Bölüm 180: Alım

avatar
4702 36

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 180: Alım


Dün Korkusuz diye okuduğunuz isim meğerse Dobraymış. İngilizce çeviride sıkıntı olmuş, bu bölümde ortaya çıktı. Onu da düzeltiyorum şimdi.

 **********************************

Kutsamalardan gelen ciddi Sezgi artışı olmasa, Nie Yan tam arkasına gelmiş olsa da Tuoba onu fark edemezdi. Artışa rağmen sırtında bir soğukluktan fazlasını da hissedememişti. Herhangi biri o kadarını da hissedemezdi.

 

Selam kanka! Orada olduğunu biliyorum! Ortaya çıkmayacak mısın?” Tuoba gölgelerin içine doğru bakarken küçük dilini yuttu. Bu kişinin Gizlenmesi ne kadar yüksekti öyle? İlahi Gözleri şimdiye kadar bütün Hırsızların kamuflajını delmeyi başarmıştı. Ancak şu anda gölgelerde Nie Yan’ın yalnızca hayal meyal belli olan hatları vardı. Dikkatli bakan biri zor görürdü.

 

Nie Yan, Tuoba’nın gözlerindeki ışıkla birlikte ortaya çıktığını anlamıştı.

 

Kamuflajdan çıkıp kendini gösterdi.

 

Sen…” Tuoba şaşkın halde Nie Yan’la Yıldızlı Gece İksir Dükkanındaki ilk karşılaşmalarını hatırladı. Koca oyunda burada tekrar karşılaşacakları kimin aklına gelirdi?

 

O zamandan bu yana iki hafta geçmişti. O gün Yıldızlı Gece İksir Dükkanı yeni açılmıştı. Şimdi ise Kalorda Simya pazarında bir numaraydı. İşte bu, öngörmesi zor bir başarıydı.

 

Kalorda karşılaşmış olsalar Tuoba Nie Yan’a pek önem vermezdi. Ancak burası Işık Manastırıydı, buraya gelmeyi yalnızca gücü olanlar göze alabilirdi. Seviye 17 haliyle böylesi bir haritaya tek başına girecek kadar cesurdu!

 

Nie Yan gülümsedi. “Ben de geçip gidecektim.”

 

Tuoba ve Dobrayla münakaşaya girmek istemiyordu. Şövalye ve Vahşi olarak kalın plaka zırhları ile Nie Yan’dan gelecek hasarı sönümleyebilirlerdi. Üstüne bir de ekipmanlarının ezici kalitesi ve seviye farkı da eklenince, Nie Yan’ın ikisini birden alt etmesi imkansızdı. Gerçi onlar da Nie Yan’ı alt edemezdi, ama savaşmasa daha iyi olurdu.

 

Merhaba! Seninle burada karşılaşmayı beklemiyordum!” Dobra kahkaha attı. İleri çıkıp Nie Yan’ı selamladı. “İsmin kırmızıya dönmüş! Ohaa! Niye o kadar kırmızı? Kaç kişi öldürdün?!

 

Nie Yan teyakkuza geçti. İsmi şu anda kırmızının kan rengini andıran bir tonundaydı. Dobranın saldırıya geçebileceği ihtimaline karşı önlem alıyordu. Doğru düzgün tanışmadıkları için ekipmanlarına göz dikebilecek kadar hırslı biri olup olmadığını bilmiyordu.

 

Tuoba hemen Dobranın önüne geçip Nie Yan’a yaklaşmasını engelledi. “Arkadaşımın kötü bir niyeti yok, ama bir şey yaparken düşünmez. Kendisini mazur gör.

 

Dobra birkaç adım daha ilerleseydi Nie Yan’ın kırmızı isminden ötürü bir anlaşmazlık doğabilirdi.

 

Bize katılmak ister misin?” Nie Yan fazlasıyla ilgisini çekmişti. Burada ne yaptığını merak ediyordu. Ve merakını gidermenin en iyi yolu, Nie Yan’ı davet etmekti. Böylece az önceki yanlış anlaşılma da çözülecekti. Çünkü aynı gruptaki oyuncular birbirlerine saldıramıyordu. Oyun geliştiricileri bu özelliği işbirliği gerektiren kısımlarla oyuncular arasındaki güveni sağlamak için eklemişlerdi. Bu özellik olmasa grup içerisindeki anlaşmazlıklar kanla sonuçlanabilirdi. Zindan içerisindeki bir anlaşmazlık yüzünden takımına saldıran bir oyuncu, diğer herkesin ölümüne yol açabilirdi.

 

Nie Yan biraz düşündü. “Dışarılarda mob avlamayı mı düşünüyorsunuz, yoksa içeriyi keşfedecek misiniz?

 

Tek başına Işık Manastırına girmek zor olabilirdi. Kırmızı Pelerinli Kafir gruplarını aşmak için İpek Eğirici Yüzük ve Palet Yüzüğünü kullanabilirdi. Fakat Tuoba ve Dobranın yardımıyla doğrudan iç salonlara dalabilirdi. Merkez salon ise ikisinin erişimine kapalıydı. Yalnızca Nie Yan oraya girebilirdi.

 

Elbette içeri gireceğiz.” Tuoba düşünceliydi. Nie Yan neden Işık Manastırının içine girmek istiyordu?

 

Güzel. Öyleyse iç salona birlikte girebiliriz.” Tuoba ve Dobranın arkalarında kim olduğunu merak ediyordu. Ekipmanlarına ve seviyelerine bakacak olursa sıradan solo oyuncular olmadıkları belliydi. Birkaç güçlü arkadaşa sahip olması, loncasının gelecek büyümesini de kolaylaştırabilirdi.

 

Harika, anlaştık o zaman!” Tuoba davet gönderdi.

 

Tuoba Zaman’ın grubuna katıldınız.

 

 

Daveti kabul ettikten sonra sürekli karşı tarafa karşı tetikte olmasına gerek kalmamıştı.

 

Hadi biraz yaratık öldürelim. Dövüşürken muhabbet ederiz.” Takıma katılan Hırsız ile aggro işinden kurtulmuşlardı.

 

En fazla kaçıyla birden savaşabilirsiniz?” Tuoba ve Dobranın güçlerini bilmesi lazımdı ki ona göre yaratık toplasın.

 

Bir düzine civarında.

 

Nie Yan afalladı. Bu seviyelerde bir düzine Kırmızı Pelerinli Kafiriyle aynı anda savaşmak oldukça etkileyiciydi. Bu güç ile lider sıralamalarında kolaylıkla üst sıraları alabilirlerdi.

 

Tamamdır.” Nie Yan yakındaki bir sütuna yürüdü. İleride otuz kadar Kırmızı Pelerinli Kafir vardı. Normalde Tuoba ve Dobra, bu grubu üç parçaya ayırıp grupları teker teker hallederdi. Ancak gruba Nie Yan’ın katılımıyla birkaç tanesiyle daha baş edebilirlerdi.

 

Kan Arbaletini çıkarıp omzuna dayadı ve ateşledi. Üç ok gruba doğru ilerliyordu. Aralarından birkaçı saldırıya uğradığında hepsi Nie Yan’ı fark edip toplu olarak üstüne koşmaya başladılar.

 

Ne yaptın öyle? Hepsini birden çektin! Kanka, nasıl mob toplayacağını bilmiyor musun?” Üzerlerine koşan otuz kadar Kırmızı Pelerinli Kafirin görüntüsü, Dobrayı korkutmuştu. Bir düzinesi Tuobayla birlikte avlayabileceklerinin sınırıydı. Nie Yan da eklendiğinde belki 6-7 tanesini daha aynı anda öldürebilirlerdi. Ancak böyle büyük bir grubu bitirmeleri imkansızdı!

 

Aklı olan kişi burada Nie Yan’ın ikisini öldürtmeye çalıştığını düşünürdü.

 

Gidip saldırın. O zaman anlarsınız.

 

Dediğini yap.” Tuoba kısa süren tereddüdün ardından Nie Yan’ın bunu bir sebebe dayanarak yaptığına karar verdi. Ayrıca işler sarpa sararsa, ikisinin de kaçış becerileri vardı. Gerektiğinde kaçmakta zorlanmayacaklardı.

 

Dobra biraz endişeli olsa da arkadaşına güveniyordu. Etrafları sarılsa bile bir yerden çemberi yarıp kaçabilirdi. Kışkırtma becerisini etkinleştirip ileri koştu ve Kırmızı Pelerinli Kafir grubunu karşıladı. Çok sayıda yaratığın üstüne geldiğini görünce sırtından soğuk terler aktı.

 

Yaratıkların hançerleri vücuduna isabet ettiler. Fakat her biri 10 kadar hasar verebiliyordu. Bu öncekinin yarısından daha azdı. Şoku atlatıp büyük kılıcını savurdu.

 

Hortum Kesişi!
−310, −305, −312…

 

Hasar değerleri grubun üzerinden fırladı.

 

Nasıl yani? Neden böyle dev bir fark oluştu? Dobra şaşkındı. Öncesinde Kırmızı Pelerinli Kafirlerin saniye başı hasarları 20 den fazlayken şu anda 10 hasarı güçlükle verebiliyorlardı. Kendi saldırıları da 200 hasardan 300 civarlarına kadar yükselmişti.

 

Kırmızı Pelerinli Kafirlerin maksimum canlarının da binin altına düşmüş olduğunu gördü. Üç Hortum Kesişi, işlerini bitirmeye yeterdi.

 

Bu değişiklik Tuoba’yı da şoka uğrattı. Savaşın ortasındaki Nie Yan’a baktı. Kırmızı Pelerinli Kafirlerdeki bu değişimin ondan kaynaklandığına emindi. Nasıl bir beceri bu yaratıkları böylesine zayıflatabilirdi? Bu soru aklını kurcalıyordu.

 

Tuoba İlahi Vuruşu etkinleştirip üzerine gelen Kırmızı Pelerinli Kafirleri kesti.

-960

 

Tek saldırıda! Kritik vuruş! Kırmızı Pelerinli Kafir cansız halde yere yığıldı.

 

Biraz önce böyle bir hasarı hayal dahi edemezdi.

 

İki üç saldırı sonucu Nie Yan da bir Kırmızı Pelerinli Kafir öldürdü. Dobranın ne yaptığına bakmak için döndüğünde yerde yığın haline gelmiş cesetlerle karşılaştı. Hortum Kesişi gibi alan etkili becerileri olan Savaşçıları elinde olmadan kıskanıyordu.

 

Ha ha, bu harika! Kırmızı Pelerinli Kafirler normalde çok daha zayıflar! 30-40 tane daha gelse bile bana hiçbir zarar veremezler!” Etrafta kalan tek tük moblara büyük kılıcını savururken Dobra pek mutluydu.

 

Savaşın sonunda yirmi kadar Kırmızı Pelerinli Kafir öldürerek Dobra ilk sırayı almıştı. Tuoba da 5-6 kadar yaratık öldürmüştü.

 

Her şey ceset doluydu.

 

Bu savaşın hasadı bereketliydi. Nie Yan düşen eşyaları toplayıp ayrı bir çantada düzenledi. Grup dağılacağı sıra eşyaları üçe böleceklerdi.

 

O ne tür bir beceri? Çok güçlü olmasına rağmen süresi de uzun. Aura tipi olmalı, haksız mıyım?” Nie ya’ın becerisinin muhteşem etkileri vardı. O bile bu beceriyi kıskanmıştı. Böyle bir beceriyle seviye atlama hızı katlanırdı. Oyundaki bütün beceriler arasında aura tipi becerilerin kitapları en zor bulunan eşyalardandı.

 

Haklısın. Aura etkisi var. Bütün habis yaratıkların canlarını ve savunmalarını düşürüyor.

 

Sözde becerinin asıl etkisini söylemedi. Tuoba da fazla irdelemek istemedi.

 

Üç kişi yaratıkları bölgedeki yaratıkları temizleyerek yavaşça manastırın içlerine ilerlediler. Bir saat kadar zaman geçmişken Nie Yan seviye atlayıp Seviye 18’e ulaştı.

 

İki taraf birbirleriyle kaynaşmışken muhabbet konuları da içtenleşmişti.

 

Hangi loncadansınız?” Herhangi bir lonca bağı olmadan iki solo oyuncunun oyunda böyle ilerlemesini mümkün görmüyordu. Seviyeleri ve ekipmanlarının mantıklı açıklaması buydu. Tabii onlar da kendisi gibi reenkarnasyon geçirmediyse…

 

Hangi loncadan mıyız?” Tuoba güldü. “Dobrayla benim bu ekipmanları nasıl elde ettiğimizi merak ediyor olmalısın değil mi?

 

Elbette.

 

Ben de bu soruyu sormanı bekliyordum! Daha fazla dayanamadın mı, ha?” Dobra kahkahayla araya girdi. “Hiçbir loncaya üye değiliz. Tuobanın ailesinin bir oyun organizasyonu var. O yüzden grup kuracak insan bulmakta hiç zorlanmadık.

 

Hangi organizasyon?” Oyunun daha başlarında hangi organizasyonun Kara Muharebe Zırhı Setini toplayabilecek kapasitesi vardı?

 

Solgun Yaprak.

 

Nie Yan ismi duyduğunda donup kaldı. Solgun Yaprak ülkenin en iyi beş organizasyonundan biriydi ve Savaş Delisi ile denkti. Bir aile grubu tarafından kurulmuştu. Daha doğrusu Tuoba Finansal Grubu tarafından. Oteller, butikler ve sanal gerçeklik gibi 20 farklı pazarda elleri olduğuna dair söylentiler vardı. Ülkede Cao Xu’nun Yüzyıl Finansal Grubu ile yarışabilecek birkaç gruptan biriydi.

 

Tuoba dikkatle Nie Yan’ı süzdü. Fazla tepki göstermediğini görünce gülümsedi. Ailesinin servetini duyduğunda Nie Yan’ın gözlerinde açgözlülükten eser görseydi, onun hakkındaki düşünceleri tersine dönecekti. Daha önce pek çok kişinin gözlerinde o açgözlülüğü görmüştü çünkü.

 

Nie Yan gülümseyerek Dobra ve Tuobaya baktı. “Yani, dediklerinizden anladığım kadarıyla hiçbir loncaya üye değilsiniz! O zaman benimkine katılmaya ne dersiniz?

 

Niuren Birliği mi?” Nie Yan’ın göğsündeki lonca nişanına baktılar. Amblemi bir minotor başıydı. Basit ama oldukça şık bir tasarımı vardı.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44236 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr