Nihayetinde, Nie Yan’ın gelecek 10 yılda olacak olaylar, etkinlikler ve güncellemeler konusunda tecrübesi vardı. Edeceği birkaç kelamın Bai Kaishui’ye sonsuz faydası olacaktı.

Bir büyü dalgası daha Entleri vurdu. Üçüncü dalgadan sonra ise ilk Ent yere düşüp patlayarak, her yana ağaç parçası saçtı. 10 saniye sonra diğer Ent de düştü.

Nie Yan Entlerin bedenlerine yürüyüp ağaç parçalarını karıştırdı. Birkaç bakır ve bir çift Bronz kademe +2 Odak veren Büyücü eldiveni buldu.

“Bir çift Büyücü eldiveni düştü. Kime gideceğine kendiniz karar verin.” dedi ve eldivenleri Yu Lan’a attı.

Alacakaranlık ve Tang Yao doğal olarak eldivenleri istemedi. Çünkü ihtiyaçları yoktu. Bronz kademe eldivenler iyiydi ama mevcut ekipmanlarının yanına yaklaşamazdı.

Korsan isimli oyuncu en yüksek teklifi vererek 12 bakıra eldivenlerin sahibi oldu. Para da takım üyeleri arasında eşit biçimde paylaştırıldı. Bu yöntemle pazar fiyatının çok daha altını ödeyerek iyi ekipmanlar elde edebiliyorlardı.

“Nie Yan! Az önce yaptığın şey harikaydı! Nasıl yaptın bunu? Bana da öğretmelisin!” Yao Yao heyecanla belirtti. Arbalet teknikleriyle büyü kullanımı bir şekilde birbirleriyle örtüşüyordu. Arkadaşları arasında çok iyi bir oyuncu olarak nitelendirilse de Nie Yan gibi gerçek uzmanlarla arasında müthiş bir uçurum olduğunun farkındaydı.

Nie Yan hafifçe gülümsedi. “Olur. Aslında o kadar zor değil. Zindandan çıkınca sana da öğretebilirim.” Cümlesini bitirdikten sonra temizliğe devam edebilmek için önceki pozisyonuna döndü ve Entleri birbirleri ardına çekmeyi sürdürdü. Kimi zaman yalnızca bir tane Ent geliyor, kimi zaman da yanına birkaç Ent daha takıp geliyordu. Ancak gelen Entlerin sayısı hiçbir zaman üçü geçmiyordu. Zindana Uzman zorluk derecesinde girdikleri için drop oranı 5 kat artmıştı. Ayrıca düşen eşyalar da yüksek kaliteli eşyalardı. 18 Entlerin tamamı öldüğünde iki tane daha Bronz kademe ve bir tane de Gümüş kademe ekipman düşürmüşlerdi.

Yu Lan ve takımı bu zindanı Kolay derecesinde temizlemeye çalıştıklarında her girişte 5 Bronz ekipmandan fazlasını düşürememişlerdi. Düşürdükleri ekipmanların özellikleri de pek iyi değildi. Fakat şu ana kadar düşürdükleri ekipmanların değeri önceki bütün denemelerinde düşürdükleri ekipmanların değerlerini sollamıştı. Hem de daha zindanın başındaydılar! Bu durum takımın iştahını iyice kabartmıştı.

“Uzman zindandan elde edilen kazanç gerçekten hayret verici!” Alacakaranlık da drop oranlarını tatmin edici buluyordu.

“Bu sadece başlangıç.” Nie Yan’ın tecrübesine göre bu droplar kovadaki bir damla gibiydi. Uzman zindanın kazancı tahminlerin çok daha üzerindeydi.

“İlerde yol ayrımı var.” Alacakaranlığın uyarısıyla herkes ileri baktı. Patika iki farklı tarafa devam ediyordu.

“Batıya gideceğiz.”

Alacakaranlık şaşırdı. “Doğuya gitmemiz gerekmez mi?” Miskin Tilki ile önceki seferlerinde doğuya gitmişlerdi. Çünkü batıdaki yol çıkmazdı. Seçilen zorluk, zindan haritasını değiştirmiyordu.

“Beni dinle, zarar etmezsin. Batı çıkmaz yol evet, ama hiçbir işe yaramayan bir yol olması saçma olmaz mı? Aslında o bölgede oldukça özel bir şey var! Ancak biraz daha tedbirli olmamız gerekiyor. Yoldaki çok sayıdaki Ent, oranın tehlikesini artırıyor.” Çıkmaz yolun sırrı iyice gizlenmişti. Çok az sayıda insan o sırra erişebilirdi. Geçmiş yaşamından gelen bilgi olmasa böyle güzel bir fırsatı kaçırabilirdi.

Takımdakiler Nie Yan’ı dinleyerek batıya yöneldi. Yoldayken çok sayıda Ent ile karşılaştılar. Zaman zaman da Entler üzerlerine hücum etmişti. Lakin Nie Yan’ın uyarıları sayesinde herkes tedbirliydi.

“Boğucu Vuruş!” Nie Yan Ente arkadan saldırıp sersemletti. Sonrasında arkasını dönüp yakındaki başka bir Ente saldırdı.

Bai Kaishui ve ön saftaki diğerleri hemen gidip yaratığın aggrosunu çektiler ve Büyücüler de saldırılarına başladılar. İki Entin üzerine büyü bombardımanı başladı.

…

İki Ent nihayet düştü.

Cesetlerinden 3 bakır ve bir de beceri kitabı çıktı.

“Kullanabileceğim bir beceri kitabı olduğundan bunu ben alıyorum.” Bu beceri kitabı epey nadirdi. Uzman derecesinde bile düşme oranı oldukça düşüktü.

Bu beceri Hırsız, Savaşçı ve Şövalye sınıflarınca öğrenilebilirdi. Müzayedeye çıksa en az 2 gümüş ederdi. Dahası, bu beceri kitabı henüz pazara düşmemişti. Eğer bu beceri kitabı kendileri dışında bir takıma düşse, takım üyeleri arasında ihtilaf çıkar, herkes birbirine düşman olurdu.

Fakat Nie Yan bu kitabı hiçbir karşıt görüş olmadan elde etmişti. Takımdan birçok kişinin bu kitaba dibi düşse de, Nie Yan’ın şartlarını kabul ettiklerinden seslerini çıkaramazlardı. Zaten Nie Yan olmasa bırak kaliteli eşya düşürmeyi, Uzman derecesinde tek bir adım ilerleyemezlerdi.

Her sınıfın 50 beceri yuvası vardı. Ortalama bir Hırsızın bu yuvaların yarısını doldurması bile büyük bir başarı sayılırdı. Çoğu oyuncunun rahatlıkla oynayabileceği aktif beceri sayısı ise on idi. Yirmiden fazla aktif becerisi olan oyunculara gıpta ile bakılırdı. Bu oyuncular, oyuncu kitlesinin en üst sınıfında yer alırdı. Bu yüzden çok sayıda oyuncunun beceri yuvaları pasif becerilerle doluydu.

Bazı beceriler zamanla gelişebilirdi. Ancak bunların da sayısı oldukça azdı. Oyuncuların sahip olduğu becerilerin ekseriyeti geliştirilemeyen türdendi. Beceriler, boş yuva açmak için unutulabilirdi de. Bu yöntem düşük seviye becerilerini yüksek seviyelilerle değiştirmek isteyen oyuncular tarafından kullanılırdı.

Esrarengiz Sıyrılış da geliştirilemeyen becerilerdendi.

Nie Yan beceriyi öğrendikten sonra karakter bilgisine baktı. Kaçınma ve Sezgi statüleri artmıştı. Pasif becerilerin verdiği statü bonusları kalıcıydı. Ona göre pasif beceriler daha kullanışlıydı. Çünkü ekipmanlardan gelen statü bonusları, ekipmanları çıkarınca gidiyordu.

…

Takım yolun yarısını tamamlamıştı. Ormanın sınırını görebiliyorlardı. Flütten çıktığı anlaşılan narin bir melodi, yaprakların arasında sürüklenip kulaklarına doldu. Berrak ses, takımdakilerin kalplerine dokunmuştu.

“Ormanın sonunda saçma sapan konuşan meczup bir ihtiyar var. Ne şekilde iletişim kurmaya çalışırsak çalışalım bize hiçbir görev vermedi. Ent Kralını ihtiyarın görevini almadan temizledikten sonra onun önemsiz bir NPC olduğuna kanaat getirdik. Sakın bana onun bir görev zincirinin başlangıcı olduğunu söyleme!” Alacakaranlık Nie Yan’a döndü. Nie Yan’ın bu adam hakkındaki düşüncelerini bilemiyordu.

“Hiçbir NPC, sebepsiz yere bir zindanın ortasında durmaz. %90 ihtimalle ana hikâyeyle bağlantısı vardır.” dedi ve yoluna devam etti.

Alacakaranlık’ın kafası karıştı. Acaba Nie Yan bu ihtiyarla ilgili bir şeyler mi bulmuştu? Bu denemenin de boşa gitmesinden korkuyordu.

Nie Yan oyundaki bütün zindanlar hakkında detaylı rehberler okumuştu. Ve kendisi de bu zindanların bizzat %99’unu tecrübe etmişti. Bu bunağın meselesini de nasıl çözeceğini biliyordu.

“Nie Yan, daha önce bu zindana girdin mi?” Yao Yao meraklanmıştı. Neden zindanla ilgili her şeyi biliyor gibi görünüyordu?

“Bir takımla girmiştim evet.”

“Yine Uzman derecesinde mi?”

“Yok, sadece Normal zorlukta.”

“O zaman Uzman derecesinde nasıl kendinden bu kadar emin olabiliyorsun?”

“Daha önce söylediğim gibi, Uzman sandığınız gibi zor değil. Sadece yeteri kadar beceriye sahip olmanız ve zindanı iyi anlamanız gerek. O zaman Uzman derecesinin hiçbir zorluğu kalmaz.”

Nie Yan kendinden emin bir tonla konuşurken, karşılaşacağı bütün zorlukları çözmek onun için çocuk oyuncağıymış izlenimi veriyordu. Yao Yao ses çıkarmadan Nie Yan’a baktı. Yüz hatları ve genel görünüşü hala bir çocuğu andırıyordu. Çenesinde birkaç tüy çıkmıştı. Aşırı yakışıklı değildi ama öyle bir kişiliği vardı ki, Yao Yao’yu ister istemez kendisine güvenmeye mecbur ediyordu.

Yao Yao olması gerekenden daha uzun bir süre bakınca zihninde ani bir düşünce belirdi ve anında yüzünü çevirdi. Güzel yüzünde hafif bir kırmızılık oluşmuştu.

“Yao Yao, Nie Yan ile nasıl tanışmıştınız?” Yao Yao’nun yanında ilerleyen Yu Lan birden sordu. O da Nie Yan’a ilgi duymaya başlamıştı. Oyun daha bir hafta önce açılmıştı. Böyle güçlü bir oyuncu bulmak mümkün değildi.

“Rando Gölü’nde Su Örümceği öldürdüğüm zamanı hatırlıyor musun? O gün beni kurtaran Nie Yan’dı. O olmasaydı muhtemelen şu anda bir seviye düşük olurdum.” Seviye kaybetme düşüncesiyle aniden titredi. Aslında nasıl olduğunu o da anlamamıştı ama birdenbire altı Su Örümceği etrafını sarmıştı. İki parşömen ve bir de Temel Sağlık İksiri kullanarak üçünü öldürmeyi başarmıştı. Kalan üçü ise az daha Yao Yao’yu canından ediyordu.

Yu Lan’a göre Yao Yao, o zaman Nie Yan’la tanıştığı için inanılmaz şanslıydı. Köşe bucak her yeri arasanız bile böyle usta bir oyuncu bulmanız imkânsıza yakındı.

…

Yolda bir Ent daha öldürdüler ve şen bir ses duyuldu. Nie Yan’ın vücudu da beyaz bir ışıkla kaplandı.

“Seviye atladım.” Nie Yan karakter bilgisine baktı. Sonunda Seviye 4 olmuştu.

“Tebrikler.”

“Tebrikler.” Takım üyeleri arka arkaya tebriklerini ilettiler.

“Nie Yan, seviye mi atladın?” Bu ne hız?!” Tang Yao şok oldu. Daha dün tecrübesi Nie Yan’dan %50 fazlaydı! Bir günde Nie Yan nasıl onun önüne geçebilmişti?!