Bölüm 366: Hırsız Hazine Zulası

avatar
3172 69

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 366: Hırsız Hazine Zulası


 

Nie Yan bütün gücüyle koşarken Alacakaranlık Hırsızının canı, kanama ve zehir etkilerinden dolayı azalmaya devam ediyordu. Göğüs göğse çarpışarak düşmanını yenemeyebilirdi, ama bu yöntem oldukça etkiliydi. Sadece biraz zamana ihtiyaç duyuyordu.

 

Alacakaranlık Hırsızı sonunda Nie Yan'ı köşeye sıkışırdı. Artık kaçacak yer kalmamıştı.

 

Yaratık saldırıya geçtiği anda Nie Yan sıçrayıp arkasındaki duvarı tekmeledi ve takla atarak rakibinin arkasına geçti. Alacakaranlık Hırsızına arkadan Suikast ve Patlama ile saldırdı.

 

Hançeri önce parladı, ardından patlamayla birlikte yaratığı uçurdu. Sertçe duvara çarpan yaratık yere düştü.

 

O ayağa kalkana kadar Nie Yan uzaklaşmıştı.

 

Savaş bu haliyle Alacakaranlık Hırsızı ölene kadar sürdü.

 

Yaratığın cesedinin yanında gri renkli bir zırh parlıyordu. Bu Seviye 70 zırh, Solgun Cezalandırıcı Setinin bir parçasıydı. Set tamamlandığında seviye koşulu 10 azalıyordu. Ancak setin parçaları yalnızca belli başlı haritalarda düşüyordu.

 

Solgun Cezalandırıcı Zırhı Gücü artırıyor ve kullanıcısının her saldırıda fazladan 120 Gölge Hasarı vurmasını sağlıyordu. Saldırı odaklı sınıf olan Vahşiler için biçilmiş kaftandı.

 

Alacakaranlık Hırsızı öldükten sonra yeniden doğmuyordu. Nie Yan Solgun Cezalandırıcı Setini tamamlamak istiyordu. İzmarit, Kenarsız, Monokrom gibi Vahşiler, bu setle rakipsiz olabilirlerdi.

 

Yaratığın cesedinden başka bir şey düşmemişti. Nie Yan az önce kapısını açtığı odaya girdi. Küçücük odada eşya namına bir şey yoktu. Koridora dönüp keşfe devam etti.

 

Koridora açılan odaların çoğunda Alacakaranlık Hırsızları pusuda bekliyorlardı. Nie Yan bütün yaratıklarla aynı yöntemi kullanarak savaştı. Ardından odalara girip çoğunluğu Gümüş veya Altın kademe, çok azı da Kara Altın kademe olmak üzere sandıklar buldu. Solgun Cezalandırıcı Setinden eldivenleri ve diz zırhını da bulmuştu. Geriye omuz siperlikleri, miğfer ve çizmeler kalmıştı.

 

Nie Yan dikkatle bir kapıyı daha açtı. Bu defa içeriden Alacakaranlık Hırsızı çıkmamıştı. Odanın düzeni öncekilere benziyordu. Ancak bu odada orta yaşlı, şişman bir adam, içerideki yatağın başında oturuyordu. Sarı saçları dağınıktı.

 

Nie Yan adamı Üstün Sezi ile inceledi.

 

Soylu Ferbrazes: Seviye 0

Sağlık: 200/200

 

"Efendi İblis Katili! Lütfen beni buradan çıkarın!" Soylu Nie Yan'ı gördüğünde yalvarmaya başlamıştı.

 

"Şu Anlık Işınlanma Parşömenini alın. Etkinleştirdiğinizde buradan çıkabilirsiniz."

 

"Teşekkür ederim, Efendi İblis Katili! Minnettarım!"

 

Nie Yan sürekli olarak unvanlarıyla çağrılmaktan bıkmıştı. Ancak NPCler ile kurduğu diyaloglardaki unvan ayarları katıydı.

 

Soylu parşömeni kullandığında odadan kayboldu.

 

Kurtarılan Rehineler: 1/100

 

Nie Yan odaya göz attıysa da kayda değer bir şey bulamadı. Yalnızca Alacakaranlık Hırsızlarının koruduğu odalarda sandık bulunuyor olmalıydı.

 

Nie Yan oda oda dolaşıp yedi rehine daha kurtardı. Koridordaki bütün odalara baktıktan sonra geniş bir salona girdi. İki tarafta sıra sıra sütunlar, ortada ise ihtişamlı bir tahta uzanan kırmızı halı vardı. Salon boş görünüyordu, fakat bu durum Nie Yan'ı işkillendirmişti.

 

Hakikat Gözü!

 

Gözleri kırmızı ışıkla parlıyordu. salondaki siluetler birer birer ortaya çıkıyordu. Altmıştan fazla Alacakaranlık Hırsızı saymıştı! Sırtından soğuk terler akıyordu. Salonun her yanı tehlikeliydi! Neyse ki Hakikat Gözünü kullanıp, tehlikeye atılmadan önce neyle karşı karşıya olduğunu görmüştü.

 

Mahir bu denli zorsa Uzman derecesinin zorluğunu hayal dahi edemezdi. Son anda Uzmandan vazgeçerek doğru karar verdiğine seviniyordu. Önceki zaman diliminde çoğu Hırsız, sınıf atlama görevini Kolay derecesinde yapmıştı. Birkaç yüzü Normali, birkaç düzinesi Zoru ve yalnızca bir tanesi Mahiri seçmişti. Oyuncunun adını hatırlamıyordu, ama şans faktörüyle görevi tamamladığı söyleniyordu. Güneş, Dünyanın Kralı ve diğer ünlü Hırsızlar, sınıf atlama görevini Zor derecesinde tamamlamışlardı.

 

Nie Yan içinse Mahir en üst sınırdı. Uzman derecesini denemeye bile yeltenmezdi. Durduk yere ölüme gidemezdi!

 

Sınıf atlama görevleri Seviye 50'de alınabiliyordu. Lakin başarı oranı 1/2.000'den düşüktü. Dolayısıyla oyuncular iyice güçlenene kadar görevi almayı tercih etmiyorlardı. Yüce Hırsız görevinden sonra ise Seviye 100'de alınabilen Gölge Dansçısı görevi geliyordu. O görev bambaşka bir boyuttaydı. Gölge Dansçısı görevini tamamlayanların sayısı iki elin parmağını geçmiyordu. Hırsızların gözünde Gölge Dansçılarından daha üstün bir varlık yoktu.

 

Nie Yan'ın önceki hayatındaki seviyesi 180 idi. O zamanlar Seviye 200 barajını aşan yalnızca birkaç oyuncu vardı. Onlar da tepeden tırnağa en iyi ekipmanları kuşanan, tek sözüyle oyunu sarsan kişilerdi. Nie Yan üst düzey oyuncular arasında ortalama düzeydeydi.

 

Gölge Dansçısı üzerinde bir şey var mı bilmiyordu. Ancak söylentilere göre Seviye 200 sonrası başka bir alem gibiydi. Yaratıklar gülünç denecek kadar az tecrübe veriyorlardı. Haftalar süren kasılmalar sonucunda kazanılan tecrübe %1'i geçmiyordu. Yani Seviye 200 üst sınır sayılabilirdi.

 

Yüksek seviyelerde kasılmak çok zordu. Küçük Altının seviyesini yükseltmesinin bir nedeni de buydu. Yakın dövüş sınıflarının kasılma hızları, yüksek seviyelerde düşüyordu. Evcillerin yardımıyla kasılmak seçenekler arasındaydı. Güçlü alan etkili becerilere sahip evciller astronomik fiyatlara satılıyordu. Kısacası Küçük Altının seviyesini şimdi yükseltmezse, gelecekte düşük seviye haritalarda zayıf mobları öldürmekle bizzat uğraşmak zorunda kalacaktı. 

 

Nie Yan kişisel gelişimini çoktan planlamıştı. Kana Susamış Kılıçlar savaşı sona erdiğinde boş vakitlerinde kasılacak ve günü geldiği zaman Yeraltı Dünyası ve yüzey arasında mekik dokuyacaktı.

 

İlgilenmesi gereken çok fazla mesele vardı. Bütün zamanını kasılmaya harcasaydı şimdiye Seviye 90 olmuştu.

 

Önündeki Hırsızları izlerken düşünüyordu. Kılık Değiştirme İncisini kullanarak öldürdüğü Alacakaranlık Hırsızlarından birinin şekline büründü.

 

Ardından kamuflaja girip tahta doğru yaklaşmaya başladı.

 

Üzerindeki bakışları hissedebiliyordu. Ancak düşmanlarının hiçbiri kılık değiştirmesini tespit edemiyordu.

 

Hal böyle olunca biraz olsun rahatlamıştı. Hakikat Gözüyle yerlerini tespit ettiği Alacakaranlık Hırsızlarının yanlarından geçip gidiyordu. Bir süre sonra tahtın önüne geldi. Taht saf altından yapılmıştı. Kara altın deri zırh kuşanmış bir Hırsız, etrafta devriye geçiyordu.

 

Silah olarak iki kısa kılıç kullanıyordu. Belli ki suikasttan ziyade yakın dövüşte etkiliydi.

 

Nie Yan bir sütunun arkasına saklanıp Hırsızı inceledi.

 

Kana Susamış Hırsız (Lord): Seviye 70

Sağlık: 150.000 / 150.000

 

Sefer takımları Lord sınıf Hırsızlarla savaşmaktan kaçınırlardı. Çünkü onlarla başa çıkmak neredeyse imkansızdı. Hareket hızları yüksek olduğu gibi sersemletmeye, aniden mesafe kapatmaya ve daha nice sinir bozucu işe yarayan türlü becerileri vardı.

 

Sefer ekiplerinin yüzleştiği Lord sınıf yaratıklar arasında en dişli olanlar Hırsız tipi patronlardı.

 

Seviye 70 Lord sınıf bir Hırsızı tek başına öldürmek ise hayalden öteye geçemezdi.

 

Salonda çok sayıda sütun olsa da, onlardan yararlanıp Kana Susamış Hırsızı öldürmesi mümkün değildi. Arbalet Hırsızların olmazsa olmazlarındandı. NPC Hırsızlar için de aynı durum geçerliydi. Sütunlardan birinin üzerine çıkıp patrona uzaktan saldırsa, aşağıdaki Hırsızların tamamı arbaletleriyle karşılık verirlerdi.

 

Yani o yöntemi de kullanamazdı.

 

Nie Yan önceki hayatında bu salona gelmişti. Fakat o sırada bütün Hırsızlar temizlenmişlerdi. Tahtın arkasında, yerin altındaki zindana açılan bir giriş olduğunu hatırlıyordu. Rehineler muhtemelen orada tutuluyorlardı.

 

Yerin altına açılan geçit iyi gizlenmişti. Neyse ki Nie Yan buraya aşinaydı. Onun yerinde başka bir oyuncu olsa kolezyumu günlerce aradığı halde sonuç alamazdı.

 

Nie Yan etrafına bakındı. Kana Susamış Hırsızdan fazla uzak olmayan bir köşeye bir sandık iliştirilmişti. Bu, hazine sandığı değil, normal bir sandıktı.

 

Yani açıldığında kaybolan, yok edilmesi veya yerinden oynatılması mümkün olmayan hazine sandıklarından farklıydı. Tıpkı gerçek hayattaki sandıklar gibiydi.

 

Sandığın malzemesi bambuydu. Üzerine üç tane hançer şekli oyulmuştu.

 

Bu sandık önceki hayatında da buradaydı. Lakin salonu temizleyenler tarafından içi boşalmıştı.

 

Sandık kilitli değildi. Nie Yan içinde ne olduğunu merak ediyordu.

 

Kana Susamış Hırsıza yakalanmadan sandığı açmak zor olacaktı.

 

Öncelikle Üstün Sezi ile sandığı inceledi.

 

Hırsız Hazine Zulası: Hırsızların çaldığı bütün para ve ganimetler bu sandıkta.

 

Nie Yan şoka uğradı. Önceki hayatında sandığın içi bomboştu. Bu defa kolezyuma ilk gelen kendisiydi. Başka bir deyişle sandığın içindeki her şey yerindeydi!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44312 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr