Bölüm 45: Uzman Zorluk Derecesi

avatar
5013 36

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 45: Uzman Zorluk Derecesi


 

Tüy Düşüşü Mücevheri mi? O nasıl bir şey? Bu zindanı 5-6 defa temizledik ama Tüy Düşüşü Mücevheri denen şeyi hiç göremedik.

 

Alacakaranlığın Tüy Düşüşü Mücevherini bilmemesinin nedeni, bu eşyanın yalnızca Uzman zorluk derecesinde düşmesiydi. Ayrıca, sadece Ent Kralından düşüyordu. Takımın genel seviyesine göre zindanların zorluğu da değişkenlik gösterebiliyordu. İçeri giren takım yüksek seviyeli oyunculardan oluşuyorsa, zindan da bu farkı kapatmak için zorluğu artırıyordu.

 

Uzman zorluğunda zindan temizlemek kesinlikle kolay bir iş değildi. Büyük loncaların seçkin takımları bile zindanları temizlerken nice zorluklar yaşıyorlardı. Bu gerçeği göz önünde bulundurunca Tüy Düşüşü Mücevherinin değeri daha da artıyordu.

 

Nie Yan donuk bir ifadeyle cevapladı. “Zamanı gelince öğrenirsin.

 

Alacakaranlık biraz afallamıştı. Ancak biraz düşününce, “Nie Yan şimdi söylemiyorsa takımın geri kalanıyla beraber öğrenmem gerektiği için söylemiyordur.” diyerek geçiştirdi.

 

Bu Tang Yao’nun ekipmanı garip. Esrarlı Büyücü olmasına rağmen neden Ateş Çapkını Seti giyiyor?

 

Normalde, ekipmanların ekip içerisindeki dağılımında Ateş Çapkını Setini oluşturan ekipmanlar Elementalistlere giderdi. Yani bir Esrarlı Büyücüde bu seti görmek Alacakaranlık’ı şaşırtmıştı.

 

Nie Yan fazla derin bir açıklama yapmayıp gülümsemekle yetindi.

 

Tang Yao, onu duyunca utancından kızardı. Ateş Çapkını Setini giyerken o da kendisini pek huzurlu hissetmiyordu. Ancak bu durum onun kararlılığını artırıyordu. Sadece ve sadece kendi gücünü kullanarak birinci sınıf bir ekipman elde edeceği günler çok uzak değildi. Ancak bunu başardığında özgüveni ve kendisine saygısı yükselecekti.

 

Nie Yan, Kutsal İmparatorluğun lonca lideriyle nasıl tanıştın?” Yao Yao’nun meraklı bakışları onu daha bir tatlı kılıyordu.

 

Aslında, öyle düşündüğün gibi muhteşem bir şey olmadı.” Nie Yan dünün olaylarını kısaca Yao Yao’ya anlattı. Doğal olarak Cesaret Bölümü, anlatılanların dışındaydı.

 

Hala elimde olmadan senin harika bir oyuncu olduğunu düşünüyorum.” dedi içtenlikle. Ancak olayın içinde Miskin Tilki olmasa, Nie Yan hakkında böyle bir düşüncesi de muhtemelen olmayacaktı.

 

Olay bana hala garip geliyor. Neden bir ejderha olmadık yerden kasabayı istilaya gelsin? Genelde Elit ve Lord sınıf yaratıklar bölgelerini terk etmezler.” Yaşananlar, Alacakaranlık’ın aklında soru işaretleri bırakmıştı. Böyle bir olaya nadir demek bile nadirliğini anlatmaya yetmiyordu.

 

Nie Yan çantasındaki Cesaret Bölümü’ne baktı. Düzen Muhafızının ortaya çıkısını kendisine bağlamamalarını umuyordu.

 

Bunda garip olan ne? Muhtemelen oyun geliştiricileri oyuncular için etkinlik olsun diye yaratığı kasabaya bilerek salmışlardır. Oyunu daha heyecanlı hale getirmek onların da işine gelir. Oyunlarda bu gibi olaylar nadir değil.” Tang Yao soğukkanlı bir ifadeyle açıkladı. Farkında olmadan Nie Yan’a da destek vermiş oldu.

 

Herhalde dediğin gibidir.” Alacakaranlık da bu görüşe katıldı.

 

20 kişiden oluşan grup geniş bir kırlıktan geçtikten sonra, uzaklardaki dağın eteklerini kaplayan ormanlık araziyi gördü. Ormanda sonsuza kadar varlığını sürdürecekmiş gibi duran ürkünç bir sis tabakası vardı. Bu bölge, oldukça meşhur olan Ent Ormanı zindanıydı. Tellak kasabasından çıktıktan sonra 10 dakikalık yolculuk mesafesindeydi.

 

Çok sayıda oyuncu ormanın girişinde aylaklık ediyordu. Birçoğu zindana girmek için gelen 20 kişilik takımlara ait oyunculardı.

 

Görünen o ki Ent Ormanı bayağı canlanmış. Hiç azımsanmayacak miktarda oyuncu var burada.

 

Oyuncuların ortalama seviyesi yükseldi. Ekipmanlarının da yükselmesi için zindanlara girmekten başka şansları yok.

 

Ortalama oyuncular için Ent Ormanı nispeten zor bir zindandı. Düşen ekipmanlar da zorlukla orantılı olarak normal zindanlardan daha kaliteliydi. Çoğu takım zindanı temizleyemiyor olsa da, tecrübe kazanmak ve gidebildikleri yere kadar eşya düşürmek için girmeyi tercih ediyordu. Sonuçta daha fazla ilerlemeleri mümkün değilse zindandan çekilebilirlerdi. Kaybettikleri Onur puanı azımsanmayacak miktarda olsa da, bu yöntemi izleyen takımların yalnızca küçük bir kısmı loncalara üye olduğundan Onur puanlarına değer vermiyorlardı. Bu yüzden Onur puanları gitmiş veya gitmemiş, ölmedikleri sürece onlar için önemli değildi.

 

İnanç’ın şu anki durumunda Zümrüt İmparatorluğunun farklı bölgelerine dağılmış halde Seviye 5 altı 20 kişilik zindanların sayısı 36 idi. Zindanların zorlukları değişse de bu 36 arasından özellikle 6 tanesi oldukça zorlayıcıydı. Hatta buralara girebilmek için belirli miktarda Onur puanı gerekiyordu. Kalan zindanların bunun gibi bir şartı yoktu.

 

37 büyü hasarlı Kutsal Büyücüyüm! Ent Ormanı’na girecek takım arıyorum!

 

35 savunmam, 170 sağlığım, 67 saldırım var. Vahşiyim. Ent Ormanı’na girecek takım arıyorum!

 

Zindanın girişi cıvıl cıvıldı. Oyuncular burada toplanıp kendilerine takım arıyorlardı. Nie Yan’ın gurubu geldiğinde hemen yanına koşup boş yer olup olmadığını sormuşlardı.

 

Patron, beni takıma alır mısın?

 

Kardeş, takımınızda boş yer var mı?

 

Bai Kaishui kalabalıkla ilgilenmek için ileri çıktı. “Doluyuz. Lütfen gidip başka bir yerde takım arayın.

 

Bai Kaishui’nin sözlerini duyanlar istemeseler de gitmek zorunda kaldılar.

 

Siz burada bekleyin. Ben gidip zindana girmek için başvuru yapacağım.”  Nie Yan zindan girişinin yanındaki parlak yekpare sütuna gitti. Yanına vardığında elini uzatıp sütuna dokundu. O anda zihnine giren garip bir şey hissetti.

 

Yeşil ormana girmeden önce garip bir taş parçası gördün. Taş parçasının üzerinde acayip yazılar ve oymalar var. “Orman Gezginleri (Entler): Seher vakti şebnem emerler. Bakıcının flütünün sesi, yapraklar arasında yankılanır. Kadim zamanlardan beri uyuyan ağaçların ruhları, uyanın!” Zümrüt İmparatorluğundan bir görevlinin, ormanda karanlık elf hareketlilikleri görüldüğünü söylediğini hatırlıyorsun ve kendi kendine mırıldanıyorsun: “Şerefsiz karanlık elfler. Ne zaman duracaklar?”

 

Sistem: Ent Ormanına girmek istiyor musunuz ?

 

Evet!

 

Nie Yan onayla butonuna tıkladı.

 

Sistem: Lütfen zorluk derecesi belirleyin: (Kolay, Normal, Zor, Mahir, Uzman)

 

Uzman!

 

Sistem: Emin misiniz?

 

Evet!

 

Nie Yan seçimini onayladığında takım üyelerinin gözünde parlak bir ışık yandı. Görüşlerine tekrar kavuştuklarında, kendilerini ormanın içerisinde sık çayırların olduğu bir yerde buldular. Güneş ışığı hala ağaçların arasından ormanı aydınlatıyordu. Ama mekânda uğursuz ve ürkünç bir hava vardı.

 

Sistem: Ent Ormanına girdiniz! (Zorluk: Uzman)

 

Takımdaki diğer 19 kişi de aynı bildirimi aldı. Her birinin yüzünde korku belirtileri ortaya çıkmıştı.

 

Neden Uzman zorluk derecesine girdik?

 

Kaptan Nie Yan, yanlış zorluk derecesini mi seçtiniz? Neden Uzman?

 

Aynen, Uzman zorluğunda burayı nasıl temizleriz?” Takım üyeleri gergindi.

 

Yu Lan, Nie Yan’a baktı. İfadesinde herhangi bir değişim yoktu. Tanıdığı kadarıyla böyle bir hata yapabilecek birine benzemiyordu. Yoksa… bilerek mi bu zorluğu seçmişti?! Hatırladığına göre hiç kimse Uzman zorluğunda Ent Ormanı’nı temizlememişti. Daha doğrusu buna cüret edememişlerdi. Ent Ormanı bir yana, normal düşük seviyeli zindanlar bile Uzman derecesinde inanılmaz bir hal alıyordu.

 

Sizi ben getirdim. Ve alnınızın akıyla da ben çıkaracağım.” Nie Yan sakince belirtti.

 

Ne saçmalıyorsun lan sen? Şu ana kadar kimse Ent Ormanı’nı Uzman derecesinde temizleyemedi. Kimsenin yapamadığını biz mi yapacağız? Bu takım Ent Ormanı’nda Kolay derecesinde bile hüsrana uğradı. Gösteriş yapacağım diye bizi de öldürtmek zorunda mısın?” Chen Bo fırsatını bulmuştu yine.

 

Chen Bo’nun kaba konuşması karşısında Alacakaranlık daha fazla sessiz kalamadı. “Bu herif cidden arkadaşın mı?

 

Hayır, değil.

 

Eğer takımımızdan biri kaptana böyle kaba konuşacak olsaydı, tek bir saniye bile takımda barınamazdı. Kimse böyle birinin saçmalıklarını dinlemeye tahammül edemez!” Alacakaranlık konuşurken Chen Bo’ya bakmıyordu. Sözleriyle hedef aldığı bu mahlûkun varlığını bile kabul etmiyordu. Yanındaki Nie Yan’a dönüp gülümsedi. “Söylemem gerekir ki, Kardeş Nie Yan gerçekten hoşgörülü bir insanmış.

 

Alacakaranlık’a göre Nie Yan Uzman derecesini seçtiyse, temizleyecek kadar kendisine güveniyor olmalıydı. Zindan seferi artık bir anlam kazanmıştı. Buraya gelirken düşüncesi, mob farmlayarak zaman öldürmekti. Böyle nadir bir fırsatla karşılaşmayı ummamıştı.

 

Chen Bo öfkelendi. Fakat elinden ne gelirdi? Alacakaranlığı davet eden kişi Bai Kaishui idi. Yani onu gücendirmek, Bai Kaishui’yi gücendirmek demekti. Bütün bunlar yaşanırsa takımdan dışlanması kaçınılmazdı.

 

Chen Bo, Nie Yan bizzat benim davet ettiğim bir arkadaşım. Kararımla ilgili bir şikâyetin varsa azıcık erkek gibi davran da gel yüzüme söyle.” Yao Yao acımasızca azarladı. Muhtemelen onun varlığından ötürü Nie Yan, Chen Bo ile tartışmıyordu. Daha doğrusu kendisini Chen Bo’nun seviyesine düşürmüyordu. Sonuçta Nie Yan, Yao Yao’nun takımda sorun çıkaracak birini davet eden kişi yaftası yemesini istemiyordu. Eğer şimdi Nie Yan’a arka çıkmazsa ayıp etmiş olurdu.

 

Yao Yao, yanlış anladın.” Chen Bo, Yao Yao’nun üzgün olduğunu görünce hemen açıklama çabasına girişti.

 

Ancak Yao Yao homurdanarak yüz çevirdi.

 

Ben yalnızca onların takımına davet edilmiş biriyim. Bu zindandan sonra işim bitiyor. Takımdakilerle şimdilik işbirliği içerisindeyiz. Takımın asıl kaptanı ben değilim çünkü. Asıl kaptan şuradaki güzel.” Nie Yan, Yu Lan’ı işaret etti. Aslında bu kadar hoşgörülü biri değildi. Chen Bo çoktan çizgiyi geçip kendisini gücendirmişti. Bu yüzden ileride ona iyi bir ders verecekti. Ancak onunla bizzat ilgilenecek olsa, kendi değerini düşürmüş olacağından bunu yapmayacaktı.

 

Seni…

 

Chen Bo, kapa çeneni! Hemen! Beni sinir etme!” Yu Lan da kendini tutamadı. Ardından Nie Yan’dan özür diledi. “Kusura bakma. Her zaman böyle sinir bozucu biridir. Kardeş Nie Yan’dan onun adına özür diliyorum.

 

Chen Bo’nun davranışları yüzünden Yu Lan da aşağılanmış hissetti. Onunla 10 yıldan uzun zamandır sınıf arkadaşıydı. Ailelerinin de araları gayet iyiydi. Bu sebepten Chen Bo’ya soğuk davranmak istemiyordu.

 

Chen Bo, Yu Lan’ın bile kendisinin yanında durmayıp, bir yabancıya destek vereceğini düşünmemişti. Nie Yan ve Alacakaranlık’a kin dolu bir bakış attıktan sonra yüzünü çevirdi.

 

Chen Bo ile atışmakta olan Alacakaranlık da konuyu değiştirdi. “Kardeş Nie Yan gerekli hazırlıkları yapmıştır herhalde. Aksi takdirde Uzman derecesini seçmezdi.” Miskin Tilki’nin emrindeki yetenekli insanlardan biri olduğundan Nie Yan’ın kabiliyetlerini görmek istiyordu.

 

Uzman derecesi sandığın kadar zor değil. Mobların sağlık puanları %30 artıyor sadece. Savunması yüksek tanklarımız ve büyü hasarı yüksek Büyücülerimiz olduktan sonra sorun yok demektir. Ancak, patron Ent Kralındaki değişim göz ardı edilemez. Zamanı geldiğinde size göstereceğim.

 

Nie Yan bütün mesele önemsiz gibi konuşmuştu. Fakat Alacakaranlık, mobların sağlıklarındaki %30 artışın asıl önemini hemen anlamıştı. Bu artış ne mi ifade ediyordu? Eğer tankın canı %1 yetersiz kalıyorsa veya 1 hasar eksik verirlerse bütün takım ölürdü! Nie Yan’ın bu özgüveni nereden geliyordu acaba?

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr