Bölüm 246: Yeni Öğrenci

avatar
4734 38

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 246: Yeni Öğrenci


 

“Ders başlamak üzere. Geri dönelim.”

 

Kalabalık dağıldıktan sonra sınıfa döndüler.

 

“İnanç oynuyor musun?” Herkes gibi Zhai Hao da bu oyuna sarmıştı. Pek çok insan için İnanç, hayatlarının önemli bir parçasını oluşturuyordu.

 

Xie Yao İnanç kelimesini duyduğunda hemen kulak kabarttı. Belki de şüphesini giderecek bir fırsat bulmuştu. Oyundaki o kişiyle Nie Yan’ın ismi aynıydı. Hal ve hareketleri çok benzerdi. Arada mutlaka bir bağlantı olmalıydı.

 

Buna rağmen bazı insanların oyunda bambaşka bir kişiliğe büründüğünü de biliyordu. Mesela kendisi gerçek hayatta ketum vakur biriyken, İnanç içerisinde capcanlı ve neşeli birine dönüşüyordu. Gün içinde biriktirdiği bütün stresi oyunda atıyordu.

 

Ancak bazı insanlar her iki dünyada da aynıydı.

 

“Oynuyorum tabii.” Öğrenciler oyundaki seviyeleri ve ekipmanları hakkında konuşmaya bayılırlardı. Seviyesi yüksek ve ekipmanı kaliteli olan biri kıymete binerdi. Güzel bir ekipman bulduklarında ilk işleri akranlarına hava atmak olurdu. Yaşları itibariyle bu sidik yarışından zevk alırlardı.

 

Zhai Hao yeni arkadaşının İnanç oynadığını duyunca heyecanlandı. “Seviyen kaç?”

 

Xie Yao hayal kırıklığına uğramıştı. O değil mi yani? O kişi çok çok öncesinden Seviye 35’e ulaşmıştı. Şu anda muhtemelen çok daha yüksek bir seviyedeydi. Ancak Nie Yan Seviye 23’tü. Gerçi o kişi gösterişten uzak durmayı tercih ediyordu. Yani eğer Nie Yan gerçekten o kişiyse seviyesi hakkında yalan söylemiş olabilirdi. Bu şekilde içinde yeniden umut belirmişti.

 

Ancak duygusal olarak tutarsızlık yaşıyordu. Nie Yan’ın o kişi olmasını bütün kalbiyle istiyordu. Derinlerde yatan duyguları gün yüzüne çıkıyordu. Bir yandan da Nie Yan’ın o kişi olmamasını istiyordu. Yoksa gelecekte yüzüne bakamazdı.

 

Nie Yan gerçekten ve oyundaki o kişiyse, eninde sonunda bir araya mı geleceklerdi? Bu ihtimal kalp atışlarını hızlandırmıştı.

 

Lonca lideri olan Nirvana Alevine hayranlık duyuyordu. Ancak aralarında yer ve gök kadar mesafe vardı. Bir araya geldiklerinde ona karşı nasıl bir tavır takınması gerekecekti?

 

“Ben Seviye 26’yım. Beş arkadaşla birlikte takılıyoruz. Oyuna girdiğimiz zaman seni de yanımıza alırız.” Zhai Hao’nun seviyesi, ortalama oyuncu seviyesinin üzerindeydi. Okuldaki onca öğrenci arasında ondan daha iyi olan sadece birkaç kişi vardı. Gençliğin getirisi olarak gösteriş yapacağı bir fırsatı geri tepmemişti. Her ne kadar samimi ve dürüst biri olsa da, gösterişten tamamen uzak olduğu söylenemezdi.

 

“Olur, oyunda haberleşiriz.” Nie Yan Zhai Hao’ya kardeş gözüyle bakıyordu. Haliyle oyun içinde buluşmamak için bir neden göremiyordu.

 

“Sevgili Sınıf Çiçeğimiz, sen de İnanç oynuyor musun? İstersen bize katılabilirsin.” Xie Yao aralarına katılırsa gruptaki diğer arkadaşları gaza gelirlerdi.

 

Xie Yao dudak büktü. “Teşekkür ederim, ben almayayım. Xia Linglere sor istersen.”

 

Xie Yao’nun İnanç oynadığını çok az kişi biliyordu. Sınıftaki yetenekli kızlar bile onunla oyun içinde tanışmamışlardı.

 

“Sorun değil. Sence Xia Ling gelir mi?” Zhai Hao utanaraktan sınıfın öte tarafındaki kişiye baktı.

 

Zhai Hao’nun masum sorusu Nie Yan’ı gülümsetti. Önceki hayatında Xia Ling ve Zhai Hao birlikteydi. Üniversiteye geçtiklerinde de ilişkileri devam etmişti. Sonraları işleri gereği farklı şehirlere yerleşmişler ve uzun mesafe ilişkisi yaşamışlardı. Sekiz uzun yılın ardındansa yeniden bir araya gelmişlerdi. Aşkın her engeli aşacağının canlı kanıtlarıydılar.

 

“Kesin kabul edecektir. Ama seviyesi sizinkinden düşük olduğundan ona iyi bakman gerek. Hatta ben gidip senin adına davet edeyim.” Xie Yan da Zhai Hao’nun Xia Ling’e olan ilgisini biliyordu.

 

“Teşekkür ederim!” Zhai Hao ardından Nie Yan’a döndü. “Ne zaman boşsun? Yarın uygun mu? Sunucular açıldığında buluşabiliriz.”

 

Nie Yan bir süre düşündü. Zhai Hao ile arkadaşlığını ilerletmek istemesine rağmen yarın çok yoğun olacaktı.

 

“Buluşabiliriz, ama en fazla iki saat yanınızda durabilirim. Yarın bayağı yoğun olacağım.” Eski dostuyla biraz zaman geçirmek sorun olmazdı. Önceki hayatında sürekli onunla beraberdi. Muzaffer Dönüşe kafa tutup da dağların derinlerine saklandığı zamanlarda yanında o vardı. Birlikte onca badire atlatmışlardı. Bu hayatta öncekinden tamamen farklı biri oldu diye eskinin dostlarını unutacak değildi. İlk olarak oyunda bir araya gelecek, ardından arkadaşlarını Niuren Birliğine alacaktı.

 

“O kadar meşgul müsün?” Xia Ling ve diğerlerini davet ederken kullanacağı bahane yeni öğrenciyle kaynaşmak olacaktı. Nie Yan’ın bugünkü performansı sonrası herkes onu yakından tanımak istiyordu. O giderse Xia Ling ve diğer kızlar da gitmezler miydi?

 

“Sadece oyun içinde buluşacağız. Ben gidince siz birlikte kasılabilirsiniz. Başka bir zaman ben de size katılırım.” Xia Ling ve Zhai Hao’nun birlikte zaman geçirmesi için fırsat doğmuştu. Nie Yan aralarına girmek istemezdi.

 

“Peki, öyle olsun. Madem meşgulsün, ilk olarak birbirimizi bularak işe başlayalım. Uygun olduğumuz bir zaman için tekrar plan yaparız. Nasıl buluşacağız?”

 

“Oyundaki adın ne?” Zhai Hao’nun adını zaten biliyordu. Yine de sorması gerekiyordu. Kendi adını vermesi okulda çok fazla dikkat çekmesine sebep olabilirdi. Zümrüt İmparatorluğunda Çılgın Hırsız Nirvana Alevinin adını bilmeyen yoktu.

 

“Çılgın Muharip. Sınıfım da Vahşi.”

 

“Tamamdır, oyuna girince seni bulurum.” Oyunla alakalı durumları pek fazla konuşmak istemiyordu. Zaten oyunda buluştukları zaman her şey ayyuka çıkacaktı. Oyunda kim olduğunu sızdırmamaları için hepsinden söz istemesi gerekecekti.

 

“Kendi ismini söylemedin.” Nie Yan’ın gizemli tavırları Zhai Hao’da merak uyandırmıştı.

 

Nie Yan gülümsedi. “Zamanı gelince öğreneceksin.”

 

“Peki.” Böyle gizemli davranmaya ne gerek var sanki?

 

Zhai Hao gerçeği bilseydi bunları söylemezdi.

 

Xie Yao Nie Yan’a kilitlenmişti. İçindeki şüphe daha da büyüyordu. Neden oyundaki adını söylememekte ısrar ediyordu?

 

“Ben gidip Xia Lingleri davet edeyim.” Xie Yao kendinden emindi. Hah! Sen söylemesen bile bu gece gerçek ortaya çıkacak. Xia Ling benim en iyi arkadaşım. Gerçeği benden gizleyecek değil herhalde!

 

Xie Yao biraz sonra Xia Ling’in daveti kabul ettiği haberiyle geri döndü. Yanında sınıftan iki kız daha olacaktı. Seviyeleri yirmi civarlarındaydı. Yani ne yükse, ne düşük…

 

Ders zili çaldı, herkes yerine oturdu.

 

Nie Yan sırasını arıyormuş rolü yaparken Xie Yao’nun yanına gelip durdu. “Şansa bak! Hemen yanında oturuyorum!”

 

Xie Yao yan sıradaki bilgisayara atanan isme baktı. Burası gerçekten de Nie Yan’ın yeriydi. Orada oturan kız okul değiştirince yeri boş kalmıştı. O boş yere de Nie Yan yerleştirilmişti.

 

Xie Yao dudak büktü. Gerçekten böyle bir tesadüf olabilir miydi? Sınıflar o kadar boş yer varken Nie Yan neden yanındaki sıraya yerleştirilmişti.

 

Nie Yan dirseğini sıraya koydu. Başını eline yaslayıp Xie Yao’ya baktı. Güzeller güzeli sıra arkadaşım, yine komşu olduk.

 

Xie Yao dibindeydi. Bu defa ondan ayrılmayacaktı.

 

Nie Yan kendini çok şanslı hissediyordu. Önceki hayatında büyük acıları çekse de bu hayatta fazlasıyla telafi ediliyordu. Önceki hayatında çektiği acılar sanki mutluluğun kıymetini anlaması için başına gelmişti.

 

Dersi verecek olan Yang Boyi sınıfa girdi. Sınıftakilere teker teker göz gezdirdikten sonra Nie Yan’da durdu.

 

Nie Yan gözlerini kaçırmıyordu. Yang Boyi’nin katı, ama bir o kadar da adil biri olduğunu biliyordu.

 

“Aramızda yeni bir öğrenci var. Sanırım hepiniz adını öğrenmişsinizdir. Liu Rui şu anda okul revirinde. İyileşmesi biraz zaman alacakmış. Bu küçük bir alıştırma maçı olduğundan bana laf düşmez. Hükümetin getirdiği yasalar bu meselede Nie Yan’ı sorumlu tutmuyor. Liu Rui tedavisinden ötürü okula devam edemeyeceğinden asistan pozisyonu boş kaldı. Görevi geçici olarak Nie Yan üstlenecek. Liu Rui geri döndüğünde kimin asistan olacağına sınıf karar verecek.”

 

Yang Boyi’nin açıklaması sonrası sınıfta bir uğultu koptu. Liu Rui bu defa sert kayaya çarpmıştı. Asistan görevi bile elinden alınmıştı. Ancak sınıfın çoğu onun düştüğü durumdan keyif almıştı. Zira Liu Rui’nin bazılarınca çekilmez bir kişiliği vardı.

 

Asistan demek… Nie Yan içten içe sevinmişti. İlerde görevinden faydalanarak Xie Yao’yla daha fazla zaman geçirebilirdi. Asistanlar notu düşük öğrencilerini eğitim için okulda tutma yetkisine sahiplerdi. Xie Yao kötü bir öğrenci olmasa da, bir bahane üretmek kolay işti.

 

Yang Boyi Nie Yan’a bakarak sınıfa seslendi. “Sınıfımızda ülkenin en iyi askeri akademisine girme potansiyeli olan pek çok öğrencimiz var. Umarım sıkı çalışıp hak ettiğiniz yerlere gelirsiniz. Oraya girmenin bir şartı da yazılı sınavdan geçmek. Önünüzde giriş sınavlarından birinin örneği duruyor.”

 

Sınıftakiler ekranlarında sayfalarca uzanan sınav sorularını görünce homurdandılar. Matematik, makine teorisi, fizik vs. dallardan 1.200 puan değerinde soru vardı. Hiçbir alan eksik bırakılmamıştı. Hepsi de zor olan bu derslerin tamamının gerçek hayatta uygulaması mevcuttu.

 

Nie Yan iç çekti. Lise son sınıf öğrencisiydi! Yanına baktığında Xie Yao’nun çoktan sorulara odaklandığını gördü. Nie Yan’ın bakışlarını hissettiğinde Xie Yao rahatsız olmuş, yüzü kızarmıştı.

 

“Ekranına bak!” Xie Yao Nie Yan’ın ayağına bastı. Nie Yan nasıl onu kolaylıkla etkiliyor anlamıyordu. Muhtemelen onda hissettiği yakınlıkla bir alakası vardı. Konuşma tarzı yeni tanıştığı biriyle değil de sevgilisiyle konuşuyor gibi samimiydi.

 

Nie Yan güzel sıra arkadaşından fırçayı yedikten sonra önüne döndü. Ekrandaki sorulara odaklanmıştı. Bu sırada geçmiş hayatından anılar zihnine doluyordu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44316 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr