Nie Yan’ın yanındaki ağaçlardan bir hışırtı sesi duyuldu. Anında arkasını dönüp baktığında beyaz cübbeler içindeki bir oyuncunun ağaçların arkasından yaklaştığını gördü.

“Ben Kara Cennet.” Nie Yan’ın hançerini sıkıca kavradığını gören Kara Cennet hemen kendini tanıtıp Kara Cehennemin cesedine doğru yürüdü. Ağabeyinin kaybedeceği aklının ucundan geçmemişti. Çünkü ağabeyini yenilmez bir şahıs olarak görüyordu. Elinde olmadan uzun uzun Nie Yan’a baktı. Çılgın Hırsız, yani ismi bütün Zümrüt İmparatorluğunca bilinen kişi kendisinden pek de büyük görünmüyordu.

Ağabeyi dövüşe karışmamasını söylediğinden Kara Cennet kenarda kalıp izlemekle yetinmişti.

Bütün dövüşü dikkatle izlemiş biri olarak Nie Yan’ın oldukça güçlü olduğunu ve ağabeyiyle boy ölçüşebilecek yetenekte olduğunu söyleyebilirdi. Tek anlamadığı nokta Nie Yan’ın nasıl olup da Korku Uluması karşısında hiç etkilenmemiş gibi saldırısına devam edişiydi.

O kısacık anda Nie Yan ne yapmıştı da Korku Ulumasından kurtulmuştu?

Kara Cennet daha fazla oyalanmadan Kara Cehennemi diriltmeye başladı. Ağabeyiyle aralarındaki bahisten ötürü Nie Yan’ın kendisine karışmayacağını düşünmüştü.

Kara Cennetin avcundan narin bir ışık fırladı.

Nie Yan hançerini kınına sokup kenara çekildi ve Kara Cenneti süzdü. Önündeki kişi önceki hayatının saygın Başpiskoposlarındandı.

On sekizinde gibi görünen yüzünde hala çocuksu bir ifade vardı. Bembeyaz bir cübbe ve sekoyadan bir asa kuşanmıştı.

Nie Yan’ın asıl dikkatini çekense yakasındaki altın doğan işlemesi olmuştu. Işık Tapınağının sembolü yakasına işlendiğine göre bir Tapınak Büyüsü öğrenmiş olmalıydı. Rahip Tapınak Büyülerinin neredeyse tamamı kutsamaydı. Oyunun ileriki safhalarında tapınak onlara güçlü grup diriltme becerileri de öğretecekti.

Kara Cennet elinde Tapınak Büyüsü bulunduran bir Rahipti!

Niuren Birliğine katılmaya razı olursa Nie Yan gerçek bir hazine kapmış olacaktı. Tapınak Büyüsü öğrenmiş bir Rahip, yüksek seviye büyüler öğrenen herhangi bir Büyücüden çok daha nadirdi.

Sınırlı büyü menzilinden ötürü çoğu Büyücü yüksek seviye büyü yapacağı zaman düşmanının yakınlarına sokulmak zorunda kalırdı. Yüksek seviye büyüler en az bir set çağırma hareketi ve sesleminden oluşurken çoğunluğu iki veya üç set içerirdi. Bu zaman zarfında neler olacağını kim bilebilirdi? Bir Şövalye düşük seviyeli bir sükut büyüsüyle bile Büyücünün yüksek seviyeli büyüsünü hazırlık aşamasında sekteye uğratabilirdi.

Rahipler Tapınak Büyülerini uzak mesafelerden, dolayısıyla çok sayıda oyuncunun koruması içinde yapabilmeleri yönünden farklıydı. En düşük seviyeli Tapınak Büyüsü bile oyuncuların bütün statülerini %30 artırabiliyordu. Oyunun ileriki aşamalarında seviye 6 Tapınak Büyüsü bilen bir Rahip, dostlarının bütün statülerini %200 artırabilir, sıradan Savaşçıların durdurulamaz tanklara dönüşmelerini sağlayabilirdi.

Sözün özü, Tapınak Büyüsü bilen Rahipler büyük loncaların saflarına en çok katmak istediği oyunculardı.

Nie Yan da Kara Cennet gibi bir Rahibin sadakatini kazanmak istiyorsa basit bir bahisten fazlasını yapması gerekecekti.

Önce loncaya katılsın bakalım. Nie Yan’ın aklından Kara Cenneti Lider Genç Yedinin grubunun yanına vermek geçiyordu. Oradakilerde kaynaştıktan sonra loncanın bir parçası olmak isteyeceğine şüphe yoktu.

Nie Yan Kara Cehennemin cesedine bakarken içini pişmanlık duygusu sardı. Niuren Birliğine onun gibi bir oyuncuyu dahil edememesi yazık olmuştu. Hırsız karşıtı büyüleri kullanmakta mükemmelliği yakalamış ve genel PvP kabiliyetlerini hayranlık uyandıracak seviyeye kadar geliştirmişti. Nie Yan önceki hayatının tecrübesi ve bu hayatındaki yeni kazanımları olmasaydı reaksiyon süresini geliştiremeyecek ve bugünün kaybedeni olacaktı.

Kara Cehennem ustalar içindeki ustaydı. Oyunun yayınlanması üzerinden fazla zaman geçmemesine rağmen böyle bir oyuncunun varlığı inanılmazdı. Önceki hayatta onu tanımamasının sebebi kesinlikle yetenek kıtlığı değildi.

Nie Yan Kara Cehennemin ileride muhteşem işlere imza atacağından emindi. Şu an için neden düşük profil takıldığını ise bilmiyordu.

Kara Kahramandan ayrılmaya gönüllü olmuyorsa, Nie Yan’ın elinden şu an yaptığı gibi pişmanlıkla iç çekmekten başka ne gelirdi?

Kara Cennetin avcundan çıkan ışık vücuduyla temas ettiğinde Kara Cehennem hayata döndü.

Ayağa kalkıp gözlerini açtığında ilk gördüğü kenarda bekleyen Nie Yan’dı. “Kaybettim. Hakikaten güçlüymüşsün.”

“Sen de öyle.”

“Bahsin bana düşen kısmını yerine getirdim. Uyum Bölümü senindir. Kara Cennetin de Kara Kahramandan ayrılıp Niuren Birliğine katılmasını sağlayacağım.”

“Ağabey…”

Kara Cennet tam bir şeyler söyleyecekken ağabeyi elini kaldırıp onu susturdu. “Niuren Birliğinde çok daha parlak bir geleceğin olacak. Ben Kara Kahramanda devam edeceğim. Unutma ki farklı loncalarda olsak bile birlikte oynayabiliriz.” Uzun zamandır kardeşine bir lonca arıyordu. Listesinin ilk sırasında da, oradaki bir tanıdığından ötürü Safir Tapınak vardı. Lâkin Nie Yan’la bahisleri yüzünden bu iş artık mümkün değildi. Niuren Birliği de fena bir seçenek değildi.

Ağabeyinin fikrini değiştiremeyeceğini anlayınca Kara Cennet daha fazla uzatmadı. Niuren Birliğine katılsa bile ağabeyiyle oynamaya devam edecekti.

“Kara Cenneti Niuren Birliğine emanet ediyorum. Umarım ona kendinizden biri gibi davranırsınız. Aksi halde loncanızın ne kadar güçlü olduğuna bakmam, karargahınızı başınıza yıkarım. Sözümün eriyimdir, bilesin.” Kara Cehennem dediğini yapabilecek güce sahipti. Kara Kahraman çöküşte olsa da asıl kimliğini açık ettiği takdirde herhangi bir loncayı tarihe gömebilecek bir güç toplayabilirdi.

Nie Yan gülümseyerek cevapladı. “Merak etme. Adamlarıma asla kötü davranmam.”

Kara Cehennem başıyla onun dediğini onayladı.

“Kara Rahibin Gölge Cübbesi senindi, geri alabilirsin. Benim işime yaramıyor nasılsa.”

“Bir sorum olacak. Korku Ulumasından nasıl kaçtın?” Kara Cehennem ne kadar düşünse de bu soruya cevap bulamamıştı.

“Kıyım Zebanisi Madalyonu adında bir eşyam var. Destek becerilerinden biri üç saniye boyunca Zihin Büyülerine karşı bağışıklık sağlıyor.”

“Şimdi anlaşıldı…” Hesaba katmadığı kısım burasıydı. Gelecekte PvP yaparken bu tarz becerileri de göz önünde bulunduracaktı. Yine de Nie Yan’ın Korku Ulumasını etkisiz kılacak bir beceriye sahip olması etkileyiciydi. Korku Uluması iki saniye sürüyordu. Nie Yan’ın zamanlaması biraz şaşsaydı dövüşün sonucu çok farklı olabilirdi. Çılgın Hırsız, ismini sonuna kadar hak ediyordu.

Kara Cehennemin dürtüsüyle Kara Cennet loncasından ayrılıp Nie Yan’ın davetiyle Niuren Birliğine katıldı.

“Lonca sefer falan düzenleyecek olursa bana mesaj atarsınız.” Ağabeyinin onuru her şeyden daha üstün tuttuğunu biliyordu. Ortada bir söz varken onun itibar kaybetmesine sebep olacak bir harekette bulunamazdı.

Nie Yan başıyla onayladı. “Düzenli lonca seferleri dışında üyelerimizi hiçbir şekilde kısıtlamıyoruz.” Yakında düzenlenecek sefere Kara Cenneti de davet ederek lonca üyeleriyle biraz olsun kaynaşmasını sağlamalıydı.

Kara Cehennem kardeşiyle birlikte veda edip ormandan ayrıldı. Arkalarından bakarken Nie Yan derin bir iç çekti. Kara Cehennemin ne tür bir arka planı vardı acaba? Neden böyle düşük profil takılıyordu? Bu soruların cevapları şimdilik gizemini koruyacaktı.

Kara Cehennemle düelloları Nie Yan’ı heyecanlandırmıştı. Kara Cehennemin çok sayıda laneti vardı. Kitle kontrol becerileri de eklenince zor bir rakip halini alıyordu. Bu tarz becerilerle Kara Cehennemin sınıf atlayıp Gölge Falcısı olması sadece zaman meselesiydi.

Nie Yan bu olay ile İnanç içerisinde göze batmadan oyun oynayan çok sayıda usta oyuncu olduğunu yeniden hatırlamış oldu. Gölge Dansçısının gizemlerini keşfetti diye kendini oyunun zirvesinde sanması ahmaklıktan da öte olurdu.

Düşünceleri Kara Cehennemden Uyum Bölümüne kaydı.

Uyum Bölümü en çok Rahip sınıfına yararlıydı.

Nie Yan çantasını kontrol etti. Düzen Kitabından beş cilt öylece duruyordu. Artık tek ihtiyacı olan Dürüstlük Bölümüydü. Onu da buldu mu birinci cildin bütün bölümlerini toplamış olacaktı.

Dürüstlük Bölümünün yerini biliyordu. Ancak bu işi Lider Genç Yedi, Ölümsüz Hergele ve diğerlerini Ebedi Şehre kasılmaya götürdükten sonrasına erteleyecekti. Bölümün saklı olduğu yer Seviye 35 haritalardan biriydi. Bu yüzden fazla dert etmiyordu.

「Ne durumdasınız? İsmini temizleyebilen oldu mu?」Nie Yan grup sohbetinden mesaj attı.

「Gayet iyiyiz. Bu gidişle en geç yarın sabaha Kalora girebileceğiz.」

「Ne yaptınız öyle? Bu ne hız?」Nie Yan biraz şaşırmıştı. Tang Yao ile buraya geldiklerinde isimlerini temizlemeleri bayağı zaman almıştı.

「Pullu Kurbağaların hepsini bir yere topladıktan sonra hepsinin işini aynı anda bitiriyoruz. Haliyle hızımız epey yüksek oluyor.」

Nie Yan grupta alan etkili büyüler kullanabilen güçlü Büyücüler olduğunu unutmuştu. Onların çabalarıyla isimlerini temizlemeleri oldukça kolaylaşmıştı.

Nie Yan ve diğerleri bir gün daha Pullu Kurbağa avladıktan sonra ismini temizlemeyen kalmamıştı.

Herkesin ismi temizlenince Dönüş Parşömenleriyle Kalora döndüler.

Nie Yan etrafına bakındı. “Gelmeyen kaldı mı?”

Ölümsüz Hergele hemen atlayıp cevap verdi. “Hayır patron, hepimiz buradayız.”

Fırın Ormanları operasyonuna katılan on kişiye Yao Yao ve Tang Yao da katılmış ve on iki kişi olmuşlardı.

Nie Yan başıyla onayladı. “Herkes burada olduğuna göre yola çıkabiliriz. Amacımız hepinizi Seviye 30’a taşımak!” Fırın Ormanlarında verdiği sözü tutma zamanı gelmişti. Hedef Ebedi Şehirdi!

Gruptakiler heyecanla tezahürata başladılar. Birazdan her biri Nie Yan stiliyle seviye atlamanın nasıl bir duygu olduğunu tadacaktı.