Nie Yan buharları geçtiğinde uzaktaki dev tazıyı gördü. Bozayı büyüklüğündeki tazının kapkara bir kürkü vardı. Kırmızı dilince yoğun bir ısı yayılıyordu.

Bu yaratık ateş kullanabiliyordu!

Huzursuz haldeki tazı, mağaranın içinde bir ileri bir geri gidip geliyordu. Boynuna bağlı kalın zincirin diğer ucu, büyük bir kayaya çakılmıştı. Hareket alanı kısıtlı olsa da, menzilli saldırılarıyla oyuncuların başına bela olabilirdi. Gözüne kestirdiği düşmanına uzaktan ateş püskürtebilirdi.

Nie Yan yavaşça yaklaşarak 30 metre mesafeye kadar geldi ve Üstün Seziyi etkinleştirdi.

Başka bir Seviye 70 Lord daha bulmuştu. Ve bu seferkinin canı 320.000 idi. Siyah Alev Tazısı ileri giden tek yolu koruduğundan Nie Yan'ın geçmesi imkansızdı.

Tek başına böyle bir yaratığı öldüremezdi de. Yaratığın boynundaki zincirin uzunluğunu 12 metre olarak tahmin etti.

Tek seçeneği koşarak geçmekti! Ancak bunu söylemesi, yapmasından kolaydı.

Santim santim yaratığa yaklaştı. 20 metre kala Siyah Alev Tazısı onu fark etti. Fark ettiği gibi de ateş püskürttü.

Ateşi baskıcı ve boğucuydu.

Nie Yan Tanrının Kutsamasını etkinleştirerek alevleri vücuduyla karşıladı.

Nie Yan'a azgın bir sel gibi yaklaşan alevler, ona dokunduğu anda dağılırken, Nie Yan'ı koruyan tabaka çatapat benzeri bir ses çıkardı. Nie Yan zarar görmemişti! Tanrının Kutsaması büyülere karşı bağışıklık sağlıyordu.

Alevleri parlaklığından dolayı Nie Yan gözünü açmakta zorlanıyordu.

Siyah Alev Tazısı havaya sıçradı. Nie Yan'ı altına almak ve onu parçalamak istiyordu.

Pençeleriyle amacını gerçekleştirmek üzereyken Nie Yan Rüzgar Adımını etkinleştirdi. İlk üç saniyedeki dokunulmazlık sayesinde hiç hasar almadı.

Siyah Alev Tazısının bacakları arasından geçerek, yaratığın altında ezilme riskine rağmen arka tarafa geçmeyi başardı. Hız Parşömeni ve Sürat Kaçışından da yardım alarak bütün gücüyle koştu.

Pençeleri yere çakılan Siyah Alev Tazısı, mağaranın içini taş parçalarıyla doldurmuştu. Nie Yan arkasına geçtikten sonra hızla tepki verip saldırıya geçti.

Nie Yan hız bakımından onunla boy ölçüşemezdi. Yaratık anında ona yetişip pençesini bir kez daha savurdu.

Gölge Valsi!

Gelişmiş haldeki Gölge Valsinin verdiği ilk iki saniyelik dokunulmazlık sayesinde bir kez daha Siyah Alev Tazısının saldırısını engelledi. Ancak çarpışmanın etkisiyle geriye doğru savruldu.

Havadayken vücudunu ayarlayıp sağ eliyle yerden destek alarak tekrar iki ayak üstüne kondu.

Dengesini yeni kazanmışken Siyah Alev Tazısı bir kez daha arkasında belirdi. Zaman kaybetmeye cüret edemeyen Nie Yan, canını kurtarmak için koştu.

Rüzgar Adımı ve Gölge Valsi bekleme süresinde olduğundan, yaratığın sonraki saldırısından kendini kurtaracak bir kozu kalmamıştı.

Siyah Alev Tazısı ondan birkaç kat daha hızlıydı. Saldırıları yuvarlanma, kenara çekilme gibi basit hamlelerle savuşturulamıyordu.

Güçlü saldırılarının bir tanesi bile Nie Yan'ı öldürmeye yeterdi.

Nie Yan hızının sınırlarını zorluyordu. Sık sık yön değiştirerek Siyah Alev Tazısının saldırılarını atlatmaya çalışıyordu. Lakin yaratık bu ucuz numaralardan pek etkilenmiyor, bir anda yeniden arkasında beliriyordu.

Siyah Alev Tazısı üstüne çullanmak üzereyken beş metre ötedeki sarkıta ağ fırlatıp, güvenli bir bölgeye inecek şekilde sallandı.

Yaratık henüz vazgeçmemişti. Keskin pençelerini Nie Yan'a savurmaya devam ediyordu.

Nie Yan 10 metre kadar uçtuktan sonra ağı bırakıp yere indi.

Siyah Alev Tazısı yere yeni inmiş olan avına tekrar saldırdı.

Nie Yan'ı tek lokmada yutmak için gelirken boynundaki zincir gerildi ve yaratığı yerinde mıhladı.

Öfkeli yaratık bir kez daha saldırıya geçse de yine zincir tarafından engellendi. Ne kadar uğraşırsa uğraşsın hedefine ulaşamıyordu.

Zincir bir adım daha atmasına izin vermiyordu. Hal böyle olunca o da ateş püskürtmeyi denedi. Tanrının Kutsaması hala etkindi.

Nie Yan'ın yüzünde bir gülümseme belirdi. Zincirin uzunluğunu doğru tahmin etmişti. Birkaç defa ölümün kıyısından döndüğü halde hedefine ulaştığı için mutluydu.

Daha fazla oyalanmadan Siyah Alev Tazısını geride bırakıp işine baktı. Yaratıktan 50 metre uzaklaştığında kendini tamamen güvende hissediyordu. Artık sakin bir şekilde yürüyebilirdi.

Arkasına baktığında Siyah Alev Tazısının hala ona baktığını, arada bir de ateş püskürttüğünü gördü.

Yaratığı geride bıraktığına göre mağarayı keşfetmeye kaldığı yerden devam edebilirdi. Birkaç yüz metre daha ilerlediğinde karşısında bir hücre buldu. Hücre, üçe üç metrelik küçük bir alana sahipti. Kapısı zengin büyü enerjisi barındıran garip bir metalden yapılmış de dev bir kilitle kapatılmıştı.

Son derece güvenli görünüyordu.

Parmaklıklardan içeri bakan Nie Yan, sıska bir ihtiyar gördü. Ellerinden ve ayaklarından duvara bağlanmıştı. Hareket etmesi de mümkün değildi.

Cübbesi kirlenmiş olsa da, kendisi iyi durumda gibiydi. Pek yapılı olmayan vücudu aslında oldukça güçlüydü.

Nie Yan sonunda aradığını bulmuştu. Son rehine bu adamdı!

İhtiyarı Üstün Sezi ile inceledi.

İhtiyar meğer Hırsız Derneğinin Ulularından olduğu gibi aynı zamanda bir de Markiydi! Neden bu kadar sıkı korunduğu şimdi anlaşılıyordu!

Nie Yan kapıyı inceledi. Her bir parmaklığa küçücük harfler kazınmıştı. Dikkatli bakmayan gözlerin bu detayı fark etmesi zordu.