Bölüm 398: Cao Xu!

avatar
3296 66

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 398: Cao Xu!


Toplanan ekipmanlar arasında 10 parçadan fazlası Seviye 50 Kara Altın Kademeydi, her birinin tahmini pazar fiyatı 1000 altın civarıydı. Ayrıca 70 civarı da yine uygun fiyatlara satılabilecek eşyalar vardı.

 

Niuren Birliğinden olan oyuncuların düşürdüğü bütün eşyalar geri toplanmıştı.

 

"Kayıplarımız nedir?" diye sordu Nie Yan .

 

Ağıt Şövalyesi kafasını aşağı yukarı hareket ettirerek saymaya başladı. "Yaklaşık 1000 kişi kaybettik. Çoğunluk alan etkili büyülere öldü."

 

"Kara Barut kavanozlarından kaç tanesi yok oldu?" diye sordu Nie Yan . Savaş esnasında birçok patlama sesi duymuştu.

 

"Beş, geriye kalanlarla ilgileniyoruz," Ağıt Şövalyesinin sesinde bir suçluluk duygusu seziliyordu. Kavanozların çoğu kurtarılmış olsa da yine de Guo Huai'ye rapor verirken utanmıştı.

 

Geriye kalan kavanozlar bir araya toplanıyordu. Bunların hepsini tek seferde taşımak kolay iş değildi. Her bir kavanoz yaklaşık 10 kilogram Kara Barut barındırıyordu. Kavanozun kendi ağırlığı da hesaba katılırsa bir parça toplamda 15 kilogram civarı tutuyordu. En güçlü Savaşçılar bile bu ağırlıktaki eşyaları taşırken mutlaka yorulacaklardı. Ayrıca iki insanın aynı anda tek kavanozu taşıması da pratik değildi, en mantıklı yol vardiya sistemi ile taşıma yapmaktı.

 

"Sorun değil, beş kavanoz çok da büyük bir kayıp sayılmaz," Nie Yan Ağıt Şövalyesini teselli etti. Hala sağlam durabilmiş olan 17 kavanoz Kara Barut vardı, kendi Kara Barutlarını üretebilmek için gerekli süreyi zaten karşılardı bu miktar.

 

Güneş ve Kılıç Parıltısı Nie Yan'ın yanına geldiler. Niuren Birliğinde toplamda 30'dan fazla üst düzey oyuncu vardı. Eğer bu oyuncular yardıma yetişmemiş olsaydı tuzağa düşürenler başarılı olabilirdi.

 

"Geç kaldık," Kılıç Parıltısı özür diler bir ses tonuyla konuştu. Bineklerinin sırtında en yüksek hızla buraya doğru gelirken uzaklardan patlamaların sesini duymuşlardı. Elbette bu patlamaları duyduklarında oldukça endişelenmişleri ve bütün Kara Barut kavanozlarının patladığını düşünmüşlerdi.

 

"Geç olsun güç olmasın." Nie Yan güldü. Her ne kadar beş kavanozun yok olmuş olması Nie Yan'ın moralini bozmuş olsa da sonuçta şu anki halleri her şeyi kaybetmiş olmaktan daha iyiydi.

 

Nie Yan taşıma görevindeki grubun destek kuvvet gelene kadar sabit kalmasını emretti. Geriye yaklaşık 1000 oyuncu kalmıştı. Eğer bir başka tuzakla daha karşılaşırlarsa sonuç vahim olurdu.

 

Guo Huai'nin emri ile 5000 kişi geldikten sonra taşıma görevindeki grubun gücü de oldukça artmıştı. Destek ulaştıktan sonra Birlik Şehrine yola koyuldular.

 

Yaklaşık bir saat kadar sonra Nie Yan ve diğerleri Birlik Şehrine ulaştı. Birlik Şehri Cripps Kalesi'ne bir transfer noktası ile bağlıydı, bu şekilde kavanozlar iki yer arasında kolaylıkla taşınabilirdi.

 

Guo Huai beş adet Gelişmiş Tamirci, bir adet Gelişmiş Simyacı, iki adet Gelişmiş Rün Ustası ve bir adet Gelişmiş Efsuncu tutmuştu ve bütün bu çalışanlar gizlilik anlaşması imzalamışlardı. Cripps Kalesi'nde sırf bu elemanlar için özel bir atölye hazırlanmıştı, ayrıca atölyeye yerleşebilmeleri için gerekli hazırlıklar da yapılmıştı.

 

Nie Yan Goblin Büyü Topu Şemasını elemanlara verdi, elemanlar ise anında işe koyuldular. Yaklaşık altı gün içerisinde Niuren Birliği artık ilk Goblin Büyü Topuna sahip olacaktı.

 

Nie Yan gizli atölyeye bir göz gezdirdi. Bu atölye birliğin karargahının hemen altında, köşede gizli bir yere yapılmıştı ve tek bir girişe sahipti. İç taraf ise oldukça geniş ve ferahtı. Ortam kesinlikle küçük değildi. Duvarların her tarafı çeşitli tesviye aletleri ve araç gereçleri ile doluydu, yüzlerce çeşit malzeme günlük olarak takviye ediliyordu. Kendi işçilik alanlarında Gelişmiş kademeye gelmiş olan dokuz atölyeci oldukça meşgul şekilde çalışıyordu.

 

Bütün hazırlıklar tamamlandıktan sonra Nie Yan sonunda rahatladığını hissedebilmişti. Sunucu saatini kontrol ettiğinde kapatma zamanının geldiğini gördü.

 

Nie Yan oyun başlığını çıkardı ve sonrasında yatağına uzandı.

 

Yepyeni bir sabaha uyanmıştı. Bugün Xie Yao'nun doğum günüydü. Doğum günü partisi Yükselen Ejder Mali Grubunun sahibi olduğu Moro Nehri Şölen Salonu'nda, öğleden sonra saat 2'de olacaktı. Xie Yao'nun ailesinin bütün yakın bireyleri ve yakın arkadaşları bu etkinliğe katılacaktı. Nie Yan biraz endişeli hissediyordu, fakat Xie Yao'nun ebeveynleri ile er ya da geç tanışmak zorunda olduğunu da biliyordu, bundan dolayı kendini sakinleştirmek zorundaydı.

 

Nie Yan Xie Yao'ya nasıl bir hediye alması gerektiği konusunda düşünüyordu. Kuyumcuya gittikten sonra bir kolye alma konusunda karar verdi.

 

Babasının şirketine doğru ilerlerken hem eski hem de yeni hatıralar zihnini meşgul ediyordu. Zirve Askeri Akademisi'nden kabul mektubunu almıştı. Bir As olarak ister Komuta bölümüne, isterse de Yıldızlar Arası bölüme giriş yapabilirdi. Bu ayrıcalık sadece ilk üç sıraya girebilenlere tanınan bir ayrıcalıktı. Bu hayatında, babasının tek hayalini tamamlamıştı. Artık pişmanlık duyduğu bir şey yoktu.

 

Nie Yan babasının şirketine vardığında Ah Chen ile sohbet etmek için yanına gitti. Savaş Tanrısı Kabilesinin gelişimi sorunsuz şekilde ilerliyordu, Tuoba Ailesi'nin komutası altındaki bir birliğin kalesinin ele geçirilmesi buna büyük bir etkendi. Bu hamle, şirketin Nisode Şehri'ni ele geçirme planının sadece bir parçasıydı.

 

Savaş Tanrısı Kabilesi'nin zaferi şaşılacak bir şey değildi. Şehirlerde birçok yeni yapılanma vardı, aralarından en meşhur olanlar ise Gazap Kılıcı ve Opal İmparatorluk isimli birliklerdi.

 

Nie Yan bu isimleri hatırlıyordu. Gazap Kılıcı Ay Işığı Şehrinde konuşlanmış bir birlikti. Şu anda hala zayıftılar. Temellerini sağlamlaştırmaları en az bir ay kadar sürerdi. Opal İmparatorluk'a gelince, önceki hayatında bu birlik Kalor'da yapılanmıştı. Nie Yan inanıyordu ki bu hayatta yaptığı hamleler sonucunda bu birliği tarih nehrinden silmişti. Yangın Şehri'ne kaçtıklarını ve önceki hayatına oranla bu hayatta bu birliğin daha başarılı olduğunu nasıl tahmin edebilirdi?

 

Nie Yan ikinci hayatına başladığında tarih akışı önemli ölçüde değişiklik göstermişti.

 

Görünüşe göre Niuren Birliği ileride çok daha fazla düşmana sahip olacaktı.

 

Nie Yan saat öğleden sonra 1 olana kadar babasının şirketinde oyalandı ve sonrasında Moro Nehri Şölen Salonuna yola çıktı.

 

Moro Nehri Şölen Salonu altı yıldızlık puanlaması ile Huahai'deki en ünlü restoranlardan birisiydi. Toplamda 167 katlı ve her katı birbirinden bağımsız olarak dönebilen şık tasarımlı bir binaydı. Katların her biri kolaylıkla yönü değiştirilebilir şekilde ayarlanmıştı, bu şekilde her daim en güzel manzaranın yakalanması mümkün oluyordu. Hemen altında ise dünyanın en işlek ticaret caddesi bulunuyordu. Moro ismi ise kutsal bir kitaptan alıntıydı ve anlamı ise rüya idi. Sokaktaki her dükkanın kendine has bir tasarımı vardı ve her türden fantastik ve tuhaf alış veriş yapılabiliyordu, bu sokağa giren kişi sanki büyülü bir yere gelmiş gibi hissediyordu.

 

Bu bölge elbette zenginlere hitap eden bir bölgeydi. Sadece Moro Nehri Şölen Salonu bile tek başına yüzlerce milyona denkti. İşte bu bile Yükselen Ejder Mali Grubunun ne kadar güçlü bir yapılanma olduğuna dair bir kanıttı. Nie Ailesi'nin bütün varlıkları bir araya toplanmış olsa bile Yükselen Ejder Mali Grubunun yanında devede kulak kalırdı.

 

Nie Yan restoranın girişine geldiğinde davetiyesini gösterdi. Qipao elbisesi giyinmiş bir kadın kapıda Nie Yan'ı karşıladı.

 

"Efendim, lütfen beni takip edin," Kadının konuşması melodik bir ton içeriyordu.

 

"Peki." Nie Yan başıyla onayladı ve kadını takip etmeye başladı.

 

Kadın Nie Yan'ı bir asansöre yönlendirdi ve 131. kata beraber çıktılar. Kendilerini karşılayan uzun koridordaki kırmızı halıyı da geçtikten sonra sonunda şölen salonuna gelebilişlerdi. Her ne kadar asıl etkinliğin başlaması için vakit henüz erken olsa da birçok insan çoktan gelmişti bile. Ortamdakiler birbirleri ile sohbet edip gülümsüyorlardı. Erkekler takım elbise giyinmişken kadınlar ise gösterişli ve muhteşem çiçekli elbiseler giyinmişti. Huahai'nin hem devlette hem de özel sektördeki üst sınıf elitlerinin burada toplanmış olduğunu söylemek mantıklı olurdu.

 

Bu şölen salonu binlerce kişilik bir etkinliği bile rahatlıkla kaldırabilirdi. Nie Yan ortamda yürümeye başladı fakat tanıdık bir yüz göremiyordu. Bundan dolayı, tenha bir köşede cam kenarına oturdu.

 

Nie Yan ilk defa böylesine devasa bir etkinliğe katılıyordu. Önceki hayatında işe yaramazın tekiydi, bundan dolayı babası doğal olarak onu böyle toplantılara veya etkinliklere yanında getirmemişti. Babası öldüğünde ise zaten bu tarz etkinliklere katılma şansı daha da azalmıştı.

 

Nie Yan her ne kadar buraya ait olmadığını hissediyor olsa da sakin kalmayı başardı. Bir bardak meyve suyu istedikten sonra pencereden dışarıyı seyretmeye başladı. Uzaklardan cazibeli deniz manzarasını görebiliyordu, mavi suyun mavi gökyüzü ile buluşmasını seyretmek keyif vericiydi.

 

Nie Yan daha sonrasında bakışlarını salona çevirdi ve süzdü. Ortamda ne kadar sayıda şık kıyafetli yüksek sınıf elit olduğu konusunda fikri yoktu. Ortamdaki bütün kadınlar güzeldi, cazibelerine cazibe katan pahalı ve şık elbiseleri ise işin cabasıydı. Ortam sanki çiçek açmakta olan bitkilerle dolmuş bir bahçe gibiydi, gören herkesin dikkatini çekecek cinstendi.

 

Bu kadınların bazılarına kendilerinden onlarca yaş büyük erkekler eşlik ediyordu. Bu manzara ise alımlı bir gülün bir parça gübrenin yanında açmış olması gibiydi.

 

Nie Yan, Jiang Yingyu'nun kendisinden çok daha yaşlı bir zengin adamla evlendiğini duyduktan bu yana okul arkadaşlarının birçoğunun neden kalplerinin kırık olduğunu anlayabiliyordu.

 

Saatine baktığında öğleden sonra 2 olduğunu gördü. Xie Yao yakın zamanda gelmeliydi.

 

Nie Yan sessiz kalmaya devam ederek meyve suyundan bir yudum aldı. Salondakiler konuşmayı bırakıp salonun koridorunun sonuna doğru bakmaya başladığında ortam biraz sakinleşmişti, koridorun sonunda genç ve güzel bir hanımefendi göründü. Beyaz bir askısız elbise giyinmiş olan bu kadın, salonun ışıkları altında göz alıcı ve şık görünüyordu, giydiği elbise vücut hatlarını belli ediyor ve beyaz omuzlarının cazibesini ön plana çıkarıyordu. Tek bir pürüz bile bırakılmadan, en güzel yeşim taşından yontulmuş kusursuz bir heykeli andırıyordu.

 

Cennetten inmiş bir peri kızını andırıyordu.

 

Xie Yao salona girer girmez bütün dikkatleri üzerine çekmişti. Birçok insan ise istemsiz şekilde iç çekerek ne kadar hayranlık duyduklarını belli etmişti. Xie Yao'nun varlığı, salondaki diğer tüm kadınların kalbinin kıskançlıkla dolmasına sebep olmuştu. Xie Yao şu anda sadece 18 yaşındaydı. Birkaç yıl sonra ne kadar güzel bir kadın olacağı tahmin bile edilemezdi.

 

Xie Yao 40 yaşlarında görünen bir adamın elinden tutuyordu. Tanımayan birisi bile ikilinin yüz hatlarındaki benzerliklerden yola çıkarak bu adamın Xie Yao'nun babası olduğunu anlayabilirdi. Annesi ise biraz sonra katılacaktı.

 

Ayrıca etraflarında birkaç kişi daha vardı. Hepsi de Xie Yao'nun akrabalarıydı.

 

Ortamdaki herkes alkışlamaya başladığında Xie Yao kibarca başını sallayarak salondakileri selamladı. Bakışları salonu tarıyordu, sanki birini arıyor gibiydi. Aradığını bulamadığında ise yüzünde hafif bir hayal kırıklığı oluştu.

 

Doğum günü kutlamaları başlıyordu.

 

Xie Yao'nun etrafında bir kalabalık oluştuğunu gören Nie Yan ona yaklaşmak için doğru zaman olduğunu düşündü.

 

Nie Yan'ın bakışları salonun diğer tarafında, yine cam kenarında oturan birine kaydı. Bir anda zihni titrer gibi oldu, kalbinde bir kargaşa başladı.

 

Bu adam 40 yaşlarındaydı. Uzun boyu ona heybetli bir görünüm sağlıyordu. Günlük bir kıyafet tercih etmişti ve bundan dolayı etrafındaki iyi giyinmiş insanlara göre daha sadeydi. Buna rağmen duruşu sayesinde dikkat çekiyordu. Her iki tarafında da birer adet siyah takım elbiseli adam duruyordu. Takım elbiselerinin altında durduğu belli olan kaslı vücutları her an aksiyona geçebilecek potansiyelde olduklarını belli ediyordu. Dışarıdan bakan birisi bu adamların duruşlarından yola çıkarak savaş gazileri olduğunu söyleyebilirdi. Bu adamlar korumaydı.

 

Nie Yan bu suratı iyi tanıyordu. Sonuçta önceki hayatında bütün öfkesini ve nefretini yoğunlaştırdığı kişiydi bu!

 

Cao Xu!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44338 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr