Bölüm 231: Ekin Biçer Gibi

avatar
4609 36

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 231: Ekin Biçer Gibi


 


Miskin Tilki kısa sürede Muzaffer Dönüş ve Parlak Kutsal Alevin amansız saldırılarının ezici baskısını hissetmeye başlamıştı. Oyuncular Kutsal İmparatorluk savunma hattına dalga dalga atılıyorlarken sayıları hiç azalmıyordu. Adamları düşmanları öldürüp dururlarken Miskin Tilki çaresiz bakışlarla yeni gelen düşman dalgasını izliyordu.

 

“Bu Gök Kıranla Gece Düzenbazı denen manyaklar adamlarına ne vadettiler acaba? Resmen canlarını hiçe sayıp üstümüze atılıyorlar!”

 

Büyük sayılar karşısında dayanmakta güçlük çeken Kutsal İmparatorluk savunma hattında yer yer çöküşler meydana geliyordu.

 

Miskin Tilki emirleriyle çöken yerlerin doldurulmasını sağlıyordu. Her dakika yüzlerce oyuncu hayatını kaybederken yardıma olan ihtiyaçları artıyordu. Niuren Birliği yakın zamanda gelmezse Kutsal İmparatorluk ordusu hüsrana uğrayacaktı.

 

Düşman saldırıları şiddetli olsa da Kutsal İmparatorluk oyuncuları da kan döküyordu. Sonunu düşünmeden savunma hattını korurken düşmanlarını öldürüyorlardı.

 

“Hah! Parlak Kutsal Alev ve Muzaffer Dönüş sanıldığı gibi değilmiş. İkisi birlikte saldırırken bile bizi geçemiyorlar!”

 

“Patron, tam 23 kişi öldürdüm! Muhafız Alayına girmeye hak kazanmış olmalıyım değil mi?”

 

“Dayanın kardeşlerim! Parlak Kutsal Alev ve Muzaffer Dönüşü annelerinin kucağına gönderelim. Bugünden sonra bu korkaklar utançlarından yüzümüze bakamayacaklar!”

 

Kutsal İmparatorluk, Muzaffer Dönüş, Parlak Kutsal Alev ve Niuren Birliğindeki oyuncuların büyük çoğunluğunun arasında ciddi problemler yoktu. Hatta pek çoğunun rakip loncalarda arkadaşları vardı. Neticede herkes kendinden sorumluydu. Lonca rekabetini şahsi gareze dönüştürmenin alemi yoktu. Ama bu demek değildi ki loncanın başarısından gururlanmayacaklar. Loncanın şanını da utancını da paylaştıklarından lonca güçlendiğinde bireysel olarak onlar da güçlenecekti.

 

Alacakaranlık Ormanın dışı savaş meydanına dönmüştü ve savaş gittikçe şiddetleniyordu.

 

Kutsal İmparatorluk uzun süre dayanmıştı ve artık düşmek üzereydi. Derken Niuren Birliği güçleri yardıma yetişti. Saldırıya geçmeden önce etraftan dolaşarak düşmanın sağ kanadında katliam başlattılar.

 

“Kardeşlerim, saldırın! Parlak Kutsal Alev ve Muzaffer Dönüşü kılıçtan geçirin!”

 

30.000 Niuren Birliği oyuncusu savaş naralarıyla tsunami gibi düşmanın üzerine ilerliyordu.

 

Ordunun sağ kanadındaki Parlak Kutsal Alev ve Muzaffer Dönüş oyuncuları yerin titrediğini hisseder gibi olmuştu. Şüphe içinde etraflarına baktıklarında ufukta karınca büyüklüğünde beliren Niuren Birliği ordusunu görmüşlerdi. Yaklaşan kalabalık ordunun görüntüsüyle renkleri attı. Kalabalık bir ordunun taarruzunu kaldıramayacaklarından endişe ediyorlardı.

 

“Tang Yao, Hırsızlarımıza söyle, düşen eşyalara odaklansınlar.”

 

“Merak etme. Çoktan gereken emirleri verdim. Tek bir ekipman bile kaçırmayacaklar.”

 

Niuren Birliği mevcut ivmesi sayesinde düşman saflarına rahatlıkla dalabilirdi. Sadece ilk taarruzun etkisiyle bile öldürecekleri çok sayıda oyuncudan devasa miktarlarda ekipman toplayabilirlerdi. Çoğu düşman oyuncusunun kırmızı isimlerle damgalandığı göz önünde bulundurulduğunda elde edecekleri ekipmanların sayısı katlanacaktı.

 

Kırmızı isimli bir oyuncu bu gibi savaşlarda hayatını kaybettiğinde ve bütün ekipmanlarını düşürdüğünde, loncası onun ekipmanlarının tamamını karşıladığı gibi kayıplarının telafisi için ek ödüller de verirdi.

 

Nie Yan’ın aklında kurnaz planlar vardı. Parlak Kutsal Alev ve Muzaffer Dönüşü sakat bırakacak darbeyi vuramayız belki, ama en azından ekonomilerini sarsabiliriz.

 

Düşmanlarının kulaklarında çınlayan son bir narayla Niuren Birliği oyuncuları nihayet düşmanı saflarına daldı. En önde aralarında Kılıç Parıltısı ve Yi Yan’ın da bulunduğu Savaşçılar vardı. Koca kılıçlarını savurarak düşmanlarına indiriyor ve toprağı kana buluyorlardı.

 

Gökyüzünü kaplayan uhrevi ışıklar bahar yağmuru gibi yağıyordu. Kutsamalarla statüleri güçlendirilen 500 Savaşçı, vahşi birer kaplan edasıyla önden gidiyordu.

 

“Lanet olsun, bu harika! Hangi beceri bu?”

 

“Gücüm %60 arttı! Bu saatten sonra beni kimse durduramaz!”

 

Buradaki çoğu Savaşçı tek vuruşta 200 hasar bile veremezdi. Fakat güçlendirmelerle birlikte çoğunun hasarı 300’ü geçmişti! En zayıf olanları bile ekin biçer gibi düşman biçiyordu. Kutsamalar olmadan da saldırı gücü yüksek olanlar tamamen insanlıktan çıkmıştı.

 

Menziline bakılacak olursa bu büyü ileri seviye büyülerden olmalıydı. Nie Yan’ın gözleri lonca güçlerini tararken beyaz cübbeli bir Rahipte takıldı. Tanıdık bir yüzle karşılaşmıştı.

 

Elbette bu kişi Kara Cennetten başkası değildi. Kara Cehennemin sözüne binaen bir Niuren Birliği üyesi olarak lonca etkinliğine katılıyordu. Az önce de Rahip sınıfına ait Tapınak Büyülerinden Kuvvet İhsanını kullanmıştı.

 

Niuren Birliği ordusu, Muzaffer Dönüş ve Parlak Kutsal Alevin saflarını yabani hayvanlar gibi yarıp geçti. Oyuncular gruplar halinde geri çekilmeye çalışıyorlardı, ancak Savaşçıların kovalamacasından bir türlü kurtulamıyorlardı.

 

Niuren Birliği oyuncuları attıkları naralarla morallerini yükseltiyordu. Parlak Kutsal Alev ve Muzaffer Dönüşün müşterek ordusuna korku hakim olmuştu. Bazısının aklına Niuren Birliğine direnmek bile gelmemişti. Tabii bunlar Niuren Birliğinin işini kolaylaştırıyordu.

 

Tang Yao resmen alev püskürüyordu. Her saldırısı düşmanlarını patlamayla vuruyordu. Yüksek seviyesine bir de devasa büyü hasarı eklenince çok az kişi saldırılarına dayanabiliyordu.

 

Nie Yan karşı ordunun arkasına sızmış, Rahiplerin canına okuyordu. Hançeri öyle ölümcüldü ki kısa sürede görünürde hiç Rahip kalmamıştı.

 

Nie Yan’ın görüntüsü, Rahiplerin zihninde ölümle eşdeğerdi. Korkunç gücü sayesinde görünmesiyle birlikte düşmanlarının elleri ayaklarına dolaşıyordu.

 

Rahipler savaşlarda loncayı hayata bağlardı. Etrafta yüzlerce Savaşçı ve Büyücü varken Nie Yan’ın Rahiplerin yanına nasıl ulaştığı muammaydı.

 

Bir anda etraftaki bütün Büyücülerin ateşleri Nie Yan’a odaklandı.

 

Nie Yan’ın üzerinde patlayan büyüler sonrası hasar değerleri başının üzerinden fırladı.

 

Lâkin Nie Yan’ın seviyesi yüksekti. O Seviye 35 iken etrafındakiler ortalama Seviye 25’ti. Daha düşük olanlar da vardı. Yani seviye farkı ondan fazlaydı! Seviye İhmali gibi bir şey olmadan Nie Yan’a verdikleri hasar kısıtlıydı. Köprücü Seti giymesiyle artan hayatta kalma başarısıyla birlikte, üzerine gelen büyülerden nadiren çift haneli hasarlar almıştı.

 

Ancak üzerine gelen saldırıların haddi hesabı yoktu. Çok geçmeden canı yarıya inmişti. Hemen bir Orta Sağlık İksiri içip canını tekrar doldurdu.

 

Gök Kıran bir şeylerin yolunda gitmediğinin farkına varmıştı. Bir Hırsız Rahiplerin bulunduğu yere sızıp otuz kadar Rahibin tamamını öldürmüştü. Yakından baktığında bu kişinin rakibi Nirvana Alevi olduğunu anladı. “Cılız Köpek! Hemen bir Hırsız takımı alıp Nirvana Alevini öldürün!” Çılgın Hırsız, bakalım ne kadar çılgınmışsın!

 

Onlarca Hırsız Nie Yan’a doğru harekete geçti.

 

Nie Yan altı Rahip daha öldürmüştü. Düşmanın içinde böyle bir karmaşa yaratmışken Rahipler iyileştirme görevlerini doğru düzgün yerine getiremiyorlardı. Rahiplerin desteğinden yoksun kalan ön saflar dağılmışlardı. Niuren Birliğinin Savaşçıları uhrevi ışıklarla yıkanırlarken büyük bir coşkuyla ilerliyorlardı.

 

Niuren Birliği Hırsızları nihayet Nie Yan’ın civarlarına ulaştılar. Tek Vuruş Yemini, Güneş ve diğerleri de buradaydı. Loncanın elitleri olarak savaş güçleri sıra dışıydı. Düşman Büyücüleri onların saldırılarıyla düşüyor ve Nie Yan’ın üzerindeki baskı azalıyordu.

 

Kamuflaj kullanarak gizlice yaklaşmakta olan kişiyi gördüğünde Nie Yan’ın yüzünde sinsi bir gülümseme belirdi.

 

Cılız Köpek Nie Yan’ın gülümsemesini gördüğünde bütün umutlarının balyozla ezildiğini hissetti. Daha önce Nirvana Alevine karşı savaştığı zamanları hatırladığında huzursuzlandı. Hiçbir zaman ona üstünlük kuramadığı için bilinçaltında Nie Yan’a karşı bir korku oluşmuştu. Yanındaki Muzaffer Dönüş elitlerine rağmen korkusundan kurtulamıyordu. Kendisini güvende hissetmeyince hareketleri katılaşıyordu. Vücudu güçte düşmüş gibiydi.

 

Nie Yan başını çevirip Cılız Köpeğin olduğu yere baktı. Ardından ona kilitlenen gözlerinden garip bir parıltı yayıldı.

 

Hakikat Gözü!

 

Belli belirsiz bir siluet görüşüne girdi. Kamuflajı etkinleştirip etraftaki oyuncuların gözlerinden kayboldu ve hançerini kaldırıp Cılız Köpeğe doğru fırladı.

 

Nie Yan’ın kan çanağına dönmüş şeytanı andıran gözleri Cılız Köpeği iyice telaşlandırmıştı. Daha tepki veremeden Nie Yan önünde beliriverince canının bedeninden uçacak gibi olduğunu hissetti. Hançerini sıkıca kavrayıp yaklaşan saldırıyı karşılamak istediğinde ensesinde bir soğukluk duydu. Daha karşılık veremeden iş işten geçmişti.

 

Ne acayip hız!

 

Cılız Köpek çaresizliğin doruklarındaydı. Nirvana Alevi aşılmaz bir duvardı adeta! Gelecekte yeteneklerini ciddi manada geliştirse dahi onu hiçbir zaman geçemeyeceğinin farkındaydı. Kendine olan güvenini kaybetmişti.

 

Ölüm Dansını kullanarak Cılız Köpeğin arkasına geçtiğinde hiçbir karşılık görmeyen Nie Yan, hançerinin kabzasını Cılız Köpeğin kafasına geçirip onu sersemletti.

 

“Lanet olsun! Durdurun onu!” Cılız Köpek sersemlediğinde yakındaki Hırsızlardan biri ileri onu kurtarmak için ileri atıldı.

 

Hırsızlar ulaşamamışken Nie Yan Hain Bıçak ile saldırdı. Ardından hançerini Cılız Köpeğin boğazına dayayıp toprağı kana buladı.

 

Cılız Köpek yere yığıldı.

 

Nie Yan da Gölge Valsi ile diğer Hırsızların gözünden kayboldu.

 

Hırsızlar olay yerine ulaştıklarında kimse kalmamıştı. Nie Yan ortalıkta yoktu. Birbirlerine bakarlarken damarlarında akan kan donmuş gibiydi. O kadar insanın Nie Yan’a neden Çılgın Hırsız dediğini anlamışlardı. Unvanını sonuna kadar hak ediyordu! Hırsız sınıfında kimse onun eline su dökemezdi!

 

Yaklaşık 300 Rahipten oluşan bir grup, onlar yerlerinden kıpırdayamadan Nie Yan tarafından katledilmişti. Güneş ve diğerleri vardıklarında her yer ceset dolmuştu. Niuren Birliğinin Savaşçıları hemen ilerleyip Muzaffer Dönüş ve Parlak Kutsal Alev oyuncularını bir çırpıda dağıttı.

 

Tang Yao gelen raporları incelerken gözleri yuvalarından fırlayacak gibiydi. Niuren Birliğinin ön safları bastırıyorken arkalarında 8.000 parça ekipman bırakmışlardı. Niuren Birliği oyuncularının ekipmanları iade edildiğinde bile geriye 6.000’den fazla ekipman kalacaktı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44341 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr