Niuren Birliğine her gün sayısız oyuncu başvuru yapıyordu, fakat sıkı kurallara sahip eleme yöntemi sayesinde bu başvuran kişilerin sadece küçük bir kısmı kabul ediliyordu. Zaten Niuren Birliğinin diğer büyük birliklere göre daha az sayıda üyeye sahip olmasının sebebi de buydu. Fakat sayılarının eksik olması durumunu kalitelerinin yüksek olması ile telafi ediyorlardı. Niuren Birliğinin her üyesi elit düzeydeydi. Bundan dolayı uzman kişiler dışında kalan sıradan oyuncular Niuren Birliğinin üyeleri ile aşık atamazdı.

Kana Susamış Kılıçların koyduğu ödüllerin bir etkisinin olup olmayacağı henüz belli değildi. Fakat elbette böylesine cömert bir ödül kazanma olasılığı birçok oyuncunun dikkatini çekmiş ve cezbetmişti.

Kana Susamış Kılıçların böylesine agresif hamleler yapması sonucu Nie Yan da elbette misilleme yapacak ve kendi hamleleri çok daha agresif ve vahşi olacaktı. Önceki hayatınca sürekli olarak büyük birlikler tarafından, özellikle de Cao Xu'nun komutası altındaki birlikler tarafından sürekli olarak avlanmıştı. Nie Yan sürekli olarak gizlice bu oyunculara yaklaşıp canlarını aldığından dolayı Cao Xu'nun komuta ettiği oyuncular tarafından sürekli takip altındaydı. Nie Yan vur-kaç taktiklerini kullanarak onların birçok üyesini öldürmüştü, elde ettiği bu olağanüstü başarı elbette üzerine öfke çekmesine sebep olmuştu. Fakat elbette böylesine eylemlerin bedeli vardı: kurduğu tuzaklar esnasında beş defa öldürülmüştü. Nie Yan bundan dolayı böylesine büyük ölçekli ödül avcılığından nefret ediyordu. Şimdi elinde finansal genişlik olduğuna göre önceki hayatından kalan bütün intikam duygusunu bu hayatında kullanacaktı.

Bu tarz bir ödül duyurusu elbette savaşın başka bir yöntemi olan, silah olarak paranın kullanılarak savaşılmasıydı.

Nie Yan duyurusuna birkaç detay daha ekledikten sonra Suikastçılar Cemiyetine gönderdi. Ödüller oyuncunun seviyesine bağlı olarak değişecekti. Seviye ne kadar yüksek olursa ödül de o kadar büyük olacaktı. Lider statüsündeki kişilerin ve güçlü üyelerin öldürülmesi daha büyük ödül getirecekti, bazıları birkaç yüz altın ödüle kadar bile ulaşıyordu. En yüksek ödül veren hedef ise 3,000 altınla Kana Susamış Çılgın Kılıçtı. Seviye 30 altındaki oyuncular ödül vermiyordu çünkü Kana Susamış Kılıçlar zaten seviye 30 altındaki oyuncuları birliklerine kabul etmiyorlardı. Oyuncularının büyük çoğunluğu seviye 35 ağırlıklıydı. Aynı oyuncuyu üst üste öldürmek ise ödülün gittikçe azalmasına sebep oluyordu, ilk öldürme için 2 altın, ikinci öldürme için 1 altın, üçüncü öldürmede 50 gümüş şeklinde devam ediyordu. Üstelik ödüllerin ayrıntıları burada bitmiyordu, kırmızı isme sahip birini öldürmek ve bütün ekipmanlarını düşürmek 5 altın ödüle denkti. Ayrıca eğer etraftaki rahiplerin tamamı öldürülmediyse ödül yoktu.

Nie Yan ödül duyurusunu Suikastçılar Cemiyetine gönderdiğinde cemiyet içerisinde büyük bir çalkantı oluşmuştu. Böylesine ödüller normal görevlerden çok daha üstün kazanç sağlatacak ödüllerdi.

Suikastçılar Cemiyeti dört bir yandan profesyonel oyuncuların toplandığı bir yerdi. Hepsi de bu göreve büyük ilgi göstermişti. Profesyonel oyuncular Şan Şehrine akın ederken Kalor'daki transfer noktalarının ışıkları harika bir manzara oluşturmuştu.

Suikastçılar Cemiyeti üyelerinin nasıl bir başarı elde edeceklerini tahmin edebilmek neredeyse imkânsızdı. Fakat kesin olan bir şey vardı. Bu profesyonel oyuncuların büyük çoğunluğu yüksek becerilere sahip kişilerdi. Nie Yan'ın ödül duyurusu Niuren Birliğinin bazı profesyonel oyuncularının bile Şan Şehrine gitmesine sebep olmuştu.

Suikastçılar Cemiyetinin hamlelerinin bir sonuç vermesi biraz zaman alacaktı. Bu esnada Kana Susamış Kılıçların forumlarda yayınladığı duyurunun ardından öldürme sayısı gittikçe artıyordu. Niuren Birliğinden 300 kişiyi aşkın oyuncu öldürülmüştü. Niuren Birliği bu şekilde birkaç bin altın kayıp yaşamışken Kana Susamış Kılıçların harcaması sadece 600 altın olmuştu. Durumun ne kadar etkili sonuç verdiğini gören Kana Susamış Kılıçlar bütün şehirlerin forumlarına ödül duyurusu vermişlerdi.

Nie Yan Niuren Birliğinin üyelerine seviye kasmaya çıktıklarında kimliklerini gizleyerek hareket etmelerini bildirmişti.

Niuren Birliğinin üyeleri bile bu kadar kalabalık bir sıradan oyuncu kitlesinin kendilerini kovalaması ile başa çıkamazdı.

Nie Yan hazırladığı ödül duyurusunu aynı zamanda halka açık şekilde de duyurmuştu.

İki birlik şu anda altınların havada uçuştuğu bir savaş içerisindeydi, hangi tarafın daha uzun dayanabileceği durumu savaşın sonucunu verecekti.

Nie Yan Niuren Birliğinin finansal durumunun bu savaşı ne kadar uzun süre destekleyebileceğini bilemiyordu. Bütün birlik endişeli şekilde işe koyulmuştu, doğabilecek herhangi bir tehlike riskinin farkındalardı.

Zümrüt İmparatorluğunun oyuncuları havadaki savaş kokusunu alabiliyorlardı. Gündemdeki çatışmalara nefret dolu tepkiler forumlarda büyük yer kaplıyordu.

「Bence Kana Susamış Kılıçların böyle bir kumar oynamasının sebebi Niuren Birliğinin Şan Şehrinde yaşattığı kargaşa olmalı.」

「Sizce kim kazanacak?」

「Bilmem. Ama eğer bir taraf seçmemiz gerekirse Kana Susamış Kılıçları avlamaya başlarım. Niuren Birliğinin oyuncuları ile aramı bozmak istemem. Duyduğuma göre onlar çok acımasızmış. Onların birliklerinin sohbet kanalında senden bir kelime ile bile bahsetseler peşine binlerce oyuncu düşer. Böylesine bir birlik oldukça korkutucu.」

「Bilemiyorum. Kana Susamış Kılıçlar oldukça zengin. Ellerinde altı adet kale var, üç tanesi hazır vaziyetteyken üç tanesi ise yapım aşamasında. Yüzyıl Mali Grubunun onlara çok yüksek miktarda yatırım yaptığını duymuştum. Ayrıca zaten onların Şan Şehrinde neredeyse hiç rakiplerinin olmadığı düşünülürse önlerinde engel olmadan gelişiyorlar. Üyelerinin her birinin altın sayısı çok fazla. Eğer finansal kaynak açısından bu ikiliyi karşılaştırırsak Niuren Birliğinin zayıf olduğu aşikâr.」

...

Oyuncular arasında geçen birçok tartışmadan sonra temelde iki farklı fikir ortaya atılmıştı. Birincisi bu sürtüşme eğer yirmi günden fazla sürerse Kana Susamış Kılıçlar ve Niuren Birliği bizzat bu sürtüşmenin içine girecekti. Diğer fikir ise Kana Susamış Kılıçların bu savaşı en baştan beri planlarken yıpratma taktiği ile Niuren Birliğinin sonunu getirene kadar devam edeceğiydi.

İlk önce hangi taraf çökecekti?

Nie Yan bir süre düşündü. Eğer bu durum birkaç günden fazla sürerse bazı önlemler almak zorunda kalacaktı, en azından Niuren Birliğinin finans kaynağını genişletmek adına birkaç tane daha kale alabilir ya da iş yaptığı alanları genişletebilirdi.

Nie Yan müzayede evinin idari işleri ile ilgilenirken Yao Yao'dan bir mesaj aldı. Mesajı okuduktan sonra Kalor'un doğu girişine hızla ilerledi.

...

Kalor'un doğu girişi.

Burası iki tarafı mağazalarla dolu olan geniş bir sokaktı. Her çeşit üründen satan birçok mağaza vardı, ekipmanlar, iksirler ve daha bir sürü eşya. Doğu girişindeki oyuncu sayısı inanılmazdı, sürekli akan bir ırmak manzarası gibiydi oyuncuların bu sokaktan geçişi.

Beş genç oyuncu burada toplanmıştı. Dört tanesi erkek ve bir tanesi kızdı. Erkeklerden biri Liu Rui'ydi. Beklerken aralarında sohbet ediyorlardı. Liu Rui seviye 42 bir Esrarlı Büyücüydü, oyundaki ismi Gök Delen'di. Diğerlerinden biri 43 seviye, ikisi 44 seviye ve sonuncusu ise 45 seviyeydi. Sıradan oyuncular arasında en güçlü sayılan kişilerdi. Bir savaşçı, bir rahip ve iki büyücü vardı. Ekipmanlarının hepsi altın kademe ve seviye 40'tı. Elbette hiçbiri set şeklinde ekipmana sahip değildi.

"Lanet olsun Gök Delen, kız arkadaşın oldukça bencil birisi. Bizi uzun süredir bekletiyor!" Haydut kılıklı bir genç konuşmuştu. Bu kişinin oyuncu ismi Gök Eksen'di. Bu genç ile Liu Rui bir barda tanışmıştı. Geceleri sokaklarda gezinen bir tipti.

"Kız arkadaşın kaçıncı seviyede?" Gruptaki kısa boylu kız sordu. Yüzü güzeldi, fakat kısa boylu ve tıknaz yapılıydı, bu durum vücudunda bir zıtlık oluşturuyordu. Bu kızın ismi ise Gök İpeği'ydi.

"Sanırım 35 seviye civarında. Onun arkadaşı da 30 seviye civarında olmalı.” Hatırladığına göre Xie Yao'nun becerileri çok da fena sayılmazdı. Fakat bu gruptaki Muzaffer Dönüşün elitlerine göre Xie Yao'nun eksikleri çoktu. Sonuçta bu kişi Muzaffer Dönüş oyuncularının arasında ilk yüz kişi arasındaydı. Sahip olduğu bu pozisyon kendisi için büyük bir gurur kaynağıydı ve bununla her daim hava atmayı istiyordu. Sınıf arkadaşları arasında kendisinden daha iyi olan kimse yoktu!

"O kadar düşük mü? Bir sonraki sefer böylesine çöp oyuncuları davet etme. Bu kişilerin tek yaptığı savaş esnasında oturup tecrübeyi paylaşmak. Eğer sana değer vermiyor olsak o kızı yanında getirmene bile izin vermezdik. Ayrıca bahsettiğin kız bir de yanında başka birini daha getirecekmiş." Gök Ekseni irrite olmuş şekilde konuşmuştu.

"Xie Yao benim kadınım. Eğer seviye almamız yavaş olursa başka bir zaman sizler için telafi ederim. Kızın davet ettiği adama gelince, ondan kurtulmanın bir yolunu bulabiliriz." Xie Yao'nun kimi davet ettiğini bilmiyordu, fakat davet ettiği kişinin bir erkek olmasından dolayı pek de misafirperver davranmayacaktı.

"Pekâlâ, sonuçta bunu senin için yapıyoruz. Aksi takdirde onları yanımıza kabul etmezdik." Gök Eksen'in gözleri Liu Rui'nin sözlerinden sonra parlamıştı.

"Anlıyorum, teşekkür ederim yedinci kardeş." Liu Rui dalkavukça bir tonla konuştu.

Grup bir süre daha bekledi. Tam bekledikleri için küfüler etmeye başlayacakken Xie Yao'nun kendilerine doğru yürüdüğünü gördüler.

Xie Yao beyaz bir cübbe içerisindeydi ve elinde mavi bir asa vardı. Güzel ve cazibeli görünüyordu, gökyüzünden yeryüzüne inmiş bir tanrıça manzarasına sahipti. Bir nebze kibir bile yoktu tavırlarında. Sokaktaki bütün oyuncular Xie Yao'nun geçişini izlemeye başlamıştı. Bir defa yüzüne baktıklarında artık başka bir yöne bakmak imkânsız geliyordu.

Gök Ekseni ve diğerleri bir anda nefes alıp verişlerinin düzensizleşmeye başladığını hissetti. Xie Yao'nun görünüşü oldukça asildi. Gruptakiler aslında ortalamanın üzerinde güzelliğe sahip olmalarına rağmen Xie Yao'nun gelişini gördüklerinde kalpleri çarpmıştı. İçten içe mırıldanarak konuştular, vay be! Bu çocuğun kadınlar konusundaki şansı oldukça iyiymiş.

Xie Yao'nun güzelliğinin kendisinin güzelliği ile karşılaştırılamayacak kadar fazla olduğunu gören Gök İpeğinin içinde bir kıskançlık oluşmuştu. Bu büyüleyici güzelliğin önünde kendisini sadece loş bir ışık olarak görmüştü. Bir ay ışığının karşısında duran ateş böceği gibi hissediyordu kendisini.

Xie Yao'nun gruba yaklaştığını gören Liu Rui mutlu şekilde karşılamaya gitti: "Yao Yao, geldin demek!" Xie Yao'nun seviyesini gördüğünde ise şoka uğramıştı. Emin olabilmek adına gözlerini ovaladı ve tekrar baktı. Xie Yao 47. seviyedeydi!

Bu esnada Liu Rui'nin kalbinde tarifi zor bir duygu oluştu. İçinde utançla beraber bir aşağılanma duygusu vardı. Daha evvel Xie Yao'yu kendisiyle beraber seviye atlaması için davet etmişti. Fakat şimdi duruma bakınca aslında bu davetin tam tersi yönünde olması gerektiğini anlamıştı.

Xie Yao'nun ekipmanlarına baktığında Parlak Samsara Seti giyinmiş olduğunu gördü, altın kademe setler arasında en iyilerden birisi, 45 seviye bir ekipman seti. Muzaffer Dönüşteki en güçlü Kutsal Büyücü bile, Taze Balık bile bu setin sadece üç parçasını toparlayabilmişti, bu nadir setin sadece tadına bakabilmişti.

Bu esnada Gök Ekseni ve diğerleri de Xie Yao'nun seviyesini ve ekipmanlarını fark ettiler. Hepsi de sersemlemişti.

Neler oluyordu? Seviye 47 Parlak Samsara Seti, böylesine güçlü bir kadın nereden çıkmıştı?

Gök Ekseni Liu Rui'ye döndü ve biraz kısık bir sesle sordu: "Yao Yao bu mu? Bizimle seviye yükselmesi için getireceğin kız bu mu?" İçten içe küfür etmeye başlamıştı. Liu Rui denen bu velet nasıl bir oyun oynuyordu? Parlak Samsara Setinin tamamına sahip seviye 47 bir oyuncu kesinlikle yanına bile yaklaşılamaz bir oyuncuydu! Kendilerini ne kadar cömert şekilde tanıtsalar bile bu oyuncu ile kendilerini kıyaslayamazlardı. Fakat daha az evvel yanlarına gelecek olan oyuncuyu aşağılayıp onunla dalga geçmişlerdi.