Bölüm 175: Hazine Avcısı

avatar
4637 37

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 175: Hazine Avcısı


 

 


Nie Yan kaçmakta olan Hırsızın ismine baktı: Bahtsız Kurbağa. Bu isim bir yerden tanıdık geliyordu. Yanlış hatırlamıyorsa Bahtsız Kurbağa bir profesyonel oyuncuydu. Önceki hayatındaki Gölge Dansçıları arasında yerini alamamış olmasının yetenekle kesinlikle alakası yoktu. Bütün zamanını hazine sandıklarının peşinde koşup vurgun yapmaya harcadığından Gölge Dansçısı olmaya vakti yoktu! Yetenekli, fakat acayip bir kişilikti. İş hazine aramaya geldiğinde ise çok az kişi eline su dökebilirdi. Hazine avcıları arasında tartışmasız şampiyondu.

 

Aslında önceki hayatında Gölge Dansçısı unvanını kazanmış pek çok insan vardı. Lâkin bunların çoğu kendilerini gizli tutmayı tercih ediyordu. Öte yandan çok az insan Hazine Avcısı unvanını elde edebilmişti. Koca Zümrüt İmparatorluğundaki Hazine Avcılarının sayısı, Bahtsız Kurbağa dahil üç kişiyi geçmiyordu.

 

Nie Yan Hazine Avcısı unvanı kazanmanın ne denli zor olduğunu biliyordu. Önceli hayatında 6.000 kadar sandık açmış olmasına rağmen bu unvanı kazanamamıştı. O zamanlar normal haritalarda pek fazla sandık bulamamıştı. Günlük zindan savaşlarında 3-5 sandık açıyordu. Buna rağmen unvanı elde etmekten hayli uzaktı.

 

Önceki hayatından hatırladığı söylentilerde Bahtsız Kurbağanın becerilerinin yarısından çoğunun tehlikeli durumlardan kaçmasına yardımcı olacak beceriler olduğu, çok az sayıda savaş becerisine sahip olduğundan bahsedilirdi. Oyunda ilerledikçe kişinin kullanabileceği becerilerin sayısı da artardı. Düşük sayıda becerisi olanlar 20-30 beceriye sahipken, bu sayı yükselince 30-40 civarlarına çıkıyordu. Çoğu oyuncuda kullanabileceğinden fazla beceri hazır durumda beklerdi. Oyun stillerine en çok uyan birkaç beceriyi kullanarak oynamak, birçok oyuncunun seçtiği yöntemdi.

 

Bahtsız Kurbağa da istisna değildi. Fakat onun olmazsa olmaz becerileri kaçışta kullandıklarıydı! Bu stili daha Seviye 80-90 civarlarındayken Seviye 150-160 haritalarda hazine sandığı arayışına çıktığı sıralarda benimsemişti. Hakikaten bir acayipti. Gölge Dansçısı olamamasının bir nedeni de gerekli saldırı becerilerinden mahrum oluşuydu. Yine de adı duyulan oyuncular arasına girmeyi başarmıştı. Nice bilindik isim, hatta büyük loncaların liderleri bile onunla iletişime geçer, aradıkları bir eşya olursa ondan bulmasını isterlerdi.

 

Nie Yan’a bir mesaj geldi. Gönderenin adına bakıp Bahtsız Kurbağa yazısını gördüğünde şaşırdı.

 

Hey hey, fena değil! Bayağı iyisin! Kaybettiğime göre altın hazine sandığı senindir. Kısa bir sorum olacak. Sen Niuren Birliğindeki Nirvana Alevi misin?Bahtsız Kurbağa epey açık sözlüydü. Kaldı ki hazine sandığı gibi küçük meselelerde birini elinden kaçırdığında gidip başkasını bulursun, olur biter.

 

Nie Yan soruyu okuyunca güldü. Bahtsız Kurbağa da onun adını görmüştü. Soruya cevap vermek yerine onu Suikastçılar Cemiyetine davet etti. Solo oynadığından Bahtsız Kurbağanın müşteri kısıtlaması yoktu. Eğer kendisine bir taraf seçecek olsaydı çok sayıda müşteri kaybedeceğinden işi sekteye uğrayacaktı. O yüzden Niuren Birliğinde böyle bir oyuncuyu görmesi imkânsıza yakındı.

 

Nie Yan bu gerçeğin farkında olarak loncaya davet etmemişti.

 

Bahtsız Kurbağa Nie Yan’dan cevap gelmeyeceğini düşünüyordu. Tam başka bir bölgeye doğru harekete geçecekken bir sistem bildirimi belirdi.

 

Nirvana Alevi sizi Suikastçılar Cemiyeti’ne (Özel Sunucu) davet etti. Kabul ediyor musunuz?

 

Bu ismi daha önce bazı iş arkadaşlarından duymuştu. Birkaç gün önce kurulan bir organizasyondu bu. Savaş Delisi İttifakının büyük bir kısmı katılınca oyuncuların en sık tartıştığı konulardan biri olmuştu.

 

Suikastçılar Cemiyeti sadece sohbet sunucusuydu. Lonca gibi kısıtlayıcı bir özelliği yoktu. Dolayısıyla katılıp bunca tartışmanın sebebi neymiş görmesinde bir sakınca yoktu.

 

Kabul edip sunucuya girdi. Suikastçılar Cemiyetinin tanıtımını hızlıca okuduktan sonra olayı anladı. Bu organizasyon gelecekte onun işine de oldukça faydalı olabilirdi. Sunucudaki sıralamaya baktığında beş tane ismi meçhul prens gördü. Nie Yan’ın konumunun ne olduğunu merak ediyordu.

 

Nie Yan, Bahtsız Kurbağanın Suikastçılar Cemiyetine katılımını doğruladı. Baron unvanını elde edebilmesi için görevler yapıp puan toplamalıydı. Nie Yan onun yeteneklerini bildiğinden, bu işin onun için çocuk oyuncağı olduğunu da biliyordu.

 

Miskin Tilki, Ölüm Sevgisi ve Fa Lan’ın birlikte çalışması sonucu cemiyetin üye sayısı 2.000’e dayanmıştı. Onların bağlantıları, önceki hayatında Suikastçılar Birliğini kuranlardan çok daha derindi. Miskin Tilki ve Ölüm Sevgisi, oyun sektöründeki bütün önemli kişileri tanıyan meşhur kişilerdi. Sadece kendi organizasyonlarından 500 kişi kadar davet etmişlerdi. Ayrıca çok sayıda müşteri de çekmişlerdi.

 

Fa Lan ise profesyonel bir oyuncu değildi. Lâkin İnanç’tan önceki oyunlarda da var olmuş ve ünlenmişti. Önceki pek çok sanal gerçeklik oyunu sırasında kazandığı ün sayesinde pek çok profesyonel isimle tanışıklığı olmuştu. Ayrıca bazı büyük şirketlerin patronlarını da tanıyordu. O da potansiyel müşteri olarak gördüğü birkaç yüz kişi davet etmişti.

 

Suikastçılar Birliği daha fazla profesyonel oyuncunun dikkatini çektikçe, büyümesi de katlanarak artacaktı.

 

Bahtsız Kurbağayı cemiyete dahil ettikten sonra Nie Yan Işık Manastırının yolunu tuttu. Yolda aynı şekilde sandık kovalamayı düşünüyordu.

 

Tepeye tırmanmak için ne kullandığını sorabilir miyim?

 

Bahtsız Kurbağa bu sorunun biraz uygunsuz kaçtığını bilse de kendine engel olamamıştı. Hazine sandıklarına olan adanmışlığı yüzünden Nie Yan’ın kullandığı her neyse ona inanılmaz çekici geliyordu.

 

Nie Yan bu bilgiyi paylaşıp paylaşmama konusunda tereddütteydi. Sonunda paylaşmanın bir zararı olmayacağına kanaat getirdi.

 

Palet Yüzüğü. Nadir bir eşya.

 

Bahtsız Kurbağa cevabı görünce, yüzüğü elde edemeyeceğini anladı. Nadir eşyalar yalnızca şans ile denk gelebileceği şeylerdi.

 

Loncanız Muzaffer Dönüş ile düşmandı değil mi? Kuzeye gitme. 500-600 kadar kişi Falcı avlamak için toplanmışlar.

 

Uyardığın için teşekkür ederim.

 

Sorun değil.

 

Nie Yan eğilip sandığı açtı. İçini karıştırıp Seviye 25 Altın kademe çizmeleri çıkardı. Çizmeler Şövalyeler içindi. Özellikleri de son derece iyiydi.

 

Tepenin üzerinde yüzünü kuzeye döndü. Altında gür bir orman vardı. Ormandan sonra Işık Manastırına fazla yolu kalmayacaktı. Ancak Bahtsız Kurbağa ona ilginç bir bilgi vermişti.  Muzaffer Dönüş oyuncuları orada Falcı avlıyorlardı. Hazır yol üstündeyken gidip bir baksa mıydı?

 

Ormana bakarken ağaçların arasında yükselen kırmızı bir büyücü kulesi gördü. Altında çok sayıda oyuncu aktivitesi var gibiydi. Gökyüzü sık sık büyülerle doluyordu. Bahtsız Kurbağanın sözleri doğruydu.

 

Falcı, Seviye 25 Lord sınıf bir yaratıktı. Düşük seviyeli patronlar arasında özellikle vahşiliğiyle bilinirdi. Hem tek hedefli, hem de alan etkili büyülere sahipti. Muzaffer Dönüşün 500’den fazla oyuncu göndermesi anlaşılabilir bir durumdu. Falcı ilk defa öldürüldüğünde düşürdüğü eşyalardan biri Kara Altın kademe bir asaydı. Bu asa, oyunun erken safhalarında bulunabilecek en iyi asalardan biriydi. Muzaffer Dönüşün eline geçmesini istemeyeceği türden bir eşyaydı yani.

 

Nie Yan zamanında yetişip yetişemeyeceğinden emin değildi. Acele ettiği takdirde on dakika gibi bir sürede kuleye varabilirdi. Fazla oyalanmadan tepeden aşağı atladı. Yere hızla yaklaşırken Tüy Düşüşü Mücevherini etkinleştirdi. Düşüş hızı iyice azaldığından büyük bir ağacın dalına hafifçe indi. İleri atılıp 5-6 metre uzakta yere kondu. Yayından fırlayan ok gibi kuleye doğru koşmaya başladı.

 

İlerisi ana baba günüydü. Büyü patlamalarının sesleri kulaklarda çınlıyordu. Alevler gökyüzüne yükseliyor, ağaçların üzerinde şimşekler çakıyordu. Savaş şiddetle devam ediyordu. Nie Yan Falcının ne kadar canı kaldığını merak ediyordu. Az önünde Muzaffer Dönüş oyuncularını gördüğünde zihnini topladı. Sessizce yaklaşarak konuşmalarına kulak kabarttı. Anlaşılan bu kişiler etraftaki yaratıkları avlayarak Falcıya saldıran grubun rahatsız edilmemesini temin etmek için buradaydı.

 

Acaba işler nasıl gidiyor?” Loncanın ana savaş gücünden olmadıkları için böyle Yan görevlere veriliyorlardı.

 

Bilmem. Seviye 25 Lord sınıf yaratık kolay değil. Ölmeseler yeter aslında.

 

Cılız Köpeğin dediğine göre Falcıyı öldürmek 2-3 saat sürermiş. Kulenin etrafında çok fazla kölesi var. İçeri girmeleri bile 1 saat sürer. Sanırım şu sıralarda giriyor olmalılar.

 

Fazla düşünmeye gerek yok beyler. Her halükarda 100 liyakat puanımızı alacağız zaten.

 

Liyakat puanının değeri lonca lideri tarafından belirlenirdi. Muzaffer Dönüşte 100 liyakat puanı 20 bakıra denkti. Birkaç hafta öncesinde lonca aktivitelerine katılımlarında 5 bakır kazanmaları bir mucize olurdu. Herkesin seviyesi yükselince 20 bakırlık ödül artık normal hale gelmişti.

 

Oyuncu kitlesi oyunda ilerledikçe, oyun parasındaki değer kaybı kaçınılmazdı. Yaratıkları öldürerek gittikçe daha fazla para kazanacaklardı. Birkaç hafta önce on kadar mob öldüren 1 bakır kazanıyorken, şu anda öldürdükleri yüksek seviye yaratıklardan hem daha iyi ekipmanlar, hem de daha yüksek meblağlar kazanıyorlardı.

 

Nie ya Kamuflaja girip oyuncuların etrafından dolaştı.

 

Grup içerisinde Sezgisi nispeten yüksek olan Esrarlı Büyücü tehlike hissine kapıldı. Ancak bu his onun fark edemeyeceği kadar belirsizdi. Diğer kişiler zaten hiçbir şeyin farkında değillerdi.

 

Nie Yan bu oyuncuları geçip ormanın derinlerine yöneldi. Yol boyunca zaman zaman Muzaffer Dönüş oyuncularıyla karşılaştı. Büyücü Kulesi etrafındaki ormanlık arazide devriye geziyorlar, lonca üyesi olmayan kişilerin yaklaşmasına engel oluyorlar ve gördükleri mobları öldürüyorlardı.

 

Ağaçlar arasında bulduğu boşluklardan geçen Nie Yan, 7 metre uzunluğundaki lal rengindeki kuleyi gördü. Altında geniş bir oyuncu topluluğu savaş durumundaydı.

 

Hasarınıza dikkat edin, aggroyu çekmeyin!

 

Rahipler, Şifaları kesmeyin! Daha hızlı!

 

Çoğu oyuncu Seviye 20 civarlarındaydı. Seviye 25 Lord sınıf yaratıkla savaşırken zorlanıyorlardı. Şu anki durum biraz kaotikti. Gelgelelim bunlar Muzaffer Dönüş elitleriydi. Duruma çok iyi adapte olduklarından çok az kayıp veriyorlardı.

 

Acaba Gök Kıran burada mı? Nie Yan mırıldanıyordu. Buraya gelirken birkaç grubun konuşmalarına şahit olduğundan Cılız Köpeğin burada olduğunu biliyordu. Cılız Köpekle düşmanlıklarının sona ermeyeceğini biliyordu. Kara Alev Ormanının dışında karşılaştıklarında meteor yağmurundan ötürü savaşları yarıda kalmıştı. Cılız Köpek küle dönmüş, o ise Kutsal İmparatorluk Rahiplerinin yardımıyla hayatta kalmıştı.

 

Belki burada birkaç tanıdık yüz daha görürüm. Nie Yan aklında bu düşünceyle kuleye yaklaştı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr