Yılan Kertenkelenin saldırıları özellikle şiddetliydi ve Ebedi Günah onun saldırılarını yüksek savunmasına rağmen karşılamakta zorlanıyordu.

Kızıl dili ağzından fırlayıp tekrar girdiği anda ağzını genişçe açarak yeşil, küresel bir madde tükürdü. Madde havaya temas ettiği anda gaza dönüşerek hızla havaya yayıldı ve iki metre çapındaki alanı zehirli bulutla kapladı.

−30… −30… −30... 

Hasar değerleri Ebedi Günahın başının üzerinden art arda fırlıyordu.

Kertenkelenin her bir saldırısı canından yaklaşık seksen puan götürüyordu. Savaş bu yönde seyrettiği takdirde daha fazla dayanması pek mümkün gözükmüyordu.

“Ölüm Sesi, çabuk Dağıtıcı büyüsü yap!”

Takımın Rahibi olan Ölüm Sesi, hiç zaman kaybetmeden Dağıtıcı büyüsü yaptı. Ebedi Günahın üzerine narin, beyaz bir ışık düştü. Işıkla zehirli bulut temas ettiği anda aralarında reaksiyon başladı ve bulutun büyük bir bölümü dağıldı.

Ebedi Günah bu sırada can çubuğunu kontrol etti. 160 canı kalmıştı sadece. Fakat Yılan Kertenkelenin kesintisiz saldırıları, durup can yenileyecek fırsatı vermiyordu. Güçlükle büyük kılıcını kaldırıp üzerine gelmekte olan saldırıyı karşıladı. Ancak kertenkele kıvrak bir hareketle dibine sokulup keskin dişlerini etine geçirdi.

−76

Sinir Kırıcı! 

Ebedi Günah karşılık vermede gecikmedi. Yılan Kertenkelenin hareketleri ağırlaştı ve sakatlık haline girdi. Bu kısa andan faydalanmak adına hızla geri çekilip yaratıkla arasına mesafe koydu.

Tam o esnada Elementalist Lei Fa hazırlığını bitirdi ve Donduran Ayaz büyüsünü kertenkeleye gönderdi. Kertenkelenin üzerinde ince bir buz tabakası oluştu. Hareketleri iyice yavaşlamıştı.

Dondurma etkisi Elementalistlerin Buz Büyüsünün temel özelliğiydi.

Ölüm Sesi hemen Düşük Şifa büyüsüyle Ebedi Günahı iyileştirirken, Ebedi Günah da Temel Yenileme İksiri içerek iyileşmesini hızlandırdı. İlk iyileştirme girişiminden sonra can çubuğu büyük bir hızla dolmaya başladı.

Toparlanırken bile düşman Hırsıza karşı tam tetikteydiler. Ansızın ortaya çıkıp onları hazırlıksız yakalarsa savaşın sonucu istemedikleri şekilde değişebilirdi.

Canının 3/4 kadarı dolduktan sonra kertenkelenin sakatlık ve donma durumları da son buldu ve yeniden üzerine doğru koşmaya başladı.

Alt Elit yaratıklarla baş etmek gerçekten zordu. Ölüm Kurbanı +2 seti giyen Ebedi Günah bile onca savunmasına rağmen kısa sürede canının büyük kısmını kaybetmişti. Onlar yerine ekipmanları daha kötü olan başka bir takım olsaydı şimdiye çoktan mezarlığı boylamışlardı.

Birlikte çalışmalarına rağmen Yılan Kertenkelenin canı hala %70in üzerindeydi.

「Şeker, hala bulamadın mı?」

「Hayır, nereye kaçtığına dair hiçbir fikrim yok.」

「Herkes tetikte olsun. Su Yan, her an o büyüyü kullanmaya hazır ol!」

「Anlaşıldı.」Su Yan, uzun yıllar Ebedi Günah ile birlikte oynadıktan sonra tek bir cümlesiyle kendisinden ne istendiğini anlayabilecek hale gelmişti.

Nie Yan, Ebedi Günah ve takımının ne konuştuğunu duyamıyor olsa da kendisi hakkında konuştuklarını biliyordu. Ancak, kendilerini fazla büyük görüyorlardı. On yıldan uzun Hırsız tecrübesiyle öyle kolay yakalanır mıydı?

Takımları fena değil. Kertenkeleyi öldürme ihtimalleri yüksek. Yılan Kertenkeleye döndü bakışları. Acaba Seviye 7 Alt Elit yaratıktan ne düşer?

Şu an için Ebedi Günah ve takımıyla savaşmak gibi bir niyeti yoktu. Lakin iki taraf birbirini tükettikten sonra niyetini değiştirip değiştirmeyeceği belirsizdi.

Ebedi Günah büyük kılıcını savurdu. Kılıcını Yılan Kertenkelenin dev vücuduna indirerek yaratığa ağır hasar verdi.

「Ne kadar mananız kaldı?」

「%67.」

「%78.」

「%32.」Lei Fa azar yemekten korkarmışçasına Ebedi Günaha baktı.

Ebedi Günahın kaşları çatıldı.「Niye o kadar düşük?」 

「Savaş başladığında daha manamı tam olarak dolduramamıştım. Savaşta da birkaç yüksek hasar veren büyü kullandım.」

「Anladık tamam. Geri kalanını idareli harca.」Ebedi Günah, Lei Fa’nın açıklamasından sonra daha fazla konuşmadı.

Lei Fa daha az mana harcayan Buz Oku kullanmaya başladı. Bir süre sonra manası hala düşük olduğu için Temel Mana İksiri içerek manasını %67 seviyesine taşıdı.

...

Kesilmeksizin üzerine gelen büyülerin ardından Yılan Kertenkelenin canı %20ye kadar düşmüştü.

200 kadar canı kaldı! Ebedi Günah artık iyice gerilmişti.

Canı %20 barajının altına düşünce Yılan Kertenkelenin derisinin rengi kırmızıya dönmeye başladı. Yaratığın garip çığlığıyla bastıkları toprak çamurlaşıverdi.

Ebedi Günah çamura gömülen ayağını orada çıkaramadığında zihninde tehlike çanları çalıyordu.

Daha bir saniye bile geçmemişken Yılan Kertenkele tekrar üzerine çullandı. Kasırga Kesişi ile üzerine gelen kertenkeleyi birkaç adım geri püskürttü.

Ebedi Günahın çamurun içinde hapsolduğunu gören Şekerin aklına bir şey geldi. Endişeyle Rahibe seslendi.「Ölüm Sesi, Aydınlığı kullan!」

Rahip Şekerden emri alır almaz harekete geçti. Avcunu göğe açıp elinden bir ışık küresi fırlattı. Işığın yaydığı kör edici parlaklık toprağa düşüp düştüğü yerleri aydınlattı.

Aydınlık, Rahibi merkez alan beş metre çapındaki alan içerisindeki her şeyi açığa çıkaran bir büyüydü. Büyü etkisini gösterdiğinde elinde iki hançer taşıyan bir siluet Rahibin arkasında belirdi. Siluet şu anda saldırısını tamamlamak üzereydi. Hançerinin kabzasını doğrudan Rahibin kafasına geçirdi!

“Hırsız burada!” Şeker hançerini kavrayıp Nie Yan’ı engellemek için ileri atıldı.

Hançerlerin birbirleriyle çarpışma sesi bataklıkta yankılandı.

Nie Yan düşman saflarında bir açık bulmaya çalışmıştı. Yine de sabırlı davranmayı da ihmal etmemişti. Yılan Kertenkelenin becerisinin yarattığı karmaşayı fırsat bilip Rahibin arkasına yaklaştı ve işini bitirecek hamleyi yapmak üzereyken eli havada kalmıştı. Durum şu an tersine dönmüştü ve Şekerin saldırılarına karşı savunmaya geçmişti.

Planının ilk aşaması Ölüm Sesi adlı Rahibi öldürmekti. Şifacı saf dışı kalınca Yılan Kertenkeleyle savaşmakta olan Ebedi Günah da fazla dayanamazdı. Bir taşla iki kuş vurmak gibiydi yani.

Kusursuz Kamuflajına rağmen fark edileceğini düşünmemişti.

Reenkarne olduktan sonra ilk defa bir pusuda başarısız olmuştu!

Şeker araya girdikten sonra Rahip de paçayı kurtardı. Gizli saldırısı başarısız olduğu için Sürat Kaçışını etkinleştirip hızla geri çekildi.

Üzerine gelen yıldırımdan kıl payıyla da olsa kurtulabildi.

Yıldırımın ardından üzerine bir ışık huzmesi düştü ama hiç hasar vermedi.

Az ilerideki Su Yan’ın yüzünde bir gülümseme belirdi. Artık işaretlendiğine göre kaç bakalım kaçabilirsen!

Nie Yan geri çekilirken alnında parlak bir işaret belirdi. Nereye gittiği fark etmeksizin bu işaret onun yerini açığa çıkaracaktı.

İşaretlendim! İçten içe söverken hızla geri çekildi.

Şeker hala peşindeydi ama hızına ayak uyduramadığı aşikardı. Sürat Kaçışı etkinleştikten sonra hızı Şekerin erişemeyeceği seviyelere çıkmıştı. Hiçbir şekilde arkasından yetişemezdi. Aralarındaki mesafe giderek arttı ve sonunda Şeker takibi bıraktı.

Bu oyuncular gerçekten çok güçlüydü. Gizli saldırıların onlara karşı pek etkisi olmayacaktı. Bu yüzden saldırı fikrinden vazgeçerek bölgeyi terk etti.

...

“Şeker, Hırsızı nasıl bulabildin?” Ölüm Sesi, ölümün pençelerinden yeni kurtulduğu için sesi heyecanını yansıtıyordu. Hırsız biraz önce dibindeydi. Şeker azıcık geç kalsa yalnız kendisi değil, Ebedi Günah da ölecekti.

“Bulamadım. Sezgim onu bulmaya yetecek kadar yüksek değil. Aslında bayağı bir süre aklım karıştı. Hırsız neden hala harekete geçmemişti? Birkaç iyi fırsatı vardı ama kullanmamıştı. Hal böyle olunca kendimi onun yerine koyup düşündüm: En iyi saldırıyı ne zaman yapabilirim? Uzun Adamın batağa gömüldüğünü görünce muhtemelen saldırmak için en iyi zaman budur dedim ve Aydınlık kullanmanı istedim. Hırsızı görmeyi ben de beklememiştim.” Birazcık yavaş davransa Ölüm Sesi ölmüş olacaktı. Hırsızın Kamuflaj kabiliyeti hakikaten kusursuzdu. Onu bulabilmesi tamamen şansla alakalı bir durumdu.

Çalılıklara, çalılıkların daha da ötesine baktı ama o Hırsızdan hiçbir iz göremedi. Muhtemelen Natlan Bataklığı’nı terk etmişti.

Titrek İşaretin iki dakika geçerlilik süresi vardı. Bu süre dahilinde geri gelirse hemen anlayacaklardı. Dolayısıyla başka bir pusu olmayacağından emin halde işlerine bakabilirlerdi.