Bölüm 177: Eşyaları Aşırmak

avatar
4495 35

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 177: Eşyaları Aşırmak


 

 

Düşenleri toplamaya koşanları gördüklerinde Cılız Köpek ve diğerlerinin aklın aynı fikir gelmişti. Buradaki oyuncular Falcıyı yani ismi olan bir Lord sınıf yaratığı ilk öldüren oyuncular oldukları için, daha yüksek kaliteli eşyalar düşürmüş olmaları gerekmiyor muydu?

 

Falcı isimli bir yaratıktı. Bu tip yaratıkların kendilerine has bir mazileri olurdu. İsimsiz yaratıklara kıyasla bunları öldürmeleri daha zordu. Ancak verdikleri ödüller de daha tatmin ediciydi.

 

Muzaffer Dönüş Falcıyı öldürebilmek adına ağır kayıpları göze almıştı. Çünkü Falcıdan elde edecekleri ödüllerin, kayıplara değeceğini düşünüyorlardı.

 

Onlar için hayatlarını feda eden sıradan üyeler, elit üyelerin büyümesi için Falcıyla yaptıkları bir takas gibiydi. Ayrıca kaybettikleri seviye veya tecrübeler geri kazanılabilirken, Lord sınıf bir yaratıktan elde edilen ödüller kolay kolay denk getirilemezdi.

 

Falcı muharebesinde yer alan Muzaffer Dönüş oyuncuları beklentiyle dolmuştu. Ekipmanın kalitesi ne kadar yüksekse Gök Kıran o denli mutlu olurdu. Böylece daha fazla liyakat puanıyla ödüllendirilebilirlerdi.

 

Eşyaları toplamakla görevli üyeler Falcının vücuduna yaklaşırlarken yanlarından geçip giden bir rüzgâr hissettiler. Neye uğradıklarını anlayamamışlarken bir gölge Falcının yanında belirmiş ve düşen ekipmanları almak için yere eğilmişti.

 

Nie Yan kendisini her zaman sinir eden oyun mekaniğini etkinleştirmişti. Kamuflaj içerisindeki bir Hırsız ne zaman yerden eşya alacak olsa, silueti ortaya çıkardı. Bu oyunu dengelemek için yapılan bir şeydi. Ve Nie Yan’ı etraftaki yüzlerce kişiye açık etmekten başka bir işe yaramamıştı.

 

Yere eğilip eşyaları almaya yeltendiğinde ortaya çıkmış oldu.

 

Lâkin Muzaffer Dönüş oyuncuları onu ilk bakışta tanıyamamışlardı. Tek görebildikleri kırmızı renkli bir isim ve vücudunu saran siyah bir pelerindi. Yüzü de lonca nişanı gibi pelerinle gizleniyordu. Ormanın ne kadar iyi korunduğunu düşündüklerinde onun da loncanın bir parçası olduğunu düşünmüşlerdi.

 

Nie Yan Falcının cesedinin yanındaki eşyaları aldı. İçi kıpır kıpır olsa da dıştan bunu belli etmiyordu. Sol eliyle tamam işareti yapıp yavaşça Muzaffer Dönüş oyuncularının arasına döndü.

 

Arkasından gelenler düşen eşyanın toplandığı anlamında bir işaret yaptıklarını düşünerek kenara çekilip geçmesi için yol açtılar.

 

Kim bu? Tanıyor musun?

 

Hiç tanıdık gelmiyor.

 

Cılız Köpek Nie Yan’a baktı. Düşenler de toplandığına göre artık günü sonlandırabilirlerdi. Uzaklaşan kişiye bakarken gözünün on bir yerden ısırdığını düşünüyordu. Sanki bu kişiyi daha önce görmüştü. Sohbet günlüğüne baktığında eşyaların alındığına dair bir bildirim görememişti! O anda zihninde şimşekler çakmıştı. Aceleyle etraftakilere bağırdı. “Lanet olsun! Durdurun şu adamı! Bizden biri değil!

 

Bütün Muzaffer Dönüş oyuncuları şok olmuştu.

 

Bu Nirvana Alevi! Şerefsiz buraya gelmiş!” Cılız Köpek sonunda pelerinli kişinin kim olduğunu anlamıştı.

 

Malum isimle bütün lonca üyeleri kendilerine geldiler. Düşen eşyaları toplayan kişi loncaya dahil değildi. Büyücüler hızla büyülerini hazırladılar ve Nie Yan’ın üzerine ilk dalgayı gönderdiler.

 

Nie Yan hala istifini bozmadan yürüyordu. Etrafındaki Savaşçılar henüz harekete geçmemişti. Cılız Köpeğin son uyarısıyla ne olduğunu anlayıp kendilerine gelmişlerdi. Taarruz becerilerini etkinleştirip hücuma geçtiler.

 

Nie Yan her taraftan sarılmıştı. Yüzlerce büyü üzerine yağıyordu.

 

Geber pislik!” Bir Savaşçı arkadan gelip Alev Kesişi ile saldırdı.

 

Herkes, kaçacak yeri olmayan Nie Yan’ın öldüğünü düşünüyordu.

 

Ancak Nie Yan beş metre ötesindeki ağaca bir ağ fırlatıp asılarak kendini Savaşçının saldırısından kurtardı.

 

Büyüler Nie Yan’ın biraz önce bulunduğu yeri bombaladı. Dev patlamayla oluşan şok dalgası Nie Yan’a yaklaşan Savaşçıları geri itti. Yerde oluşan çukurdan etrafa toprak saçıldı.

 

Nie Yan’ın böyle bir becerisi olduğunu bilmeden yaptıkları saldırı elbette boşa gidecekti. Etrafa saçılan toz toprak dağıldığında, Nie Yan’ın çoktan aralarından sıyrılmış olduğunu gördüler.

 

Durdurun onu! Sakın kaçmasına izin vermeyin!

 

Savaşçılar arkalarını dönüp Nie Yan’ın peşine takıldılar.

 

İkinci büyü dalgası Nie Yan’ın üzerine yağdı. Hemen Sürat Kaçışını etkinleştirip ağaçlar arasından yılan gibi kıvrılarak arkasındaki Savaşçılardan kurtuldu. Onlarca büyü, arasından geçtiği ağaçlara çarparak patladıkları yerleri kızarttılar.

 

Nie Yan da birkaç isabet almıştı, ama ciddi bir hasar almamıştı.

 

Arkasından gelen oyuncuların görüş açılarından çekilip Kayboluş becerisini etkinleştirdi ve gür ağaçların arasında kayboldu.

 

Cılız Köpek, Mandalina ve diğerleri yetiştiğinde bölgede Nie Yan’dan en ufak iz kalmadığını gördüler!

 

Nereye gitti?

 

Durduramadık. Elimizden kaçtı!

 

Aptallar! Onca adam bir kişiyi nasıl elinizden kaçırdınız?” Cılız Köpek çabuk sinirlenen biriydi. Ancak otuzdan fazla oyuncuyu feda edip Lord sınıf bir patronu öldürüp, uğrunda onca kan ve ter döktükleri ekipmanları çaldırdıktan sonra sakin kalması beklenemezdi.

 

Yanındaki birkaç Savaşçı kendilerini savunmaya kalktılar. “Uçabiliyor! Çoğumuz gördük! Onu nasıl durdurabilirdik?

 

Mandalina ortamı yumuşatmaya çalıştı. “Cılız Köpek, suç onlarda değil. Takma bu kadar.

 

Haksız yere başkasını suçlamak, kimseye bir şey kazandırmayacaktı. Hatta işleri daha da kötüleştirecekti.

 

Ahhh! Fazla uzaklaşmış olamaz! Herkes dağılıp aramaya başlasın! Elimizden kaçabileceğine inanmıyorum!” Cılız Köpek öfkesini yenememişti. Bölgedeki bütün Muzaffer Dönüş oyuncuları Nie Yan’ın izlerinin peşine düşmüşlerdi. Ormanın etrafında kasılan oyunculara bile haber salınmış, arayışa katılmaları istenmişti. Nie Yan’ı öldürme düşüncesiyle bütün üyelerin kanı kaynıyordu.

 

Cılız Köpek, biraz sakinleş. Burada Falcıyla savaştığımızı nereden biliyor olabilir?” Mandalina da öfkeliydi fakat aklı Cılız Köpek gibi bulanmamıştı.

 

Nereden bileyim ben… Etrafta kasılırken bizim üyelerimizden birine rastlamış olmalı. Yoksa buraya yalnız başına gelmezdi. Ve biz de Niuren Birliği tarafından sarılmış olurduk.” Cılız Köpek nihayet sakinleşebilmişti. Ancak keyfi bozuktu. Nie Yan’ı bulup öldürse bile ne değişecekti? Düşen ekipmanı ele geçirmelerine artık imkân kalmamıştı. Onca çaba göstermişlerdi oysaki. “Patrona ne diyeceğimizi düşünmeye başlasak daha iyi olur.

 

Ne diyebiliriz ki? Olanları olduğu gibi anlatalım.” Gök Kıran’ın huyunu bildiğinden Mandalina da korkuyordu. “Bu arada, az önce Nirvana Alevinin uçtuğunu söylediler. Ne demek oluyor bu?” Kendisi arkada Büyücülerin arasında olduğundan olanları tam olarak görememişti. Aksi halde Nie Yan kanatlanıp uçsa bile mühürle onu işaretleyip yerini bulabilirdi.

 

Ben de anlamadım. Birinden kayıt göndermesini isteyelim.” Birkaç dakika sonra Nie Yan’a yakın duran oyunculardan birinden görüntüler ulaştı. İzledikten sonra ağzı açık kaldı. “O ipek ağ da ne?

 

Bir arkadaşımdan görmüştüm. İpek Eğirici Yüzüğün ağı o!” Mandalina Nie Yan’da böyle bir eşya bulunacağını düşünmemişti.

 

Nie Yan çalıların arasında saklanıyordu. Tehlikenin henüz geçmediğini biliyordu. Her yanda Muzaffer Dönüş oyuncuları onu arıyordu. Kaçmak için ciddi efor sarf etmesi gerekecekti. Lâkin onun kadar yetenekli bir Hırsız söz konusuysa şu anki durum hiçbir şeydi!

 

Onca oyuncunun arasından kaçmayı başarmıştı. Şimdi ağaçların arasında, sudaki balık gibiydi. Muzaffer Dönüş bütün oyuncularını gönderse bile Nie Yan’ı bulmaya yetmeyebilirdi.

 

Loncası adına Muzaffer Dönüşe bir ders vermeye gelmişti. Yüzlerce Niuren Birliği oyuncusunun intikamıydı bu.

 

Niuren Birliği ve Muzaffer Dönüş öyle bir noktadaydı ki, ikisinden biri kalana kadar savaşları durmayacaktı. Şu an için Kutsal İmparatorluk ve Safir Tapınağın bu savaşta yer almaya niyetleri yoktu. Niuren Birliği mecburen Muzaffer Dönüş ile tek başına savaşacaktı. Yeni kurulan bir lonca olsalar da zayıflık gösteremezlerdi. Ayrıca daha kaleler çıkmadığına göre bölge kapma gibi bir yarış da söz konusu değildi. Lonca karargahları hala şehrin içindeyken Muzaffer Dönüş onlara en fazla ne yapabilirdi?

 

Guo Huai’ye Muzaffer Dönüş oyuncularını öldürdüğü bir video çekip gönderse, loncanın morali tavan yapabilirdi.

 

Muzaffer Dönüş oyuncuları ormanda 4-5 kişilik gruplar halinde Nie Yan’ın izini sürüyorlardı. Gruplar arasındaki mesafeler fazla değildi. Böylece bir grup saldırıya uğrarsa, başka bir grup acilen harekete geçip desteğe gidecekti. Haliyle Muzaffer Dönüş oyuncuları can güvencelerini almışlardı.

 

Lâkin Nie Yan’ın gözünde hepsi de birer avdan ibaretti.

 

Falcıdan düşen ekipmanı çıkarıp inceledi. Toplamda üç eşya düşmüştü. Aralarından Ruh Ateşi Asası, aradığı Kara Altın kademe silahtı!

 

Ruh Ateşi Asası (Kara Altın)
Koşul: Seviye 25
Özellikler: Büyü Gücü 106–119, Zeka +12, Seviye İhmali +2, %10 Ruh Ateşi Delici Hasarı
Saldırı Hızı: 5.5
Ağırlık: 2.5 kg
Kısıtlama: Elementalist, Esrarlı Büyücü; yalnızca İyi Taraf üyeleri tarafından kullanılabilir.

 

 

Nie Yan asanın özelliklerine hayran kalmıştı. Oyunun mevcut durumunda bu özelliklerden daha iyisi bulunamazdı. Özellikle de Seviye İhmali +2 ve %10 Ruh Ateşi Delici Hasarı özellikleriyle Esrarlı Büyücü ve Elementalistler için en iyi asa buydu. Öncesinde Tang Yao ile Lord sınıf Pullu Kurbağa avladıklarında Tang Yao’ya uygun tek bir ekipman düşmemişti. Bu defa Tang Yao dört ayak üstüne düşmüştü. Ruh Ateşi Asasıyla Tang Yao’nun kendisinden üst seviyedeki yaratıkları avlaması çok daha kolay hale gelecekti.

 

Diğer iki parça ekipman ise Altın kademeydi. Birisi Savaşçı, diğeri de Şövalye ekipmanıydı. Onların özellikleri de son derece iyiydi. Nie Yan ekipmanları çantasına attı. Muzaffer Dönüş bu defa çok ağır bir kayıp yaşamıştı. Ruh Ateşi Asası en azından 6 altın değerindeydi. Diğer iki ekipman da toplamda 2 altından fazla ederdi. Falcıyla savaşan Muzaffer Dönüş üyeleri arasında bu miktar paylaştırıldığında her biri en azından 1 gümüş elde ederdi.

 

Ancak bu eşyalar nefret ettikleri düşmanları Nie Yan’ın eline düşmüştü. Kayıpları ikiye katlandı demek pek yanlış olmazdı.

 

Beş oyuncudan oluşan bir grup Nie Yan’ın saklandığı yeri geçip gitti. Aralarındaki Rahip elini kaldırıp gökyüzüne bir ışık topu gönderdi. Işık altındaki her şeyi aydınlatıyor, araziyi daha görünür kılıyordu.

 

Nie Yan bir ağacın arkasında olduğundan Rahibin becerisinin hiçbir etkisi yoktu.

 

Daha ne kadar böyle aramaya devam edeceğiz dersin?” Grubun Hırsızının canı sıkılmıştı. Etrafta ağaçlar olduğu sürece Rahibin boşa uğraştığını biliyordu.

 

Hakikat Gözü öğrenen biri olsaydı işimiz çok daha kolay olurdu. Aydınlık becerisi böyle bir ormanda hiçbir işe yaramıyor.

 

Gök Kıran cidden Nirvana Alevini bulmamızı bekliyor olamaz herhalde? Bence Nirvana Alevinin kendini göstermesini bekliyor!

 

Saklanacak bir yer bulduktan sonra ortaya çıkmazsa eğer kimse onu bulamaz. Bu şekilde aramaya devam etmenin manası nedir?

 

4-5 kişilik gruplar halinde dolaşmamızın sebebi bir nevi yem görevi görmemiz. Genellikle onun gibi usta oyuncular kendilerine fazla güvenirler. Gruplardan birini pusuya düşürebileceğini düşünürse saldırıya geçer. Bizler ölsek bile Rahibi korumamız gerek. En azından işaret mührü koyacak kadar zaman kazandırmalıyız. Sonrasında dünyanın öbür ucuna gitse bile kaçamaz!” Grubun lideri olan Savaşçı katı bir tonla konuşmuştu. Nie Yan’ı yakalamanın yolu buydu. En azından Cılız Köpek böyle söylemişti.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr