Bölüm 301: Gözü Dönmüş

avatar
3864 64

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 301: Gözü Dönmüş


 

Hırsızlardan biri Gaddara doğru fırladığında Nie Yan onun yanında belirip Zenard'ın Kılıcını savurdu.

 

−721

 

−100...

 

Hırsız tek hamlede can vermişti. Dövüşçülere bile ölümcül hasarlar verebilen Nie Yan'ın, deri zırhlı Hırsıza tek atması garip bir şey değildi.

 

Kalan Hırsızlar hep birlikte Nie Yan'ın üstüne çullandı.

 

Hızlılar! Nie Yan rakiplerinin hızından etkilenmişti.

 

Bu sırada Gaddar da Dönüş Parşömenini iptal etti.

 

"Kaçsana aptal! Dönüş Parşömenini niye iptal ettin?" Nie Yan sinirlenmişti. Görüldüğü üzere düşman hazırlıklı gelmişti. Gaddarın kaçtığından emin olduktan sonra kendisi de Belirsiz Işınlanma Parşömeni kullanarak kaçabilirdi.

 

"Seni yalnız bırakıp nasıl kaçarım patron? Kaçarsam arkadaşlarımın yüzlerine nasıl bakarım?" Gaddar gülerek düşmanların üzerine doğru koştu.

 

Kalordaki Agmota Çamur Bataklıkları zindanının uzman zorluk derecesi Niuren Birliğiyle özdeşleşmişti. Belirsiz Işınlanma Parşömeninin düşme ihtimali çok az olduğu ve Niuren Birliği bu bilgileri güvenilir üyeler dışında kimseyle paylaşmadığı için Gaddar, Nie Yan'da Belirsiz Işınlanma Parşömeni olduğunu tahmin etmişti. Zaten Nie Yan bu durumu gizlemiyordu.

 

Hal böyle olunca Nie Yan'ın düşmanlar tarafından kuşatıldığını gördüğünde Dönüş Parşömenini iptal etmişti.

 

"Patron, önce sen. Ben seni koruyacağım." Nie Yan Niuren Birliğinin yüzüydü. Onun ölümü lonca üyelerinin morallerini bozacaktı. Gaddarı ise kimse bilmezdi. Savaşlarda ve kuşatmalarda ortalama bir performans sergileyen, kalabalığın içinde kaybolan bir oyuncuydu. Onun ölümü kimseye koymazdı.

 

Ancak adı sanı bilinmeyen kişilerin bile bazı prensipleri ve kırmızı çizgileri olurdu.

 

Şöhretleri Nie Yan gibi göz kamaştırıcı değildi, ama bu onların aşağılık kimseler olmasını gerektirmiyordu.

 

Bu iş onur meselesiydi!

 

Gaddar Nie Yan'a hayrandı. Fakat sadakati aile olarak gördüğü Niuren Birliğineydi!

 

Nie Yan'ın içinde ansızın bir huzursuzluk belirdi. Uzaklardaki tepenin üzerinde bir Gölge Rahibi pis pis sırıtıyordu.

 

Büyüsünü Nie Yan'a isabet ettirmesi kolay olmamıştı. Kendisi bir köşeye gizlice büyüsünü hazırlarken Hırsızları Nie Yan ve Gaddarın üzerine salıp dikkatlerini dağıttırmıştı. Altı saniye geçtiğinde büyüsü hazır haldeydi!

 

Karanlık Büyü, İhtilaf Prangası!

 

Elindeki büyüler içinde birini tutsak etmek için en uygun olanı buydu. İhtilaf Prangası etkinleştiğinde hem kullanıcı, hem de hedef ışınlanma yetisini kaybederdi. Ta ki ikisinden biri ölene dek...

 

Nie Yan hala hareket edebiliyordu. Ancak Dönüş Parşömeni veya Belirsiz Işınlanma Parşömeni kullanamazdı.

 

Gölge Rahibi İhtilaf Prangasını gönderdiğinde etraftaki tepelerin ardından çok sayıda Kana Susamış Kılıçlar oyuncusu çıkıp bölgeyi abluka altına almıştı.

 

Kana Susamış Kılıçlardan birinin İhtilaf Prangasını öğrendiği Nie Yan'ın aklının ucundan geçmemişti. Kararlarında hata yapmıştı.

 

İnançtaki beceriler insanı her zaman şaşırtıyordu! Nie Yan bugünkü savaşını bitirdiğini düşünürken, düşünceleri birden tepetaklak olmuştu!

 

Altı Hırsızla savaşmakta olan Gaddarın hayatı tehlikedeydi. Nie Yan düşman Hırsızlardan birine arkadan yanaşıp Zenard'ın Kılıcıyla onu alaşağı etti.

 

Kalan beş Hırsız panik içinde Nie Yan'dan uzaklaştılar.

 

Nie Yan korkunç bir hasar vermişti!

 

Nie Yan samimi gözlerle Gaddara baktı. "Burası benim için yolun sonu gibi görünüyor. Bu Belirsiz Işınlanma Parşömenini alıp git."

 

"Git mi? Patron! Canımı kurtarmak için seni bir başına bırakırsam loncadaki kardeşlerim beni hor görürler!" Gaddar direkt reddetti. İnsan bir defa yaşardı. Onda da onurlu yaşamalıydı!

 

Kısa bir tereddüt anı yaşayan Nie Yan fazla üstelememeyi seçti. Bölgeyi dolduran Kana Susamış Kılıçlar oyuncularına döndü. Anlaşılan onu yavaş yavaş öldürme emri almışlardı.

 

"Patron, bana bir kıyak geçsen. İzin ver senden önce öleyim. En azından loncadakilere seni koruduğumu söyleyip hava atabilirim."

 

"Pekala, istediğin gibi olsun." Nie Yan düşmanlarıyla yüzleşirken gülümsüyordu. "Oyuna çıkışından bir hafta sonra başladım. Başladığım zamandan Niuren Birliği lonca lideri olduğum zamana kadar başka bir oyuncuya bir defa bile ölmedim. Sadece beni öldürebilmek için Kana Susamış Çılgın Kılıç binlerce adamını göndermiş. Burada ölsem itibarım zedelenmez değil mi?"

 

"Burada ölmende utanılacak bir şey yok patron!" Gaddarın gözleri yaşarmıştı.

 

Nie Yan pek çoğunun gözünde kahramandı. Koskoca oyunca 1v1 savaşta kim onu öldürebilirdi? Burada ölse bile itibarına leke sürülmeyecekti!

 

"Ölüm mutlak olsa da ben Niuren Birliği lonca lideriyim! Loncamın adına utanç getirmeyeceğim! Ölene kadar götürebildiğim kadarını yanımda götüreceğim!" İşler bu noktaya geldiğine göre mücadeleyi bırakıp kendini kaderine teslim etmek Nie Yan'ın yapabileceği bir şey değildi.

 

"Ben, Niuren Birliği Yüz Hırsızdan Gaddar,  liderimi ve loncamı hayal kırıklığına uğratmayacağım!" Gaddar gaza gelmişti. Ölse bile Nie Yan'ın peşinden gideceği için pişman değildi.

 

Kana Susamış Kılıçlardan oyuncular yavaşça yaklaşıyorlardı. En önde kalkanlarıyla Dövüşçüler, arkalarında diğer sınıflardan oyuncular etten duvar örmüşlerdi. En arkada da Büyücü ve Rahipler geliyordu.

 

Binlerce oyuncu tarafından kuşatılmasına ve İhtilaf Prangasıyla vurulmasına rağmen Nie Yan'ın kaçacağından korkuyorlardı.

 

Tek bir oyuncu için daha önce bu kadar ileri gidilmemişti.

 

Nie Yan, Kana Susamış Kılıçlar oyuncularına bakıp anlaşılır bir ses tonuyla bağırdı. "Sizi it sürüsü! İşte burada duruyorum. Kılıcımın tadına bakmak isteyenler gelsinler hadi!"

 

Ejderha Kral Zenard bir tiran olmasına rağmen çok az oyuncu onun hikayesinden haberdardı. Kimsenin bilmediği birinden dünyaca tanınan birine dönüştüğü yolculuğu on kişiyle başlamıştı. Bölgesinin etrafındaki onlarca kabileyi yalnızca kendi gücüyle ele geçirdikten sonra dünya hakimiyeti yolculuğuna girişmişti. Bir defasında Karu Ovasında 100.000 kişi tarafından pusuya düşürülmüş, tam 10 gün 10 gece savaşmıştı.

 

Zenard'ın Kılıcını tutarken Nie Yan'ın içinde de bütün dünyaya karşı koyuyormuş hissi oluşuyordu.

 

Yanına kim yaklaşırsa kılıcıyla cezasını verecekti!

 

Nie Yan beceri çubuğuna baktı. Tanrının Yargıcı, Tanrının Lütfu ve diğer gizli kozları kullanıma açıktı. Geri kalanlar ise bekleme süresindeydi. Kullanabileceği fazla becerisi yoktu. Öyleyse kalan becerilerini de kullanmasında bir sakınca olamazdı.

 

Ekipmanlarını çıkarıp intihara kalkışmak gibi çılgınca bir hareket Nie Yan'a göre değildi. Hala solo oynuyor olsaydı belki bu fikri değerlendirebilirdi. Fakat Niuren Birliği lonca liderinin bu tarz hareketler yapmaması lazımdı!

 

Köşeye sıkışmışken bile baskıcı tavrını koruyan Nie Yan, Kana Susamış Kılıçlar oyuncularının gözünü korkutuyordu. Düşmanları olan Nie Yan'a karşı derinden saygı duymaktan kendilerini alamıyorlardı.

 

Kalabalık içindeki Akçaağaç Alazkalp Nie Yan'a hayran kalmıştı. Niuren Birliği oyuncularının liderlerine neden bu kadar bağlı olduklarını daha iyi anlıyordu. Şu durumda Çılgın Hırsız ölse bile bir kahraman olarak ölecekti.

 

「Bekleyin! Akçaağaç Alazkalp lonca sohbetinde emretti. Herkes durup ondan gelecek emri beklemeye koyuldu.

 

Şüphesiz sözleri, Kana Susamış Kılıçlar içerisinde kıymet görüyordu. Kana Susamış Çılgın Kılıç bile ona saygı gösteriyordu.

 

Nie Yan Akçaağaç Alazkalbe baktı. Şaşırmıştı. Bütün bu oyuncular neden durmuştu? Ancak çok geçmeden sebebi belli oldu. Demek onun yüzünden!

 

Akçaağaç Alazkalp, dört bir tarafı kuşatılmış olduğu halde gözlerinde korkudan iz olmayan Nie Yan'a bakarken derinden bir saygı hissediyordu.

 

「Niuren Birliği lonca lideri Çılgın Hırsız Nirvana Alevine olan saygımızı göstermek için yalnızca 25. Takım saldıracak! Geri kalan herkes beklemede kalsın!Kalabalık içinden bir grup ayrıldı. Sayıları 60-70 kadardı. Her biri Seviye 40 civarındaki bu kişiler sıradan oyunculardı.

 

Akçaağaç Alazkalp gruptakileri gözleriyle saydı. Toplamda 62 kişilerdi.

 

「Saldırın!

 

62 kişi Gaddar ve Nie Yan'ın üzerine koşmaya başladı. En öndeki 30 Dövüşçü saldırıya önderlik ediyordu.

 

Nie Yan gözlerini kıstı. İşlerin bu hale geleceğini beklemiyordu. Akçaağaç Alazkalp hakkındaki düşünceleri iyileşmişti. Rakibi sürekli oyunlar kuran, insanları sırtlarından bıçaklayan biri değildi.

 

Kişinin davranışları kalitesini belli ederdi.

 

"Patron, ilk ben saldıracağım!" Gaddar kamuflaja girip ileri atıldı.

 

Gerçi, kamuflaja girmesi hiçbir şeyi değiştirmeyecekti.

 

Gökyüzüne fırlayan ışık topu bölgeyi aydınlattı. Işığından hiçbir şey saklanamazdı!

 

Nie Yan ışıkla aydınlandığında Tanrının Lütfunu etkinleştirdi. Kamuflaja girip Büyücülere doğru şimşek gibi saldırıya geçti.

 

Dövüşçüler Nie Yan'ı durdurmak isteseler de hızına ayak uyduramadılar. Nie Yan aralarındaki boşluklardan sızarak arkadaki Büyücülerin içine girmişti.

 

Kılıcını savurmasıyla bir Büyücünün canını alıverdi.

 

Bu korkunç hasar etraftaki oyuncuları korkutmuştu.

 

Büyüler Nie Yan'ın üstüne yağıyordu.

 

Üstünde patlayan büyülere aldırış etmeyen Nie Yan bir kez daha kılıcını savurdu. Zenard'ın Kılıcı başka bir Büyücünün canını daha almıştı!

 

Yoğun büyü bombardımanı altında Nie Yan'ın Parlak Bariyeri parçalandı.

 

Tam o anda Nie Yan Tanrının Yargıcını etkinleştirip bir de Orta Sağlık İksiri içti. Büyülerin üzerine doğru koşup en arkadaki Rahiplere atıldı. Rahipler korkudan ne yapacaklarını şaşırmışlardı.

 

「Patron, benden buraya kadar. Gaddar, bir Büyücüyü öldürmesinin akabinde düşman Hırsızlardan biri tarafından korku zayıflatması ile vuruldu. Vücudunun kontrolünü kaybetmişti. Altı Dövüşçü bunu fırsat bilip Gaddarın etrafını sardı. Her yanından gelen Kalkan Darbelerine daha fazla dayanamadı.

 

Gaddarın ölümünü izleyen Nie Yan’ın gözü dönmüştü.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44301 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr