Keskin Kenar parçası gümüş-beyaz renkli, baklava şekilli bir metaldi. Üzeri yüzeysel oluklarla oyularak Yemos Rünleri oluşturulmuştu. Rünler ilk tasarımcısı olan Efsanevi Demirci Yemosun adını almıştı. Bazı tarihi kayıtlarda Keskin Kenarı dövdüğü sırada Yemosun henüz Deneyimli Demirci olduğu yazıyordu. Ardından şemaları kıta içerisindeki birkaç Demirciye verilmişti.

Keskin Kenar ender görülen düşük seviyeli enerji silahlarındandı. Enerji kelimesi bir beceriyi temsil ediyordu. Silah belli bir seviyeye kadar yüklendiğinde beceri kullanılabilirdi. Yani sürekli kullanım gibi bir durum söz konusu değildi. Beceri kullanıldığında silahın yükü boşalır ve tekrar kullanım için doldurulması gerekirdi.

Enerji silahları yüksek seviyelerde bulunabilirdi. Keskin Kenar bu özelliği düşük seviyelerde mümkün kılan tek Hırsız silahıydı. Diğer özellikleri de oldukça iyiydi. Alt Efsanevi ve Efsanevi silahlar dışında Seviye 50 altındaki Hırsızlar için bir numaralı silah olarak adlandırılıyordu. Oyuncular arasında en iyi meyve bıçağı lakabıyla nam salmıştı.

Önceki hayatında Nie Yan Seviye 39 iken Kan Bataklıklarını 5-6 defa temizlemiş ve 3 altın harcayarak zindandan 20 Keskin Kenar parçası elde etmeyi başarmıştı. O zamanlar zengin değildi. O harcamasıyla meteliksiz kalmıştı.

Normal şartlar altında Işık Manastırını temizlemek için tamamı Seviye 30 oyunculardan oluşan üç tane yirmi kişilik takım gerekirdi. İpek Eğirici Yüzük ve Palet Yüzüğü sayesinde bu ihtiyaç ortadan kalkıyordu.

Birkaç takımın belirli bir amaç doğrultusunda birlikte çalıştığı durumlarda, gözüne bir eşya kestiren kişinin, diğer takım üyelerinin zararlarını telafi etmek adına elini cebine atması gerekiyordu. O şekilde bile, başkası ona rakip olursa istediği eşyayı alamayabilirdi.

Ancak solo oyuncularda durum farklıydı. Buradan düşüreceği her şey Nie Yan’a ait olacaktı.

Kim bilir? Belki de bölgedeki Ahlaksız Gümüş Şövalyeleri temizledikten sonra Keskin Kenarı tamamlayabilirdi.

Ahlaksız Gümüş Şövalyeyi öldürünce tecrübe çubuğunu kontrol etti. %17’lik kısmı doluydu. Buradan sağlam tecrübe kazanacak gibiyim. Seviye atlamak için güzel bir yer buldum sanırım.

Nie Yan aynı yöntemle bölgedeki diğer yaratıklara saldırdı. Ahlaksız Gümüş Şövalyeler, üzerlerine gelen kesintisiz ok yağmuruyla birbirleri ardına yere yığılıyorlardı.

Beşinci Ahlaksız Gümüş Şövalyeyi öldürdüğünde vücudundan bir ışık yükseldi. Seviye 19’a ulaşmıştı.

Seviye 20’ye de hızla ilerliyordu.

Şu ana kadar beş tane Keskin Kenar parçası toplamıştı. Her Ahlaksız Gümüş Şövalyeden bir tane parça düşüyordu. İleriye baktı. Hala çok sayıda yaratık vardı. Özellikle iki kara altın sandığın etrafında yoğunlaşmışlardı. Sandıklar Ahlaksız Gümüş Şövalyeler tarafından sıkı koruma altındaydı.

Parça düşme oranları mükemmeldi.

Bir Ahlaksız Gümüş Şövalye daha ölmüştü. Cansız bedene giden Nie Yan, yerden bir ekipman ile bir de kitap buldu.

Şövalye Nişanı, Kavana, Brewin, Bertrand, Kramer, Crispim, Sandeman, Clive, Hayzelden, Bassil ve Chadwell isimlerinde On Kutsal Şövalyede bulunan nişandı. Nişanlarını bir araya getirdiklerinde Başmelek Tallod ile iletişime geçebilirlerdi. Geleneklere göre Tallod hala Ölü Diyarın kapılarını koruyordu ve 1.000 yıldır onu gören olmamıştı.

Şövalye Duaları kırık dökük bir tek elli çekiçti. Gayet sıradan görünüyordu. Lâkin Nie Yan çekici eline aldığında içinde barındırdığı olağanüstü ilahi gücü hissetmişti.

Çekiçten yayılan kutsal güç karşısında diğer bütün Şövalye silahları sönük kalırdı.

Görev eşyası… Geçmişte On Kutsal Şövalyenin Efsanesiyle bağlantılı görevi kimin tamamladığını, veya görevin nasıl ilerlediğini bilmiyordu. Ancak oyun tarihiyle bağlantılı olduğundan görevin derecesi düşük olmamalıydı.

Görev özetini okurken gözleri fal taşı gibi açıldı. Efsanevi görev!

Görev Işık Manastırıyla biteceğe de benzemiyordu.

Gözleri çekicin yanında düşen kitaba takıldı. Yıpranmış kapağın üzerinde Kadim Ortak Dil ile yazılmış kelimeleri seçebiliyordu. Gümüş renkli harflerin manasını çözdü.

「Kavana Efsanevi」

Nie Yan kitabı açtığında kadim metinlerle karşılaştı.

…Kavana Tanrının buyruğuna saygı duyardı. Işığın tutkulu bir takipçisi, Deneyimli bir Kutsal Şövalyeydi… Başmelek Tallod: “Evlat, Işık seni korusun…” …Kavana Brewin, Bertrand ve kendi gibi pek çok kişiyle karşılaştı. Ejderhaların fenalıklarına karşı durmadan ve cesurca dövüştüler. Bu sırada Işığın iradesine boyun eğdiler. Böylece Glennin bölgesinde On Kutsal Şövalyenin Efsanesi başlamış oldu. Genç ejderha kızı Benitanın ortaya çıkışı grupta ayrılık yarattı. Kavana onu serbest bırakıp Karuda götürdü… Kavananın bedeni Işık Manastırının merkez salonunda yatıyor. Ebedi uykusunda bile ışığa özlem duyuyor…

Metnin geri kalanı okunamayacak haldeydi.

Kitap bakımsız halde ancak bu kadar dayanabilmişti. Nie Yan kitaptan birkaç kesit dışında bir şey okuyamamıştı. Tek seçeneği tahmin yürütmekti. Kavana ve Brewin, On Kutsal Şövalyenin liderleriydi. Ejderhalara karşı birlikte savaşmışlardı. Grup sonraları savunmasız bir ejderha yakalamıştı. Kavana savunmasız kızı serbest bırakmayı önermiş, fakat grubun kalanı ona karşı çıkmıştı. Bu anlaşmazlık grubun dağılmasına yol açmıştı. Kavana öldükten sonra Brewin ihtirasları doğrultusunda grubun diğer üyelerini katletmeye başlamıştı.

Hikaye buradan devam ediyordu.

Kavana Işık Manastırının merkez salonunda yatıyordu. Nie Yan yanındaki sütuna tırmanıp yüksekten salonu gözlemledi. Öteki taraftaki taş platformun üzerinde devasa bir kristal tabut duruyordu. Yani Kavananın bedeni o tabutun içinde mi?

Önce etraftaki yaratıkları temizlemem gerek. Yakındaki Ahlaksız Gümüş Şövalyeye oklarını fırlatarak üstüne çekti. Yaratık geldikten sonra etrafta çaresiz koşuşturmaya başladı. Üzerine gelen ok yağmuruna karşı elinden bir şey gelmiyordu.

O anda Tang Yao’dan mesaj geldi.

「Şu an neredesin?」

「Işık Manastırı.」

「Orada ne işin var!?」Tang Yao afalladı. Işık Manastırı Seviye 30-35 haritalardandı. Bir ara Guo Huai ve diğerleri, yirmi kişilik birkaç takım kurup bölgeyi keşfe çıkmayı düşünüyordu. Lâkin mesele ertelenmişti. Sonuçta bu gibi keşiflerde risk çok büyüktü. Loncanın insan gücü kaybetme lüksü yoktu. Bütün Rahipler Diriliş becerisini öğrenene kadar beklemek en iyisiydi. O zaman istedikleri yere gidebilirlerdi.

「Görev yapıyorum. Sende durumlar nasıl?」

「Seviye 26 olduktan sonra hızım ciddi manada düştü. Gök Kıran da hızla yetişiyor…」Tang Yao’nun sesi endişeli geliyordu. Anlaşılan Gök Kıran da yakında Seviye 26 olacaktı. Zirvedeki tahtını koruyamayacağından korkuyordu.

「İşimin bitmesini bekleyin. Sizi başka bir yere götüreceğim Yao Yao’yla Güneş ne durumdalar? Onların seviyeleri kaç?」

「İkisi de Seviye 24.」

Yao Yao ve Güneşin seviyeleri hızlı yükselmişti. Tang Yao’nun dur durak bilmeyen çabaları ile yavaş olmaları da beklenemezdi zaten.

「Ne zaman biter?」

「Birkaç saat kadar. Bitince haber veririm.」Nie Yan tahmini iki saat kadar sonra bütün Ahlaksız Gümüş Şövalyeleri temizleyebileceğini düşünüyordu.

「Tamamdır. Bir an önce bitirmeye bak.」

Tang Yao’nun lider sıralamasında zirveden düşmesi, Niuren Birliği için ağır bir darbe anlamına geliyordu.

Nie Yan Yıldızlı Gece İksir Dükkanının rapor sayfasını açtı. Kasada 300 altın bekliyordu. Enflasyonu hesaba kattığında bu miktar, oyun ilk çıktığındaki 100 altınla eşdeğerdi. Oyuncu kitlesinin ortalama seviyesi yükseldikçe oyuncuların ellerinde daha fazla paraları oluyordu. Tüketim de haliyle artıyordu. Dükkana gelen müşteri sayısında patlama yaşanıyor, günlük 50 altın olan kazanç bu şekilde 200 altına çıkıyordu. Bu gerçekten büyük bir gelişmeydi. Günlük harcamalar çok yüksek olsa da, dükkanın kazandığı miktar harcamaların çok daha ötesindeydi!

Altından yana sıkıntı olmadığına göre birkaç tane Küçük Büyü Bombası almanın sakıncası yoktu.

Bir grup bombanın fiyatı 20 altındı. Fiyat tuzlu olsa da karşılayamayacağı bir şey değildi.

Nie Yan geri döndüğü zaman Tang Yao’yu Ebedi Şehre götürmeyi planlıyordu. Küçük Büyü Bombaları sayesinde bu Seviye 40 haritada sorun yaşamayacaklarını umuyordu.

Nie Yan Ahlaksız Gümüş Şövalyeleri avlamaya devam ederken kritik bir bildirim aldı. Korktuğu sonunda başına gelmişti!

Birisi Uyum Bölümünü ele geçirmişti!

Bölümü ele geçirmesiyle Kara Cehennem adlı oyuncu da Nie Yan’ın konumundan haberdar olacaktı. Önceki hayatında da böyle oluyordu. Bütün bölüm sahipleri birbirleriyle yarışarak bölümlerin sahipliğini elde etmek için uğraşıyorlardı.

Nie Yan ve Kara Cehennem de eninde sonunda karşılaşacaklardı!

Önceki hayatta bölüm sahipleri tuzaklar, pusular, işbirliği, suikast, ödüller gibi çok çeşitli yöntemlerle diğer bölüm sahiplerini öldürmeye çabalıyorlardı.

Buna rağmen altı bölümün tamamı bir kişinin eline düşmemişti. Bir kişide en fazla iki bölüm olduğu görülmüştü. O sırada diğer bölümler dört ayrı kişiye dağılmıştı.

Uzun zamandır dokunulmayan ve üzerleri toz kaplanan Atlanta kıtası tarih kitapları, bir kez daha mevcut neslin başarılarını yazmak için açılacaktı.

İki taraf da birbirini görebiliyordu. Bu tehlikeli bir oyundu. Her an ve her yerde bir sürpriz saldırıyla karşılaşma ihtimali vardı.

Aynı konumda uzun süre kalmamalıydı. Yoksa düşmana pusu için fırsat vermiş olurdu.

Bire bir savaşta Nie Yan kendine güveniyordu. Fakat düşmanı yanında kalabalık bir grupla gelirse elinden gelenlerin bir faydası olmayacaktı.

Neyse ki Hırsız olarak iş kaçma konusuna geldiğinde bariz avantaja sahipti. Kara Cehennemin ise hangi sınıfta oynadığını bilmiyordu.

Düzen Kitabından bir bölüm ele geçirdiğine göre basit bir oyuncu olamazdı.

Nie Yan biraz düşündü. Öncelikle Adalet Bölümünü ele geçirmeye odaklanmalıydı. Kalan iki bölümün biri Kara Cehennemin elindeydi. Yani yerini biliyordu. Diğeri ise hala bulunmayı bekliyordu. Daha hızlı hareket etmeliydi. Dürüstlük Bölümü başka birinin eline düşerse işi daha da zorlaşacaktı.