Bölüm 158: Usta

avatar
5282 40

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 158: Usta


 

 

Geçileceği korkusuyla insan arkadaşlarının bile kötülüğünü isteyebilirdi. Böyle bir davranış aptalcaydı. Kişi gerçekten gelişmek istiyorsa sürekli kendini geçmeye çalışmalıydı. Geçmişte Güneş de PvP görüntülerini yayınlarken bu doğrultuda yeni rakipler bulmayı amaçlamıştı. Durmadan daha güçlü insanlara meydan okumuş, kendini geliştirme arzusunun peşine düşmüştü. İşte bu şekilde oyuncu kitlesi tarafından yeteneğiyle kabul görmüştü.

 

Dahiler bile zirveye adım adım ulaşırlardı.

 

Güneş ile fikir alışverişi yaparak Nie Yan hem tekniklerindeki hataları bulup düzeltebilir, hem de yeni teknikler öğrenip geliştirebilirdi.

 

Her halükarda Güneş’i loncada tutacak, ama bunu yaparken de onun özgürce gelişmesini sağlayacaktı. Böylece önceki hayatında olduğu kişiye dönüşebilirdi.

 

Unutulmaması gereken bir nokta daha vardı. Güneş olağanüstü bir yetenek olduğundan tek bir çağrısıyla on binlerce kişiyi bir araya toplayabilirdi. Elini sallamasıyla sayısız usta Hırsız yanında olurdu. Böyle bir oyuncuyu barındıran loncanın nasıl bir güce erişeceği aşikardı.

 

Niuren Birliği de bu gibi çok sayıda usta oyuncuya ihtiyaç duyuyordu!

 

Nirvana Alevi abi, lütfen beni öğrencin olarak kabul et. Senden Hırsız sınıfını öğrenmek istiyorum.” Güneş nihayet cesaretini toplayıp umutlu bakışlarla Nie Yan’a aklındakini söylemişti. Şu an haline kıyasla Nie Yan ve Tang Yao’nun seviyeleri korkunçtu. Ayrıca savaş meydanında her ikisinin gücüne ve düşmanları nasıl katlettiklerine şahit olmuştu. Nie Yan onun için erişiminin dışında olan olağanüstü yüksek bir statüdeydi. Az önce yaşananlar da bu düşüncelerini kanıtlar nitelikteydi. Nie Yan’la daha ilk çarpışmalarında güç farkı ortaya çıkmış ve anında etkisiz hale getirilmişti. Bütün bunları göz önüne alınca neden Nie Yan’ın öğrencisi olmak istediği açıktı. Gergin halde bekliyordu. Fakat reddedileceğini düşündüğünden kendini hazırlamıştı. Neticede Nie Yan gibi yüce birinin, onun gibi önemsiz birini öğrencisi olarak alması uzak bir ihtimaldi.

 

Nie Yan Güneş’ten böyle bir teklif gelmesini beklemiyordu. Önceki hayatının eşsiz Hırsızı şimdi karşısına geçmiş öğrencisi olmak istiyordu. Doğrusu Nie Yan kendisini bu işe layık görmüyordu. Zamanında kendisinden çok şey öğrendiği birine şimdi ustalık yapamazdı.

 

İsteğim biraz ani biliyorum. Ama elimden gelenin en iyisini yapacağıma söz veriyorum. İsminize kesinlikle leke sürdürmeyeceğim. Usta, lütfen bu fakiri öğrenciniz olarak kabul edin!

 

Nie Yan Güneş’in gözlerindeki arzuyu ve sarsılmaz iradeyi gördü. Bu kişi bütün zorlukları göğüsleyebilirdi. Karakteri öyle kaliteliydi ki, herhangi biri onun gibi olmak istese de olamazdı.

 

Güneş’in ismini lekeleyeceğinden mi şüpheleniyordu? Elbette hayır! Karşısındaki çocuksu yüze baktığında onun aslında ne kadar duygusal biri olduğunu hatırladı. Önceki hayatında adaletsizliğe uğrayan bir arkadaşı için düşman loncanın kalesine sızarak onlarca kişiyi tek başına öldürmüş ve sonra elini kolunu sallayarak dışarı çıkmıştı. Bu onun pek çok başarısından yalnızca biriydi. Bir dâhinin sadakatini madde ile kazanmak zordu. Diğer herkes gibi onlar da duygusal bağlarla kazanılabilirdi. Şu an Nie Yan bu duygusal bağı oluşturabilirdi. Ve gelecekte Güneş onu ustası olarak tanısa mükemmel olurdu.

 

Peki Güneş’in ustası olmaya gerçekten de layık mıydı?

 

Gelecek üç yıl kesinlikle hiçbir sorun yaşamayacaktı. Yüce Hırsız olmuş veya ötesine ulaşmış herhangi biri, diğer oyuncuları geride bırakacak yeteneğin yanı sıra kararlılık ve iradeye de sahip olmalıydı. Güneş gibi efsanevi bir oyuncu bile o seviyeye ulaşmak için en azından üç yıla ihtiyaç duyacaktı. Nie Yan’ın gelişimi ise kendi yeteneğine bağlıydı. Gelecek üç yıl içerisinde karşılaşacak usta oyuncular bulabilirse o da gelişirdi. Ne kadar zor olsa da Güneş’ten üstün olacağı süreyi 6-7 yıla kadar çıkarabilirdi. Sonrasında Güneş uçup giderse, boynuzun kulağı geçmesi olayı yaşanırdı. Ancak Gölge Dansçısının özünü kavrayıp üstünlüğünü koruması en ideali olurdu.

 

Nie Yan cevap vermedikçe Güneş daha da geriliyordu.

 

Bir kez daha yalvardı. “Usta, lütfen beni öğrenciniz olarak kabul edin!

 

Nie Yan gülümsedi. “Seni kabul edebilirim. Ama bana usta deme. Aramızda fazla bir yaş farkı yok. Şu anda itibaren bana abi de.” Önceki hayatından biri Güneş’i öğrencisi olarak aldığını duysa şok olurdu.

 

İşte bu!” Güneş hala çocuk denecek yaştaydı. Heyecanına engel olamadığını görünce Nie Yan da gülümsedi.

 

Öncelikle istediğim eşyaları ver. Sonra gidip Uyanık Salyangoz’a bendeki eşyaları teslim et. Eşyaları lonca hazinesine yerleştirsin. Ardından aceleyle buraya gel. Seni de yanımızda götüreceğim.” Bu yolculuk ile Güneş ile arasında usta-çırak bağı kurabilirdi.  Aynı zamanda grup durmadan avlanırken şehirden gerekecek malzeme ve iksir gibi eşyaların getir götürünü yaptırabilirdi. PK statüleri fazlasıyla ağır olduğundan kırmızı isimlerini temizlemek için ne kadar uğraşmaları gerektiğini kestiremiyordu. Hızlı olurlarsa 3-4 gün kafi gibiydi. Tang Yao içinse bu sürenin en azından iki katı gerekecekti.

 

Öncesinde Tanrının Yargıcı ve Gambit becerilerini bekletiyordu. Zira Hırsızlık becerisini kullanacağı görevde her ikisine de ihtiyaç duyacaktı. Hatta işler planladığı gibi gitseydi yarın sunucular açıldığında ilk iş görev için yola çıkacaktı. Maalesef Gök Kıran’ın tuzağına çekilmiş ve planları suya düşmüştü.

 

Hayatın bir gerçeğini daha anlamış bulunuyordu. Hayatta ikinci bir şans elde etmiş, her şeyi planlayıp kontrol altına almış olsa bile beklenmedik bir durum olabilir ve onu darmadağın edebilirdi. Böyle bir durumda o ana kadar kazandıkları ve kendi çabalarından başka tutunacak dalı kalmazdı. Bu ikisi ile adım adım yeniden güçlenmesi gerekirdi. Yani kendine olan aşırı güveni, onu başladığı noktaya döndürebilecek kadar tehlikeliydi.

 

Abi, beni de sizinle kasılmaya mı götüreceksin? Harika!” Güneş sevinçle yerinde sıçradı. “Bekleyin beni! Hemen gidip geliyorum!

 

Şu hallerine bakarken geçmişin eşsiz Hırsızı ile şimdinin Güneş’inin aynı kişi olduğuna inanmak gerçekten zordu. Hal böyle olunca Nie Yan önceki hayatının meselelerini bir kenara bırakıp, Güneş’e o yaştaki herhangi biri gibi muamele etmeye karar verdi.

 

Ne eğlenceli çocuk.” Yao Yao Nie Yan’ın yanına geldi. Başta Nie Yan’ın Güneş’i sert bir tavırla reddedeceğini düşünüyordu. Kabul ettiği zaman oldukça şaşırmıştı. Belki de Nie Yan’ın da yumuşak bir kalbi vardı.

 

Eşsiz bir Hırsız olmasının yanında düzgün kişiliği de Nie Yan’ın Güneş’i kabul etmesindeki önemli bir sebepti. Eğer vefasız, iyiliğe kötülükle karşılık verebilecek biri olsaydı, ne kadar yetenekli olursa olsun Nie Yan’ın gözüne giremezdi.

 

Güneş Nie Yan’ın geri göndereceği ekipmanları çantasına dolduruyordu. Aşırı heyecanlı olduğundan birkaç parça ekipmanı yere düşürmüştü. Çantasının dolduğunu da o zaman fark etmişti. Hemen çantasını düzenleyip yer açtıktan sonra muzip bir gülüşle işine devam etti. Ve bir Dönüş Parşömeni çıkarıp şehre ışınlandı.

 

Dışardan geleceğin dâhisi görünen bu kişinin içinde yaramaz bir afacan yatıyordu.

 

Güneş ışınlandıktan sonra aklına bir fikir geldi. Kırmızı ismini temizlemesinin ne kadar zaman alacağını bilmiyordu ama birkaç gün boyunca şehre dönmesi çok zordu. Bu süre zarfında Yıldızlı Gece İksir Dükkanının kasası dolmayacak mıydı? O kasada onlarca altın birikebilirdi. Eğer o parayla yatırım yapmazsa, gelecekte altının değeri düştüğünde yapması daha zor olacaktı.

 

Nie Yan hızlı bir çözüm üretti. Guo Huai’nin dükkandan para çekmesini ve Ayışığı Şehri gibi geri dönüş potansiyeli yüksek olan şehirlerdeki belirli mülkleri satın almasını sağlayabilirdi. Tapuyu da kendi adına yaptırırdı. Bu şekilde parasının değer kaybetmesi gibi bir endişesi olmazdı. Şu sıralarda gayrimenkule yaptığı yatırım, ona gelecekte yüksek meblağlar kazandıracaktı.

 

Guo Huai Nie Yan’ın isteğini duyduğunda elinde olmadan şaşırdı.「Niye Kalor’dan mülk almıyorsun? Yol masrafını saymasam bile farklı şehirlerden alım yaparken ek vergi isteniyor. Para bu şekilde bşa gitmiş olmuyor mu?

Kalor’dan mülk almadığımı da nereden çıkardın? Merak etme, dediklerimi yapsan yeter. Gelecekte diğer şehirlere de açılmamız gerekecek. Oralarda toprağımız olduğunda işimiz daha kolay olacaktır.Nie Yan Kalor içerisinde toplamda 22 mülk satın almıştı. Üstelik bunlardan 12 tanesinin değeri gelecekte müthiş bir fırlama yapacaktı. Diğer 10 mülk de değerlerini katbekat artıracaktı. Bu kadar çok parası olmasındaki sebep olacakları önceden bilmesiydi. Mesela değerleri düşükken belirli eşyalardan stok yapıp değerleri tavan yaptığında bu eşyaları satışa sunmasıydı. Bu satışlar ona muazzam bir kar getirmişti. İnsanlar Yıldızlı Gece İksir Dükkanının günlük kazancını 20 altın olarak tahmin ediyorlardı. İşin aslı, Nie Yan’ın günlük kazancı 20 altın gibi bir miktarın çok ötesindeydi. Gerçekte ne kadar kazandığını görmek için haftanın sonunda Kuş’tan gelecek raporu beklemesi gerekiyordu.

 

Guo Huai Nie Yan’ın sözleriyle afalladı. Demek Nie Yan Kalor’da çok öncesinden mülk alımına başlamıştı. Nie Yan’ın sahip olduğu mülklerin toplam sayısını bilmiyor olsa da, Nie Yan’ın desteği olduğu sürece loncalarının gelecekte müthiş bir büyüklüğe ulaşacağına olan inancı tamdı. Loncanın genişlemesi için gereken en önemli şartı Nie Yan daha şimdiden yerine getirmişti.

 

Guo Huai ile konuşması bittikten sonra Nie Yan Kuş’u aradı. Artık başıboş Tamircileri toplamanın zamanı gelmişti. Ancak bu defa geniş çaplı bir alım yapmayacaklardı. Başlangıçta birkaç hevesli kişi yeterliydi. Kuş’a takip etmesi için bir oyuncu listesi verdi. Kuş’un işi elindeki hazır isimlerle çok daha kolay olacaktı. Büyük loncalar da Tamircileri alıyorlardı. Fakat şu an için Tamircilerin pek önemi olmadığından Simyacılar kadar kısıtlanmıyorlardı. Haliyle Yıldızlı Gece İksir Dükkanının sahibinden gelecek bir teklifin cazibesine kapılmamaları çok zordu. ŞU anda en meşhur dükkân olmasının yanında çalışanlarına sunduğu vaatler ile çok sayıda Tamirci loncasını terk edip dükkana katılmayı kabul edecekti.

 

Yeteri kadar Tamirci alımı yaptıktan ve ürettikleri malzemeler pazarda değerlenmeye başladıktan sonra, Tamirciler için de uygun bir dükkân açacaktı. Böylece o dükkandan da büyük kazançlar sağlayabilirdi. Hatta kazanacağı para Yıldızlı Gece İksir Dükkanından daha az olmayacaktı.

 

Bir süre sonra Güneş nefes nefese geri döndü. “Geldim.

 

Artık grup tamamlanmıştı. “Pekala, yola çıkabiliriz. Sunucular kapanmadan önce avlanabildiğimiz kadar avlanıp zamanı değerlendirelim.”

 

Dört kişiden oluşan grup bölgeleri birbirleri ardına aşarak Pullu Kurbağaların bölgesi olan ormanlarla kaplı dağlık bölgeye ilerliyorlardı. Bölgelerdeki yaratıkların seviyeleri yükseldikçe Güneş’in heyecanı artıyordu. Gerçekten Seviye 30 bölgesine mi gidiyorlardı? İyi de bu tehlikeli değil miydi? İşin tehlikesi, onun daha da heveslendiriyordu.

 

Belki de Hırsız sınıfını seçen oyuncuların doğasında, bu heyecan tutkusu vardı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr