Bölüm 196: Yu Long

avatar
4740 36

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 196: Yu Long


 

 

Geleceklerine emin misin?” Hei Zhuo, Muzaffer Dönüşten gözetmen olarak gönderilen üç oyuncuya baktı.

 

Bütün hazırlıklar tamamdı. Niuren Birliği gelecekse eğer, binlerce hatta on binlerce kişi gelseler bile anında etrafları çevrilecek, kendilerinden sayısal olarak birkaç kat büyük bir düşmanın ortasında bulacaklardı.

 

Niuren Birliği kışkırtmalara kulak asmayacak olursa da Muzaffer Dönüş bütün nüfuzuyla onların korkaklıklarını oyun içinde ve internette açığa vurarak itibarlarını yerle bir edecekti. Saldırıya geçerlerse de Fırın Ormanları onlara mezar olacaktı. Her iki durumda da Niuren Birliği zararlı çıkıyordu.

 

Tamamen köşeye sıkışmışlardı!

 

Muzaffer Dönüşten gelen grubun başında Yu Long adlı bir Şövalye vardı. Seviye 25 Kutsal Şövalye Işığı Seti ile gerçek bir asker havası veriyordu. Dışardan son derece sakin ve ifadesiz duran yüzüne bakarak aklından neler geçtiğini anlamak güçtü.

 

Engelsiz lonca lideri Hei Zhuo bile ona karşı saygıda kusur etmiyordu.

 

Bütün Muzaffer Dönüş içerisinde liderden sonra en yetkili kişi Yu Long idi. Normalde Ejderha Sürüşü oyun organizasyonunun başındaydı. Bazı yatırımları sonucu Gök Kıran onları kendi emrine almayı başarmıştı. Yu Long’un eline bu anlaşma sonucu Muzaffer Dönüşün %20’lik hissesi geçmişti. Ejderha Sürüşünün üst düzey oyuncuları sayesinde Muzaffer Dönüş zirveye tırmanabilmişti. Gök Kıran bile Yu Long’a karşı nazik olmak zorundaydı.

 

Yetenek bakımından Yu Long Gök Kıran’dan üstündü. Tabii Gök Kıran profesyonel oyuncu değildi. Aslında oyun bilgisinin büyük kısmını Yu Long’dan edinmişti. Loncadaki prestijini koruması için lider sıralamalarında Yu Long’dan üstün olmalıydı. Yu Long da bu gerçeği kabullenmiş, sıralamada Gök Kıran’ı her daim arkadan takip etmişti. Gök Kıran bile onun gerçek gücünü bilmiyordu. Ne zaman dövüşseler Yu Long kendini tutarak Gök Kıran’ın kazanmasına izin veriyordu. Gök Kıran onun bu hareketlerinin sebeplerini anladığından hiç ses etmiyordu. İkisi arasında oldukça narin bir denge vardı. Fakat lonca üyeleri ve lonca dışındaki kişiler arasında Yu Long’u bilenlerin sayısı yok denecek kadar azdı. Gök Kıran ise oldukça meşhurdu.

 

Fark eder mi?” Yu Long gülümsedi. “Bana sorarsan yerlerinde durmayacaklardır. Gelmezlerse zayıf damgası yiyip aşağılanacaklar. Gelseler adamlarımız tarafından yok edilecek olsalar da onurlarını koruyacaklar. Niuren Birliğinin yönetiminde ben olsaydım ikinci seçeneği tercih ederdim.

 

Hei Zhuo da bunun farkındaydı. Ancak şu anda Niuren Birliğinden ses seda yoktu. Amaçlarının ne olduğunu bir türlü kestiremiyordu.

 

Sabret biraz. Niuren Birliği akşamı edemez. Yönetim kendini tutsa bile sıradan üyeler yerlerinde duramazlar. İsyana kalkışmaları an meselesi. O zaman karmaşanın önüne nasıl geçeceklerini merak ediyorum doğrusu!” Her şey planları doğrultusunda gidiyordu. Yu Long yaşanacakları kontrol ediyordu.

 

Niuren Birliğini bu yöntemle hedeflemelerinin bir sebebi vardı. Gelişim hızları beklentileri aşmıştı. Hem Yu Long, hem de Gök Kıran için bu durum felaket habercisiydi. Hal böyleyken onları bastırmazlarsa yakın zamanda Muzaffer Dönüş de Niuren Birliğinin gerisine düşecekti. Ayrıca Kutsal İmparatorluk ve Niuren Birliği arasındaki yakınlık da başlarını ağrıtıyordu. Onlara Safir Tapınak ve Savaş Delisi İttifakı da eklenince Muzaffer Dönüş, Parlak Kutsal Alev ve diğer birkaç müttefik lonca bir araya gelse bile geri planda kalırdı.

 

Ancak Niuren Birliği sessizce gelişimini sürdürüyordu. Onlara karşı kullanabilecekleri bir bilgiye bile ulaşamıyorlardı. Lonca üyeleri yabanda kasılmaya giderlerken lonca nişanlarını takmıyorlardı. Haliyle Muzaffer Dönüşün eli kolu bağlanmıştı. Şimdi hazır fırsatını bulmuşlarken bu fırsatı geri tepmek olur muydu? Titizlikle tuzaklarını kurduktan sonra Niuren Birliğini iki arada bir derede bırakmışlardı. Sonraki adım bekleyip ne tepki vereceklerini görmekti.

 

Yu Long Niuren Birliği lonca lider Genç Atmacayı merak ediyordu. Ne yapmıştı da loncayı böyle bir hızla büyütebilmişti acaba? Muzaffer Dönüş bütün popüler oyunda zirveye oynayan bir loncaydı. Altı yıllık gelişimleri sonucu bugün bulundukları konuma ulaşmışlardı. Onlara baka loncanın sağlam temellerini görüp hayran kalırdı. Başarıları ile tartışmaya mahal bırakmayan bir güçtü. Fakat Niuren Birliği daha önce hiç duyulmayan bir isim olmasına rağmen elit takım oluşturabilecek kadar usta oyuncuyu saflarına katabilmişti. Üstelik bu takım tek bir günde sürüyle zindan temizleyebilecek kadar güçlüydü. Bunun tek sebebi lonca liderinin lider sıralamasındaki muhteşem yükselişi miydi?

 

Yu Long bu fikri mantıklı bulmadı. Sebep bu kadar basit olamazdı. İçinde Niuren Birliğinin Muzaffer Dönüş karşısındaki en büyük engel olacağına dair bir his vardı.



Nie Yan ve yanındakiler lav mağarasının karanlık tünellerinde ilerlerken etraflarındaki çatlaklardan, deliklerden fırlayan Engerek Sinekleri tarafından saldırıya uğradılar. Karanlıkta gizlenen bu yaratıklar, pusu konusunda doğal birer uzmanlardı!

 

Mağarada bu yaratıklardan çok sayıda vardı.

 

Ne kadar kalabalıklar!

 

Takım savunma pozisyonuna geçip Engerek Sinekleriyle savaşmaya hazırlanırken Nie Yan hamlesini yaptı.

 

Caydırma!

 

Nie Yan beceriyi etkinleştirdikten sonra yaratıklar birer birer kaçıştılar. Önlerinde açılan yoldan ilerlemeye devam ettiler.

 

Ooo! O nasıl bir beceri öyle? Harika bir şeymiş!” Mavi İp, Yaz Böceği ve diğerleri Nie Yan’a şaşkınlıkla baktılar. Sanki dibi görünmeyen bir kuyuya bakıyorlardı. Yaptığı her hareketle insanları şaşırtmayı beceriyordu.

 

Caydırma, Şeytan Avcısı unvanından kazandığım destek becerisi.

 

Unvan mı?

 

Henüz en düşük dereceli unvanları bile ele geçirememiş kişilere Şeytan Avcısı gibi yüksek dereceli ve havalı bir unvandan bahsediyordu.

 

Yalnızca Genç Atmacanın değil senin de seviyen çok yüksek! İkiniz çok hızlı kasılıyorsunuz! Bu iş bittikten sonra bizi de kasılmaya götürmelisiniz!

 

Evet!” Kenarsız ve grubun diğer üyeleri de bu görüşe katıldılar.

 

Vahşi sınıfında oynayan birine göre Kenarsız oldukça sessiz biriydi. Pek konuşkan biri olmamasına rağmen gruptayken çenesi düşüvermişti. Önceki hayatta ismi oyuncuların kulaklarında şimşek gibi yankılanırdı. Zamanın en güçlü Kılıç Azizlerinden biriydi!

 

Yalnızca o değil, buradaki bütün oyuncular gelecekte loncanın direkleri olacaklardı!

 

Nie Yan biraz düşündü. “Bu meseleden sonra ben, sizin düşünceli lideriniz, hepinizi Seviye 30’a ulaştıracağım! Sonrasında kendi başınızasınız.

 

İşte bu! Çok yaşa patron!

 

Nie Yan ve Tang Yao ile kasılırlarsa iş kasılmaktan çıkıp katliama dönecekti. Seviye 26’dan Seviye 28’e yarım saatte yükselebileceğini kimse düşünmezdi. Ancak Nie Yan ve Tang Yao bunu başarmışlardı.

 

Gruptakiler kaynaştıkça Nie Yan kendisini aralarındaki sevilen lider olarak hissetmeye başlamıştı. Coşkulu konuşmaları ve saygıları sayesinde biraz gururu okşanmıştı. Neticede bu kişiler geleceğin Gölge Dansçıları, Muhafızları, Kılıç Azizleri, Yüksek Büyücüleriydi.

 

Bu göz kamaştırıcı unvanlar sınıflarının zirvesini simgeliyordu. Sıradan oyuncular asla bu unvanları elde edemezlerdi.

 

Nie Yan’ın aklına o an bir fikir geldi. Buradaki kişileri Ebedi Şehre götürse ne olurdu? Bu şekilde Tang Yao kısa sürede 100 Yüklü Kristal Parçacığı toplayabilirdi. Dahası lider sıralamalarının en üstleri Niuren Birliği oyuncuları tarafından kapatılırdı. Bunun düşüncesi bile keyif veriyordu.

 

Kontratları olan bu oyuncular Niuren Birliğinin çıkarlarını temsil ediyordu. Her biri güvenilir kişilerdi. Gizlilik yemini ettiklerinden Ebedi Şehirle ilgili bilgi sızdırmaları da imkansızdı.

 

Ancak, küçük bir sorun vardı. Yıldızlı Gece İksir Dükkanının kasasını son bakıra kadar boşaltsa bile buradaki herkesi Seviye 30’a ulaştıracak kadar parası olmayacaktı. Başka bir yol bulmalıydı. Belki gruplar halinde yükü paylaşmalarını sağlayabilirdi. Düşen ekipmanları satabilirlerse ucu ucuna gereken miktarı toplayabilirlerdi.

 

Ancak yükü onlara yıkarsa Seviye 30 olduklarında hepsinin sırtında ağır bir borç yükü olacaktı. Bu fikir şimdilik fikir olarak kalsa daha iyiydi. Önce elindeki meseleyle ilgilenmeliydi.

 

Nie Yan ve gruptakiler nihayet çıkışa ulaştılar. Mağara çıkışındaki kayaların ardına gizlediler.

 

Etrafta çok sayıda oyuncu vardı. Muhtemelen bunlar Engelsize mensuplardı.

 

Güneşle beraber ileriyi kolaçan edeceğiz.” Keşif görevini iki Hırsızın yapması uygun olanıydı.

 

Dikkatli ol patron. Sen de Güneş.

 

Nie Yan başını salladı. Vücudu saydamlaşırken yüzünde hafif bir gülümseme vardıç

 

Güneş ile iki farklı yöne ayrıldılar.

 

Orman sessizdi. Engelsiz oyuncularının Niuren Birliğinden bir grubun geldiğinden haberi yoktu. Onlara göre burası Fırın Ormanlarının iç bölgesi olduğundan, bir savaş çıkacak olsa önce haritanın sınırlarındaki oyunculardan haber almaları gerekirdi. Yani bulundukları yer güvenliydi.

 

Lâkin Nie Yan’ın grubu kimseyi uyandırmadan içlerine kadar girmişti.

 

Çevrede üç grup halinde avlanan iki yüz kadar Engelsiz oyuncusu vardı. Her biri farklı bölgelerdeki yaratıkları temizliyordu. Gruplardan birisi yüz kişiyken, diğer ikisi ellişer kişiden oluşuyordu.

 

Nie Yan ve Güneş daha da içlere sokuldu. On yedi dakika sonra etrafın durumuyla ilgili net bir fikirleri olmuştu. Engelsiz gruplarından birine saldırıp dikkatlerini çekseler bile, en yakın grubun yardıma gelmesi beş dakika sürerdi.

 

Kısacası beş dakika içinde savaşı bitirip geri çekilmeleri gerekiyordu!

 

Nie Yan ve Güneş grubun yanına döndü.

 

Patron, durum nedir?

 

Hazırlanın. İlk önce doğudaki yüz kişilik grubu halledeceğiz! Mümkün olduğunca hızlı olmalıyız!” Düşmanın onda biri kadarlardı. Biraz zorlanacak olsalar da bu işin üstesinden gelebilirlerdi. Buradaki on kişi oyunda bulunabilecek en yetenekli kişilerdi. Öte yanda karşı tarafın tamamı sıradan oyunculardı. Belki de aralarındaki en güçlü kişi Seviye 20’ye ulaşamamıştı.

 

Yine de Nie Yan’ın her şeyi düzgünce planlaması gerekiyordu. İki Büyücünün alan etkili büyülerinin mümkün olduğunca fazla düşmana etki etmesini sağlamalılardı.

 

PK statüsüne hazır mısınız?” Nie Yan grup üyelerini tek tek süzdü. Bazıları hala çocuktu. Olgunları da vardı tabii. Fakat hepsinin yüzünden sarsılmaz bir kararlılık görmüştü.

 

Kenarsız lafı çevirmeden cevapladı. “Altı üstü kırmızı bir isim. Senin desteğinle hiçbir şeyden korkumuz yok!

 

Evet! Bunca zamandır senin ekmeğini yiyoruz. Korkacak neyimiz var?” Ölümsüz Hergelenin sözleri grubu kahkahaya boğmuştu.

 

Madem öyle, birkaç aptal üzerinde vücudumuzun pasını giderelim! Loncamıza başkaldıranın başı gider!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr