Bölüm 221: Boğa Gücü

avatar
4758 35

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 221: Boğa Gücü


 

Nie Yan ve Miskin Tilki seyir balkonuna yanlarında birkaç kişiyle geçerken kalan büyük çoğunluk arenaya girmeye başlamıştı. Gönüllerince dövüşebilirlerdi. Bire bir dövüşmeye kalkışsalar inanılmaz bir zaman kaybı olacaktı ve arenadaki alan yüzlerce kişiyi barındırabilecek kadar büyüktü. Gerek grup savaşları, gerek de bireysel savaşlarda herkesin dilediğini tercih etmesi daha uygundu.

 

Nie Yan ve Miskin Tilki aşağıdaki savaşları izlerken muhabbet ediyorlardı.

 

Nie Yan Kılıç Parıltısına Seviye 30 Altın kademe bir tek elli kılıç vermişti. Kılıcı Tang Yao kasılırken kısa süre önce düşürmüştü ve kılıçta can çalma özelliği vardı. Kılıç Parıltısının saldırı gücü ve savunmasına uyuyordu, ne de ona yetiyordu. Yine de oyundaki en iyilerden biriydi. Üstelik rakiplerinden ortalama beş seviye daha yukarıdaydı. Kılıcının her darbesi rakibine ağır hasarlar verecekti. Nie Yan Cesaret Bölümünü Kılıç Parıltısına verebilmeyi dilerdi. Bölümle birlikte Kutsal İmparatorluk oyuncularını oyuncağa çevirebilirdi.

 

Miskin Tilki ile muhabbet ettikleri sırada Nie Yan bir öneri sundu. “Şaşaalı Kılıç Parıltısının sizinkilerle dövüşmesini ister misin?

 

Miskin Tilkinin yüzünde garip bir ifade belirdi. “Nirvana Alevi, bizi ezmeye mi çalışıyorsun? Kılıç Parıltısının seviyesine bak! Ekipmanlarına bak! Adamlarım sıraya geçip ölmeyi mi beklesinler?

 

Peki ya ona karşı on kişi gönderebilirsin desem?” Kılıç Parıltısı savaşta biraz bastırılacaktı. Nie Yan bile bir noktada Kılıç Parıltısının on kişiyi yenebileceğinden emin olamıyordu.

 

On kişiye karşı tek başına mı savaşacak?Şaka mı bu? Bu arenada hangi sınıftan olursa olsun, on kişiye tek başına karşı koyacak bir oyuncu olamaz. Şaşaalı Kılıç Parıltısı Seviye 30 Dövüşçü, Seviye 40 veya 50 değil ki.

 

Arenada ölünce seviye veya ekipman kaybedecek değil ya. Bırakalım dövüşsünler.

 

Miskin Tilki Nie Yan’a boş boş baktı. Teklifinde ciddi olduğunu anladığında da onay verdi. “Tamam o zaman.

 

Miskin Tilki adamları arasından seçim yapıyordu. Savaş Coşkusu veya Ebedi Anka gidemezdi. Bire karşı on kişi çıkacakları savaşta en iyilerini göndermesi zayıflık göstergesi olarak algılanırdı. Onlar dışındaki herkes hemen hemen aynı yetenek seviyesindeydi. Nispeten güçlü on oyuncu seçmesi zor olmamıştı.

 

Kutsal İmparatorluğun on oyuncusundan beşi Vahşi, beşi Büyücüydü. Miskin Tilkinin çağrısıyla arenaya çıkmışlardı. Oyuncu seçimi tek bir rakibe yönelik yapılmıştı. Rahip gibi destek özellikli bir sınıf tercih edilmemişti. Burası arenaydı, bir kişiye karşı gönderilen on kişinin arasında Rahip de olsaydı, Kılıç Parıltısının kazanma şansı olmazdı. Rahibin bulunduğu takımlar yabandaki patronlarla savaşabilecek kapasitedeki elit takımlardı. Beş Vahşi ve beş Büyücüden oluşan bu takım, Kılıç Parıltısını darmadağın etmeye yeter de artardı.

 

Ancak seçilen on kişi liderlerinin aklından geçenleri anlamayıp karşı tarafta bir takımla savaşacaklarını düşünmüş ve ona göre hazırlanmıştı.

 

Nie Yan Kılıç Parıltısına baktı. “Rakip yerini aldı. Sen de yavaştan gitsen iyi olur.

 

Kılıç Parıltısı arenaya doğru yürüyordu. Onun harekete geçtiğini göre Kutsal İmparatorluk oyuncuları telaşa kapıldılar. Herkes onu düelloda yenemeyeceğinin farkındaydı.

 

Bu arenada Kılıç Parıltısı yenilmezdi! Yapılı vücudu ve metal bir elbise gibi vücudunu saran zırhı, elinde tuttuğu Gümüş kalkanı ve Altın ışıklar saçan kılıcı ile sarsılmaz bir kuleydi adeta. Karşı tarafı baskı altına alan bir havası vardı. Rakibinin kim olacağını kimse bilmiyordu.

 

Patron Kılıç Parıltısı harekete geçti!

 

Onu izleyen bazı Niuren Birliği oyuncuları mağlup bir edayla iç çekmekten kendilerini alamadılar. Ebedi Set içindeki Kılıç Parıltısı rakipsizdi ve bu sadece Ebedi Gümüş Setiydi. Bunun daha Altını ve Kara Altını vardı. Onlardan birini kuşanabilirlerse hayalleri gerçek olacaktı!

 

Maalesef Kılıç Parıltısının seti henüz nihai formunu almamıştı. Ekipmanları mücevherlerle donatabilirse statülerinde ciddi bir artış yaşanacaktı. Kılıç Parıltısı kendini arenaya attı. Sınır hatlarının üzerinden geçip beklemekte olan on oyuncunun tam karşısına dikildi.

 

Kılıç Parıltısının kendilerine baktığını göre on Kutsal İmparatorluk oyuncusu gerilmişti. Arenaya ilk giren kişi böyle güçlüyken geri kalanlar da geldiğinde bu takım savaşında şansları kalmayacaktı. Ancak bir süre beklemelerine rağmen kimse gelecek gibi durmuyordu. Kutsal İmparatorluk oyuncuları şüpheli gözlerle birbirlerine bakıyorlardı.

 

Miskin Tilki seçtiği on oyuncuyu gözden geçirdi. Yıkık Çınar, Yansıyan Turna, Savruk Bulutlar… Bunlar Kutsal İmparatorluğun en iyileri olmasa da onların hemen ardından geliyorlardı.

 

Miskin Tilki de Kılıç Parıltısının performansını merakla bekliyordu. “Başlayabilirsiniz.

 

Sadece o mu? Arenadaki on kişi afalladı. Akıllara durgunluk veren bir gücü olsa da Kılıç Parıltısı hepsini birden yenebilir miydi?

 

Bir tarafta tam on kişi, diğer tarafta tek başına dikilen bir kişi… Garip eşleşme izleyenlerin ilgisini cezbetmişti. Gözleriyle görmeseler inanmayacakları bir karşılaşma izleyeceklerdi. Şaşaalı Kılıç Parıltısı on kişiyle tek başına savaşacaktı.

 

Başlayın.” Karşıdan hareket göremeyince Kılıç Parıltısı gür sesiyle onları uyardı.

 

Kılıç Parıltısının gerçekten de tek başına savaşma niyetinde olduğunu gören on kişi birbirlerine bakıp dağıldılar ve Kılıç Parıltısının etrafını sardılar.

 

Gücüne saygımızı göstermek adına kendimizi tutmayacağız.” Kılıç Parıltısı gibi zirvedeki oyunculardan birine bile on kişiyle savaşmak ağır gelse de dört veya beş kişiyi öldürmekte zorlanmaması gerekiyordu.

 

Kılıç Parıltısı kılıcını kaldırdı. “Bütün gücünüzle saldırın. Başlayalım!

 

Taarruz!

 

Taarruzla savaşı başlatan Kılıç Parıltısı, rakiplerinden birine doğru koşmaya başladı. Mümkün olduğunca kısa sürede birkaç kişiyi saf dışı bırakabilirse, rakiplerini ciddi manada zayıflatacaktı. Arenada iksirlerin veya diğer sarf malzemelerinin kullanımı yasaktı. Rakipleri mecburen onunla savaşarak canını azaltmaya uğraşacaktı.

 

Kılıç Parıltısının üzerine geldiğini gören Vahşi Yıkık Çınar savaş narası atarak ileri atıldı.

 

Diğer dört Vahşi Kılıç Parıltısının etrafında dolaşarak onu kıskaca almak için fırsat kolluyordu. Klasik savaş düzeniyle ilerleyerek beş Vahşiden oluşan bir ölüm çemberi oluşturdular.

 

Kılıç Parıltısı da beş Vahşi tarafından etrafının sarılmasının ne tür sonuçlar doğuracağını biliyordu. Arada kaldığı anda ölene kadar acımasız saldırıların hedefi olacaktı.

 

Kalkan Darbesi!

 

Kılıç Parıltısı bağırarak başka bir beceri kullandı. Ağır kalkanını önüne aldığında koca bir tanka benzemişti.

 

Yıkık Çınar onun Taarruzu iptal edip Kalkan Darbesine geçeceğini düşünmemişti. Maalesef tepki vermekte çok geç kalmıştı. Ağır kalkan vücuduna çarpmak üzereydi. Kalkanların engelleme özellikleri olduğundan saldırsa da bir işe yaramayacağını biliyordu. Hal böyle olunca kılıcını savunma pozisyonuna getirmeye çalıştı. Fakat bunu yapamadan ağır kalkan yüzüne çarptı. Yıkık Çınar devasa bir güç tarafından havaya savrulmuştu.

 

Diğer dört Vahşi yalnızca bir adım gecikmelerine rağmen Kılıç Parıltısı çemberlerinden kurtulmuştu ve şu anda arkadaki Büyücüler arasından bir Esrarlı Büyücüye doğru ilerlemekteydi.

 

Büyücüler büyülerini yaparlarken etrafa ışıklar yayıyorlardı. Hepsi de birer kitle kontrol büyüsü hazırlıyordu.

 

İtici!

 

Esrarlı Büyücü İtici büyüsü ile Kılıç Parıltısının ilerleyişini durdurmaya niyetlenmişti. Asasını sallayıp hazırlığa başlamışken Kılıç Parıltısı hareketlerden gelecek olan büyüyü anlamıştı.

 

Boğa Gücü!

 

Kılıç Parıltısının kasları şişti ve aurası yükselmeye başladı. Durdurulamaz bir momentumla İticinin etkisini görmezden gelip Esrarlı Büyücüye bindirdi. Boğa Gücünü etkinleştirdikten sonra zihin büyüleri, iticiler veya bağlayıcılar tamamen etkisini yitiriyor, Elementalistlerin diğer kitle kontrol büyüleri ise büyük oranda etkisini kaybediyordu.

 

Gökten dev buz sarkıtları düştü ve Kılıç Parıltısı ince bir buz tabakasıyla kaplandı.

 

Hızı biraz azalmış olsa da emsalsiz gücünü kullanarak Taarruz becerisiyle buzdan kurtuldu.

 

Esrarlı Büyücü yalnızca asasının hareketlerinden İtici büyüsü kullanacağının anlaşılmasını beklemiyordu. Kılıç Parıltısı tam zamanında Boğa Gücü kullanmıştı.

 

Kılıç Parıltısının hızı muazzamdı. Rakibine hamle yapma fırsatı tanımıyordu.

 

Esrarlı Büyücü kaçmaya yeltenmişti. Asasını kaldırdı ve hızını artırmak için kendisine Bora büyüsü yapmaya başladı.

 

Ancak Kılıç Parıltısı attığı öfkeli çığlık ile kılıcını Esrarlı Büyücüye Sinir Kesiği becerisiyle indirdi. Başının üzerinden çıkan 300 sayısıyla birlikte Esrarlı Büyücü hareket edemez hale gelmişti.

 

Kılıç Parıltısının vücuduna isabet eden birkaç büyü, başının üzerinden 30 civarlarında hasar değerlerinin fırlamasına yol açtı. Aralarından bir tanesi ise sadece 20 hasar verebilmişti.

 

Lanet olsun! Neden ona zarar veremiyoruz?

 

Kutsal İmparatorluk Büyücülerinin saldırıları zayıf kalmıştı. Kılıç Parıltısının 300 hasar veren tek bir saldırısına kıyasla arada yerle gök kadar fark vardı!

 

Kılıç Parıltısı diğer dört Büyücünün saldırılarına direnirken İlahi Vuruş ile Esrarlı Büyücüyü geriye fırlattı.

 

Esrarlı Büyücü bir daha kalkmamak üzere yere düşmüştü.

 

Bu bir!” Kılıç Parıltısı gür sesini herkese duyurdu. Ardından oyalanmadan başka bir Büyücüye yöneldi.

 

Kılıç Parıltısının arkasından yetişen Vahşilerden biri saldırıya geçmek üzereydi. İkisi her an çarpışabilirdi. Ancak Kılıç Parıltısı kalkanını kaldırıp ayağını hafifçe yana uzattı.

 

Rakibine çelme takacaktı!

 

Vahşinin bacağı Kılıç Parıltısınınkine takıldığında vücudu kendini toparlayamadı. Saldırısını da kaçırmış olmasının da etkisiyle yere kapaklanıverdi ve üç metre boyunca sürüklendi.

 

Vahşiden kurtulan Kılıç Parıltısı, Taarruz ile yakındaki bir Büyücüye koşmaya başladı.

 

İzleyenlerin yüzünde değişik ifadeler belirmişti. Çelme hareketini ustalıkla kullananların sayısı çok azdı ve Kılıç Parıltısının biraz önceki çelmesi tek kelimeyle mükemmeldi! Gerek zamanlama, gerek rakibin hareketlerinden yararlanma, her ikisinde de hata yoktu! Bir anda üzerinde gelen Vahşiden çelme ile kurtulmuş ve sendeleterek onun düşmesine sebep olmuştu.

 

Niuren Birliği oyuncuları övgü dolu tezahüratlar yapıyorlardı.

 

Patron Kılıç Parıltısı harika!

 

Mükemmel!

 

Kalabalığın içinden izlemekte olan Tek Vuruş Yemininin gözleri parlıyordu.

 

Kutsal İmparatorluk oyuncuları bile Kılıç Parıltısının performansını övüyordu.

 

Kılıç Parıltısı öfkeyle kükredi. Boğa Gücünün kalan süresini düzgün kullanmak adına zaman kaybetmeden bir Kutsal Büyücünün üzerine hücuma geçti. Rakibinin önüne vardığında kılıcını üzerine indirdi.

 

Üzerine Tai Dağı çökmüş gibi hisseden Kutsal Büyücü, en ufak bir direnç göstermekten acizdi.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44323 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr