlenirse bu durumda Yükselen Ejder Mali Grubunun yönetici katmanı çok daha bütünleşmiş bir hal alacak demektir. Eğer Xie Yao Fan Yuan ile evlenirse bu durumda Servet Mali Grubu ile Yükselen Ejder Mali Grubu sıkı bir bağ oluşturmuş olacak. Senin elinde ne var?" Xie Yi bakışlarını Nie Yan'dan ayırmıyordu. "İşte bu söylediklerimden dolayı artık Xie Yao'nun peşini bırakmalısın!"

「Pat!」Nie Yan elinde tuttuğu bardağı sıkarak parçalamıştı. Xie Yi'nin sözleri kalbine acımasızca saplanan bir bıçak gibiydi. Bu sözler her ne kadar sırf Nie Yan'ın şevkini kırmış için söylenen sözler olsa da yine de gerçeklik payları vardı. Xie Yao'ya nasıl bir faydası dokunurdu? Sonuçta kendisi şu anda bir hiçti.

Her ne kadar reankarne olmuş olsa da sonuçta hala geçmişin izinden kurtulmayı başaramamıştı. Çok yavaş şekilde güç topluyordu. Her ne kadar geçen üç ayda büyük başarılar elde etmiş olsa da büyük mali gruplara kıyasla kendileri çok gerideydi.

Xie Yi'nin gözleri korku ile açılmıştı ve kafatasının titrediğini hissetti. Nie Yan'ın parçaladığı bardağın normal sertlikte bir bardak olmadığının farkındaydı. Bu bardaklar insan kafatasının sertliği ile yarışabilirdi. Vahşi bir hayvanı uykusundan uyandırmak üzere olduğunu fark edince oturduğu koltuktan kalktı. Nie Yan'ın kendisine cevap vererek onu aşağılamaya cesaretinin olup olmadığını kestiremiyordu.

Xie Yi cesaretini toparladı ve sözlerine devam etti, "Fan Yuan Servet Mali Grubunun mirasçısı ve sen ise ikinci sınıf bir şirketin başkanının oğlusun. Dön de aynaya bir bak. Yükselen Ejder Mali Grubuna girdiğin anda bir parazit görevi göreceğinin farkında değil misin? Hah!"

Nie Yan gözlerini kıstı, kalbi öldürme arzusu ile dolup taşmıştı. "Bitti mi? Eğer bittiyse gözümden kaybol!"

"Hadsiz velet! Senin iyiliğine söylenenleri anlamıyorsun! Ebeveynlerin seni nasıl yetiştirmiş anlamadım. Arka planın bu kadar güçsüzken Xie Yao'dan uzak durmalısın! Siz farklı dünyaların insanlarısınız!" Xie Yi daha fazla konuşmaya cesaret edememişti, acele ile koltuktan uzaklaştı.

Nie Yan koltukta oturmaya devam etti, sakinleşmeye çalışırken göğsü sinirle inip kalkıyordu. Xie Yao iki hayatında da yanında olmuştu, doğal olarak Xie Yao'nun, halası ile aynı fikirde olmadığını biliyordu. Fakat Xie Yi'nin delici sözleri yine de kalbinde yara açmıştı. Eğer şu an sahip olduğu statü ile Xie Yao'nun peşinden koşmaya devam etse dışarıdan bakıldığında elbette bir merdiveni tırmanmaya çalışan bir karınca gibi görünecekti. Xie Yao statü meselesini önemsemiyor olabilirdi, fakat gururlu bir adam bu şekilde yaşamayı göze alamazdı!

Nie Yan'ın Xie Yao'dan vazgeçmek gibi bir niyeti yoktu, zaten bunu yaparsa Xie Yi'nin isteğini yerine getirmiş olacaktı. Bu vahşi kadının neden bir anda böyle bir tepki verdiğini merak etti, sanki birinin ağzından konuşur gibi bir havası vardı.

Xie Yi şölen salonunun diğer tarafına geçtiğinde gizlice Fan Yuan ile bakıştı. Bu bakışma doğal olarak Nie Yan'ın gözünden kaçmamıştı. Soğuk bir ifadeyle güldü. Nie Yan kinini çabuk unutan birisi değildi.

İş halletmesi için Xie Yi'yi yollamak mı? Nie Yan böylesine aşağılık bir hamleye cevapsız kalamazdı. Xie Yao'nun halası olarak bu kadın Yükselen Ejder Mali Grubunda az da olsa söz hakkına sahipti. Bu kadına karşılık vermek demek Yükselen Ejder Mali Grubunu da karşısına alması demekti. Bu durumda Xie Yao ile beraber olma ihtimali tamamen yok olurdu.

Bu tarz insanlarla başa çıkmanın en kolay yolu onların altında yükselmek ve temellerini sarsarak düşmelerini sağlamaktı, ancak bu şekilde daha evvel kendisine söylenen lafların aynısını Xie Yi'ye söyleyebilirdi.

Nie Yan'ın Zirve Askeri Akademisi'ne girmesi tıpkı koruyucu bir tılsım görevi görmüştü. Şu anda tek yapması gereken beklemekti. İleride daha güçlü hale gelebilmek için birçok fırsatı olacaktı.

Nie Yan'ın bakışları Xie Yao ile kesişince kalbi yumuşadı ve sakinleşti. Önceki hayatında Xie Yao'nun Nie Yan'ın üzerinde çok emeği vardı. Eğer bu hayatta Xie Yao'yu yanında tutmayı başaramazsa Nie Yan'ın erkekliği sarsılırdı. Eğer Yükselen Ejder ve Şan Mali Grupları Xie Yao ile evlenmesine izin vermezse ne yapardı? Tek yol onların karşısına mutlak güç ile çıkmaktı!

Nie Yan'ın çok vakti yoktu. Neyse ki, şu ana kadar attığı bütün adımlar sıkı ve kararlı yapıdaydı.

Nie Yan telefonunu çıkardı ve Tang Yao'yu aradı.

「Naber? Kabul mektubunu aldın mı?」 Tang Yao telefonu açar açmaz heyecanla sordu.

「Evet, bu sabah posta ile geldi.」

「Sen kesinlikle harikasın. Ninjiang'dayken aldığın notlar sınıft ailk beşe bile zor girerdi. Kim bilebilirdi ki birdenbire bu kadar hızlı bir yükseliş yakalayacaksın. Babam senin sayende beni övdü. Zirve Askeri Akademisine giremesem de problem olmayacağını, senin gibi kaliteli arkadaşlarım olduğu için sevindiğini söyledi. Hatta bana bir Taiga Siyahı hediye etti!」

Nie Yan güldü. Görünüşe göre Tang Yao'nun babası gerçekten de iyi bir ruh halindeydi. Bir Taiga Siyahı kesinlikle ucuz bir şey değildi.

「Wei Kai konusunda ne yapman gerektiğini söylemiştim hatırlıyor musun? Gelişme var mı?」 diye sordu Nie Yan.

「O velet peşimizi bırakmak istemiyor. Tam bir kurt. Düşmanlarımıza karşı hareket ettiğimizde işimize yarayabilir, fakat gün geldiğinde sahibini de ısırabileceğinden korkuyorum,」 Tang Yao konuşurken sesi endişeli çıkıyordu.

「Önemli değil. Eğer beyninin yarısını bile kullansa buna cesaret edemez.」

「Madem onu kullanmaya karar verdin, vaktin olduğunda bana haber ver. İkiniz arasında bir görüşme ayarlarım.」

「Ona bazı konularda geri durması gerektiğini de söyle,」

「Çoktan söyledim. O velet sınırlarının ne olduğunu iyi biliyor.」

Nie Yan uzun zamandır Wei Kai ile buluşmak istiyordu. Fakat yeterli zamanı yoktu. Geçmişte, babasının şirketini yönetmesine yardım etmek gibi bir niyeti yoktu. Fakat eğer Xie Yao'y layık olmak istiyorsa artık vaktini şirket işlerine daha çok ayırmalı ve kendi şirketini Şan Mali Grubu, Yükselen Ejder Mali Grubu ve Yüzyıl Mali Grubu ile aynı düzeye taşımalıydı. Babası son zamanlarda Yüzyıl Mali Grubunun hisselerini yavaş yavaş alıyordu. Bu işi ne düzeyde ilerlediğini merak ediyordu.

Niuren Birliği aynı zamanda Savaş Tanrısı Kabilesini de desteklemek zorunda olduğu için fazla çaba sarf etmek zorunda kalıyordu. Sonuçta Savaş Tanrısı Kabilesi, Nie Ailesinin geleceğinin temellerini oluşturuyordu. Sanal gerçeklik dünyasında hisselerini yükseltmelerinin tek yolu daha fazla kaleye sahip olmaktı. Nie Ailesinin şu anki serveti sadece üç adet temel kale için yeterliydi. Gerçek dünyadaki sektörler oldukça pahalı olduğu için ilk olarak daha fazla sermaye elde etmeleri gerekliydi.