Bölüm 151: Kendini Patlatma

avatar
4384 39

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 151: Kendini Patlatma



Nie Yan’ın tarafındaki altı kişi arasında ismi kırmızıya dönmemiş olan tek bir kişi bile yoktu. Burada ölmeleri gelişimlerini baltalayacaktı. Tek tek onca zahmetle topladıkları ekipmanlar düşman eline geçecek ve üstüne bir de seviye kaybedeceklerdi. Oyuna başladıkları andan beri verdikleri emek boşa gidecekti. Böylesi bir sonuçla karşılaşmak istemiyorlardı.

 

Gelgelelim pişmanlık için artık çok geçti. Gözlerini kan bürümüş, önlerine çıkan düşmanı çılgınca öldürür olmuşlardı.

 

Nie Yan hızla altı Muzaffer Dönüş oyuncusunu daha art arda öldürdükten sonra keskin sezgilerine ve ölümcül reflekslerine güvenerek beşini daha alt etti. İsmi sanki öldürdüğü düşmanlarının kanlarıyla yıkanmış gibi bir renk almıştı.

 

Kalan altı kişi arasında Nie Yan, Tang Yao ve Alacakaranlık en acımasız olanlardı. Her birinin öldürdüğü düşmanların sayısı iki hanelere ulaşmıştı.

Nirvana Alevi, az daha dayan. Lider yanında destekle birlikte varmak üzere!Alacakaranlık var gücüyle savaşırken takım sohbetinden Nie Yan’a bu haberi ulaştırdı.

 

Birdenbire on kadar büyü gökyüzünde ilerleyip onun yakınlarında patladı. Büyülerin etkisiyle geriye savrulan Alacakaranlık, yere düştükten sonra kalkmaya çalışsa da çabaları meyve vermedi ve can çubuğu sıfırlanırken bütün ekipmanları yere düştü.

 

Kutsal İmparatorluk gerçekten gelecek mi? Nie Yan’ın aklı bu soruya cevap arıyordu. Eğer Kutsal İmparatorluk bu meseleye karışırsa, Muzaffer Dönüş ile ilişkileri bir daha düzelmemek üzere bozulabilirdi. Bu azgın sulara girmeye gerçekten niyetleri var mıydı?

 

O anda savaş meydanının ötelerinden sarsıcı naralar duyuldu. Naralarla birlikte ortalama denebilecek ekipmanlar içerisinde 300 oyuncu ortaya çıkıp dört bir yandan hücuma geçti.

 

Kızıl Deli Çelik, kendi ağzınla söyledin. Geri döndüğümüzde bize liyakat puanlarımızı vermeyi unutma!

 

Uyanık Salganyoz, söz verdiniz. Sözünüzden geri dönmeyin!

 

Endişe etmeyin. Loncanın üstlerinden biri olarak şerefimi ortaya koydum. Bugün burada bulunan herkes Niuren Birliğinin üyeleri olacak!

 

Çok yaşa Kızıl Deli Çelik! Çok yaşa Uyanık Salyangoz! Çok yaşa Niuren Birliği! Muzaffer Dönüş itlerinden kimseyi sağ bırakmayın!

 

Hücum!

 

Nie Yan aslında yeni kurulmuş olan Niuren Birliğinden herhangi birinin yardıma geleceğini düşünmüyordu. Neticede yeni üyeler henüz loncaya karşı bağlılık veya sadakat gibisinden duygular hissetmiyorlardı. Öyleyse neden birkaç kişiyi kurtarmak adına hayatlarını tehlikeye atacaklardı? Buna razı olsalar bile Muzaffer Dönüşü karşılarına almaya çekinmezler miydi? Niuren Birliği yakın gelecekte dağılacak olsa ne hale gelirlerdi? Muzaffer Dönüş onların peşini bırakmayacağından kendi gölgelerinden bile saklanır olacaklardı. Risk kısacası çok yüksekti.

 

Nie Yan’ın inancı olmasa da, neyse ki Tang Yao’nun vardı. Etrafları sarıldığı anda Guo Huai, Hao Cheng ve Zhao Li’yle iletişime geçmişti. Endişeye kapılan üçlü, kısa sürede kurtarma operasyonu için oyuncuları toplamayı başarmıştı. Elbette bunu yaparken üyelik ve liyakat puanı gibi vaatlerde bulunmuşlardı.

Lonca karargahında başvuru yapmak için bulunan çok sayıda oyuncu, lonca liderinin başının belada olduğunu duyduklarında hemen kurtarma operasyonuna gönüllü olmuşlardı. Gönüllüler oyuna derin bağlılık hisseden, kanı deli akan gençlerden oluşuyordu. Hepsi de Muzaffer Dönüşün tiranlığından bıkmış ve Niuren Birliğini bir kaçış olarak görmüştü. Seviyeleri yüksek değildi, Seviye 7-8 civarlarında dağılmışlardı. Fakat ruhları seviyelerinin üstündeydi! Loncanın 6.000 üyesi arasından bu 300 kişi, kurtarma operasyonu için seçilen özel kişilerdi. Savaş meydanına vardıkları anda Nie Yan ve yanındakilerin güçlükle de olsa hala direndiklerini görmüşler ve hiç zaman kaybetmeden saldırıya geçmişlerdi.

 

Lonca liderini kurtarın!

 

Muzaffer Dönüş, sizi piç kuruları! Hepinizi kılıçtan geçireceğim!

 

Cılız Köpek, Yeraltı Alevi ve diğer Muzaffer Dönüş üyeleri, karşılarındaki ortalama ekipmanlı bu ayak takımını görünce sırıttılar. Üzerlerine gelenleri fazla zorlanmadan katlettiler. Niuren Birliği oyuncularının düzeni böylece bozulmuş oldu.

 

Aslında sonuç şaşılacak bir şey değildi. Muzaffer Dönüş üyelerinin tamamı Seviye 10 üzerindeyken Guo Huai’nin getirdiği destek güçlerinin seviyeleri yedi civarlarındaydı. Yaptıkları iş, yumurta atarak duvar yıkmaya çalışmak gibiydi.

 

İlk çarpışmada Niuren Birliği kuvvetleri otuzdan fazla oyuncu kaybetmişti. Fakat hayatta kalanlar bastırmaya devam ediyorlar, düşmanın dizilimini bozuyorlardı. Tabiri caizse çekirge sürüsü gibilerdi. Bir düşman oyuncunun etrafını 5-6 kişiyle sardıklarından, çoğunluğu Büyücü olmak üzere hatırı sayılır miktarda düşman katletmişlerdi.

 

Her bir düşmana karşı 3-4 oyuncu kayıpları olsa da, böyle bir takasa değerdi. Ne de olsa düşmanları Muzaffer Dönüş loncasının en seçkin oyuncularıydı!

 

2.000 kadar sıradan oyuncuyu kaybetmek Muzaffer Dönüş gibi büyük bir loncaya koymazdı. Lâkin 100’den fazla elit oyuncuyu kaybetmek, ağır bir darbe almak demekti.

 

Bu savaş aslında gerçek hayatın da bir yansımasıydı. Kişi ne kadar güçlü olursa olsun, düşmanı çoksa yenilgiye mahkumdur.

 

Destek yetiştiğinde Nie Yan gilin üzerindeki baskı iyice azaldı. Yu Lan önde, Nie Yan grubun ortasında, Yao Yao, Aykız ve Tang Yao en arkada kuşatmayı yarmaya çalışıyorlarken, desteğin gelmesiyle çabalarını iki katına çıkarmışlardı.

 

Cılız Köpek, Nie Yan’ın yanındakilerle birlikte kaçmaya çalıştığını gördüğünde grup sohbetinden emrini verdi.Nirvana Alevi ve Genç Atmaca’nın kaçmasına izin vermeyin! Öldürün onları!

Ardından kendisi de harekete geçti.

 

Çok sayıda büyü ve ok, Cılız Köpek’in yanından vınlayarak geçip Nie Yan’ın bulunduğu yere ilerledi.

Oklar isabet ederse Nie Yan ölümden kaçamazdı. Ve böylesi kalabalık bir yerde doğru düzgün hareket edip okları atlatması da zordu. Bir Temel Sağlık İksiri içip geri kalanı kadere bıraktı. Orta Sağlık İksiri olsaydı hasarı tamamen engelleyebilirdi. Ancak, maalesef Yıldızlı Gece İksir Dükkanında o iksiri üretebilecek bir Simyacı henüz yoktu.

 

Yu Lan ani bir hareketle yandan gelen okları karşıladı. Ok yağmuru vücudunu dövüyordu. Cansız bedeni okların etkisiyle savrulurken ekipmanları yere düştü.

 

Nie Yan şaşkındı. Yu Lan’ın kendisini korumak için vücudunu oklara siper edeceğini düşünmemişti.

 

Destek güçlerinin cesur Savaşçıları, düşman hatlarına dalıyordu. Muzaffer Dönüş üyeleri arasında karınca gibi eziliyor olsalar da dişlerini sıkıp bastırmaya devam ediyorlardı.

 

Bir büyü dalgası Savaşçılara isabet ettiğinde beşinin canını almıştı.

 

Nihayet Guo Huai, Hao Cheng ve diğer destek güçleri, Nie Yanlara ulaşmayı başardılar.


Nirvana Alevi, Genç Atmaca, buradayız!” Hao Cheng iri cüssesiyle Nie Yan’ın önüne geçip düşmanla arasına girdi.

 

Nirvana Alevi ve Genç Atmaca’yı koruyun! Kuşatmadan çıkarın onları!” Niuren Birliği gibi çiçeği burnunda bir lonca için bu iki kişi fzlasıyla değerliydi.

 

Aralıksız büyü bombardımanı altında çok sayıda oyuncu düşmüştü.

 

300 kişiden geriye yalnızca 80 kadar oyuncu kalmıştı. Çok zayıflardı. Kısacık bir zaman diliminde sayıları 60’a kadar düştü. Ancak Muzaffer Dönüş de ağır kayıplar vermişti. Onlardan da geriye 150 oyuncu kalmıştı.

 

Cılız Köpek on Hırsızdan oluşan bir grubu yanına alıp Nie Yan ve diğerlerinin yanına gizlice sokulmaya çalışıyordu. Dört bir yandan yaklaşıp ani bir saldırıyla Nie Yan’ın işini bitireceklerdi.

 

Geber!” Cılız Köpek bir Savaşçının boğazını kestikten hemen sonra arkasına geçip Bağırsak Dökücü ile hançerini Savaşçının sırtına sapladı. Seviye 7 Savaşçı, cansız halde yere yığıldı.

 

Bu Hırsızlar oldukça acımasızlardı. Düşmanla temasa geçtikleri anda birkaç saniye içerisinde işlerini bitiriyorlardı. Nie Yan’ın etrafındaki destek güçleri birer birer düşüyorlardı.

 

Tang Yao ile düşman koşatmasının en dış kısmına vardıklarında, Yao Yao ve Aykız kuşatmadan çıkmayı başarmışlardı.

 

Durdurun onları! Kaçmalarına izin vermeyin!” Cılız Köpek’in bağırmasıyla on Hırsız Nie Yan ve Tang Yao’nun etrafını sardı.

 

Cılız Köpek de ileri atılıp hançeriyle Nie Yan’ın suratını hedefledi.

 

Nie Yan başını yana eğerek saldırıyı atlatsa da Cılız Köpek hemen ardından hançerini Nie Yan’ın sırtına saplamaya yeltendi.

 

Nie Yan kurumuş gaz lambası gibiydi. Bütün becerileri bekleme süresindeydi ve sadece 120 canı kalmıştı.

 

Bu durumdayken Cılız Köpekle savaşması imkansızdı. Saldırıları atlatmak, şu an yapabileceği en doğru şeydi.

 

Hırsızlar yalnızca ölümcül gizli saldırılar yapmaya değil, aynı zamanda kaçış yolunu da kapatmaya gelmişlerdi.

 

Gerçi Cılız Köpek’le uğraştığından Nie Yan’ın kaçacak hali yoktu. Yerinden kıpırdaması bile zordu.

 

Tang Yao’nun 60 canı kalmıştı. Esrar Perisinin canı ise tükenmek üzereydi. Her an ikisi birden ölüp savaş meydanında düşenlere katılabilirlerdi.

 

Esrar Perisini kaybetmek istemese de, içinde bulundukları durumu göz önüne alınca kararını verdi. Asasını kaldırıp Ürkütücü Uğultu büyüsünü yaptı.

 

Nirvana Alevi, seni buradan çıkaracağım.

 

Kulak tırmalayan bir çığlık, Tang Yao’dan çıkıp etraftaki Muzaffer Dönüş üyelerinin kulaklarına ulaştığında, her biri korku zayıflatmasının etkisi altına alındı.

 

Şövalyeler, İlahi Kelam!

 

Rahipler, Dağıtıcı!

 

Yeraltı Alevi emirleri verdiğinde Şövalyeler ve Rahipler hemen işe koyulup Tang Yao’nun Ürkütücü Uğultusundan kaynaklanan korku zayıflatmasını giderdiler.

 

Nie Yan bir torba Orta Parıltı Tozu daha fırlattı. Göz alıcı parlaklık etraftaki oyuncuların gözlerini geçici olarak kör etti. Daha yeni İlahi Kelam ve Dağıtıcı kullanan Şövalyeler ve Rahipler, şu anda körlük zayıflatmasını kaldırmaktan acizlerdi.

 

Ürkütücü Uğultu, çok sayıda düşman Şövalyesi ve Rahibi karşısında etkisizdi. Fakar ardından gelen Nie Yan’ın Orta Parıltı Tozu sayesinde büyü oldukça etkili olmuştu. Korku ve körlük etkileri sayesinde önlerinde bir yol açılmıştı.

 

Bu açıklık Nie Yan’ın gözünden kaçmadı. “Genç Atmaca, dem bu demdir!

 

Bensiz git. Ben artık kaçamam!” Tang Yao’nun gözleri kan çanağına dönmüştü. Kendisini kurtarabilse bile pek kıymetli Esrar Perisini buradan sağ çıkarması imkansızdı.

 

Elinden gelenin en iyisi bile bu durumda yeterli değildi. Gökyüzünden büyüler yağmur gibi yağarken, Esrar Perisinin kaçınılmaz sonuna ulaşacağı anı bekliyordu.

 

Şimdi!” Tang Yao öfkeyle bağırdı. Esrar Perisine kendisini patlatmasını emretmişti. Peri balon gibi şişmeye başladı. Etrafından mana çekerken büyüyen vücudunun içinde biriken enerjiyi sıkıştırıyordu.

Nihayet kritik noktaya ulaştığında, dev mavi top titremeye başladı.

 

Depolanan bütün enerji bir anda salındı. Sağır edici bir patlama, savaş meydanındaki Muzaffer Dönüş oyuncuları içine aldı.

 

Sanki bir hortum geçiyormuşçasına ilerleyen şok dalgası, içine aldığı her şeyi yok ediyordu.

 

Esrar Perisinin patlaması, çevrede bulunan otuzdan fazla Muzaffer Dönüş oyuncusunun işini bitirmişti. Patlamanın etki alanındaki her şey darmadağın olmuştu.

 

Ortalık sakinleştikten sonra Esrar Perisi gözden kayboldu. Tang Yao’nun çantasındaki Esrar Kristali parıltısını kaybederek cansız bir taş halini aldı.

 

Tang Yao asasını kaldırdı. Şu anda tek istediği düşmanlarına ölüm saçmaktı. Esrar Perisinin ölümü, kalbinde derin bir yara bırakmıştı.

 

Genç Atmaca, gidelim!” Nie Yan Tang Yao’ya seslendi. Hırsızlardan sekiz tanesi ölmüş olsa da, etrafta hala çok sayıda düşman vardı. Üstelik korku zayıflatmasının etkisi de geçmek üzereydi. Eğer şu anda kaçmazlarsa, bir daha kaçacak şansları olmayacaktı.

 

Lâkin yasa boğulmuş olan Tang Yao, Nie Yan’ın çağrılarına kulak asmıyordu. Esrar Perisinin ölümü onu derinden sarsmıştı. Artık perisinin ölümünden sorumlu olan herkesi öldürmekten başka düşüncesi yoktu.

 

Muzaffer Dönüş üyeleri Esrar Perisinin patlamasından epey korkmuşlardı. Göz açıp kapayıncaya kadar otuzdan fazla kayıp vermişlerdi.

 

Cılız Köpek ve sağ kalan diğer Hırsızlar, korku etkisinden kurtuldular. Sonrasında iki Hırsız Tang Yao’nun üstüne çullandı. Etraftaki diğer oyuncular da Nie Yan’a koşmaya başladılar.

 

Nie Yan’ın ne canı, ne de kullanacak becerisi kalmıştı. Gölge Valsi kullanarak saldırılardan sakınmaktan başka elinden bir şey gelmezdi. Tang Yao’nun ise Ürkütücü Uğultu büyüsü ve ardından Esrar Perisine kendini patlatma emri vermesinden sonra, kullanabileceği saldırı büyülerinin hepsi bekleme süresindeydi. Elinde çok sayıda savunma büyüsü olsa da, bu keşkemeşten kurtulmasına faydası olacak büyüsü yoktu.

 

Aniden dev gibi bir alev, gökyüzünde belirip yayılmaya başladı.

 

Kavurucu Meteor!” Yeraltı Alevi telaşla bağırdı. Büyünün uygulayıcısını ararken az ilerde moloz yığınlarının üzerindeki Büyücüyü fark etti. Büyü gerçekten de adının hakkını veriyordu. Büyünün Tapınak Büyüsü Kavurucu Meteor olduğunu anlaması bir saniye bile sürmemişti.

 

Büyüyü yapan Büyücü hiç yabancı durmuyordu. Hafızasını yoklayıp Büyücünün adının Soğuk İsfendan olduğunu hatırladı. Kalbi duracak gibi olmuştu. Kutsal İmparatorluğun burada ne işi vardı?!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44323 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr