Bölüm 265: Gelen Ölür

avatar
4480 36

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 265: Gelen Ölür


 

Üzerine çullanan çok sayıda Hırsız, yeteneğine rağmen Miskin Tilkinin elini kolunu bağlamıştı.

 

Miskin Tilki Şok Dalgası ile Hırsızları uzaklaştırırken, Karın Deşen onun açığından yararlanıp Boğucu Vuruş ile Miskin Tilkiyi sersemletmişti.

 

Kutsal İmparatorluktan bir Savaşçı grubu öne çıkıp Miskin Tilkiyi kurtarmaya yeltense de Parlak Kutsal Alev Hırsızları tarafından engellendiler.

 

Miskin Tilki beş Hırsızın saldırısına maruz kalıyordu. Ağır zırhlı Savaşçı sınıflardan olduğu için kolay kolay ölmüyordu.

 

“Çabuk olun!” Karın Deşen zamanın kısıtlı olduğunun farkındaydı. Miskin Tilkinin önüne geçip Şok Darbesi ile onu tekrardan sersemletti.

 

Fakat yeni bir saldırı yapamadan alnına doğru yaklaşan hançerin parlaklığı gözlerini kamaştırdı. Gelen saldırı son derece baskın, keskin ve de hatasızdı. Hançer tıpkı avına atılan bir yılan gibiydi! Eli havadayken saldırısını iptal ederek Sürat Kaçışı ile geri çekildi.

 

Karın Deşen hançerini kaldırıp saldırıyı karşıladığında içten içe saldırının hızı karşısında hayrete düşmüştü. O an sırtından soğuk terler akıyordu. Ecel korkusunu iliklerine kadar hissetmişti. Saldırıdan isabet alsa akıbetinin ne olacağını hayal etmek dahi istemiyordu.

 

Rakibinin gözle görülemeyecek bir hızla önünden karaltı halinde geçişini izledi.

 

Miskin Tilkinin etrafını sarmış Hırsızlar da şaşkındı. Liderleri ansızın neden geri çekilmişti? Onlar daha ne olduğunu anlayamadan, aralarından birinin boynuna bir hançer dayandı. Hançer hayalet gibi gelmişti ve amacı da hedefinin hayatını biçip almaktı!

 

Keskin Kenarın tasarımında testere dişleri kullanıldığından görünüşü özellikle korkutucuydu.

 

Gırtlak Kesiği!

 

Göz açıp kapayıncaya kadar hançer hedefini kesti. Hırsızın boğazından oluk oluk kan akıyordu.

 

−630

 

Tek hamlede iş bitmişti!

 

Hırsızın cansız bedeni yere yığıldı.

 

Her şey bir anda gerçekleşmiş, kimse ne olduğunu anlamamıştı. Oyuncular hala şok halindeyken Miskin Tilki vücudunun kontrolünü geri kazandı. Döner Kesik! Kılıcını genişçe döndürüp 360° yayılan bir kılıç ışını gönderdi.

 

Hırsızlar birkaç adım geri savruldular. Miskin Tilkinin yardımına kimin geldiğini gördüklerinde küçük dillerini yuttular.

 

Nie Yan’ın kamuflajı, Hırsızı öldürdüğü zaman kaybolmuştu.

 

Çılgın Hırsız Nirvana Alevi!

 

Hırsızlar o an düşmanların içinde savaşta olduklarını unuttular. Nie Yan ortaya çıktığında liderleri geri çekilmeye zorlanmış, arkadaşlarından biri de anında can vermişti. Geriye korkudan titreyen dört Hırsız kalmıştı.

 

Miskin Tilki Orta Sağlık İksirini yudumladıktan sonra rahatladı. “Teşekkür ederim. Son anda imdada yetiştin. Bir saniye geç kalsan tahtalı köyü boylamıştım.” Nie Yan gelmeden evvel canı %39’a kadar düşmüştü. Hırsızların saldırıları canının büyük kısmını eritmişti.

 

“Sorun değil. Ben hep zamanında gelirim.” Nie Yan gülümsedi. Sakin bir tavırla düşmanları gözden geçirdi. Son olarak uzaklaşmış olan Karın Deşene baktı. Etraftaki bütün Hırsızlar içinde, karşısında en çok dayanabilecek kişi Karın Deşendi.

 

Parlak Kutsal Alevin baskını başarısız olmuştu. Kutsal İmparatorluk Savaşçıları, kendilerini tutan Hırsızları öldürerek ablukayı yarmışlardı.

 

“Yettik patron!” Altın set giyen bir Dövüşçü önderliğindeki Savaşçı grubu, biraz önce Miskin Tilkiye saldıran dört Hırsızın etrafını sardı.

 

60 Hırsızlık düşman grubu ağır bir yenilgi almıştı. Bu noktada işleri düzeltemeyeceğini gören Karın Deşen, Kamuflajı etkinleştirip kaçmaya yeltendi.

 

Çılgın Hırsız lakabının boş yere kazanılmadığını biliyordu!

 

Aralarında kısacık bir çatışma gerçekleşmesine rağmen Nie Yan ile arasındaki yetenek farkını net bir biçimde anlamıştı. Bu resmen pire ile deve karşılaştırması yapmak gibiydi. Nie Yan’ın saldırısını hatırladıkça damarlarında akan kanın donduğunu hissediyordu.

 

Karın Deşenin kaçma girişimi Nie Yan’ın gözünden kaçamamıştı. Kaçmak öyle kolay mı sandın?

 

Hakikat Gözü! Gözleri kan çanağına döndü, şakaklarındaki damarlar açığa çıktı. Kaçmakta olan Karın Deşeni anında tespit etti.

 

Gölge Valsi!

 

Üzerinde kilitlenen bakışlar, Karın Deşene bir soğukluk hissi vermişti. Bu Çılgın Hırsız olmalı! Başka kimse bu kadar hızlı olamaz! Rakibini bilmesi, üstüne bir ağırlık çökmesine, nefes almakta zorlanmasına sebep olmuştu.

 

Çılgın Hırsız ismi duyanların tüylerini diken diken edebilecek bir isimdi. Bu zihinsel baskıya Nie Yan’ın baskıcı savaş stili de eklenince, rakipleri daha karşılık veremeden ölüyordu!

 

Çılgın Hırsız lakaptan öte, caydırıcı bir güçtü.

 

Ölüm Dansı! Nie Yan’ın adımları yavaşlar gibi oldu, ama öncekinden daha karmaşık hareketler kazanmıştı. Koşarken ardıl görüntüler bırakıyordu. Sonrasında ise tamamen ortadan kayboldu. Varlığına dair bütün izler silinmişti.

 

Ölüm Dansını kullanmayanlar, bunun nasıl bir hadise olduğunu anlayamazdı.

 

Karın Deşen can havliyle kaçmaya çalışıyor, ancak Nie Yan’ın nefesini sürekli olarak ensesinde hissediyordu. Lâkin bu his bir anda kaybolmuş, Nie Yan’ın varlığını bütün uğraşlarına rağmen sezemez hale gelmişti. Aklı şüpheyle dolmuştu. Niye kayboldu? Yoksa vaz mı geçti?

 

Hayır! Hala burada!

 

Ölümün yaklaştığı içine doğmuştu. Hançerini sallayıp gelen saldırıyı karşılamak istese de, gördüğü şey alnına yaklaşan, uğursuz havasıyla kanını donduran bir hançerdi.

 

Karın Deşenin savuşturmaya çalıştığı hançer kayboluverdi. Bir saniye sonra vücudunu hareket ettiremediğini, olduğu yere mıhlandığını anladı.

 

Nie Yan Gözdağı becerisini kullanmıştı!

 

Gözdağından sonra Karın Deşenin arkasında belirip Boğucu Vuruş ile başının arkasına saldırdı.

 

Nie Yan’ın şimşek hızındaki saldırılarına karşı koyamayan Karın Deşen, sonunda sersemletilmişti.

 

Nie Yan Hain Bıçak ve Bağırsak Dökücü ile devam etti. Üç hasar değeri yukarı fırlarken Karın Deşenin cansız bedeni yere yığıldı.

 

“Nirvana Alevi, loncandaki oyuncular nerede kaldılar?” Miskin Tilki arkasını döndüğünde konuştuğu kişinin orada olmadığını gördü. Kısa süren şaşkınlığın ardından Nie Yan’ın 20 metre ötede Karın Deşeni öldürüşünü seyretti. “Oha! Bu ne hız!”

 

Miskin Tilki en fazla on saniyeliğine arkasını dönmüş, ama bu süre zarfında Nie Yan 20 metre ötedeki bir Hırsızı öldürmüştü!

 

“Bakın hele, Nirvana Alevinin öldürdüğü Hırsız kimdi?” Nie Yan’ın öldürdüğü kişi pek tanıdık gelmişti.

 

Adamlarından biri güç bela cevap verdi. “Sa-sa-sanırım Karın Deşendi! Parlak Kutsal Alevin en iyi Hırsızı!”

 

“Ya…” Miskin Tilki başta duyduğunu idrak edemeyip başını sallamış, sonrasında ise aklı başına gelmişti. Karın Deşen kimdi? Daha önce çok defa başına bela olmuş, uğraşması zor bir Hırsızdı! Kutsal İmparatorluk oyuncularına sürekli saldırılar düzenliyordu. Ancak Nie Yan birkaç saniye içinde bu kişiyi öldürüvermişti! Bunu mantıkla açıklamak mümkün müydü?

 

“Vay anasını! Nirvana Alevi ne ara böyle birine dönüştü?” Artık Nie Yan’ın insan olduğundan şüphe ediyordu. Zira bu hale gelmesi için yapacağı eğitim ve pratik, bir insanın yapabileceği şeyler olmamalıydı.

 

Karın Deşenden iki eşya düştü. Birisi Kara Altın kademe deri göğüs zırhıydı. Özellikleri iyi olsa da Kara Parlak Göğüs Zırhının yanına yaklaşamazdı. Diğer eşya ise hasarlı, kadim bir parşömendi.

 

Cahil’in Parşömeni (Hasarlı): Arayıcının Anıları, 1/3

 

Koyun derisinden yapılma parşömen üzerinde acayip yazılar vardı.

 

Cahil efsanelere konu olan bir Hırsızdı. Keşfetmekten hoşlanan bir Hazine Avcısıydı. Yeraltının uzak bölgelerinde eşsiz bir hazine bulduğuna dair söylentiler çıkmıştı. Sonraları yeraltından gelen şeytanlar tarafından kovalanmış ve birkaç ipucu bırakarak sırra kadem basmıştı.

 

Bu tarz eşyaları bulmak zordu. Önceki hayatında bulunan küçük parçalara rağmen çok az kişi Efsanevi kademe bir eşyayı birleştirebilmişti. Hazine haritaları için de benzeri bir durum geçerliydi.

 

Parşömeni çantasına attıktan sonra Kutsal İmparatorluk ordusunun yanına döndü. Yaklaşık 100 metre uzaktaki Parlak Kutsal Alev tarafına baktığında, Gece Düzenbazının soğuk bakışlarıyla karşılaştı.

 

Günah Geçidindeki loncaların liderleri, Nie Yan’ın ortaya çıkışı ile sarsılmışlardı. Muhtemelen ismiyle oyuncuları korkutan başka bir oyuncu daha yoktu.

 

“Ne adamsın yahu! Karın Deşen bile senden kaçamadı. Eminim Gece Düzenbazı öfkesinden deliye dönmüştür.” Miskin Tilki gülüyordu. Parlak Kutsal Alevin gönderdiği 60 Hırsızın hepsi öldürülmüştü. Kendi savaşı da son derece heyecanlıydı. Nie Yan zamanında yetişmeseydi o da ölecekti.

 

Nie Yan iltifata karşılık gülümsedi. Gölge Dansçısı yeteneklerini kullanarak düşmanlarını öldürmek ona zor gelmiyordu. Uzun bir süre geçmeden de bu gibi oyuncuları rakibi olarak görmeyecekti.

 

Altın Ejderhanın saldırı düzenini inceledikten sonra planı için hazırlıklara başladı.

 

“Az önce bazı bilgiler edindim. Kana Susamış Kılıçlar ilk kalelerini ele geçirmişler. Büyücü İttifakı da Seviye 6’ya yükselmiş. Üye sayıları 300.000’i aştı. İlahi Muhafızlar da kale savaşına girmek üzere. Acele etmemiz gerek, yoksa çok geri kalacağız.” Miskin Tilki uzaklara dalmıştı. Muzaffer Dönüş ve Parlak Kutsal Alev yollarındaki küçük engellerdi sadece. İlerlemek için onları ortadan kaldırmaları iktiza ediyordu. Kutsal İmparatorluk diğer şehirlerdeki şubeleri sayesinde Niuren Birliğinden daha iyi bir istihbarat ağına sahip olmuştu.

 

Nie Yan kısa bir analizin ardından neden bahsi geçen üç loncanın buraya adam gönderdiğini anladı. Zümrüt İmparatorluğunun en büyük şehri Kalordu. Burada gönlünce büyüyecek bir loncanın, gelecekte ne tür bir deve dönüşeceğini kestirmek güçtü. O yüzden düşmanlarını daha büyümeden bitirmeye gelmişlerdi. Kalordaki en güçlü lonca Niuren Birliğiydi. Muzaffer Dönüş ve Parlak Kutsal Alev ise Niuren Birliğinin gelişimini sekteye uğratmakla yükümlüydü. Kendi şehirlerinin liderleri olan Kana Susamış Kılıçlar, Büyücü İttifakı ve İlahi Muhafızlar, Kalorun tek vücut olmasına göz yumamazdı. Bu yüzden Niuren Birliğini durdurmaları elzemdi.

 

Miskin Tilkinin Nie Yan’ı uyarmasındaki amaç, Niuren Birliğinin Muzaffer Dönüş-Parlak Kutsal Alev tarafıyla olan savaşta gevşek davranıyormuş gibi görünmesiydi. Niuren Birliği güçlü bir orduyla gelseydi Kutsal İmparatorluk bu kadar fazla kayıp vermezdi.

 

Nie Yan mevcut durumun farkındaydı. “Endişelenme, ne demeye çalıştığını anladım.”

 

Nie Yan adamlarını kontrol etti. 2.000 kişi Günah Geçidine ulaşmış ve Kutsal İmparatorluk ordusuna doğru yaklaşıyordu. Parlak Kutsal Alev ve Muzaffer Dönüş oyuncuları bütün şiddetleriyle onların üzerine saldırmıştı.

 

Ancak saldıranlar hüsrana uğramışlardı. Niuren Birliği oyuncularının ezici gücü, Kutsal İmparatorluk ve Safir Tapınak oyuncularını hayrete düşürmüştü. 2.000 kişilik ordu, 10.000 kişilik ordulardan daha güçlüydü!

 

Rahiplerin kutsamalarını arkalarına alan Niuren Birliği Savaşçıları bir ağızdan naralar atarak savaş meydanını inlettiler.

 

Rahipler onları iyileştirdiği sürece Savaşçılar tek başlarına on kişiye karşı koymaktan korkmuyordu. Niuren Birliğindeki Rahipler bile düşman saflarındaki Rahiplerden açık ara üstünlerdi.

 

Patron Gece Düzenbazı, Niuren Birliği güçleri geldiler.

 

Kaç kişiler?Gece Düzenbazı haberi getiren Cılız Köpeğe döndü. Nihayet asıl düşman gelmişti.

 

2.000 civarında. Hepsi de Niuren Birliğinin elitlerinden. Şimdiden 3.000 oyuncumuzu öldürdüler.

 

Sadece 2.000 mi?Belli ki Gece Düzenbazı bu sayıyı beğenmemişti. Ancak kısa sürede yüzüne neşe geldi. Gelenler Niuren Birliği elitleriydi. Onları öldürmeleri, Niuren Birliğine ciddi bir darbe indirmek demekti.Plana göre hareket edeceğiz. Çöp ekipmanlar giyen 20.000 kişiyi buraya gönderin. Niuren Birliği oyuncuları onları öldürüp isimlerini kırmızıya döndürdüklerinde hepsini Günah Geçidine hapsedeceğiz. O zaman nasıl kaçacaklarını merak ediyorum!

 

Gece Düzenbazı Niuren Birliğinin en azından 10.000 kişiyle geleceğini düşünüyordu. Bütün bu oyuncular kırmızı isimlerle damgalanıp geçit içine sıkıştırılırsa, şehre de dönemeyecekleri için kapana kısılmış olacaklardı. İşte o zaman Niuren Birliği oyuncularını kılıçtan geçirecekti. Fakat Nie Yan fazla ihtiyatlı çıkmış, yalnızca 2.000 kişi getirmişti. Tamamı elitlerden oluşan 2.000 kişilik bu orduyu öldürmek de fena bir başarı sayılmazdı.

 

Muzaffer Dönüş ve Parlak Kutsal Alev oyuncularından oluşan bir güruh Günah Geçidine doluştu. Üzerlerinde çöp ekipmanlar vardı ve seviyeleri çok düşüktü. Tek görevleri ise düşmanın karşısına çıkıp ölmekti.

 

Nie Yan Guo Huai’den bunun haberini aldıktan sonra düşmanın planını anlamıştı.

 

Ne yapacağız?Guo Huai endişelenmişti. 2.000 kişi eğer düşmanın gönderdiği 20.000 kişiyi öldürürse, leş sayıları inanılmaz seviyelere çıkacaktı. Haliyle öldüklerinde çok daha ağır bir cezayla karşılaşacaklardı. Düşmanın tuzağına düşmüşlerdi.

 

Adamlarımız gönüllerinde savaşacaklar. Gelen bütün düşmanları kılıçtan geçireceğiz!Nie Yan’ın öldürme niyeti tavan yapmıştı. Düşman boynunu uzatmışken kesmemek ayıp olurdu. Gelen güruhun tamamı düşük seviyeli oyunculardan oluşsa da, düşman tarafı bu oyuncuları ölüme göndermek için ciddi bir bedel ödemiş olmalıydı. Acaba bunca insan için kaç liyakat puanı dağıtmışlardı?

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44332 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr