“Gölge Rahibi, sabitle şunu!”

Sabitleyici!

Elit Mantikorun hareketleri duraksadı. Bir anda donakalmıştı.

Sabitleyicinin etkisi bir saniyeden kısa sürüyordu ama bu bile muazzamdı.

Elit Mantikorun üzerine yağan büyüler, canını %3’e kadar düşürdü. Öfke evresindeyken saldırı gücü üç katına çıkıyordu. Yaratığın aggrosunu üzerinde bulunduran yaman dalgalar yoğun baskı altındaydı. Saldırılara direnmeye çalışırken Rahipler de Düşük Şifa büyüsüyle onu hayatta tutmaya çalışıyorlardı.

Durumun kötüye gittiğini gören Nie Yan, çantasından bir torba Parıltı Tozu çıkarıp Elit Mantikora fırlattı.

Torba patladı ve havaya beyaz renkli bir toz yayıldı. Toz Elit Mantikorun üzerinde sanki gözüne binlerce parlak iğne saplanıyormuş gibi bir etki bırakmıştı.

Takımdaki oyuncular da Parıltı Tozundan etkilenmişlerdi ama görme yetisini kaybeden Elit Mantikora göre pek etkilenmedikleri söylenebilirdi.

Bu torba, zindana girmeden önce Nie Yan’ın Titrek Milo’dan aldığı eşyalardandı. Patladığında aniden göz alıcı bir parlaklık yayarak düşmanı birkaç saniyeliğine kör etme özelliğine sahipti. Bu birkaç saniye kaçmakta veya düşmana saldırmakta kullanılabilirdi. Fiyatı biraz fahiş olsa da son derece kullanışlıydı.

“Saldırmaya devam edin. Hızınızı kesmeyin!”

Tozun etkisiyle afallamış olan takım, Nie Yan’ın emriyle kendine geldi. Tozun Nie Yan’dan geldiğini görünce rahatlamışlardı. Düşman kör olmuş ve karşılık vermekten acizdi. Bu fırsatla bütün oyuncular saldırılarına veya büyülerine hız vererek Elit Mantikora amansız bir saldırı başlattılar.

Son büyü dalgasının ardından Elit Mantikor acı içinde kükreyerek yere yığıldı.

Elit Mantikor, canı %5’in altına düştüğünde öfke evresine girdiğinden en tehlikeli haline bürünmüştü. Ancak Parıltı Tozu ve Sabitleyicinin çevre kontrol etkisi sayesinde zararsız kılındığından kolayca katledilmişti.

Öte yandan, Sabitleyici ve Parıltı Tozu olmasaydı, Elit Mantikor takımı darmadağın edebilirdi.

“Ne düştü?”

Miskin Tilki Elit Mantikorun yanına gidip düşen eşyayı aldı. Eşya, Kara Altın kademe bir hançerdi.

“Bir hançer!” Miskin Tilki hançerin bilgilerini Nie Yan’la paylaştı.

Bilgi penceresi açılınca Nie Yan hançeri inceledi. Seviye 0 bir silaha göre özellikleri hiç fena değildi. Saldırı gücü Seviye 5 Altın kademe olan Suikastçının Hükmünden biraz düşüktü. Ancak can çalma ve kritik özellikleri sayesinde Suikastçının Hükmünden biraz daha kaliteliydi. Boynuz Hançerinin ise bunun yanında esamesi okunmazdı.

Sonunda hançerimi değiştirebilirim!

Agmota Çamur Bataklıkları Uzman derecesinde düşürdükleri Kan Ahdi, Seviye 0 hançerler arasında en iyi hançer olabilirdi.

“Bu hançeri istiyorum.” dedi Nie Yan.

Takımdaki Hırsızlar hançere arzu dolu gözlerle bakıyorlardı. Ancak Nie Yan hançeri istediğinde onların söz hakkı kalmıyordu. Ve Nie Yan’ın böyle bir hançeri istememe ihtimali yoktu.

Miskin Tilki tek kelime etmeden hançeri Nie Yan’a verdi. Neticede takımı buralara kadar getiren Nie Yan’ın rehberliğiydi. O olmadan buraya gelmeyi hayal dahi edemezlerdi. Buna rağmen bir çift dizlik dışında Nie Yan hiçbir şey almamıştı. Bu durum Miskin Tilki’ye utanç eriyordu. Hal böyle olunca bu Kara Altın kademe hançeri Nie Yan’a vermekte tereddüt etmemişti.

Hançeri aldıktan sonra Nie Yan’ın ilk işi hali hazırda kullanmış olduğu Boynuz Hançeri’ni yeni silahı olan Kan Ahdi ile değiştirmek oldu. Bu sayede saldırı gücünde büyük bir artış yaşandı. Birkaç gün farm yaparsa Kan Ahdi Setini tamamlayabileceğini düşünüyordu. Düşünceleri gerçekleşirse ekipmanının kalitesi seviye atlamış olacaktı.

Nie Yan aynı taktiği kullanarak diğer iki Elit Mantikoru da çekti. Takım birer birer Elit Mantikorları öldürdü. Her birinden bir parça ekipman düşmüştü ama Hırsız ekipmanları olmadıklarından Nie Yan’ı ilgilendirmiyorlardı.

“Az daha unutacaktım! Elit Mantikorların gözlerine fırlattığın torbalar neydi?” Miskin Tilki merakını daha fazla bastıramamıştı.

Aslında Alacakaranlık, Uçan Taş ve diğer takım üyelerinin aklında da bu soru vardı. Garip torba ilginç şekilde kullanışlı bir eşyaydı. Savaşın ortasında düşmanı kör etmenin sağladığı avantaj yadsınamazdı. Özellikle de hayati anlarda.

“Parıltı Tozu, özel bir eşya. Sadece Seviye 10 ve altındaki düşmanlara karşı etkili.”

“Elinde başka var mı?”

Nie Yan biraz düşündükten sonra cevap verdi. “Aslında var, evet. Ama dokuz tane kaldı.” Miskin Tilki ve takımın kalanı zaten eşyayı gördüklerinden Parıltı Tozunu açık etmenin sakıncası olmayacağını düşünüyordu.

“O kadar nadir bir eşya mı? Torba başı 1 gümüşten iki torba almak istiyorum. Uyar mı?” İster oyunculara, ister yaratıklara karşı kullanılsın, bu eşya sıra dışı sonuçlara yol açabilirdi. Böyle bir eşya için 1 gümüş Miskin Tilki’ye göre fazla değildi.

Bu teklif karşısında Nie Yan’ın gözleri parladı. Miskin Tilki 1 gümüş ödemeye razıysa diğer oyuncular da daha yüksek bir meblağ ödemek zorunda kalsalar bile bu eşyayı almak isteyebilirlerdi. Titrek Milo gizli bir NPC olduğundan henüz oyuncular tarafından keşfedilmemişti. Dükkandan çok sayıda Parıltı Tozu, Ağ parşömeni ve Koyun Dönüşüm Parşömeni alıp pazara sürerse, hiç kuşkusuz büyük bir servet edinirdi!

Oyuncuların seviyeleri onu geçene kadar Titrek Milo’nun Evi’nde satılan eşyalar son derece yararlı olabilirdi.

“Bu konuyu sonra konuşalım mı? Şu anda zindanı temizlememiz gerekiyor.” Zindandan çıktıkları zaman satın aldığı eşyaları piyasaya sürüp oyuncuların tepkilerini kontrol edecekti.

“Pekala, elinde fazla varsa birkaç tane daha alabiliriz.” Kutsal İmparatorluk gibi dev bir loncanın gözünde birkaç gümüşlük harcama hiçbir şeydi. Miskin Tilki, Parıltı Tozunun etkilerine bizzat şahit olduğundan kendisi için de birkaç tane almak istiyordu.

Artık geriye sadece patron kalmıştı. Görevi tamamlamaları, aynı zamanda başkanın hayatını kurtarmaları patronla yapılacak olan son savaşa bağlıydı.

Kral Mantikorun Kolay ve Normal derece zindanlardaki halinden çok daha güçlü olduğunu söylemek, onu gücünü hafife almak demekti. Bu devasa patron karşısında Miskin Tilki de dahil pek çok takım üyesinin yüreklerini korku sarmıştı.

Lord sınıfı bir yaratıkla ilk defa savaşacaklardı.

Deneyimsiz olmaları, takımı ister istemez geriyordu. Nie Yan’ın liderliği sayesinde son aşamaya kadar sorunsuz gelseler de, mutlak güç karşısında moral olarak eziliyorlardı.

“Şövalyeler, işaretimle birlikte gecikmeden Şer Kovucu büyüsü yapacaksınız. Rahipler, Yaman Dalgaların hayatı sizi iyileştirmenize bağlı. Mananızı kontrol altında tutmayı unutmayın. Kral Mantikorla savaşırken kayıplar vereceğiz. Diğer oyuncular ölebilir lakin Yaman Dalgalar hayatta kalmak zorunda. Bu yüzden Rahipler yalnızca onu iyileştirecekler. Diğer ön saflar, canınız azaldığında hemen savaştan çekilin. Rahipler sizi iyileştirmeyecek. İksirler veya başka bir yolla kendinizi iyileştirdikten sonra geri dönersiniz. Gölge Rahibi, Sabitleyiciyi kullanma. Kullanman gereken zaman ben sana söylerim.” Nie Yan tek tek herkese savaşta üstlenecekleri rolü açıkladı.

Takım üyeleri pürdikkat onu dinliyor, hiçbir detayı kaçırmamaya özen gösteriyordu.

“Bilmeniz gereken her şeyi söyledim. Kral Mantikor da öncekiler gibi bir yaratık. Bu kadar gergin olmanıza gerek yok.”

Bu cümle karşısında bütün takım birbirleriyle göz göze gelip gülümsedi. Muhtemelen oyunda bu sözleri sarf edebilecek tek kişi Nie Yan’dı. Karşılarında türünün tek örneği olan Lord sınıfı bir yaratık olması onun umurunda değildi sanki.