Bölüm 16: Önce Kibirli, Sonra Saygılı!

avatar
6530 53

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 16: Önce Kibirli, Sonra Saygılı!


 

Wei Kai’nin yaklaştığını gören Nie Yan, hemen etrafından dolaştı. Wei Kai’nin arkasına geçip görüş menzilinden çıkana kadar yavaşça hareket etti. Ardından hiçbir şeyden habersiz rakibinin sırtını gözüne kestirdi ve acele etmeden, uzun adımlarla Wei Kai’ye yaklaşmaya başladı.

 

Wei Kai arkasını dönüp etrafı taradı. Sıradışı bir şey bulamadı.  Tek görebildiği rüzgârla beraber sallanan çayırların oluşturduğu uçsuz bucaksız araziydi.

 

Nerede bu?

 

Bu, Wei Kai’nin Kamuflajı böylesine mükemmel kullanan bir Fırtına Hırsızıyla ilk karşılaşmasıydı. Mantık olarak yerdeki kalın bitki örtüsünün Hırsızları belli etmesi gerekirdi. Fakat Nie Yan, bitki örtüsü içinde Kamuflaj yardımıyla saklanmakta zorluk çekmiyor gibiydi.

 

Wei Kai, büyük kılıcı elinde temkinli bir halde ilerlemeye devam etti. Nie Yan’ın, Kamuflajını muhafaza edebilmesi ve dolayısıyla gizli kalabilmesi için çok yavaş hareket etmesi gerektiğini düşünüyordu. Bu sebepten Nie Yan’ın kendisinin az ilerisinde olduğuna inanıyordu.

 

Oysa Nie Yan’ın çoktan arkasına geçmiş olduğundan bihaberdi.

 

Sırtı ve Nie Yan arasındaki mesafe yaklaşık 3 metreydi. Birdenbire sert bir rüzgâr esip, biraz önceki hafif esintiyi coşturdu.

 

Rüzgârın uğultusu kulaklarına geldiği anda, Nie Yan sanki bu anı bekliyormuşçasına ileri atıldı. Hançerinin hızı, Wei Kai’nin dünyasında çakan şimşekler misaliydi.

 

Hızlı adımlara rüzgârın uğultusu da eklenince, ortaya birbirinden ayırt etmesi zor bir gürültü çıkmıştı. Rüzgâr da bir yandan Wei Kai’nin sezgilerini kısıtlıyordu.

 

Suikast!

 

Nie Yan’ın hançeri hedefin sırtını buldu ve 35 hasar verdi.

 

Wei Kai, düşmanın arkasında ansızın belirmesini beklemiyordu. Büyük kılıcını sıkı sıkıya kavrayıp genişçe savurdu.

 

Nie Yan saldırıyı atlatıp bir kez daha Wei Kai’nin arkasında konuşlandı. Hiç beklemeden saldırıya geçip tekrar Wei Kai’nin sırtını hedefledi. Bu defa da 23 hasar vermişti.

 

Wei Kai’nin 160 canından geriye yalnızca 100’ün biraz üzerinde bir miktar kalmıştı. Dövüşün başından beri Nie Yan’ın hızına ayak uydurmakta güçlük çekiyordu.

 

Vahşilerin hızları anlık ileri atılma yetenekleriyle bağıntılıydı. Fakat Hırsızların hızları atiklikleri ve çevik hareketlerine dayanıyordu. İki sınıfın hız ustalıklarının farkı gün gibi ortadaydı.

 

Nie Yan’ın Wei Kai’nin sırtına yaptığı saldırılar, onun ne kadar çevik olduğunun kanıtıydı. Bu kısacık zaman diliminde Wei Kai’ye art arda iki defa saldırmayı başarmıştı.

 

Bu şerefsiz maymun gibi, bir orada bir burada. Wei Kai ansızın öfkeyle kükredi. Etrafında daireler çizmekte olan büyük kılıcından garip bir aura yayılmaya başladı.

 

Hortum Kesişi!

 

Elinde büyük kılıcı, kendi ekseni etrafında dönmekte olan Wei Kai pervaneyi andırıyordu.

 

Wei Kai daha kılıcını sallamaya yeni başlamışken Nie Yan onun hareketlerinden Hortum Kesişi kullanacağını anlamış ve çoktan iki metre kadar geri çekilmişti.

 

Büyük kılıç boş havayı yarıp geçerken güçlü bir rüzgâr oluşturdu. Nie Yan kılıçtan burun farkıyla kaçabilmişti.

-9

 

Üzerinden aldığı hasarı belirten bir sayı fırladı.

 

Hortum Kesişi Nie Yan’ı ıskalamasına rağmen ona hasar vermeyi başarmıştı.

 

Üç defa etrafında döndükten sonra Wei Kai’nin saldırısı sona erdi. Soluk soluğa kalmıştı. Şerefsizin kaçmakta üstüne yok!

 

Wei Kai’nin saldırısının durduğu o anda, Nie Yan saldırıya geçti. Elindeki hançeriyle, Wei Kai’nin boğazını kendisine hedef seçti. Hayati Vuruş!

 

Tang Yao, Li Yang ve dışarıdan maçı izlemekte olan diğerlerinin şaşkınlıktan dilleri tutulmuştu. Nie Yan’ın hareketleri resmen bir sanat eseriydi. Wei Kai’nin Hortum Saldırısını atlatmasından tut, Hayati Vuruş saldırısı ve diğer tüm hareketlerindeki zamanlamalar, mükemmeliyetin adeta tanımını yapıyorlardı.

 

Nie Yan’ı izledikten sonra gerçek PvP nasıl olurmuş gördüler. PvP birbirine alelade kılıç sallayan iki tarafın karşılaşmasından ziyade, tarafların yetenek ve sezgilerini konuşturduğu bir mücadeleydi.

 

Tang Yao’nun zihninde bir şimşek çaktı. Nie Yan’ın, kendisine büyü zamanlamasının yanlış olduğunu söylerken ne kastettiğini anlamıştı. Oyuncunun doğru ve yanlış zamanlamayla yaptığı iki farklı hareket, birbirinden tamamen farklı iki sonuç doğuruyordu.

 

Bebeklikten beri tanıdığı ve birlikte büyüdüğü arkadaşı Nie Yan’ın böylesi yetenekler barındırması Tang Yao’nun da ummadığı bir şeydi. Nie Yan’ın yetenek gösterisi, ufuklarını genişletmişti. Hani derler ya: Bir alim üç gün gözden kaybolduysa, dönüşte ona farklı bir gözle bak. Bu söz muhtemelen Tang Yao’nun hissettiklerini tam olarak tanımlamaya yeterdi.

 

Nie Yan’ın hançeri, Wei Kai’nin boğazını kesip geçti.

-95

 

Hayati Vuruş her zamanki gibi gücünü sergilemişti. Yalnızca birkaç saldırının ardından, Wei Kai’nin canı 7’ye düşmüştü. Öte yandan Nie Yan’ın canı full sayılırdı. Hangi tarafın üstün olduğu aşikardı.

 

Wei Kai artık Nie Yan ile aralarındaki uçurumun farkına varabilmişti.

 

Alev Kesişi!

 

Farkına varmıştı varmasına ama bu şekilde yenilmeye de niyeti yoktu. Nie Yan’ın Hayati Vuruş saldırısı sona erince aradaki boşluktan faydalanıp kılıcını Nie Yan’a savurdu.  Alevle kaplı büyük kılıç, göz alıcı parlaklığıyla aşağı doğru iniyordu. Kılıçtan yayılan sıcaklık, yaklaştıkça Nie Yan’ın yüzünü kavuruyordu.

 

Vahşi’nin Alev Kesişinin kudreti üst düzeydeydi. Birinci elden tecrübe sahibi olan Nie Yan da keskin kılıçtan kaçınmak için hemen geri çekildi.

 

Buna rağmen aniden hızını artıran Wei Kai Nie Yan’a yetişti ve Alev Kesişini Nie Yan’ın göğsünün ortasına indirdi.

-56

 

Nie Yan’ın üzerinden aldığı hasar belirdi.

 

Nie Yan Alev Kesişi saldırısının darbesini üzerinden henüz atmış ve vücudunu dengelemeye çalışıyorken, Wei Kai Taarruz becerisini etkinleştirdi. Kılıcını havaya kaldırmış, önündeki engelleri devirerek bir tank edasıyla Nie Yan’a ilerliyordu.

 

Doğrusal Kesiş!

 

Kılıç Wei Kai’nin üzerinden inerken, aurası dümdüz bir çizgi halinde yayılıyordu.

 

Nie Yan’ın sadece yarı canı kalmıştı ve Taarruz becerisinin kısa süreli bir sersemletme özelliği vardı. Eğer Wei Kai’nin Taarruz becerisinden isabet alırsa, Vahşi’nin patlayıcı gücü altında birkaç saniye içerisinde ölmesi işten bile değildi.

 

Böylece Nie Yan tekrar geri çekilme kararı aldı. Bu sırada Wei Kai’nin kılıcı da Nie Yan’ın birkaç santimetre ötesinden geçti. Nie Yan anında teyakkuza geçip saldırıyı atlatma amacıyla bir yan adım attı. Ardından hançerini ters kavrayışla tutarak Wei Kai’nin boğazını kesti.

 

Nihayetinde Wei Kai’nin Taarruz saldırısıyla geriye savrulmuştu.

 

Nie Yan yere düştüğünde, rakibinin can çubuğu da tükenmişti. Yalpalayarak ayağa kalktıktan sonra adımını sağlam basmaya başlayınca can çubuğuna baktı. 25 canı kalmıştı.

 

Hmm, beklediğim gibi. Seviyem 2 iken Seviye 3 biriyle dövüşmek biraz zorluyor.

 

Nie Yan Wei Kai’nin bedenine baktı. Öldüğünü görünce hançerini kaldırdı.

 

Kısa süre sonra, PvP arenasından oditoryuma ışınlandılar.

 

Gerçekten de etkilendim, seni velet. Böyle maharetli olduğunu bilmiyordum. Hahaha. “ Nie Yan oyun başlığını çıkarmaktayken Tang Yao ona yaklaşıyordu.

 

Önemli bir galibiyet değildi. Şansım yaver gitti o kadar.” Az kalsın Wei Kai tarafından öldürülüyordu. Neticede, gerekli ekipman ve beceri edinebilmesi için elinde yeteri kadar zaman olmamıştı. Birkaç farklı becerisi daha olsaydı, Wei Kai’yi mağlup etmek çok daha kolay olabilirdi.

 

Galibiyet galibiyettir. Ayrıca bir Seviye 2’nin Seviye 3’e karşı olduğunu unutmamak gerek. Hey, Esrarlı Büyücü oynamayı biliyor musun? Eve gidince bana öğretirsin artık, olur mu?” Tang Yao ellerini ovuşturmaya başladı. Anlaşılan Nie Yan oyunu iyi biliyor.

 

Esrarlı Büyücüler konusunda pek bilgim yok. Değişik beceri yapıları mevcut ve her biri için farklı taktikler gerekiyor. Yine de bildiklerimi öğretirim.” Konu Tang Yao olunca gizlenip bencilce hareket etmeyecekti.

 

Harika!” Yeteneklerine bizzat şahit olduğu için Tang Yao’nun Nie Yan’a innacı tamdı.

 

Nie Yan içerisinde 6000 kredi bulunan banka kartına baktı. 3000 krediyi Tang Yao’ya transfer etti. “1600’ü sana olan borcum. Kalan 1400’ü de kaybettiklerinin telafisi olarak düşün.

 

Altı üstü birkaç bin kredi. Azıcık paranın biz kardeşler arasında lafı mı olur?” Tang Yao hoşnut kalmamıştı. Zaten paraya pek değer veren biri değildi. Nie Yan’ın bu konuyu ciddiye alması keyfini kaçırmıştı.

 

Nie Yan gülümsedi. “Kardeş dediğin borcuna sadık olmalı. Durumdan memnun değilsen eğer akşamın masrafları senden olsun.

 

Ben kaybımı zar zor dengelerken sen eşek yüküyle para kazanıyorsun. Üstüne bir de benden geçinmeye çalışıyorsun! Akşam yemeği senden. Konu kapanmıştır!

 

Tamamdır. Yemeğe ne kadar para gidecek sanki.

 

Ee ne yiyoruz? Bir restorana gidelim mi?

 

Bir kase wonton erişte çorbası 5 dolar. Karnını doyurmaya yeter.

 

Baksana, biraz fazla cimrilik yapmıyor musun?

 

Nie Yan güldü. “Üzüm üzüme baka baka kararır.” O ve Tang Yao aynı kafadandılar.

 

Wei Kai ve grubu diğer kısımdan çıkıp odaya geldiler. Tang Yao’nun suratı, gelenleri görür görmez asıldı. Wei Kai ve grubu bugün çok fazla para kaybetmişti. Öfkeden kudurmuyorlardır herhalde, değil mi?

 

Nie Yan hala gülümdüyordu. Tang Yao’ya kıyasla çok daha sakin görünüyordu.

 

Wei Kai, kaybettiğiniz parayı geri almaya çalışmazsınız umarım.” Tang Yao farkında olmayarak Nie Yan’ın önüne geçti. Zihninde Nie Yan, hala geçmişte olduğu gibi zorbalığa uğrayan zayıf çocuk izlenimine sahipti.

 

Olur mu öyle şey? Kayıp kayıptır, kazanç ise kazanç. Konu bahis ise ben bile bu kadarını bilirim. Ne derler bilirsiniz, anlaşmazlıklar bile arkadaşlıkla sonuçlanabilir. Biz de geçmişi bir kenara bırakalım mı? Genç Efendi Nie, Genç Efendi Tang, zamanınız olursa bizim küçük işletmemize bekleriz. Ne dersiniz?

 

Wei Kai yıllardır toplumda kaybolmuş halde yaşamını sürdürüyordu. Beklenenin aksine, kendisini idare etmekte oldukça iyiydi. Kimi kışkırtmaması gerektiğini de iyi bilirdi. Bu yüzden geçmişi bir kenara bırakmayı teklif etmişti.

 

Nie Yan başıyla onayladı. “Zamanımız olduğunda kesinlikle uğrayacağız.” Wei Kai gibi biri bile nerede nasıl davranacağını biliyor.

 

Öyleyse bu fakir müsaadenizi istiyor. Genç Efendi Tang, Genç Efendi Nie, size iyi eğlenceler.” Wei Kai gülümseyerek yardakçılarını aldı ve mekândan ayrıldı.

 

Buna ne oldu böyle? Birden bire aşırı resmi ve nazik hale geldi. Bu nasıl iş? Kendimi birden husursuz hissettim.” Tang Yao’nun kafası karışıktı.

 

Bilmem.” dedi Nie Yan hafifçe gülümseyerek.

 

Wei Kai PK holünden çıktıktan sonra yardakçısı Li Yang kendini daha fazla tutamadı. “Patron, niye o Nie Yan veledine öyle nazik davrandın? O senin ‘Genç Efendi Nie’ demeni hak edecek biri mi?

 

Bir söz vardır bilir misin? ‘Fakir diye gence zulmetme.’ Daha önce duymuş muydun? Bundan sonra birini tartarken yalnızca o anki haline bakmayıp, geleceğine de bakman gerek.” Wei Kai, Nie Yan’ın saklı bir ejderha olduğunun farkına varmıştı. Eninde sonunda kanatlarını açıp gökyüzüne uçacaktı. Böyle bir insanla düşman olmamak kendisinin de işine gelirdi.

 

Li Yang hala bu sözlerin ne anlama geldiğine kafa yoruyordu. Ancak grubun geri kalanına bakarak patronları çok daha bilgili ve tecrübeli olduğundan onu dinlemeye karar verdi. Patron ne derse doğrudur. Onu dinlemekte fayda var!

 

Nie Yan ve Tang Yao arabaya atlayıp yakındaki bir restoranın yolunu tuttu.

 

Oyundaki adın ne?” dedi Tang Yao. Nie Yan bir İnsan Hırsızdı, yani ırkları aynıydı. İkisi de Zümrüt İmparatorluğunda başlamışlardı.

 

Nie Yan (Nirvana Alevi). Nie Nirvana, Yan da Alev.

 

Eve gidince gelip seni bulurum.” Nie Yan’la birlikte kasılma düşüncesi onu heyecanlandırıyordu.

 

Şu an bir görevin ortasındayım. Şehre dönemem.” Nie Yan, Tabip Blevins’in görevini teslim etmeliydi. Ayrıca gelecek meselelerle ilgili planlarından ötürü Tang Yao’yla birlikte seviye kasması pek mümkün görünmüyordu.

 

Hadi ya. Boşver o zaman. Peki öyleyse şimdi bana Esrarlı Büyücü nasıl oynanır onu öğret, ben de eve gidince pratik yaparım.” Tang Yao anlık hayal kırıklığının ardından tekrar heyecanlı haline geri döndü.

 

Esrarlı Büyücüler temelde üç gruba ayrılır: İlki senin de dahil olduğu ve en yaygın olan Esrarlı Ateş Büyücüleri. Bütün ekipmanları büyü hasarlarını artırmak içindir. Bunun yanında öğrendikleri bütün beceriler de Esrarlı Alev Patlaması gibi yüksek öldürme potansiyeline sahip becerilerdir. Bu tarz Esrarlı Büyücülere bütün takımlar kucak açarlar. Diğer bir tür Esrarlı Hız Büyücüleri. Ekipmanları hız bonusu verir. Harekete geçtiklerinde müthiş hızlara ulaşabilirler. Esrarlı Büyücülerin nispeten daha kısa olan büyü yapma sürelerini de hesaba katınca PvP’de etkili bir karakter yapabilirsin. Son grup da bu ikisinin ortasında dengelenmiş olan grup. Sen hangi tarzda oynamayı düşünüyorsun?

 

Tang Yao bir süre düşündükten sonra utangaç bir gülümsemeyle sordu. “Hangi grup daha az yetenek gerektiriyor?

 

O zaman senin seçimin Esrarlı Ateş Büyücüsü olmalı. Bunların ekipmanları iyi olduğu ve yüksek büyü hasarına sahip oldukları sürece bütün takımlar peşlerinde koşarlar. Takım halinde savaşırken de tek yapman gereken durmadan saldırmak, sonrası kolay. Fakat bu tarzdaki bir Esrarlı Büyücünün PvP’de şansı yok.” Nie Yan tek bakışta Tang Yao’nun tembellik yapma niyetinde olduğunu anlamıştı. Bu alçağın kafası var ama kullanmayacak kadar tembel.

 

PvP’de şansım yok mu? Ahhh, çok sıkıcı!” PvP Tang Yao için oldukça heyecan verici bir aktiviteydi. PvP olmadan hayatının heyecanı sönüp giderdi. Tang Yao kararını tekrar gözden geçirmeye başladı.

 

O zaman ikisinin dengesini kur. Puanlarını dağıtmadan önce bana danışmayı unutma.” İnanç’ta Seviye 1’den Seviye 30’a kadar her beş seviyede 5 statü ve 1 ustalık puanı verilirdi. Bu sebepten Seviye 30 öncesindeki her beş seviye, oyuncular için küçük birer dönüm noktasıydı.

 

Tamamdır, anladım.” Tang Yao şevkle kabul etti. Nie Yan puanlarını dağıtmasında yardımcı olacaksa kendisini büyük bir dertten kurtarmış olacaktı. En nefret ettiği şey oyun içerisindeki bu tarz karmaşık şeylere kafa yormaktı.

 

Yemekten sonra benim biraz işim var. Akşam oyuna girdiğimizde tekrar haberleşiriz, olur mu?

 

Olur.

 

Yemekten sonra Tang Yao Nie Yan’ı eve bırakıp yoluna devam etti.

 

Nie Yan, dışarıda çok fazla zaman geçirdiği için, haliyle çok fazla zaman kaybetmişti. Eve gelir gelmez antrenman ve ders çalışma rutinine devam etti.

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr