Nie Yan ormanı en kuytu köşelerine kadar taramıştı. Dağın altında bulduğu bir çalıdan gözünü alamaz haldeydi.

Bu çalı dizlerine kadar uzanıyordu ve çok sayıda dalı vardı. Görünüşü yeşimden bir heykel gibiydi. Saf, saydam ve üzerinden çeşit çeşit renkleri yansıtan bir yeşim… Çalının üzerinde vişne benzeri bir meyve vardı. Meyvenin canlı ve parlak bir yüzeyi vardı.

Bu Kırmızı Kül Dutu! Böyle düşük seviyeli bir haritada bunun ne işi var!?

Nie Yan’ın bu konuda hafızaları hala tazeydi. Önceki hayatının son yıllarında, tek bir Kırmızı Kül Dutunun satış fiyatı birkaç yüz altını buluyordu. Ayrıca her bir Kırmızı Kül Dutu, kendine has farklı özelliklere sahipti.

Nie Yan dağa yaklaşarak titizlikle meyveyi kopardı. Şansına Toplayıcı becerisini öğrenmişti de meyveyi toplayabilmişti. Yoksa gerçekten büyük bir talihsizlik yaşamış olacaktı.

Meyvenin nadir olması bir yana, kalıcı olarak statü artırma özelliği olması değerinin yüzlerce altın olması için yeterli bir sebepti.

Nie Yan biraz düşündükten sonra meyveyi yemeye karar verdi. Sonuçta bu her zaman ele geçmeyecek bir fırsattı. Hem bu meyve yemek için vardı, sadece bir aptal bu meyveyi satardı.

İradeye eklenen 2 puan oldukça iyiydi. İrade, zayıflatmaların (hastalık, zehir, lanet, direnç azaltma vs.) oyuncu üzerindeki etkisini azaltan statüydü.  PvE, PvP fark etmeksizin, İrade statüsü her yerde önemliydi. Çünkü zayıflatma özelliği olan çok sayıda mob ve oyuncu vardı.

Nie Yan meyveyi ağzına attı. Meyve ağzına girer girmez ılık bir akıntıya dönüşerek midesine indi.

İrade statüsüne göz attı. 0’dan 2’ye yükselmişti.

Seviyesi böyle düşükken iki İrade puanı olması çok işine yarayacaktı. Kırmızı Kül Dutunu yedikten sonra ormanın derinlerine doğru yoluna devam etti.

Çayırlarla gizlenmiş bir patikada beş dakika yürüdükten sonra, ormanın iyice iç bölgelerine varmıştı. Burada ağaçlar daha gelişmiş ve canlıydı. Ve bu yüzden sık yapraklardan neredeyse hiç ışık geçmiyordu.

Zemin ölü yapraklarla kaplıydı. Gözün görebildiği her yerde bu manzara hâkimdi.

Karanlık ormanda, tek bir ışık huzmesi yaprakları aşıp zemine kadar ulaşıyordu. Işığın yoksunluğu, bu tek ışığı göze daha da aydınlık gösteriyordu.

Bu ışık huzmesinin düştüğü yerde, yüksekliği bir metre kadar olan silindirik bir sütun vardı. Taştan oyulmuşa benziyordu. Sütunun üzerinde, zamanın azizliğine uğramış, eski görünümlü kalın bir kitap vardı. Harap hali tarihinin ne kadar gerilere uzandığının alametiydi.

Kitabın adı aklında “Ortak Yönetim Dönemi Vakayinamesi” olarak kalmıştı. O dönemin vakalarını kronolojik sırayla, oldukça detaylı bir biçimde anlatıyordu.

Bu kitabın içerisinde Cesaret Bölümü gizliydi.

Nie Yan sütuna yaklaşıp elini kitaba uzattı. Parmakları kapağa temas ettiği anda kitap kendiliğinden açıldı ve baştan sona bütün sayfaları çevrildi.

Birdenbire bir hikâye başladı.

「Bu gizli ormanın içinde, kadim çağın tarihi kayıtlarını içeren kalın bir kitap buldun. Kitaba dokunduğunda, gizemli bir gücün içine girdiğini hissettin. “Bu da ne?” Merak içerisindesin. Hemen sonrasında kitabın sayfaları kendiliğinden çevrilmeye ve gizemli, gümüş yazıları ortaya çıkarmaya başladı. Yazılardan “Ortak Yönetim Dönemi Vakayinamesi” adlı bu kitabın üç lisanla kaleme alındığını anladın: Kasate Dev Lisanı, Antik Evrensel Lisan ve Ejderha Lisanı. Bu yeni bilgiyi hafızana kaydettin.」

「Sistem: Kasate Dev Lisanını öğrendiniz.」

「Sistem: Ejderha Lisanını öğrendiniz.」

「Sistem: Kadim zamanın Ortak Lisanını öğrendiniz.」

「Sistem: “Ortak Yönetim Dönemi Vakayinamesi” kitabını elde ettiniz.」

Atlanta Kıtasında, üç yüzün üzerinde dil konuşuluyordu. Nie Yan şu ana kadar yalnızca İnsan ırkı tarafından konuşulan ortak dili biliyordu. Şimdi birdenbire üç yeni dil öğrenmişti. Hemen bilgi sayfasına baktı ve orada “Ortak Yönetim Dönemi Vakayinamesi” adlı yeni bir bölüm gördü. Bu bölümde, sözü geçen dönemde yaşananlar ayrıntılarıyla birlikte anlatılıyordu.

Böylesi bir bilgiye paha biçilemezdi. Bu bilgilerle gelecekte birçok görevi yapabilir, birçok nesneyi tanımlayabilirdi.

O döneme ait görevleri yaparken “Ortak Yönetim Dönemi Vakayinamesi” beni bayağı bir sıkıntıdan kurtaracak.

「“Ha?” Kitaba yakından bakınca, sayfaların arasına sıkıştırılmış farklı bir kitaba ait yırtılmış bir sayfa görüyorsun. Sayfa gizemli, siyah altından yazılarla dolu. Anlam veremediğin satırlarda göz gezdirirken, bu yazıların Kasate Dev Lisanına ait olduğunu ve sayfada “Cesaret Bölümü” yazdığını fark ediyorsun.」

Sonunda buldum! Sayfanın özelliklerine bakınca Nie Yan’ın keyfi yerine geldi.

Nie Yan’ın elleri titremeye başlamıştı. Bu bölümün özelliklerini geçmişte internette görmüştü ama şimdi eline geçtiğinde çok daha farklı hissettiriyordu. Tanrının Yargıcı becerisinin, geçmişte Kutsal İmparatorluk lonca lideri Miskin Tilki’nin 200 düşmanının üzerine dalarken kullandığı beceri olduğuna ikna olmuştu. Üstelik bu beceri, oyuncuyu 5 dakika boyunca her türlü büyüye karşı dokunulmaz yapıyordu. Bu ne tür bir beceriydi böyle? Daha da çirkin olan durum ise, Miskin Tilki’nin o zaman üzerine bulunan ekipmanların en üst seviye olmasıydı. Üzerine 5 dakikalık büyü dokunulmazlığını ve hatta tüm hasarın %60’lık kısmını engelleyen kalkanı da ekleyince, ortaya çıkan güç, hiç tartışmasız aşırı orantısız bir güç olurdu. Böyle biriyle savaş meydanında karşılaşmak, ölüm tanrısıyla karşılaşmakla eşdeğerdi. Fakat becerinin bekleme süresi de hayli fazlaydı. Tekrar kullanmadan önce 10 günlük bir bekleme süresinin olması, çok kritik bir durumda olunmadığı sürece birçok oyuncunun bu beceriyi aceleyle kullanmayı göze alamayacağı anlamına geliyordu.

Ve bu yalnızca Tanrının Yargıcı becerisiydi. Bölümün diğer özellikleri de bayağı güçlüydü. Özellikle de oyuncuya her 5 seviyede bir fazladan 2 statü puanı ve 1 ustalık puanı veren özelliği. Nie Yan en basit tabirle mutluluktan havalara uçuyordu. Bildiğine göre böyle bir bonusa sahip olan sınıflar yalnızca Şaman, Şövalye ve Şeytan Silahşoru idi. Onlar da her 5 seviyede bir ek olarak 2 statü puanı kazanırlardı. Ancak sınıfın karakteristik özelliklerinden ötürü statülerini Güç ve Zihin Gücü arasında paylaştırmaları gerekiyordu. Çünkü ikisinden birinin eksikliği sınıfı çöp haline getirebilirdi. Lakin Hırsız öyle değildi. Şimdi ise Seviye 0 ile Seviye 30 arasında her 5 seviyede bir kazanacağı 5 statü ve 1 ustalık puanına ek olarak 2 statü ve 1 ustalık puanı daha kazanacaktı. Bunlar Cesaret Bölümü sayesindeydi ve Nie Yan bu ek puanların ne kadar kıymetli olduğunun farkındaydı.

Bölümün diğer özelliklerini ve statü bonuslarını da hesaba katınca, Nie Yan birden oyunun en güçlü oyuncularından oluvermişti. Tabii en güçlüsü değilse… Düzen Kitabı’ndan koparılmış bu bölüm, efsanevi eşya parçası olma özelliğine sonuna kadar layıktı.

Cesaret Bölümü’nü çantasına yerleştirdikten sonra statü sayfasındaki malum statülerin arttığını gördü.

Tanrının Yargıcının bekleme süresi dolduğunda savaş gücü bakımından rakipsiz olacaktı.

Elbette şu andan itibaren oyuncularla savaşırken veya mobları öldürürken çok daha dikkatli olmalıydı. Çünkü Cesaret Bölümü, ölmesiyle birlikte yere düşecekti. Ve bunu engellemenin tek yolu birinci cildin diğer beş bölümünü bularak, Düzen Kitabı’nın ilk cildini tamamlamaktı.

Cesaret Bölümü’nü ele geçirmesine rağmen Nie Yan tam olarak rahatlamış veya gardını düşürmüş değildi. Bölümü çantasına koyduktan sonra, çantasından bir Dönüş Parşömeni çıkararak geri dönmeyi denedi.

「Sistem: Bu bölgede Dönüş Parşömeni etkinleştirilemez.」