Nie Yan oyuna girer girmez ilk iş olarak Saklı Tarih paketiyle gelen değişikliklere baktı. Önceki hayatında olduğu gibi seviye atlamak için gereken tecrübe miktarı ciddi ölçüde düşürülmüştü. Zamanında bu ek paket yayınlandığında en üst seviyedeki oyuncular Seviye 100’ü aşmıştı. En alt sıralardakiler hızla onlara yetişmeye çalışmışsa da hiçbir zaman tam olarak aynı seviyeye ulaşamamıştı. Ancak şu anda oyun erken aşamalarındaydı ve herkesin seviyesi düşüktü. Seviye atlama şartları düşürüldüğüne göre lider sıralamasında büyük değişimler olması beklenebilirdi.

Bunun yanı sıra oyun mekaniklerinde bazı değişimler vardı. Önceden bir oyuncu kendisinden altı seviye veya daha üstte olan bir düşmanla savaşırken çoğu saldırısı ıska geçer veya olması gerekenden daha düşük hasar verirdi. Buna seviye baskı etkisi denirdi. Yeni paketle birlikte altı seviye olan şart on seviyeye çıkarılmıştı.

Ayrıca sınıf becerilerinde de düzenleme yapılmıştı. En büyük değişim Savaşçıların Savunma Duruşu becerisindeki güç artırımıydı. Savunma kabiliyetleri artan oyuncular bundan sonra daha yüksek seviyeli yaratıklarla savaşabileceklerdi. İsimleri olan bazı Lord sınıf yaratıkların zayıf yönleri de güçlendirilmişti.

Ek olarak çok sayıda zindanda zorluk dengelemesi yapıldı. Mahir ve Uzman zorluk dereceleri artık çok daha uğraştırıcıydı. Belli başlı ekipman setlerinin düşme oranları azaltılmış, bazı ekipmanların özellikleri de iyileştirilmişti.

Nie Yan Niuren Birliği karargahına gidip kısa vade stratejilerini yeniden düzenleyecekti. Şu an yapması gereken en önemli şey kalabalık bir oyuncu grubunu alıp seviyelerini hızla yükseltmekti. Öğleden sonra Miskin Tilkiye kale savaşında yardım edeceklerdi. Bu konuyu düşündüğünde Niuren Birliğinin de artık kaleler için savaşabilecek bir konuma geldiğine kanaat getirdi!

Yabandaki kaleleri zapt etmenin zorluğu inanılmazdı. Dolayısıyla işe ilk olarak lonca üyelerinin güçlerini artırmakla başlamalıydı.

Loncayla alakalı işleri bittiğinde Çılgın Muharip adını kullanan Zhai Hao’yu arkadaş ekledi.

Kızlardan biri Zhai Hao’nun yanına geldi. “Zhai Hao, Nie Yan bizi asmış olmasın? Neden hala gelmedi?”

“Hayır, öyle biri olduğunu sanmıyorum. Sözünün eri birine benziyor.” Böyle dese de kendi de emin değildi. Uzun süredir bekliyorlardı, ama Nie Yan’dan ses seda yoktu. Daha da kötüsü, Nie Yan’ın karakter adını bilmediğinden iletişime geçme ihtimali yoktu!

“Oyun içi adını niye söylemedi ki?”

Xia Ling dahil dokuz kişi toplanmıştı. Zhai Hao bu yüzden sinirlenmeye başlıyordu. Nie Yan gerçekten onları satmış mıydı?

Xia Ling Zhai Hao’nun zor durumda olduğunu anlamıştı. “Bence 5 dakika daha bekleyelim. Yine haber gelmezse işimize bakarız. 5 Büyücü, 2 Savaşçı, 1 Şövalye, 1 Rahip ve 1 Hırsız ile kasılmakta zorlanacağımızı sanmıyorum.”

“Bence de öyle yapalım.” Xia Ling’e minnettardı.

Herkes bu fikri kabul ettiğinde Zhai Hao’ya bir bildirim geldi. Açıp baktığında öylece donup kaldı.

Nirvana Alevi arkadaşlık isteği gönderdi.

“Vay anasını!” Zhai Hao bağırdı. Nirvana Alevi ismini bilmeyen mi vardı? Fırın Ormanlarında tek başına 20.000 Muzaffer Dönüş oyuncusunu katletmişti. Niuren Birliğinin lonca lideri, İnanç oyuncuları arasında bir efsane!

Nirvana Alevinden birkaç cümle duyabilmek için kaç oyuncu canını dişine takıp Niuren Birliği saflarına katılmak için uğraşıyordu? Binler mi? Yüz binler mi? Arkadaşlarıyla birlikte Zhai Hao da başvuran ama anında reddedilenler arasındaydı. Yan loncalardan olan Savaşçılar Birliği vs. loncalara katılmışlar, fakat orada da ortalama oyuncu seviyesinde kalmışlardı.

Nirvana Alevi kim miydi? Hepsinin başındaki isimdi? Ana lonca ve Yan loncalarda mutlak iktidar sahibiydi!

Sokakta Nirvana Alevini görseler yanına yaklaşamazlar, uzaktan hayranlıkla izlerlerdi. Oyuncu kitlesinin gözünde o bir tanrıydı!

Böyle bir insan ona arkadaşlık isteği göndermişti? Şaşırmaması mümkün müydü?

Zhai Hao gözlerini ovalayıp yeniden baktı. Gerçekten de Nirvana Alevi yazıyordu! Yanılmamıştı! Bir efsane tarafından arkadaşlık isteği almıştı. Rüyadaymış gibi tekrar tekrar bildirime bakıyordu.

“Nie Yan, Nie Yan (Nirvana Alevi)…” Tüyleri diken diken oldu! Aman tanrım! Gerçekten o!

“Zhai Hao, aklını mı kaçırdın? Ne diye Nie Yan’ın adını sayıklıyorsun?”

“Nie Yan kim biliyor musunuz?”

Kızların kafası karışmıştı. “Ne diyorsun? Sınıfa yeni gelen çocuk değil mi işte?”

Xia Ling şaşkına dönmüş halde Zhai Hao’ya baktı.

“Birazdan öğreneceksiniz.” Zhai Hao heyecanını bastırmaya çalışıyordu. Arkadaşlık isteğini hemen kabul etti.

Nie Yan’dan mesaj geldi.「Neredesiniz?」

「Link Kasabasındayız.」Buraya geleli uzun zaman olmuştu ve yola çıkmak üzerelerdi.「Nie Yan, ağaç olduk burada.」

「Özür dilerim, birkaç önemli işim vardı.」Nie Yan özür diledi fakat açıklama yapmadı. Kalor transfer noktasına gidip Link Kasabasına ışınlandı.

Zhai Hao’nun verdiği koordinatlara doğru yürüyordu.

“Nie Yan geldi!” Zhai Hao kahramanıyla tanışacağı için biraz gerilmişti. Onun yerinde kim olsa gerilirdi zaten.

“Hani nerede?”

Meraklı gözler etrafı tararken yaklaşmakta olan birini gördüler. Bu kişiyi daha önce görmüşlerdi. Kim olduğunu hatırlamaya çalışırlarken nihayet o isim akıllarına gelmişti.

“Çılgın Hırsız Nirvana Alevi!”

“Nie Yan?”

Nutukları tutulmuştu. Nie Yan’ın şöhreti onlar için çok fazlaydı. Nie Yan üzerlerine gelirken Fırın Ormanlarında zalim gülümsemesiyle hançerini savurduğu anlar gözlerinde canlandı.

“Nie Yan gerçekten Nirvana Alevi mi?” Öyle şaşkınlardı ki, önlerindeki gerçeğe inanmakta zorluk çekiyorlardı.

Tek sakin kalan Xia Ling’di. Xie Yao ile yakın olduklarından özel meselelerini birbirlerine açarlardı. Xie Yao’nun oyunda hayranlık duyduğu birinin, ve bu kişinin Nirvana Alevi olduğunun uzun zamandan beri farkındaydı.

Hatta Xie Yao’ya masallar ülkesinde yaşadığını söyleyerek takılırdı. Nirvana Alevi kimdi? Niuren Birliğini yeni bir çağa götüren, oyunun tarihine adını altın harflerle yazdıran efsane isim! Milyonlarca oyuncunun gözünde erişilemez biriydi. Böyle biriyle ancak sanal dünyada tanışabilirlerdi. Gerçek dünyada onu görmek mümkün değildi. Yani onunla birlikte olma hayali başlamadan bitiyordu!

Xie Yao sınıfta Nie Yan’ın Nirvana Alevi olduğuna dair şüphelerinden bahsettiğinde Xia Ling ona gülmüştü. Xie Yao’nun Nie Yan hakkında iyi izlenimleri olsa da, onu Nirvana Alevi ile karşılaştırmak bambaşka bir şeydi.

Ancak Xie Yao bütün ciddiyetiyle şüphelerini doğrulaması için Xia Ling’i görevlendirmişti.

Xia Ling arkadaşının hatırına kendinden isteneni yapmaya razı olmuştu. Ve sonunda arkadaşının şüphelerinde haklı olduğu ortaya çıkmıştı. Yüzünde sinsice bir gülümseme belirdi. Acaba Xie Yao gerçeği öğrendiğinde nasıl tepki verecekti?

Nie Yan karşısındaki dokuz kişiye baktı. Zhai Hao ve tanışık olduğu altı kişi daha oradaydı. Önceki hayatında kardeş olduğu Li Rui ve Liu Xuchen de aralarındaydı. Farklı sınıflarda olmalarına rağmen oyunda beraber takılırlardı. Gruptakiler arasında geçimsiz insan yoktu. Tencere yuvarlanıp kapağını bulmuştu. Kişi hakikaten arkadaşından belli oluyordu.

“Lanet olsun! Zhai Hao’nun bizle tanıştıracağı yeni sınıf arkadaşı Niuren Birliği lideri Nirvana Alevi çıktı. Hayal mi görüyorum yoksa? Li Rui, beni çimdiklesene!” Li Xuchen olanlara inanmakta güçlük çekiyordu.

“Yok yok, hayal görmüyoruz.” Nirvana Alevi, Miskin Tilki, Gök Kıran gibi isimler ancak muhabbetlerinde geçen, ama tanışamayacakları kimselerdi. Haklarında pek çok hikaye uydurulmuştu. Sonunda bu efsanelerden birisiyle tanışacaktı.

Zhai Hao ve arkadaşları, alım şartlarını sağlayamadıkları için Niuren Birliğine alınmamışlardı. O loncanın her bir üyesi, Zhai Hao için ulaşılamaz yükseklikteydi. Başlarındaki kişi ise çok farklı bir boyuttaydı!

Lâkin o kişi şu anda karşılarındaydı!

Şaşkınlıkları hayal edilemezdi!

“Kardeşim, bu kadar meşhur biri olacağın aklıma gelmemişti.” Zhai Hao Nie Yan’ın omzunu sıvalayacakken aralarındaki statü farkını düşünüp utanç içinde elini geri çekti.

“Kusura bakmayın. Lonca işlerimi anca bitirebildim. Haydi gidelim, kasılırken sizi de yanıma alacağım. Hepimiz sınıf arkadaşıyız, çekinmenize gerek yok.” Nie Yan gülümseyerek arkadaşlarını sakinleştirecek sözler ediyordu. Statü farkının arkadaşlıklarını etkilemesini istemiyordu.

Nie Yan’ın gülümsemesi aradaki buzları kırmıştı.

“Çılgın Hırsız Zhai Hao’nun sınıf arkadaşıymış demek! Bu harika!”

“Evet, inanılmaz değil mi?!”

Nie Yan’ın cana yakın biri olduğunu gören grup, hemen muhabbete daldı.

“Önceden söyleyemediğim için özür dilerim. Kimliğimi ne kadar az kişi bilirse o kadar rahat ederim. Sizler de bunu sır olarak saklarsanız çok makbule geçer.”

“Merak etme sen! Kimsenin haberi olmayacak!”

Nie Yan arkadaşları arasında kendini iyi hissediyordu. Önceki hayatında bu insanlar ona hep destek olmuşlardı. Bu hayatında da iyi arkadaşlarını yanında tutacaktı.

İki kız Nie Yan’a yaklaştılar.

“Senin Nirvana Alevi olacağını düşünmemiştim. Bu harika bir şey!”

“Hey, kız arkadaşın var mı?”

“Şu an yok, ama Xie Yao’dan hoşlanıyorum.”

“Vay canına! Sınıfımızın gözdesi o biliyor musun? Fakat bana sorarsan ikiniz iyi bir ikili olursunuz!” Nie Yan da Xie Yao’ya yakışmayacaksa kim yakışırdı?

“Xie Yao çok şanslı. Acayip kıskandım şimdi!” Nie Yan onun peşinden koşsa bir saniye düşünmez, kollarına atlardı.

Nie Yan Xia Ling’e manalı bir bakış attı. Sözlerinin Xie Yao’nun kulağına gideceğine adı gibi emindi.

Xia Ling, Xie Yao’nun en iyi arkadaşı olarak Nie Yan’ı değerlendirdiğinde düzgün bir karakteri olduğunu söyleyebilirdi. Müstesna bir insan olmasına rağmen mütevazı, gösterişten kaçınan ve sakin biriydi. Kendine olan güveninden bahsetmeye gerek bile yoktu. Ve Xie Yao da Nie Yan’dan hoşlanıyordu. Bütün bunlar düşünüldüğünde ikisinin bir araya gelmesine engel yoktu. Belli etmeden Xie Yao’ya mesaj gönderdi.