Bölüm 345: Katliam

avatar
3493 74

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 345: Katliam


 

Günahkar Meleğin bölgesindeki Tepe Kırığı Kripta Kalesi, devasa taş binalar ve uzun kulelerle doluydu.

 

Lonca karargahındaki Kara Efsuncu asık suratla oturuyordu. Elinde kemik ve ahşaptan yapılma, tepesinde koyu mavi bir küre bulunan asasını tutuyordu. Kül rengi cübbesinin üzerindeki altın işlemeler, büyü enerjisiyle doluydu. Yaka kısmına, kafatasına dolanmış kızıl gölge sarmaşığı şeklinde bir sembol dikilmişti.

 

27 yaşındaki uzun boylu Kara Efsuncu, cesur bir adama benziyordu. Gözlerinde etkileyici bir ışık vardı.

 

Bu kişi Günahkar Melek lonca lideri Bereketti.

 

Kara, Kan İzi ve diğerleri tek kelime etmeden Bereketin karşısında korkuyla bekliyorlardı. Siyah Kral Yılanı Kalkanını kaybetmelerinden ötürü tedirginlerdi.

 

Kara konuşmak istiyor, ama tereddüt ediyordu. Liderinin otoritesine meydan okumaya cüret edemezdi.

 

"Kara, anlat bakalım."

 

Kara yutkunup derin bir nefes aldı. "Her şey planladığımız gibiydi. Zombi Gözetmen ölmek üzereydi. Ama sonra birkaç Zombi Ustabaşı ve bir Altın Ejderha tarafından gafil avlandık. Meğerse onları İnsan Hırsız kontrol ediyormuş. O kadar hızlıydı ki, biz daha ne olduğunu anlamadan Karanlık Şamanlarımızın hepsi ölmüştü. Kan İzi de Zombi Gözetmenin tekmesiyle yerinden kalkamaz hale gelmişti. Kendini savunmasına imkan yoktu."

 

Bereket araya girdi. "Ben kimin suçlu olduğunu sormuyorum. Siyah Kral Yılanı Kalkanını ne yapıp edip geri alacaksınız. Hurmadan hala haber yok mu?"

 

Kimsenin ceza almaması Karayı rahatlattı. "Hurmadan son aldığımız habere göre insan Hırsızın evcillerinin yeri bulunmuştu. Hemen durum güncellemesi istiyorum."

 

Çok geçmeden Hurma bir video göndererek karşılık verdi.

 

"Patron, Hurma video göndermiş. Herkes izliyorsa oynatıyorum."

 

Video beş Zombi Ustabaşı ve bir Altın Ejderhanın 100 oyunculuk grubu dağıtmasıyla başlıyordu. Birbirleriyle mükemmel uyum içerisinde hareket eden Zombi Ustabaşları özellikle dikkat çekiciydi. Nie Yan savaşa hiç katılmamış olmasına rağmen altı hizmetkarı birden kusursuz bir şekilde yönetmenin, nasıl bir zihinsel güç gerektirdiğini herkes biliyordu. Sonlara doğru Nie Yan da boy göstermişti. İzlenildiğini anladığı gibi başını çevirip Hurmanın bulunduğu yere bakmıştı. Gözlerinin kırmızı parıltısı ve etrafında şişen damarlar dehşet vericiydi.

 

Kara, Kan İzi ve diğer izleyenlerin ağızları açık kalmıştı.

 

Bereket, tahtının kol dayanağına vurdu. "Bu adam ilginç birine benziyor. Hurmaya söyleyin, izlemeye devam etsin!" Nie Yan'ın üzerine bin kadar oyuncu gönderip etrafını kuşatmayı denese nasıl olurdu? Yeraltı Dünyasının ebedi karanlığında yetenekli bir Hırsızı yakalamak neredeyse imkansızdı.

 

Bereketin keyfini yerinde göre Kara içten içe seviniyordu. Hurmanın gönderdiği video sayesinde postu kurtarmışlardı. Kendi yetersizliklerinden dolayı değil, düşmanın aşırı güçlü olmasından ötürü yenildikleri kanıtlanmıştı!

 

"Patron, biz ne yapalım?"

 

"Hırsızı izlemeye devam edin. Siyah Kral Yılan Kalkanı parçalarına ayrıldığında birkaç yüz altından fazla etmez. Bütün haliyle çok daha değerli. Eminim o da bunun farkındadır. Kalkanı yüzeye götürmeyeceğine eminim. Öncelikle onunla temasa geçmeye çalışın." Bereket ne pahasına olursa olsun o kalkanı alacaktı. Güç kullanmadan alması onun da işine gelirdi. Ancak zorunda kalırsa, güç kullanmaktan çekinmezdi.

 

Nie Yan ne kadar güçlü olsa da, Kabristan Şehri Bereketin bölgesiydi. Evindeki yılanı ejderha bile yenemezdi.

 

Kara vakit kaybetmeden emirleri Hurmaya iletti.

 

Nie Yan'ın dengi olmasalar da, Hurmanın grubu elit Hırsızlardan oluşuyordu. Fark ettirmeden birini takip etmek, özellikle bu karanlık dünyada çok kolaydı. Elbette doğrudan Nie Yan'ı takip edemezlerdi, fakat evcillerini takip etmek zor olmazdı.

 

Nie Yan'ın 100 kişiye karşı verdiği savaşla ilgili haberler Kabristan Şehrinin forumlarında paylaşılmıştı. Haberlerin ortaya çıkmasıyla Hurma da elindeki videoyu paylaştı. Kısa süre içerisinde görüntülerin izlenme sayısında patlama yaşandı.

 

Ortak saldırı yapan üç Zombi Ustabaşı ve Nie Yan'ın Hakikat Gözleri oyuncuları derinden etkilemişti. Toplamda 300 kadar oyuncu öldürdükten sonra ortalığı karıştırmaya devam ediyordu.

 

Öldürme niyetiyle parlayan soğuk gözleri karanlığı delip oyuncuların zihinlerine işlemişti.

 

Kabristan Şehri oyuncuları Nie Yan'ı katliam ile özdeşleştirir olmuşlardı. Zira onun ismini duyanın aklında katliamdan başka bir şey canlanmıyordu. Seviye 40 ve üzeri yüzlerce oyuncuyla tek başına savaşan biri, başka ne hissettirebilirdi?

 

Nie Yan'ın başındaki ödül 1.000 altına yükselmişti. Üzerindeki, Kötü Tarafa ait 7.000 altın değerindeki ekipmanlar da eklenince yürüyen bir hazineye dönmüştü. Loncalar bile yerlerinde durmakta zorlanıyorlardı. Lakin Günahkar Melek harekete geçmemişken onların yapabileceği bir şey yoktu!

 

Günahkar Melek şehrin en iyi loncasıydı. Diğer bütün loncalar Günahkar Meleğe bağlıydı.

 

Nie Yan Dere Yatağı boyunca yürüyüşünü sürdürüyordu. Takıntılının grubunu dağıtmasından sonra peşine düşen oyuncuların sayısında ciddi bir azalma tespit etmişti. Arada bir karşılaştığı aptallar dışında yoluna hiçbir engel çıkmamıştı.

 

Zombi Ustabaşları ve Küçük Altın temizli yaparak ilerlerken, kendisi hayalet gibi gizleniyordu. Nadiren ortaya çıktığı zamanlar olmasa, orada olduğunu kimse anlamazdı.

 

Nihayet Dere Yatağının sonuna geldi. Karşısında büyükçe bir fener binası duruyordu. Bina onlarca metre uzunluğundaydı. Rüzgarda titreyen alevi her an sönecek gibiydi.

 

Nie Yan yaban arazide geçirdiği zaman sonrasında nihayet medeniyete ulaşmıştı!

 

Yeraltı Dünyasında oyuncuların yollarını kaybetmesi sıradan bir durum olunca, yerleşim yerleri etrafında bu gibi fenerler yapılmıştı.

 

Feneri gören kişi, bir yerleşim yerine geldiğini anlayabilirdi!

 

Nie Yan'ın Kötü Taraf köylerine sızması riskliydi. En ufak hatasında canından olabilirdi.

 

Nie Yan daha önce denenmemiş bir şeyin peşindeydi. Başarılı olması halinde büyük bir gelir kaynağı elde edecekti.

 

O yüzden riske girmekten çekinmiyordu.

 

Tereddüdü bırakıp fenere doğru yürüdü.

 

Hedefine yaklaşınca Küçük Altını geri çağırıp, Zombi Ustabaşlarına kendi başlarına avlanmalarını emretti. Ardından kamuflaja girip köye doğru ilerledi.

 

Hurma şaşırmıştı. Küçük Altın kaybolduktan sonra Nie Yan'a dair bütün izler silinmişti.

 

Fazla yaklaşmaktan da korkuyorlardı. Gece Görüşlerine güvenerek Nie Yan'ı takip etmekten başka çareleri yoktu. Haliyle Nie Yan kamuflaja girdiğinde, bulunduklarını sanıp korkmuşlar, aradan bir süre geçtiğinde ise Nie Yan'ın etrafta olmadığını anlamışlardı.

 

Nie Yan'ı kaybetmişlerdi!

 

Zombi Ustabaşları farklı yönlere gidip kendi başlarına avlanıyorlardı. Hallerine bakılacak olursa Nie Yan onları terk etmiş olmalıydı.

 

「Patron! Nirvana Alevi evcili Altın Ejderhayı gönderip ortadan kayboldu. Bereketin Nie Yan'a özel ilgi göstermesi, Hurmayı korkutuyordu. İzlemesi gereken kişiyi kaybettiğini öğrendiğinde, patronu nasıl bir tepki verecekti?

 

「En son nerede gördünüz? Bereket, Nie Yan'ın sebepsiz yere kayıplara karışacağını düşünmüyordu. Gözlemlerine göre Zombi Ustabaşları, Nie Yan'ın istediğinde terk edebileceği kölelerdi. Tek gerçek evcili Altın Ejderhaydı.

 

「Valitin Mezar Köyünün yakınlarında. Köye doğru gittiğini gördüm. Nie Yan'ın köye girmesi Hurmaya göre imkansızdı. Neticede orası Kötü Tarafın yerleşim birimiydi. Köy, oyuncularla ve Seviye 50 üzeri Elit NPClerde doluydu. Hatta iki tane de Seviye 100 muhafız vardı. İyi Taraf oyuncularının oraya gitmesi intihar demekti!

 

Mantık olarak düşman tarafa mensup bir oyuncunun, o gibi yerlerden olabildiğince uzak durması gerekirdi. Çünkü buraya kadar intihar etmek için gelmiş olamazdı.

 

「Bence Altın Ejderhayı göndermesinin sebebi, köydeki NPC ve oyuncuların dikkatini üzerine çekmekten kaçınmak.

 

Hurmanın zırvaları, derin düşüncelere dalmış Bereketin umurunda değildi. Nie Yan'ın Yeraltı Dünyasına gelmesinin sebebini anlamaya çalışıyordu. Yabanda günlerce amaçsızca dolaşıp onca tehlikeyle yüzleşmek, en başta Nie Yan gibi önemli birinin yapacağı iş değildi.

 

"Valitin Mezar Köyüne gitmem gerek." Bereket ayaklanıp kalenin transfer noktasının yolunu tuttu.

 

Yolda onu gören Günahkar Melek oyuncuları saygıyla selam veriyorlardı.

 

"Merhaba patron!"

 

"İyi günler, Lonca Lideri!"

 

...

 

Bereket başıyla adamlarını selamlıyordu. Transfer noktasına vardığında hedefi Valitin Mezar Köyü olarak belirleyip ortadan kayboldu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44301 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr