Bölüm 176- Falcı

avatar
4449 34

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 176- Falcı


 

 

Büyücü kulesinin altındaki savaş tüm temposuyla devam ediyordu. Her sınıftan oyuncular etrafa dağılmıştı. Arkalarda Büyücü sınıfları pozisyon almıştı. Hatta bazıları ağaçların üzerlerine çıkmak gibi garip yöntemlere başvurmuşlardı. Asalarından çıkan büyüler, dalgalar halinde hedeflerini vuruyorlardı.

 

Birkaç düzineden oluşan Savaşçı grubu, kırmızı cübbesi içindeki buruşmuş Falcıyı kuşattı. Sakalı öfkesinden yıpranmış, vücudu cayır cayır yanan beyaz ruh alevleriyle kaplanmıştı.

 

Canının beşte biri duruyordu. Buna rağmen Muzaffer Dönüş oyuncularının onu öldürmesi on dakikadan uzun sürecekti.

 

Sönmez Sodom Alevi, sadık hizmetkarın seni uzak Atlanta kıtasına çağırıyor! Yıkıcı alevlerinle bu toprakları yok et! Sefil kafirler, ölümün sizi kucaklamasının tadına varın!

 

Falcı asasını sallayıp şelale gibi akan azgın alevleri yirmi kadar oyuncunun üzerine saldı. Akıntı büyüyüp üç metre uzunluğunda bir sütun halini alıyordu. Cehennemin derinlerinden geliyordu adeta. Büyüye yakalanan oyuncuların üzerlerinden muazzam hasar değerleri fırlıyordu. Üç saniyenin ardından hepsi de küle dönmüştü.

 

Kalan oyunculara karmaşa hakim olmuştu. Alev sütunu beş saniye daha şiddetle yandıktan sonra geride sadece bir kül yığını bırakmıştı.

 

Falcının etrafında hiçbir oyuncu kalmamıştı.

 

Ne güçlü büyü!” Grubun başındaki kişi olan Cılız Köpek, korkuyu hissetmişti. Hiç oyalanmadan aynı düzenle etraftaki Savaşçıları ileri sevk etti.

 

Tetikte olun!

 

Hızınızı koruyun!

 

Bir düzine Savaşçı öne çıkıp Falcıyla temasa geçti.

 

Falcı dalga dalga büyülerle etrafını bombalıyordu. Rahipler çılgınca Şifa büyüsü yapıyor, büyünün ışığı oyuncular üzerinden hiç eksilmiyordu. Bir Savaşçıya aynı anda bakan birkaç tane Rahip vardı. Savaşçıların canları bir inip bir çıkıyor, onların bu hali en çok Rahipleri telaşlandırıyordu.

 

Şu anki seviyeleriyle Niuren Birliğinin böyle taktikler kullanması pervasızlıktan öteye geçemezdi. Yüksek seviyeli oyuncularının sayıları fazla değildi. İşte bu, yeni kurulan bir lonca ile Muzaffer Dönüş gibi güçlü ve oturmuş bir loncanın farkıydı.

 

Nie Yan savaş alanının hemen dışındaki bir ağacın üstüne çıktı. kendisine en yakın kişiden iki metre uzaklıktaydı. Oyuncu bir Esrarlı Büyücüydü, ama Nie Yan’ın varlığını hissedememişti. Normalde bir Hırsız, Büyücünün iki metre yakınına kadar sokulduğunda, Büyücünün ölüm fermanı imzalanırdı.

 

Falcı cidden başımı ağrıtıyor. Hançer Yarası, grubunu hazırla!” Cılız Köpek doğudaki oyunculara bağırdı. Canı azalmışken bile Falcının saldırıları son derece şiddetliydi. Cılız Köpek o taktiği kullanmak zorundaydı.

 

Patron, biz hazırız!

 

Nie Yan sesin geldiği yöne şaşkın gözlerle baktı.

 

Merkezdeki Savaşçılar, geri çekilin!

 

Falcıyı tutan Savaşçılar hızla bölgeden ayrılırken, Hançer Yarasının grubu parşömenler çıkarmıştı. Rengarenk ışıklar parşömenlerden yayılıyordu.

 

Sakatlık Laneti!

 

Karanlık Laneti!

 

Dondurma Büyüsü!


….

Ondan fazla parşömenin hepsi de Orta seviyedeydi. Çok sayıda parşömenin aynı anda kullanıldığını kim görse, onlara harcanan paraya yanardı. Nie Yan bile bu olay karşısında içinde bir acı hissetmişti.

 

Muzaffer Dönüş zengin ve otoriterdi. Masraflar onlar için önemsizdi. Bu Lord sınıf yaratığı öldürebildikleri sürece uyguladıkları yöntemin önemi kalmıyordu.

 

Hançer Yarası ve grubu müsrifçe parşömenleri kullanırlarken, arkalardaki Büyücüler de en güçlü büyülerini hazırlıyorlardı.

 

Bu sırada Nie Yan’ın gözüne tanıdık bir yüz takıldı. Bu kişi daha önce gazabını tatmış olan Mandalinaydı. Sessizce büyüsünü hazırlarken büyü enerjisi etrafına toplanıyordu. Koca bir dizi çağırma seslemi okumasına rağmen hala hazırlığı bitirememişti.

 

Hazırlık bu kadar uzadığına göre çok güçlü bir büyü olmalıydı.

 

Falcı çok sayıda zayıflatmanın hedefi olmuştu. Statüleri darmadağın edilmiş, Orta Parşömenlerden gelen büyülerle bağlanmıştı.

 

Bir anda bütün oyuncular geri çekildi. Savaşçılar ve hatta Büyücüler bile Falcıdan uzaklaşıyordu. Falcının etrafı bomboş kalmıştı.

 

O anda havadaki büyü enerjisi yoğunlaşıp dalgalanmaya başladı.

 

Devasa buz parçaları gökyüzünden art arda Falcının üstüne yağıyordu. Her bir parça, Falcının vücuduna çarptığında onu donduruyordu. Çok geçmeden hava sıcaklığı iyice düşmüş, Falcı da buz kütlesi içinde hapsolmuştu.

 

Elemental Dehliz Büyüsü, Buz Yağmuru!

 

Buz Yağmuru sona erdiğinde dalgalar haline ateş topları yapmaya başlamıştı. Bu alev fırtınası da Falcıyı hedeflemiş, o ve etrafındaki her şeyi kül etmişti.

 

Gizli Büyü, Ateş Fırtınası!

 

Hemen ardından bir Elemental Dehliz Ateş Büyüsü daha…!

 

Gizli Büyü ve Elemental Dehliz Büyüsü yapabilen bu üç Büyücü, Muzaffer Dönüşün gizli kartlarındandı. Her biri zorlu sınavlardan geçerek bu büyüleri öğrenmişlerdi. Savaş alanını silip süpürecek kabiliyetteki bu güçlü büyüler onların ödülleriydi. Lonca savaşlarında daha da ölümcül olan bu büyüleri bilen bir büyücü, maalesef Niuren Birliğinde hiç yoktu.

 

Bu savaş Nie Yan’a bir hatırlatmaydı. Niuren Birliğinin Muzaffer Dönüşe yetişmeden önce önünde daha çok yolu vardı.

 

Güçlü büyülerle dövülen Falcının canı hızla azaldı.

 

%17… %13… %9…

 

Azgın alevlerle sarılmış olan Falcı acı bir çığlık attı. Canı tam sıfıra düşecekken vücudu dönüşmeye ve boyut olarak büyümeye başladı. Dönüşüm sona erdiğinde beş metre uzunluğunda bir Vahşi Ayı olmuştu. Kızıl kürkü ile eskiden yaşayan ilkel hayvanları andırıyordu. Ayının canı hızla doluyordu.

 

Bu dönüşüm büyüsü! Herkes dikkatli olsun!” Mandalina Esrarlı Sıfırlamayı etkinleştirerek bekleme süresindeki büyülerini Vahşi Ayının üzerine yağdırdı.

 

Vahşi Ayı, bacakları üstünde doğrulup bir Savaşçıyı pençesiyle uçurdu.

 

Savaşçılar ileri atılıp kılıçlarını ayıya savurdular. Yaratığı kesmek isteseler de, saldırıları dev ayının vücuduna tam isabet etmelerine rağmen ıska geçmişlerdi.

 

Fiziksel saldırılara karşı bağışıklığı var! Savaşçılar geri çekilsin!” Cılız Köpek hançerinin de ayıya etki etmediğini görünce işin aslını anlamıştı.

 

Hareketleri çok yavaş! Herkes yaratıktan uzaklaşsın!

 

Vahşi Ayıyı kuşatan Savaşçılar geri çekildiler. Büyücüler de bir yandan büyülerini yaparlarken, bir yandan da hızla geri çekiliyordu. Vahşi Ayı öfkeyle kükredi. Ancak çok yavaştı.

 

Büyücüler aralıksız büyü yapıyorlardı. Çeşit çeşit onlarca büyü yaratığın vücuduna çarpıp etrafa kıvılcımlar saçıyordu.

 

Ayının üzerinden çok sayıda hasar değeri fırladı. Sayılar biraz küçük olsa da Muzaffer Dönüşün çok fazla Büyücüsü vardı. Birkaç yüz Büyücünün verdiği hasarın toplamı, ayının canının büyük bir kısmını götürmüştü.

 

Savaş kuleden uzağa ilerliyordu. Geri çekilen Büyücü topluluğu Nie Yan’ın bulunduğu yere yaklaşıyordu.

 

Hatta bazıları Nie Yan’ın yanından geçip gitmişti. Ancak dikkatleri tamamen Vahşi Ayıda olduğundan, ağaçta gizlenen Nie Yan’ı henüz fark eden olmamıştı.

 

Etraf Muzaffer Dönüş oyuncularıyla doluydu. Nie Yan’ın durumu vahim görünüyordu. Ama aslında güvendeydi. Kamuflajının üstüne bir de görünüşünü gizleyen siyah pelerin giymişti. Etrafta çok fazla oyuncu olmasına rağmen, böyle bir hengamede onu tespit edebilecek oyuncu yok denecek kadar azdı.

 

Kimsenin aklına loncalarından olmayan birinin şu anda içlerinde olduğu gelmezdi! Çok sayıda Muzaffer Dönüş oyuncusu etrafta devriye geziyorken kim onları aşıp buraya gelebilirdi? Ayrıca onları geçse bile çevrede bu kadar Muzaffer Dönüş oyuncusu varken niye buraya gelecekti?

 

Cılız Köpek bağırdı. “Öldü ölecek! Ha gayret!

 

Mandalina saldırıyı kesip Mana İksiri içti. Ardından kaldığı yerden ayının üstüne alev yağdırmaya devam etti.

 

Manam bitti!

 

Benim de!

 

Mana iksirleri içtikleri halde çoğu kişinin manası tükenmişti. Hızla geri çekilip Kaynak Suyu içerek manalarını yenilemeye çalıştılar.

 

Vahşi Ayının canı %2’ye düştü. Öfkeden etrafa pençelerini rastgele savuruyor, arada bir denk gelen ağaçları ortadan ikiye ayırıyordu. Ağaçlar üç yetişkin erkeğin etrafını saracağı kadar kalın gövdeliydi. Bir ağaç darbeyle havaya fırlamış, üzerine düştüğü altı oyuncunun canını almıştı.

 

Muzaffer Dönüş ağır kayıplar vermesine rağmen savaşı bırakmıyordu.

 

Bir grup Savaşçı ayıya yaklaştı. Saldırılarının hiçbir etkisi olmasa da canlı kalkan olarak ayının saldırılarını engelleyeceklerdi.  Fakat çok geçmeden Vahşi Ayının güçlü pençeleri onları da savurdu. Anında ölenlerin dışında kalan birkaç tanesi, kuyruklarını sıkıştırıp kaçtılar.

 

Nie Yan güvenli bir mesafeden takip ediyordu. Vahşi Ayıdan yalnızca beş metre uzaktaydı. Ağaçtayken hiç kimse onun farkına varamamıştı!

 

Mükemmel kamuflaj kabiliyetleri sayesinde ağaçla resmen bir olmuştu.

 

Cılız Köpek, Mandalina ve diğerleri Nie Yan’ın yanı başlarında, nefesinin enselerinde olduğunu tahmin edemezlerdi.

 

Yalnızca Mandalina garip bir şeyler sezmişti. Sanki bir şey veya biri vardı yakınlarda. Ancak bunu yakındaki Vahşi Ayıya yorup fazla düşünmemişti.

 

Herkes ayıyla olan çetin savaşa odaklanmıştı. Şu durumda zaten kim başka bir şey düşünebilirdi?

 

Son bir büyü dalgası Vahşi Ayıya isabet etti. Acıyla inleyen yaratık yere yığıldı. Vücudu hızla küçüldü ve yeniden Falcıya dönüştü.

 

Nihayet öldü. Kaç kişi kaybettik?” Cılız Köpek çok fazla adamını kaybettiği için hiç mutlu değildi.

 

Mandalina savaş meydanındaki cesetlere bakarak konuştu. “Saymadım. En azından 30-40 kişi ölmüştür.” Falcının dönüşümünden evvel 20 kişi civarında kayıpları vardı. Sonrasında ölenler de eklenince kayıpları otuzu geçiyordu.

 

Savaş bittiğine göre oyuncular saklandıkları yerlerden çıkabilirlerdi.

 

Ortalık birbirine girmişti. Birkaç kişi ekipmanları toplamak için koşuyordu.

 

Nie Yan da Gölge Valsini etkinleştirip Falcının vücuduna koştu. Muzaffer Dönüş oyuncularından açık ara daha hızlıydı. Gözleri Falcının bedenindeydi. Daha doğrusu, yanında duran ışıl ışıl parlayan ekipmandaydı!

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr