"Ölüm Büyücülerinin fazladan hortlak çağırması için aracı olarak kullanılıyor."

Nie Yan biliyordu ki, hortlak ordularının sayısını artırmada kullanabilecekleri eşyalar, Ölüm Büyücüleri için son derece kıymetliydi. Nadir düşen eşyaların değeri ise doğal olarak çok daha fazlaydı. Hokkabaz Kafatası da bu nadir eşyalar arasındaydı.

Bereketin sunduğu teklif makul olmalıydı. Yine de Nie Yan, Hokkabaz Kafatası gibi bir eşyayı altın karşılığında satmak istemiyordu.

"Ekipman takasına ne dersin?" Nie Yan farklı bir öneri sundu. "Günahkar Melek gibi büyük bir loncada eminim çok sayıda Alt Efsanevi ekipman vardır."

Bereket ve Nie Yan gibi lonca liderleri için para yalnızca bir araçtı. Asıl ihtiyaç duydukları şeyler, adamlarını güçlendirebilecekleri kaliteli ekipmanlardı.

 "Elimde taraf kısıtlaması olmayan güzel bir büyücü eldiveni var. Bir bak istersen."

Bir süre sonra loncadan biri eldivenleri getirdi.

Bereket Akef'in Bilgi Eli dışında 13.000 altın daha ödeme yapıp Hokkabaz Kafatasını aldı. Böylece adil bir alışveriş gerçekleşmiş oldu.

"Bugünlük işimiz bitti. Beş gün sonra döneceksin değil mi?"

"Evet." Nie Yan başıyla onayladı.

Bereket adamlarıyla birlikte Seviye 60 Varyant Lordla savaşmaya gitti.

Nie Yan da tavernada oturup Karanlık Portalın bekleme süresinin dolmasını bekledi. Çantasındaki İmparatoriçe Finas'ın Dişine baktı. Üzerindeki zehirden dolayı dişi çantasından alamıyordu. Envanter penceresi üzerinden incelemek tek seçeneğiydi.

Psişik Nesne ifadesi Nie Yan'a yabancıydı. Ancak dişten yayılan karanlık aura hissedilmeyecek gibi değildi.

Açıklama Nie Yan'ın aklını başından almıştı. Normal saldırıları 1.600 civarında hasar veriyordu. %30'unu zehir hasarına dönüştürmesi, zehir bağışıklığı dışındaki savunmaları kolaylıkla delmesi demekti. Önceki zaman dilimindeki tecrübelerine dayanarak, farklı çeşitlerde hasarlar içeren saldırıların, patronlara karşı çok daha etkili olduklarını söyleyebilirdi. Saldırı çeşidini artırmak, saf saldırı gücünü artırmaktan çok daha önemliydi.

Nie Yan görevin durumunu kontrol etti.

Görev bitmekten çok uzaktı.

Benet'in Ruhu hala yanında süzülüyordu. Psişik Nesneleri başka bir vakitte aramaya çıkmalıydı.

Dakikalar geçtikçe Günahkar Meleğin Büyük Arakne Kasil savaşından haberler geliyordu. Biraz önce savaşın bittiği ve Günahkar Meleğin Alt Efsanevi ekipman kazandığını öğrenmişti. Varyant Lorddan düşen ekipmanın kaliteli olması normaldi.

Nihayet yola çıkma zamanı gelmişti. İlk olarak Valitin Köyünden ayrılıp doğuya yöneldi. Nispeten gizli bir yer bulup Karanlık Portalı açtı.

Uğursuz bir enerji yayan portal önünde belirdi. Ardından portala girip ortadan kayboldu.

Valitin Köyü dışındaki yüzlerce Günahkar Melek oyuncusu, savaş meydanını temizlemekle meşguldü. Dört bir yanda cesetler vardı. Yüz metre yarıçapındaki alandaki her şey yok olmuştu. Savaşın şiddeti bu iki tablodan anlaşılabilirdi.

"Nirvana Alevi yüzeye dönmüş mü?" Bereket yanındaki Gururlu Ciride sordu.

"Dönmüştür herhalde." Aslında Nie Yan köyden ayrılırken Bereketin görevlendirdiği Hırsızlar tarafından takip ediliyordu. Görevleri Nie Yan'ın yüzeye nasıl döndüğünü öğrenmekti. Lakin aralarındaki ilişkiyi zedelememek adına görevi yarıda iptal etmişlerdi. Gerçi, Günahkar Melek Hırsızları Nie Yan'a yetişemediğinden görevin iptal edildiğini söylemek de yanlış olmazdı.

"Muhtemelen bir çeşit ışınlanma eşyası kullanıyor."

"Sence o Nirvana Alevine güvenebilir miyiz?"

"Bilmem. Beş gün sonra öğreniriz. Ortaklık iki tarafa da kazandırır. Dönerse eğer onu karşılamaya kibar oyuncular gönder. Unutma ki bütün kozlar onun elinde. İstediği zaman kendine başka ortaklar bulabilir." Nie Yan büyük ihtimalle taraflar arasında gidip gelebilen tek oyuncuydu.

"Anlıyorum.” Tek bir ticaret bile Günahkar Meleğe fazlasıyla kazandıracaktı. Ancak Nie Yan cayarsa yapabilecekleri bir şet yoktu. Oyun sistemi düşman taraflar arasında anlaşma imzalamaya müsaade etmediği için tek güvenceleri Nie Yan'ın sözüydü.

Manzara birden değişince Nie Yan'ın gözbebekleri daraldı. Sonunda yüzeye dönmüştü.

Günler sonra mavi gökyüzünü ve beyaz bulutları ilk defa görüyordu. Keyfi anında yerine geldi.

Yeniden kendi dünyasındaydı!

Koordinatlarına baktı. Yeşim Şehir Hilderlok'un etrafındaki yaban arazideydi. Dönüş Parşömeniyle şehre dönüp transfer noktasından Kalor'a geçti.

Sokaklar gittiği zamankine kıyasla daha kalabalıktı. Şehirdeki Niuren Birliği ofisine yöneldi.

Niuren Birliği oyuncuları onu gördüklerinde, doğru kişiye baktıklarından emin olmak için gözlerini ovuşturup tekrar bakıyorlardı.

"Patron, geri dönmüşün!"

"Merhaba patron!"

Oyuncular heyecanla Nie Yan'a koştular.

Geçen beş gün Niuren Birliğinin kuruluşundan beri yaşadığı en zor beş gündü. Kana Susamış Kılıçlarla olan çatışma şiddetlenmişti ve iki taraf da geri adım atmıyordu. Niuren Birliği oyuncuları sabredip katlanıyorlardı. Nie Yan'ın yokluğu da eklenince loncanın morali çökmüştü. Nie Yan loncanın simgesi olduğundan, varlığı önem arz ediyordu. Neyse ki Guo Huai ve diğer yöneticiler işlerini hakkıyla yapıyorlardı. Ayrıca İzmarit de yönetim tecrübesine sahip olduğundan onlara destek veriyordu. Bu sayede işler aksamamıştı.

Nie Yan'ın dönüş haberi, lonca sohbetinde saman alevi hızında yayıldı.

「Hoş geldin patron!」

「Lonca lideri döndü!」

「Eve hoş geldin patron! Seni çok özledik!」

...

Sohbet bir anda mesajlarda dolup taşmıştı. Niuren Birliği şölen havasındaydı. Bozuk moraller bir anda düzelivermişti.

Nie Yan duygulandı. Yeraltı Dünyasında zaman çok yavaş geçmişti. Geri döndüğü için mutluydu. Niuren Birliği onun evi, Zümrüt İmparatorluğu ise üzerindeki göktü!

「Uyanık Salyangoz nerede? Bir an önce benimle iletişim kursun.」

Çok geçmeden Guo Huai, Zhao Li, İzmarit ve diğerleri Kalor ofisine akın ettiler.

"Sonunda döndün! Bir gün daha gelmeseydin pılımızı pırtımızı toplayıp gidecektik." İzmarit gülerek Nie Yan'ın omzunu sıvazladı.

"Lonca ne halde?" dedi Nie Yan. Loncanın mali durumunun berbat olduğunu az çok tahmin edebiliyordu.

"O soruyu cevaplayacak kişi ben değilim." İzmarit Guo Huai'ye döndü.

"Ümitsiz desem yeridir. Çökmenin eşiğindeyiz. Mali durum raporu burada. Bir göz at." Guo Huai çaresiz görünüyordu.

Nie Yan harcamalara baktı. Toplada 536.268 altın harcamışlardı. Bunun 360.000'i ödül olarak dağıtılmış, kalan kısmı ise lonca üyelerinin kayıplarını telafi etmede kullanılmıştı. İnanılmaz bir harcama söz konusuydu! Yeraltı Dünyasına giderken lonca kasasında sadece 200.000 altın vardı. Geçen beş günde sıfırı tüketmişlerdi!

"Ne kadar altınımız kaldı?" dedi Nie Yan.

Guo Huai acı acı gülümsedi. "2.000'den biraz fazla."

Niuren Birliği gibi bir loncanın yalnızca 2.000 altını olmasından durumun ne kadar ciddi olduğu anlaşılabilirdi.

"Yıldızlı Gece İksir Dükkanı ve diğer işlerden para gelmiyor mu?" Guo Huai'nin dükkanlardan para çekme izni vardı.

"Çekebileceğim kadar para çektim. Müttefiklerimiz Savaş Tanrısı Kabilesi, Kutsal İmparatorluk ve Safir Tapınaktan da destek aldık. Yükselen Ejder Mali Grubu 170.000 altın sağladı. Lonca üyelerimiz 160.000 altın bağışladılar. Yine de paramız tükendi. Tek tesellimiz, Kana Susamış Kılıçların da benzer bir durumda olması. Onların harcamaları 700.000 altını geçti. Ekonomileri çöküşün eşiğinde. Yüzyıl Mali Grubu, Büyücü İttifakı ve İlahı Muhafızlar el altından yardım ediyor olmasalardı, çoktan işleri bitmişti. Melek Müfrezesinin de onlara katıldığına dair duyumlar aldım."

Nie Yan başıyla onayladı. Olayları aşağı yukarı kavramıştı. Art arda savaşlar kaybeden bir lonca bile kolay kolay dağılmazdı. Muzaffer Dönüş bunun en güzel örneğiydi. Ağır darbeler almış, itibarları beş paralık olmuş olsa da Muzaffer Dönüş hayatta kalmıştı. Ancak ekonomik çöküş bambaşka bir mevzuydu. Loncanın harcamaları, zarar gören oyuncuların telafisi derken harcamalar muazzam seviyelere ulaşıyordu. Oyuncularına en azından bu kadarını vermeyen loncada hiç kimse kalmazdı. Haliyle lonca dağılırdı! Şu anda Niuren Birliği ve Kana Susamış Kılıçların yüzleştiği tehlike işte buydu.